Makaleler
Makaleler
Kitap
Rabbimizin İsminin Tercümesi: Kutsal Kitap ve M.Ö. birinci yüzyılda kullanılan dillere dayalı olarak Hristiyan çevirilerde Rabbimizin adı nasıl yazılır?
İyi bir çeviriyi üretmek bir sanattır. İyi bir çevirmen, bir yazar kadar hünerli olmalıdır ve bu hüner özellikle Kutsal Yazıları İbranice, Aramice ve Grekçeden yerel bir dile çevirirken ortaya çıkar. Türkçede mevcut olan en yaygın iki çeviri olan Kitab-ı Mukaddes ve Kutsal Kitap yanı sıra artık İngilizce Word English Bible’ı temel alan Yorumsuz Türkçe Çevirisi vardır. Bu çeviride çevirmenler burada ilginç bir seçim yapmışlardır: Rabbimizin ismini “İsa” yerine “Yeşua” olarak çevirdiler. Peki, İncillerde Ἰησους (İēsous) olarak yazılan bu isim kendi zamanında nasıl telaffuz ediliyordu? Hangi diller kullanılıyordu? Buna dayalı olarak Rabbimize Türkçede “Yeşua” olarak hitap etmemiz doğru mudur, yoksa değil midir? Bu sonucu da neye dayandırıyoruz? Bu soruların cevaplarını bulmak için üç temel anlayışa başvuruyoruz: İlk olarak Eski Antlaşma’nın Grekçe çevirisi olan Septuaginta’da Ἰησους (İēsous) isminin hangi İbranice ve Aramice isimlerin çevirisi için kullanıldığına bakalım. İkinci olarak Rabbimizin yaşadığı M.Ö. ilk yüzyılda kullanılan dillere ve onların yaygınlıklarına bakacağız. Üçüncü olarak ise uygunlaştırma prensibine dayalı olarak Müjde’yi ve Kutsal Kitap çevirilerinde bu ismi nasıl ele almalıyız diye düşüneceğiz.
Düşünce
Kimse Bağımlılık Kelimesinden Hoşlanmıyor: Bir Sosyal Medya Teolojisine Doğru
Bağımlılık: Bu kelime özdenetim eksikliği, uyuşturucu veya alkol, sigara veya pornografi gibi yıkıcı bir şeye kölelik anlamına gelir. Peki bir kişi hayata olumlu etkileri olan eylemlere bağımlı olabilir mi? Bu kısa makalede sosyal medyanın kişisel hayatımızdaki etkileri değerlendirilmeye çalışılacaktır. Belirli bir sosyal medya platformunu ya da cep telefonu kullanımını hedef almayacağım. Amacım, modern yaşamın bu önemli parçası ile tanrısal yollarla etkileşim kurmamıza yardımcı olabilecek daha geniş kategorileri ve ilkeleri incelemektir.
Düşünce
Bi Durmalı, Durmalı ve Düşünmeli….
Hayatın hızlı akışı içerisinde çoğu zaman kendimizi bu akışa kaptırmış bir halde buluyoruz. Söz gelimi tek parmağınızla hızlı bir şekilde değiştirdiğiniz Instagram hikayelerini veya Reels videolarını görüntülerken sürekli yenileri önünüze düşüyor. Birisinden diğerine… ve bir de bakmışsınız saatler geçmiş gitmiş. Bazen hayatın kendisi de bir bakmışsınız böyle akıp geçmiş oluyor. Aslında bu günümüz fastfood kültürünün bizi adapte etmek istediği yaşam formudur. Peki, neden?
Hizmet
Hristiyan Olmayan Sevdiklerimizi Kaybetmek: Mesih’teki Teselli
“Rab’bin yanına gitti.” Birçoğumuz, Hristiyan sevdiklerini kaybeden Hristiyanlardan buna benzer bir ifade duymuştur. Tanrı’nın bize garanti ettiği “Mesih İsa'ya ait olanlara artık hiçbir mahkûmiyet yoktur” (Rom. 8:1) sözüyle teselli buluruz. Peki asla Rab’be iman beyanında bulunmamış bir sevdiğimiz öldüğünde teselli nasıl bulunur?
Düşünce
Duvarlar Örmek Yerine Çitler Dikmek
Çoğumuz, farklı cemaatlerden insanlardan doktrin hakkında küçümser sözler kullandıklarını duyduğumuzda herhalde üzülüyordur. Aramızdaki imanlıların doktrinin ne anlama geldiğini gözden kaçırmakla kalmayıp ne yazık ki doktrinin özündeki değerin ve amacının da farkında olmamaları alışılmadık bir durum değil. Devam etmeden önce, bu konudaki kanaatlerimi açıkça belirtmeliyim: Doğru bir şekilde tanımlanan, anlaşılan ve uygulanan doktrin, sadece zihinlerde ve yüreklerde değil, aynı zamanda pratik günlük yaşamda da verimlilikle ilgili olmalı. Ve birlik hakkında olmalı... birliği unutmayalım. Eğer birlik ve ruhsal verimlilik kulağınıza hoş ve sağlıklı geliyorsa, okumaya devam edin!
Tarih
Luther, Zwingli ve Calvin’in Sakrament Anlayışı
Zwingli ve Luther arasındaki ilişki, Rab’bin Sofrası ve birbirlerine yazdıkları polemik yazıları ile meşhurdur. Anlaşmazlık, Komünyon metinlerini temelde farklı şekillerde yorumladıkları için; Tanrı Sözü’nün anlaşılması, maddi dünyanın nesneleriyle ilişkisi, Mesih’in kişiliği ve varlığı, kilise gibi pek çok konuda temel teolojik yorum alternatifleri nedeniyle ortaya çıkmıştı. Zwingli ile Luther’in (uzlaşmaz) teolojik yaklaşımları Rab’bin Sofrası tartışmasına da yansımıştır. Bugünkü konumuz “Sakramentler konusunda Reformcu ve Lutherci anlayış” olacaktır. Bu konuyu ele almak üzere kısaca tarihsel bir genel bakış sunacağım ve ardından farklı Sakrament anlayışına baktıktan sonra Rab’bin Sofrası’nı örnek alarak farklı Tanrı anlayışlarını ele alacağım. Çünkü Tanrı’nın farklı anlayışlarının zirveye ulaştığı yer burasıdır.
Hizmet
Önderlerin Büyüme Döngüsü
Etkili bir Hristiyan önderin şu iki şeye ikna olmuş durumda olacağına inanıyorum: Rab bana sürekli bir şeyler öğretmek ister. Suçsuz olmak ile hatasız olmak farklı şeylerdir. Bu olguların etkili bir önderin öğrenme döngüsünde nasıl işlediğini öğrenmek için makalenin devamını okuyun.
Tarih
Basileos ve Kapadokyalılar: “Tek amacımız ve hırsımız erdemdi”
“Bir beden can olmadan da nasıl yaşayamaz, sen olmadan ben de yaşayamam, Basileos, Mesih’in sevgili hizmetkârı,” Nyssa’lı Gregorios (İ.S. 329–389) arkadaşı Büyük Basileos (İ.S. 330–379) için yazdığı bir kitabede bu sözlerle yas tuttu. Normalde yetenekli bir belagat şairi olan Gregorios, anma ve ümitsizlik arasında gidip gelerek söyleyecek söz bulamıyordu. Yetişkinliklerinin ilk yıllarında, içinde ortak oldukları sevincin yanı sıra, saf dürüstlük, gücenme, şefkat, cesaretlendirme, ihanet, sadık sevgi ve yürek burkan kayıplar da yaşayarak kurdukları arkadaşlıkları macera dolu altmış yıldan fazla sürmüştü.
Kitap
Ödüller: Görmezden Gelinen Bir Doktrin
Her insanın motivasyonları onu harekete geçirir. İnsanı etkileyen motivasyonlar iyi ya da kötü olabilir. Mesela bir insan başkasının gözünde sırf saygı kazanmak için ona yardım edebilir ya da o insanı sevdiği için ona yardım edebilir. Kutsal Kitap’a göre motivasyonlarımızın temelinin gerçek ve sağlam olması gerek. Şeytan’dan, dünyadan ve benlikten kalma motivasyonlardan vazgeçip Kutsal Kitap’ta açıklanan motivasyonları seçmeliyiz ve önemsemeliyiz; imanlının olgunlaşması için bu gerekli ve ciddi bir tövbe konusudur.
Li-derkenar
İsa Nasıl Konuştu?
İsa nasıl konuştu? Celile’deki bütün kent ve köyleri dolaştı, bütün hastaları iyileştirdi. Müjde’yi duyurdu, ders verdi. İsa’nın gittiği her yerde de yanında bir kalabalık oluşurdu. O kalabalık içinde olup konuşmasını dinleseydik, ne duyardık? Mükemmel insan mükemmel konuşur. İsa konuşurken, insanlar dinlemeye doyamıyordu. Nitekim bir sefer kalabalık, tenhâ bir yerde üç gün süreyle dağılmadan O’nu dinlemiş, yiyeceksiz kalmıştı. İsa’nın konuşması insanları cezbederdi.