Ana içeriğe atla

Sitemiz işleyişi için sadece bu siteye ait çerez kullanmaktadır. Üçüncü parti çerez kesinlikle kullanılmamaktadır.
Daha bilgi edinin.

Düşünce

Koronavirüs Covid-19 ve İmanlı

Yayın Tarihi: 06.04.2020

Son bir iki ay içinde dünyamızın odak noktaları değişti. Virüs ve ona karşı girişilen müdahaleler herkesin hayatı etkiliyor. Böyle bir dönemde imanlının görüşü ve yaklaşımı ne olmalı? Birçok değerli kardeş görüşlerini birçok mecrada paylaştı ve paylaşmakta. Bunlardan faydalanarak bu konu hakkında sizlere bir şeyler sunmak yerinde olur diye düşündük.

Kutsal Kitap’ımız kaygı ve korku konusunda nettir. Tanrı “korkma” diyor, “kaygılanma” diyor. Korku itaat etmemizi (yani Tanrı’ya güvenmemizi, bilgece ve cesurca davranmamızı) engelliyorsa günahtır. Ondan kaçmalıyız (Yşa. 41:10-14; Çık. 14:13,14; Flp. 4:6-7 ve Mat. 6:25-34). Gerekirse bu konuda tövbe edelim, dayanağımızın RAB olması için O’ndan yardım isteyelim (Mar. 9:22-25).

Tanrı kötü zamanlarda insandan iyiliğini esirgemez. Ancak iyiliğini beklediğimizden veya istediğimizden farklı şekilde gösterebilir.

Hastalık ve zayıflık bu günahlı dünyada hep karşılaşacağımız meseleler. Ama umutsuz değiliz. Her seferinde Tanrı’ya güvenme, Tanrı’nın sözüne inanma ve Tanrı’yı övme, imanlı olmayanlara tanıklık ve iyi işler yapma fırsatı sağlar (Rom. 8:18-25; 2Ko. 4:7-18; 12:7-10; 1Pe. 3:15; Tit. 3:8,14). Unutmayalım ki Tanrı kötü zamanlarda insandan iyiliğini esirgemez. Ancak iyiliğini beklediğimizden veya istediğimizden farklı şekilde gösterebilir.

Böyle durumlarda bilgelik şunu öğütlüyor: Konuyu bizden daha iyi bilen ve daha akıllı, sakin ve tam bilgi veren kurumlara güvenmemiz lazım. Hükümetlere güvenmekte bazen tereddüt ederiz, çünkü onları harekete geçiren unsurları kestirmek zordur. Bağımsız kurumlardansa güvenilir ve akademik çevrelerce kabul görmüş olanlarını seçmeye gayret etmeli ve verdikleri öğütlere uymalıyız. Böyle durumlarda başkalarını sevmek, hastalanmasınlar diye onlardan uzak kalarak onları korumak anlamına gelir. Mesafeyi korumak ve ellerimizi sabunla 20 saniye yıkamak basite indirgenecek bir mesele değildir, ciddi ve en önemli önlemdir uzmanlara göre.

Yetkili merciler tarafından bizim için bazı kararlar verilecek, mesela toplantıların iptal edilmesi, evde kalma talimatları. Bu kararlara uymamız lazım; bu bir “boyun eğme” (Rom. 13:1-7), topluma örnek olma (vicdan, 1Pe. 2:12-17), komşunu sevme meselesi. Yine de iyilikler yapma, cömertlik örnekleme fırsatımız olursa yapmamız lazım. Başkalarının bu tür ihtiyaçlarını karşılamak için ayık ve uyanık olalım (Gal. 6:10).

Bu virüs dünyanın sonu değil, bu türden “kıyamet” sözlerinden kaçınmalıyız. Hem başkaları önünde tanıklığımızı lekeler hem bizler bilgimizi aşan sözler etmiş oluruz. Aynı şekilde “her şey iyi olacak, merak etme” gibi sözler söylemek de yerinde olmayabilir. Her şey daha iyiye gitmeden önce kötü gidebilir. Sözlerimiz sadece durumla ilgili değil, Tanrı’nın lütfu ve bize bakışıyla ilgili olsun. İnsanlara yardım etmek onları “hazırlamak” demek; durum ne olursa olsun Tanrı’nın kimliği, O’nun sıfatları (her şeye gücü yeten oluşu, bilge ve her şeyi bilen oluşu, iyiliği, lütfu ve merhameti, her yerde bulunması) ve planı önemli. İnsanların “daha iyi hissetmesi” sadece durumun değişmesine bağlı olmasın, daha sağlam olan Tanrı’nın sözüne inanmasına bağlı olsun. Bilgece konuşmak Hristiyan’ın yükümlüğüdür, özellikle bu konularda (Ef. 4:29-31; Yak. 3; Özdeyişler bu konuyla doludur).

Bazıları bu durum karşısında tedirgin olur, bazıları önemsemez. Hiç kimseyi yargılamamalıyız, her birini sevmeliyiz (Mat. 7:1-5; 22:35-40). Mümkünse her ikisine de yardım etmeliyiz. Gerçek bilgiyi paylaşalım, dua edelim, Tanrı’nın sözünü paylaşalım. Hasta olanlar için dua edelim, zor durumda olanlara mümkün olduğunca yardım edelim (Gal. 6:2). Bu yardım fiziksel de olabilir, duygusal destek de olabilir.  

Duanın gücünü ve gerekliliğini asla küçümsemeyelim. Bazılarına göre dua etmek “hiçbir şey yapmamak” gibi. Aslında doğru değil, hastalık sırasında duayla şifa dileriz ve bu tür dilekler etkilidir (Yak. 5:8-16). Dualarımızı Yaradan’a, lütufkâr, bilge ve iyi Tanrımız’a yöneltiriz. Hastalığa karşı doktorlar ve hemşireler, hastalar, ölenlerin sevdikleri, hükümetler, araştırmacılar ve bilim insanları için dua ederiz. Özellikle liderlerimiz için, çünkü gelecek ve şimdiki zamanla ilgili birçok mesele, sağlık ve ekonomi, panik olmasın diye bilgiyi saklamak mı yoksa tüm bilgiyi paylaşmak mı, adım adım kararlar vermek mi yoksa bir hamlede büyük kararlar vermek mi gibi konularda dengeli olmak çok zor. Bütün hastalıklar üzerinde yetkili olan Tanrı’ya yalvarırız. Koronavirüsü O durduracak. Bu süreçte dua etmeyi yeniden öğreneceğiz, yüreğimizi arındıracağız ama yürekte olan isteğimizi söylemekten de çekinmeyeceğiz (Yer. 33:3; 1Yu. 5:14-15; İbr. 4:14-16).

Hasta olsak da yine de Tanrı’nın planına güvenelim; doktorun tavsiyelerini yerine getirelim. İyileşmek için dua edelim. Hatırlayalım ki bizim için “sağlık” en önemli şey değil; bizim için ruhsal değerler daha önemli. Hastayken hâlâ Tanrı’ya itaat edebiliriz, O’nu övebiliriz, O’nun bizimle ilgili planına güvenebiliriz.

Hatırlayalım ki bizim için “sağlık” en önemli şey değil; bizim için ruhsal değerler daha önemli.

“Doğru kişinin yalvarışı çok güçlü ve etkilidir.” Hasta olanlar için dua edelim. Hastalık iyi bir şey değil, kötüdür, düşman olan ölümün yolunda ve ona yönelik bir adımdır. Şifa duasının sonunda insan iyileşince Tanrı yüceltilir ve övülür. Ama 2. Korintliler 12:7-11’e göre imanla edilen dua her zaman şifa getirmez. Hastalık konusunda en önemli unsur insanın hissettiği zayıflık, bağımlılık veya acı değildir; en önemli konu kişinin Tanrı’yla ilişkisidir. 2. Korintliler 12:7-11 ve Eyüp 1-2. bölümde yazılanlara göre hastalıklara imanlının ruhsal büyümesi ve olgunlaşması ve Tanrı’nın yüceliğinin açığa çıkması veya onurlandırılması için izin verilmiştir (“verildi” fiili Tanrı’nın işleyişine işaret eder; 2Ko. 12:7). Hasta biri için dua ederken onun ruhsal durumunu da unutmayalım, sözlerimizi hikmetlice seçelim.

Kutsal Kitap’a göre bazen, her zaman değil, hastalık kötü güçlere atfedilir (Eyü. 1-2; 2Ko. 12:7; Mat. 9:12; Mar. 9:5). Ancak bu hastalıklar asla Tanrı’nın tasarısının “dışında” veya “karşısında” değildir. Salgın Tanrı’nın hoşnutsuzluğunun göstergesi olabilir (Yas. 7:15; 1Sa. 5:9; Mez. 38:3; 41:1-4). Tanrı insanları yargılamak veya terbiye etmek amacıyla salgın kullanabilir (Hab. 3:3-5; Elç. 12:21-23; 1Ko. 11:27-32; Yas. 28:21 vd.). Birkaç Mezmur’da hastalığın suçluluk göstergesi olduğundan söz edilmiştir (Mez. 32, 38, 41). Özdeyişler’de hastalığın insanın akılsız düşkünlükleri yüzünden meydana gelebildiğinden söz edilir (bkz. 23:29-33). Ancak Yuhanna 9:2-3’e göre hastalık her zaman günahla bağlantılı değildir.

Bütün bunlardan birkaç önemli çıkarımda bulunabiliriz. İnsanların doğru bir değerlendirme yapması veya doğru bir karşılık vermesi için hiçbir zaman hastalığın nedenini veya kaynağını bilmesi gerekmez. Kutsal Kitap’a göre Tanrı hastalığı kullanır, ona izin verir. Buna göre imanlının hastalıkları doğru ele alması gerekir. İmanlı hastalığı şunları yaparak değerlendirebilir: Aklına gelen bir günahı itiraf ederek, tövbe ederek, sırtını Tanrı’nın lütfuna daha çok dayayarak, bu zamanı “bu dünyada yabancı ve konuk” olarak yaşadığının daha çok farkında olarak ve geçici olanların değil, sonsuz ve göksel değerlerin peşine gitmeyi öğrenme fırsatı olarak görerek. Bunlar her zaman Tanrı’ya güvenme ve O’nu bekleme fırsatı sağlar (Mez. 27:14; Yşa. 40:31; umut bağlamak ve “beklemek” olası çevirilerdir burada)

RAB hepimize merhametini göstersin. 

  • Telif Hakları © 2020
  • Ken Wiest
  • Tüm Hakları saklıdır. İzin ile kullanıldı.
İlk yayınlama: e-manet Sayı 58 (Nisan - Haziran 2020), s. 5–6.