Makaleler
Makaleler
Tarih
Melanchthon’un Aklanma Doktrini
“Wittenberg Reformu’nun ikinci direği” olarak da bilinen Philipp Melanchton (1497-1560) çoğu zaman Luther’in gölgesinde kalsa da Reform’a çok katkısı olmuştur. Melanchthon’un etkisi o kadar büyüktür ki Schröder şöyle yazar: “Wittenberg Reformu’nun Avrupa’da yayılmasına Luther’in teolojik yazılarının mı yoksa Melanchthon’un teolojik yazılarının mı daha fazla katkıda bulunduğunu söylemek zordur.” Araştırmalarda, “uysallık, teolojik derinlikten yoksunluk, papalığa yakınlık, doktrinsel tartışmalarda uyumluluk ve Luther’in pozisyonundan uzaklık” ile suçlandığı için sıklıkla olumsuz tasvir edilen bu adam, bu makalede daha yakından incelemek istediğim kişidir. Daha doğrusu onun aklanma doktrinini inceleme amacındayım. Çünkü “Martin Luther’in Wittenberg Reformu’ndaki en yakın çalışma arkadaşı, günah çıkarma yazılarının çoğunun yazarı, çeşitli dini tartışmalarda bir lider, kilise organizatörü ve evrensel bir bilim adamı” olarak Reform’un en önemli isimlerinden biriydi.
Kitap
Rabbimizin İsminin Tercümesi: Kutsal Kitap ve M.Ö. birinci yüzyılda kullanılan dillere dayalı olarak Hristiyan çevirilerde Rabbimizin adı nasıl yazılır?
İyi bir çeviriyi üretmek bir sanattır. İyi bir çevirmen, bir yazar kadar hünerli olmalıdır ve bu hüner özellikle Kutsal Yazıları İbranice, Aramice ve Grekçeden yerel bir dile çevirirken ortaya çıkar. Türkçede mevcut olan en yaygın iki çeviri olan Kitab-ı Mukaddes ve Kutsal Kitap yanı sıra artık İngilizce Word English Bible’ı temel alan Yorumsuz Türkçe Çevirisi vardır. Bu çeviride çevirmenler burada ilginç bir seçim yapmışlardır: Rabbimizin ismini “İsa” yerine “Yeşua” olarak çevirdiler. Peki, İncillerde Ἰησους (İēsous) olarak yazılan bu isim kendi zamanında nasıl telaffuz ediliyordu? Hangi diller kullanılıyordu? Buna dayalı olarak Rabbimize Türkçede “Yeşua” olarak hitap etmemiz doğru mudur, yoksa değil midir? Bu sonucu da neye dayandırıyoruz? Bu soruların cevaplarını bulmak için üç temel anlayışa başvuruyoruz: İlk olarak Eski Antlaşma’nın Grekçe çevirisi olan Septuaginta’da Ἰησους (İēsous) isminin hangi İbranice ve Aramice isimlerin çevirisi için kullanıldığına bakalım. İkinci olarak Rabbimizin yaşadığı M.Ö. ilk yüzyılda kullanılan dillere ve onların yaygınlıklarına bakacağız. Üçüncü olarak ise uygunlaştırma prensibine dayalı olarak Müjde’yi ve Kutsal Kitap çevirilerinde bu ismi nasıl ele almalıyız diye düşüneceğiz.
Düşünce
Kimse Bağımlılık Kelimesinden Hoşlanmıyor: Bir Sosyal Medya Teolojisine Doğru
Bağımlılık: Bu kelime özdenetim eksikliği, uyuşturucu veya alkol, sigara veya pornografi gibi yıkıcı bir şeye kölelik anlamına gelir. Peki bir kişi hayata olumlu etkileri olan eylemlere bağımlı olabilir mi? Bu kısa makalede sosyal medyanın kişisel hayatımızdaki etkileri değerlendirilmeye çalışılacaktır. Belirli bir sosyal medya platformunu ya da cep telefonu kullanımını hedef almayacağım. Amacım, modern yaşamın bu önemli parçası ile tanrısal yollarla etkileşim kurmamıza yardımcı olabilecek daha geniş kategorileri ve ilkeleri incelemektir.
Düşünce
Bi Durmalı, Durmalı ve Düşünmeli….
Hayatın hızlı akışı içerisinde çoğu zaman kendimizi bu akışa kaptırmış bir halde buluyoruz. Söz gelimi tek parmağınızla hızlı bir şekilde değiştirdiğiniz Instagram hikayelerini veya Reels videolarını görüntülerken sürekli yenileri önünüze düşüyor. Birisinden diğerine… ve bir de bakmışsınız saatler geçmiş gitmiş. Bazen hayatın kendisi de bir bakmışsınız böyle akıp geçmiş oluyor. Aslında bu günümüz fastfood kültürünün bizi adapte etmek istediği yaşam formudur. Peki, neden?
Hizmet
Hristiyan Olmayan Sevdiklerimizi Kaybetmek: Mesih’teki Teselli
“Rab’bin yanına gitti.” Birçoğumuz, Hristiyan sevdiklerini kaybeden Hristiyanlardan buna benzer bir ifade duymuştur. Tanrı’nın bize garanti ettiği “Mesih İsa'ya ait olanlara artık hiçbir mahkûmiyet yoktur” (Rom. 8:1) sözüyle teselli buluruz. Peki asla Rab’be iman beyanında bulunmamış bir sevdiğimiz öldüğünde teselli nasıl bulunur?
Düşünce
Duvarlar Örmek Yerine Çitler Dikmek
Çoğumuz, farklı cemaatlerden insanlardan doktrin hakkında küçümser sözler kullandıklarını duyduğumuzda herhalde üzülüyordur. Aramızdaki imanlıların doktrinin ne anlama geldiğini gözden kaçırmakla kalmayıp ne yazık ki doktrinin özündeki değerin ve amacının da farkında olmamaları alışılmadık bir durum değil. Devam etmeden önce, bu konudaki kanaatlerimi açıkça belirtmeliyim: Doğru bir şekilde tanımlanan, anlaşılan ve uygulanan doktrin, sadece zihinlerde ve yüreklerde değil, aynı zamanda pratik günlük yaşamda da verimlilikle ilgili olmalı. Ve birlik hakkında olmalı... birliği unutmayalım. Eğer birlik ve ruhsal verimlilik kulağınıza hoş ve sağlıklı geliyorsa, okumaya devam edin!
Tarih
Luther, Zwingli ve Calvin’in Sakrament Anlayışı
Zwingli ve Luther arasındaki ilişki, Rab’bin Sofrası ve birbirlerine yazdıkları polemik yazıları ile meşhurdur. Anlaşmazlık, Komünyon metinlerini temelde farklı şekillerde yorumladıkları için; Tanrı Sözü’nün anlaşılması, maddi dünyanın nesneleriyle ilişkisi, Mesih’in kişiliği ve varlığı, kilise gibi pek çok konuda temel teolojik yorum alternatifleri nedeniyle ortaya çıkmıştı. Zwingli ile Luther’in (uzlaşmaz) teolojik yaklaşımları Rab’bin Sofrası tartışmasına da yansımıştır. Bugünkü konumuz “Sakramentler konusunda Reformcu ve Lutherci anlayış” olacaktır. Bu konuyu ele almak üzere kısaca tarihsel bir genel bakış sunacağım ve ardından farklı Sakrament anlayışına baktıktan sonra Rab’bin Sofrası’nı örnek alarak farklı Tanrı anlayışlarını ele alacağım. Çünkü Tanrı’nın farklı anlayışlarının zirveye ulaştığı yer burasıdır.
Hizmet
Önderlerin Büyüme Döngüsü
Etkili bir Hristiyan önderin şu iki şeye ikna olmuş durumda olacağına inanıyorum: Rab bana sürekli bir şeyler öğretmek ister. Suçsuz olmak ile hatasız olmak farklı şeylerdir. Bu olguların etkili bir önderin öğrenme döngüsünde nasıl işlediğini öğrenmek için makalenin devamını okuyun.
Kitap
Matta’nın İsa Öyküsünde Egemenliği Iskalamak
İsa öğrencisi olmanın –başkalarını İsa’nın öğrencileri olarak yetiştirmenin de– hayati bir zorluğu vardır: Tanrı’nın egemenliğini yanlış algılamaya eğilimliyiz. Bu sorun Matta’nın anlattığı İsa öyküsünün temelinde yatar. Bu makale dizisinde Matta’nın işlediği bu ruhsal algı bozukluğumuz ve Tanrı’nın Egemenliği’ni ıskalama eğilimimize bakmak istiyorum. Bu konuyla alakalı olarak dört soruya bakacağım: (1) Matta’ya göre, Tanrı’nın egemenliğini doğru algılamakta neden güçlük çekeriz? (2) Matta, Onikiler’in tasviriyle hangi eğitici amaçları gütmektedir?
Tarih
Basileos ve Kapadokyalılar: “Tek amacımız ve hırsımız erdemdi”
“Bir beden can olmadan da nasıl yaşayamaz, sen olmadan ben de yaşayamam, Basileos, Mesih’in sevgili hizmetkârı,” Nyssa’lı Gregorios (İ.S. 329–389) arkadaşı Büyük Basileos (İ.S. 330–379) için yazdığı bir kitabede bu sözlerle yas tuttu. Normalde yetenekli bir belagat şairi olan Gregorios, anma ve ümitsizlik arasında gidip gelerek söyleyecek söz bulamıyordu. Yetişkinliklerinin ilk yıllarında, içinde ortak oldukları sevincin yanı sıra, saf dürüstlük, gücenme, şefkat, cesaretlendirme, ihanet, sadık sevgi ve yürek burkan kayıplar da yaşayarak kurdukları arkadaşlıkları macera dolu altmış yıldan fazla sürmüştü.