İnanç savunması ve Müjde’yi duyurma Kutsal Yazılar’da belirtilen iki önemli buyruktur.1 Bu iki buyruk arasında nasıl bir ilişki olduğunun sağlıklı bir şekilde ortaya konabilmesi için iki kavramın doğru tanımlanması gerekir.
Yeni Antlaşma’da “müjdeleme” kelimesinin kökeni Grekçe euaggelion kelimesine dayanmaktadır ve anlamı “müjde” ya da “iyi haber”dir. Fiil formunda ise (euaggelizesthai), “duyurmak”, “ilan etmek” ve “iyi haber getirmek” anlamlarına gelmektedir.2 Kutsal Kitap’a göre Müjde’yi duyurmak basitçe iyi haberi ilan etmek demektir.3 İnanç savunması ifadesi ise, bu konudaki temel referans ayet olan 1. Petrus 3:15’te geçen ve Türkçeye yanıt verme olarak çevirdiğimiz Grekçe “apologia” kelimesinden gelmektedir. 1. Petrus 3:15’te şöyle denir:
Mesih'i Rab olarak yüreklerinizde kutsayın. İçinizdeki umudun nedenini soran herkese uygun bir yanıt vermeye (apologia) her zaman hazır olun.
Apologia, “savunma”, mahkemede suçlanan bir kişinin masum olduğunu gösteren akla uygun bir kanıt ya da bir inancın veya argümanın doğruluğunun ifade edilmesidir.4 Kısacası apologia bir “savunma” konuşmasıdır. İnanç savunması ise Hristiyan inancına karşı yöneltilen itiraz ve eleştiriler göz önüne alınarak, Hristiyan inancının akla uygun bir savunmasının yapılması ve onun lehine delillerin sunulması vazifesidir.5
İnanç savunmasının müjdeleme ile çok yakın bir ilişkisi vardır. Öyle ki inanç savunması genelde ön müjdeleme faaliyeti olarak da görülür. Bir bakıma insanların iman etmesine ya da Hristiyan inancını doğru ele almasına mâni olan engellerin kaldırılması açısından önemli işleve sahiptir. İnanç savunmasının bu noktadaki hedefi, Müjde’nin sunulması için engebeli ve bozuk yolların düzeltilerek yolun hazırlanmasıdır.
Hristiyan Ortaçağ teologlarından Lilleli Alan’ın (ö.1203) verdiği bir örnek bunun anlaşılmasında yararlıdır. Alan inanç savunmasının işlevine, insan ruhunun Tanrı’nın lütfu ile nasıl dönüştüğünü betimlediği panjurlu ev analojisinde değinir. Güneşli bir günde panjurları kapalı bir ev tasavvur etmemizi ister. Panjur açılmadıkça güneş ışınları odaya nüfuz etmeyecek ve ısıtmayacaktır. Odanın ısınması ve güneş alması için öncelikle panjurlarının açılması gerekir. İşte bu bağlamda Alan’a göre inanç savunucusu, güneşin odaya girmesini engelleyen panjur gibi, insanların Müjde’ye yönelik tutumundaki engelleri bulmaya ve kaldırmaya çalışır. Bu açıdan inanç savunması, bahsedildiği gibi, bir çeşit ön müjdeleme olarak değerlendirilebilir.
Bununla birlikte, inanç savunması, İsa Mesih ile ilgili Müjde mesajına yönlendirecek köprüler kurmayı da hedeflemektedir. Elçi Pavlus’un Atina’da yaptığı konuşmada bunun güzel bir örneğini görmek mümkündür.6 Pavlus hem gözlemlediği (örneğin, tapınağın sunağındaki “Bilinmeyen Tanrı’ya” ifadesi) hem de bildiği malzemeden (Giritli şair Knossoslu Epimenides’ten ve Stoacı filozof Kleantes’ten alıntı yapan Aratus’tan yaptığı alıntılardan) yararlanarak İsa Mesih’le ilgili Müjde mesajına köprü kurmaya çalışmaktadır. Aslında konumuz bağlamında buradaki diğer önemli bir nokta da Pavlus’un Müjde’yi bildirmeden önce hitap ettiği kitlenin tutarsızlıklarını göstermiş olmasıdır.7 İnanç savunması ve müjdeleme ilişkisi açısından bunun güzel bir örneğini 20. yüzyılın önemli Hristiyan düşünürlerinden Francis Schaeffer’ın yaklaşımında da görmekteyiz. Batı’daki düşünsel süreci özenle analiz eden Schaeffer iyi haberi, yani Müjde’yi, sunmadan önce karşıt görüşlerin tutarsızlığını ortaya koymaktadır.8 Bu yaklaşım ünlü Hristiyan düşünür Blaise Pascal’ın şu sözlerini hatırlatmaktadır:
İnancın mantığa ve akla aykırı olmadığını, saygıya ve hürmete layık olduğunu göster.… Onu çekici kıl, iyi insanın onun gerçek olmasını istemesini sağla ve ondan sonra da onun gerçek olduğunu göster.
Francis Schaeffer da Pavlus’un Atina’da yaptığı gibi rakip görüşlerin tutarsızlıklarını ortaya koyar ve Hristiyan inancının sunduğu mesajın tutarlı olabilecek tek yanıt olduğunu ve aynı zamanda gerçek olduğunu dile getirir. Bunu yaparken inanç savunması ve müjdelemenin nasıl uyumlu işlev gördüğünü bize gösterir.
Müjdelemeden bahsediyorken önemli bir hususa daha değinmekte fayda var. Müjde’yi duyurmada tanıklık çok önemli bir yere sahiptir. Fakat günümüzde tanıklık denildiğinde ilk akla gelen, sadece kişiye özgü deneyimlere indirgenmiş bir tür kişisel tanıklıktır. Kişisel tanıklığın Tanrı’nın yaşamlarımızda yaptığı değişimler ve dönüşümler ile ilgili kısmı müjdelemede dikkat çekici bir yere sahip olmasına karşın, Kutsal Kitap’a dayalı müjdeleme fikri bunun ötesine geçen bütünsel bir anlayışa sahiptir.9
Yeni Antlaşma metinlerine baktığımızda tanıklık – marturion – sözcüğü ile ilgili olarak çarpıcı bir anlamla karşılaşmaktayız. Örneğin, Matta 8:4’te İsa Mesih kendisine yaklaşıp “istersen beni temiz kılabilirsin” diyen bir cüzamlı adamı iyileştirmektedir. Devamında ise şunu söyler:
“Sakın kimseye bir şey söyleme!” dedi. “Git, kâhine görün ve cüzamdan temizlendiğini herkese kanıtlamak [marturion] için Musa'nın buyurduğu sunuyu sun.”
Burada kullanılan tanıklık ifadesi bir tür kanıt ya da delil anlamı taşımaktadır. Cüzamlı kişinin iyileştiğini gösteren bir delildir. Marturion sözcüğünün diğer kullanımlarında da bu tür bir işaret ya da delil anlamını görmek mümkündür. Elçilerin İşleri kitabında da elçilerin Müjde’yi duyururken böyle bir anlayışta oldukları görülmektedir.10 Onların duyurdukları Müjde, kanıtlara dayalı bir ilandır. Elçilerin İşleri 2. bölümde Elçi Petrus’un, ünlü Pentikost konuşmasında İsa ile ilgili Müjde’yi paylaşırken Kutsal Yazılar’a ve peygamberlik sözlerine başvurduğunu görmekteyiz. İsa’nın Mesih olduğu, bu peygamberlik sözlerinde temellendirilmektedir. Bu düzlemde değerlendirdiğimizde, J. P. Holding’in ifade ettiği gibi, “bizlerin ‘inanç savunması’ olarak adlandırdığı şey aslında elçisel kilisenin “müjdecilik” olarak adlandırdığı şeydir.” Bu bakımdan ilk kilisede inanç savunması ve müjdelemenin birbiriyle iç içe geçmiş bir durumda olduğunu ve bir elmanın iki yarısı gibi birbirini tamamladığını söylemek yanlış olmayacaktır.
Buna ek olarak şunu söylemek önemlidir ki inanç savunması bir savunma konuşması ya da bildirisi olmakla birlikte, bu “savunma ifadesi” inancın doğru bir şekilde açıklanması, yanlış anlaşılmaların giderilmesi, karşıt dünya görüşlerinin tutarsızlıklarının gösterilmesi, Hristiyan inancının temellendirilmesi ve onun lehine argümanların ortaya konması gibi birçok konuyu da kapsamaktadır.
Bu nedenle inanç savunması aslında, Müjde’nin sunulmasından önce Hristiyanlıkla ilgili yanlış anlaşılmaların ve hatalı akıl yürütmelerin giderilmesinde olduğu gibi, Müjde’nin sunulması esnasında ya da sunulmasının ardından onun gerçek olduğunu göstermek üzere hem genel vahiyden – yaratılmış olan evrendeki her bir unsurdan – hem de özel vahiyden – Kutsal Yazılar ve Mesih’in kendisinden – hareketle Hristiyan inancının tutarlı ve gerçek olduğunu göstermekle ilgilenir.
Konuyu özetle toparlamak üzere Oxford Üniversitesi’nden Prof. Alister McGrath’ın inanç savunması ile müjdeleme arasındaki ilişkiden bahsettiği ifadeleri aktarmak yararlı olacaktır:
İnanç savunması karşılıklı konuşmaya dayalı olup yanlış anlaşılmaları düzeltmek, kavramları açıklamak ve inancın kişisel anlamını ortaya koymakla ilgili iken, müjdeleme insanları Müjde’ye yanıt vermeye çağıran bir davettir. İnanç savunması insanları diğer dünyaya açılan bir kapı –muhtemelen var olduğunun hiç farkına varmadıkları bir kapı- olduğuna ikna etmekle ilgili iken, müjdeleme bu kapıyı açıp yeni dünyaya geçiş yapmaları için insanlara yardım etmekle ilgilidir. Bu aynı zamanda düğün şöleni benzetmesi ile de açıklanabilir. İnanç savunması insanlara bir şölenin olacağını açıklamaya benzer. Bu harika bir şölendir. Müjdeleme ise farklıdır. Bu kişisel bir davettir: ‘Sen de bu şölene davetlisin! Hadi sen de gel!’ demektir.11
Kutsal Kitap’ın sunduğu örnekler gösteriyor ki Müjde’yi duyurma ile inanç savunması birbirini dışlayıcı değildir. Aksine inanç savunması ile müjdeleme, kilisenin dünya ile ilişkisinde çok önemli işleve sahip olan, birbirini tamamlayan iki temel direktir. Elçilerin İşleri kitabına baktığımızda, elçilerin ve ilk imanlılar topluluğunun, bir taraftan İsa’nın vaat edilen Mesih olduğunu, kefaretimiz için gerekli bedeli ödediğini ve kendisine iman edenlere sonsuz hayat verdiğini Kutsal Yazılara dayalı olarak savunurken, diğer taraftan insanları tövbe etmeye, O’nun adına iman etmeye ve İsa Mesih’in benzetmelerinde ifade ettiği gibi sonsuz, eşsiz ve mükemmel şölene katılmaya davet ettikleri görülmektedir. İlk kilisenin tanıklığı ve yaklaşımı bu iki buyruğun uyumlu bir şekilde uygulanması konusunda Hristiyanlar için çok önemli bir örnek teşkil etmektedir.
Kaynakça
Craig, W. L. ve Moreland, J. P. Philosophical Foundations for a Christian Worldview. (Downer’s Grove: Illinois: IVP Academic, 2003)
Dever, Mark ve Mahaney, C. J. The Gospel and Personal Evangelism. (Wheaton, Illinois: Crossway Books, 2007)
Holding, J. P. “Christian Evangelism: Apologetics and Evangelism”. Christian Research Journal, volume 26, number 1 (2003).
McGrath, Alister. Mere Apologetics: How to Help Seekers and Skeptics Find Faith. (Grand Rapids, Michigan: Baker Books, 2013)
Miano, Tony. “What is Evangelism”. Christian Apologetics and Research Ministry. < https://carm.org/what-is-evangelism > (16.03.2018 tarihinde erişildi).
Pascal , Blaise, Pensées (Londra: Penguin Classics, 1995).
Schaeffer, Francis. O Burada ve Sessiz Değil! (Ankara: Kurtuluş Kitapları, 2008).
- 11Pe. 3:15 ve Mar. 16:15; Elç. 10:42.
- 2Tony Miano, “What is Evangelism”, Christian Apologetics and Research Ministry, https://carm.org/what-is-evangelism > (16.03.2018 tarihinde erişildi).
- 3Mark Dever ve C. J. Mahaney, The Gospel and Personal Evangelism, (Wheaton, Illinois: Crossway Books, 2007), s. 70.
- 4Alister McGrath, Mere Apologetics: How to Help Seekers and Skeptics Find Faith (Grand Rapids, Michigan: Baker Books, 2013), s. 15.
- 5W. L. Craig ve J. P. Moreland, Philosophical Foundations for a Christian Worldview, (Downer’s Grove: Illinois: IVP Academic, 2003), s. 14.
- 6Elç. 17:16-34.
- 7Bkz. Elç. 17:24-25 ayetlerinde Pavlus’un açıklamaları. Daha detaylı bir inceleme için: John Stott, Elçilerin İşleri: Dünyanın Sonuna Doğru, (İstanbul: Haberci, 2017), s. 384-405.
- 8Daha fazla bilgi için bkz: Francis Schaeffer, O Burada ve Sessiz Değil!, (Ankara: Kurtuluş Kitapları, 2008).
- 9Elçi Pavlus’un Kral Agrippa önünde sunduğu savunmasında bu şekilde bir kişisel tanıklığa yer vererek Mesih inanlısı olmadan önce nasıl katı bir Yahudi olarak nasıl Hristiyan düşmanı olduğunu anlatır. Bununla birlikte Pavlus’un bu tür tanıklıklarına daha çok imanlı topluluklara yazdığı mektuplara rastlarız.
- 10Elç. 4:33; 18:5; 20:24.
- 11McGrath, s. 22