Ana içeriğe atla

Sitemiz işleyişi için sadece bu siteye ait çerez kullanmaktadır. Üçüncü parti çerez kesinlikle kullanılmamaktadır.
Daha bilgi edinin.

Düşünce

Hristiyan Özgürlüğü ve Alkol Konusu

Yayın Tarihi: 31.03.2016

Hristiyan hayatı kararlarla doludur. Daha sade olanların (ne yiyeceğiz, ne zaman kalkacağız, şu dostumu şimdi mi yoksa sonra mı arasam gibi) yanı sıra günah işlememeye ya da işlemeye, Tanrı için ya da kendimiz için gün be gün karar veriyoruz. 

Kutsal Kitap bir konuyu net bir şekilde açıklıyorsa, o yönde doğru davranmak “zor” olsa da en azından neye karar vermemiz gerektiğini biliriz. Kutsal Yazılar cinsel paklık, gerçeği söylemek ve iyilik yapmak gibi konularda açık ve nettir. Kutsal Kitap’ta kutsallık ve günahla ilgili net öğretişler buluruz.

Peki, İncil’in o kadar net açıklamadığı konularda ne yapalım? Kuşku hissettiğimiz konularda hangi temel üzere karar verebiliriz? Hristiyan özgürlüğü öğretisi, Kutsal Kitap’tan belli bir yol bulamadığımız kararlar için yol gösterir. Pavlus imanlının kurban etinin yemesi veya yememesi konusunu işleyerek Hristiyan özgürlüğünü 1. Korintliler 8’de (bağlam 9-10. bölümleri de içerir) tanımlar ve açıklar. Romalılar 14 ve 15’te Pavlus başka konuları da dahil ederek Hristiyan özgürlüğüne yine değinir.  

 Pavlus’un öğretilerine göre Hristiyan özgürlüğünün ana temaları şunlardır:

  1. Hristiyan özgürlüğünün geçerli olduğu konular kutsallık veya günahla ilgili değildir (1 Ko. 8:8).  Aksine, Kutsal Yazılarda belli bir buyruk bulamadığımız konular için özgürlük prensipleri uygulanır.
  2. Pavlus özgürlük konusunda iki tür imanlıdan bahseder: İmanı güçlü kardeş ve imanı zayıf kardeş. Bu bağlamda imanı güçlü kardeş, daha iyi ya da daha olgun diye tanımlanmıyor. Aynı şekilde, imanı zayıf kardeşin de olgun olmadığı anlamını taşımıyor. Konu, bir kardeşin vicdanının herhangi bir eyleme izin verip vermediğidir. Bu sadece ruhsal olgunlukla ilgili değil; olgun bir kardeşin de belirli bir konuda imanı zayıf olabilir. Bir Hristiyan belirli bir konuda imanı zayıf, başka bir konuda ise güçlü olabilir.
  3. Pavlus’un hem imanı güçlü kardeş için hem imanı zayıf kardeş için öğretişi vardır. Eğer ben imanı zayıf bir kişiysem, daha serbest bir yaşam tarzı olarak ifade edilen özgürlük hakkını kullanan imanı güçlü kardeşimi yargılamam. İmanı güçlü biriysem, bu konularda Hristiyanların serbest olduğunu görebilecek kadar “olgun” olmadığı için imanı zayıf kardeşi hor görmem (Rom. 14:1-12).
  4. İmanı güçlü kardeşler davranışlarını değiştirebilirler; imanı zayıf kardeşler hassas vicdanları yüzünden davranışlarını değiştiremezler. Pavlus’un en çok hitap ettiği kişiler imanı güçlü olanlar.
  5. İmanı güçlü kardeş, imanı zayıf kardeşi sevdiği için ve ona bir sürçme taşı olmasın diye özgürlüğünü kısıtlamaya razı olmalıdır. Böylece imanı zayıf kardeşini etkileyerek o kardeşin vicdanına karşı günah işlemesine neden olmaz. Demek kendi hareketlerini kardeşinin iyiliği için kısıtlamayı razı olmalı. Pavlus’a göre, karar verirken eğer imanı zayıf kişinin vicdanı düşünülmezse, imanı güçlü kişinin sadece kendini memnun etmesi (Rom. 15:1) imanı zayıf kişiyi mahveder, Mesih’e karşı günah işlemesi anlama gelir (1Ko. 8:11-12).
  6. İmanı güçlü kişiye imanı zayıf kardeşini değiştirmeye, imanını güçlendirmeye yardım etmesi buyurulmuyor. Kardeşine özgürlük hakkını öğretmesi de buyurulmuyor. Tersine, tartışmadan onu kabul etmek (Rom. 14:1), zayıflıklarını taşımak lazım (Rom. 15:1,7).
  7. İmanı güçlü kişinin özgürlüğünü kısıtlama kararı, Tanrı’nın lütfuyla ve kardeşinin yararına, ‘sonsuza dek’ devam edebilir (1Ko. 8:13).
  8. Ayrıca Pavlus’a göre, Müjde’nin yayılması uğruna özgürlüğümüzü kısıtlamayı düşünmemiz gerek (1Ko. 9). Aynı zamanda özgür olduğumuz konulara da dikkat etmemiz gerek, yoksa bilmeden putperestliğe sürüklenebiliriz (1Ko. 10).

Bu konuda bir örnek olarak alkolü ele alacağız. İlkin alkol içilmesinin bir Hristiyan için basitçe özgürlük meselesi olmadığını söylemek isteriz; Kutsal Kitap aslında bu konuyu çok işler. Ancak iddiamız şudur:  Bu konu ile ilgili hem olumlu hem de olumsuz ayetler var. Bazı kardeşler olumsuz ayetleri okuyarak içmemeye karar verebilirler. Bazı kardeşler olumlu ayetleri vurgulayarak içmeye özgür hissedebilirler. Bu yaklaşıma sahip olanlar için az önce sıraladığımız Hristiyan özgürlük ilkeleri yararlıdır.

Kutsal Kitap alkol hakkında ne yazıyor? Yaklaşık iki yüz ayet şarap ve içki konusuna değinir. Bu ayetlerde üç ayrı İbranice terim ve bir Grekçe terim kullanılır. Kutsal Kitap’ın yazıldığı zamanda şarap ve içkinin alkol miktarı hakkında farklı kaynaklar ve iddialar var. Bazı iddialara göre şarabın (içkinin) alkol miktarı bugünkü miktara göre azdır, ancak Kutsal Kitap alkolün gücünü belirlemek için farklı kelimeler kullanmıyor. Biri İbranice biri Grekçe olan iki ana kelime, hem içki (şarap) hakkında uyarmak hem de şarabı bir kutsama aracı olarak anlatmak üzere kullanılıyor; yine de bu konuyla ilgili sadece kelimelere bakarak sonuca varılmaz. 

 

Hem Eski Antlaşma’da hem de Yeni Antlaşma’da sarhoşluk kınandığı için (Ef. 5:18; Özd. 23:29-35) ve iki kelime çeşitli bağlamlarda kullanıldığı için mantıklı çıkarım şudur: Kutsal Kitap’ın yazıldığı dönemde şarap (içki) belirli miktarı aşarak içildiğinde insanı sarhoş ederdi. Alkol tüketimi ile ilgili uyarılar vardır ve bunlar şarabın olası bir tuzak (insanları aldatır, yakalar) olduğunu anlatır (Özd. 20:1; Yşa. 5:11,22; Hoş. 4:11). Bu ayetlerde alkol için iki farklı kelime kullanılır: biri ‘tatlı’ şaraptır (daha yeni üretilmiş) ve yine insanı saptırabilir. 

Eski Antlaşma’da Tanrı’nın hizmetkârlarına hizmet ederken alkol içmeleri yasaklanmıştır (Lev. 10:9). Aynı şekilde Tanrı’ya adanmış kişilerin tümüyle alkolden uzak kalmaları gerekiyordu (Say. 6:3; Hak. 13:4). Yeni Antlaşma’da Tanrı’ya hizmet edenlerin içecek tercihinin şarap olmadığı anlaşılmaktadır (1Ti. 3:3). 

Deneyimlere bakarsak şöyle bir izlenim çıkar: Kişi alkol tüketimine dikkat etmezse öngörmediği sonuçlar çıkar ve bu sonuçlardan hoşnut olmadığından dolayı bunları örtbas etmek üzere için aldatmaya, yalana başvurur.  İçki günah değildir ama alkol o kadar aldatıcı olabilir ki bizi sinsice kandırıp başka günahlar işlememize yol açabilir.    

Aynı zamanda Kutsal Kitap’ta şarapla ilgili bunları da görüyoruz: Eski Antlaşma’da şarap bolluk ve bereketin göstergesiydi (Lev. 23:13; Mez. 104:15) ve Yasa’nın Tekrarı 14:26’ya göre Tanrı’nın varlığında şarap içilirdi.   Şarap üretiminin azalması Tanrı’nın yargısının ve lanetinin göstergesiydi (Yşa. 62:8; Sef. 1:13). İsa suyu şaraba dönüştürdü (Yu. 2). Şarap Mesih’in egemenliğinin bir bereket göstergesidir (Yoe. 3:18; Zek. 9:17). İsa, Yahya karşısında ayyaş olarak suçlandı (Mat. 11:18, 19). 1. Timoteos 4:1-5’e göre Tanrı’nın yarattığı her şey şükranla kabul edilebilir ve tüketilebilir; bu bağlamda bazı yiyecekleri ve (muhtemelen) içecekleri yasaklamak cinlerin öğretisidir.

Sonuç olarak, Kutsal Kitap’ta “şarap iç” ya da “şarap içme” diye bir buyruk yoktur. İmanlılar bu konuda bilgelik ve anlayışla karar vermelidirler. Bu konuda bilgelik de şu noktaları dikkate almayı gerektirir: Alkolün etkilerine ilişkin hem şimdiki etkiler hem sonraki sonuçlar dikkate alınmalı, alkolün kandırma gücü kabul edilmeli. Bu konuda anlayışa sahip olmak da şunları gerektirir: Kutsal Kitap’ta şarabın olumlu yönleri göz önünde bulundurmalı. Bir imanlının alkol içme ya da ondan uzak kalma kararı bilgelik, sevgi ve Tanrı’nın verdikleriyle sevinç duyma karmasını içermeli. Eğer kişi her zaman alkol düşündüğünü, içecek tercihinin alkolden yana olduğunu fark ediyorsa kendine şunu sormalı: Ben Kutsal Kitap’ta bana sağlanan özgürlüğü mü kullanıyorum, yoksa kandırıldım mı, tuzağa düştüm mü?

 

Sarhoşluğun Kutsal Kitap’ta asla kabul edilemez olduğunu da aklımızda tutarak, alkol tüketimi konusunda bir Hristiyan olarak özgürlük ilkeleri doğrultusunda nasıl bir tutuma sahip olabiliriz?  Aşağıdaki düşünceler ve sorular, bu konuda aklımızı ve hareketlerimizi yönlendirmemize yardımcı olabilir:

  1. Alkol içerek ya da ondan uzaklaşarak kutsal veya ruhsal olmuyorum; az içki içmek günah değil. Alkolden uzak durmayı bir ruhsallık veya olgunluk işareti olarak kullanmam ya da bu konuda övüngen olmam uygun değildir.
  2. Sebep ne olursa olsun bazı imanlılar bu konuda hassas vicdana sahip. Alkol içmem onların vicdanlarına karşı günah işlemelerine neden olabilir; böylece Tanrı’ya karşı günah işlemiş, kardeşime zarar vermiş olurum. Bu olay alkol yüzünden değil, kardeşimden daha çok alkolü sevdiğim için gerçekleşir.
  3. İçme sınırlarımı zorlamaktan, ‘günah işlemeden ne kadar alkol içebilirim’ gibi düşüncelerden kaçınmam lazım (bkz. 1Ko. 10:12-14).
  4. Gerekirse, kardeşime yardım edecekse, sonsuza dek alkol içmemeye razı olmalıyım. Bunu yaparken beni alkolden uzak tutan kardeşimi hor görmem de doğru değil.
  5. Pavlus’un 1. Korintliler 6:12 ve 10:22’de yazdığı soruları da sormam lazım. Bu kadar içmemin yararı ne? Ben alkolün kölesi miyim? Ben her zaman alkolü düşünüyor muyum? Alkol benim içecek tercihim mi? Beni iyi tanıyanlar az önce verdiğim cevapların aynısını verirler mi? Peki beni hiç tanımayan ama içki içtiğimi görenlerin cevapları ne olurdu?
  6. Bu soruların yanıtları hep olumlu ise, hiç sorun yoksa, tanıklığım iyiyse, alkol içebilirim.  

Bir Hristiyan olarak özgür olduğum konularda bunları da düşünmem lazım: İçki içtiğimi gösteren fotoğrafları Feysbuk’a koymam imanı zayıf kardeşimi nasıl etkiliyor? Bir de imanlı olmayanlara yönelik tanıklığımız nedir, nasıldır? Başka imanlıların arasında içme alışkanlıklarımdan bahsetmek, başkalarını benimle birlikte içmeye teşvik etmek kardeşlerimi nasıl etkiliyor? Alkolden uzak kalmak isteyenlerle alay etmek, onlara anormal bakmak Tanrı’nın sevgisine uyar mı?

İleride kararlarınız daha açık olsun! 

  • Telif Hakları © 2016
  • Ken Wiest
  • Tüm Hakları saklıdır. İzin ile kullanıldı.
İlk yayınlama: e-manet Sayı 42 (Nisan - Haziran 2016), s. 5–7.