Ana içeriğe atla

Sitemiz işleyişi için sadece bu siteye ait çerez kullanmaktadır. Üçüncü parti çerez kesinlikle kullanılmamaktadır.
Daha bilgi edinin.

Hizmet

Acılara Galip Gelmek

Yaşama Yolculuk Değerlendirmesi

  • Petek Balcı

Yayın Tarihi: 30.04.2014

Görsel
Kapak Görseli

Yaşama Yolculuk birçok insanın çok yararlanacağı bir şifa sürecini içeren bir programdır. Grup çalışmaları The Journey Begins (Kalamazoo, Michigan: Open Hearts Ministry, 2011) kitabını kullanır. İlk başta sadece çocukluklarında önemli acılar geçirmiş insanlar için bir hizmet olarak algılanmasına rağmen, potansiyeli bundan çok daha büyüktür. Çocuklukta yaşanmış acıyı asla önemsiz göstermek istemem. O anlar sancılı, zarar verici olup yaşamın akışını şekillendirmiştir. O anlara kesinlikle bakılması, bunun için dua edilmesi, üzerinde konuşulması gerekir ve bu izlerin ve yaraların şifa bulması gerekir.

Ancak, Yaşama Yolculuk programının daha da önemli olan mesajı, her birimizin çocukken, tecrübelerimizin sonucu olarak, yaşamla ilgili yanlış görüşleri, hatta Kutsal Kitap’la ilgili olmayanları bile kabul etmiş olmamızdır. Zamanla bu görüşlerin üzerine ekleme yaparak bunları geliştirdik ve yaşamı gördüğümüz gibi şekillendirmeye ve bunların Tanrı, başkaları ve kendimiz hakkında inandıklarımızı belirlemesine izin verdik. Eğer dürüst olursak, bu yolla yanlış görüşler edinmemenin imkânsız olduğunu kabul ederiz: bizler ne de olsa günahlı ailelerde büyümüş çocuklarız.

Yaşama Yolculuk, sizi çocukluğunuza götürüyor, böylelikle Tanrı, başkaları ve kendinizle ilgili inanışlara nasıl ulaştığınızı daha iyi anlayabiliyorsunuz. Sonra sizde uzun süredir köklenmiş bu inanışları Tanrı’nın sözünün ve olgun gözlerinizin süzgecinden geçirmeye yöneltiyor. Çocukken çocuk gibi düşünürdük ve çocuk olarak mevcut durumumuzla başa çıkmak ya da buna dayanmak için çözüm yolu bulurduk. Başımıza geleni ya da belki de ona nasıl tepki göstereceğimizi seçemezdik. Ama şimdi yetişkiniz, çocukluğumuza bakmaktan, Tanrı’nın sözünün gerçeğiyle yer değiştirmesi gereken çocukluktan getirdiklerimizle ilgili karar vermekten sorumluyuz.

Bu çocukluğa bakma adımı yalnız yapılması gereken bir şey değildir. Topluluk içinde, diğerleriyle ilişki içinde yapılması gerekir ki, bu da grup oturumlarını ideal kılar. Bazı alanlarda sizi teyit edecek, teşvik edecek, sizi teselli edecek ve hatta sizi düzeltecek birilerine ihtiyaç duyacaksınız. Grupta bir ya da iki danışman olmasına rağmen, diğer üyeler sizin gibi sıradan insanlardır. Herkes kendi hikâyelerini anlatırken, sizin hikâyeniz diğerlerine, onların hikâyeleri de size hitap eder, size dokunur. Yaşama Yolculuk grup oturumlarına başladığımızda, geçmişte nasıl topluluk aracılığıyla acı ya da yanlış anlaşılmış fikirler edindiysek, aynı şekilde şifa ya da meseleyi açıklığa kavuşturmak da topluluk aracılığıyla olmalıdır.

Bu süreçte Kutsal Kitap’tan hikâyeler ve örnekler kullanılır. Bu hikâyelere bakarak kendi hikâyenizi gözden geçirmek için yeni yöntemler edinebilirsiniz. Bu süreçte nispeten eksik gördüğüm konu Müjde’nin temel açıklaması ve tekrarlamasıdır. Bunu göz önüne alınca, ya bu Yaşama Yolculuk’a giren kişinin baştan itibaren Müjde’yi iyi bir şekilde anlamış olması ya da Yolculuk grubuna girmek isteyen kişinin başka biriyle Müjde’yi detaylı incelemesi gerektiğini düşünüyorum. Müjde’yi anlamadan bu yolculuğu yapmak için bile gerekli olan umudu bulmak zor olacaktır.

Yaşama Yolculuk sürecinde verilen ve öğretilen temel ilkeler nedir?

Öğrendiğiniz ilk ilkelerden biri kendi hikâyenizi anlatma yöntemidir. Yolculuğunuz sizin iyi, kötü ve çirkin, kim olduğunuzu şekillendirmek için Tanrı’nın kullandığı araçların bir bölümüdür. Ne yazık ki, birçoğumuz kendi yaralarımıza aldırmadık, belki de onların kötü olmadığını düşündük. Ama hepimiz bir şekilde yaralandık ve buna bakılması gerekir. Bu yaralar önemli ya da önemsiz olabilir. Kendi hikâyelerimize baktıkça kendimiz, diğer insanlar ve Tanrı hakkında neye inandığımızın farkında olacağız. Bazı insanlar anne babalarının hakkında bir şey paylaşmanın ebeveynlerini rezil edeceğinden korkarlar. Ancak, “ailemizin zayıflıklarıyla ilgili doğru bir şekilde konuşmak, onları suçlamaktan farklıdır. Suçlama intikama odaklanır.” (s.44)  Anne babalarımızı onurlandırmak, onlar aracılığıyla bizlere verilen yaşam armağanını minnetle kabul etmektir. “Sevinçle, başarısızlıklarımız ve şanımız aracılığıyla kim olduğumuzu ilan etmektir bu.”  (s. 44)  Anne babalarımızı gerçekten onurlandırıyorken onları korumamız gerekmez. Onları yaptıklarından dolayı sorumlu tutarak onlara hak ettikleri saygıyı gösteriyoruz ama onlara lütuf da göstermek istiyoruz. Böylece kendi hikâyelerimizi doğru bir şekilde anlatabiliyoruz. Ancak yalan söyler ya da olup biteni önemsemezsek, kendimize ve bize kötü davrananlara saygısızlık etmiş oluruz.

Öğrendiğiniz ilk ilkelerden biri kendi hikâyenizi anlatma yöntemidir.

Yaşama Yolculuk ayrıca başkalarının hikâyelerine karşılık vermeyi de öğretir. Böylece hikâyeyi anlatanın ilerleyebilmesi adına güvenlik, cesaret ve ilişki ortamı yaratabilirsiniz. “İyi cevap veren kişi, karşısındakinin değerinin farkında olmasını sağlayacak yollarla iletişim kurar ve her bireyin Tanrı’nın suretinde yaratıldığını kabul eder. Güvenilir biri yüreğiyle dinler ve diğerlerinin yüreğiyle bağlantı kurar. Güvenilir biri diğerlerini lütuf dolu sözlerle yeniden donatır. Önceden hazırlanmış cevaplar şifa vermez. Sahih olmalı, yüreğinizden konuşmalısınız.” (s.33) Size rehberlik edecek ve aklınıza gerçekleri getirecek Kutsal Ruh’a güvenmelisiniz.

Diğerleri hikâyelerini paylaşırken, aşağıdaki ifadelere kulak verin:

Aklımdan gerçekten neler geçiyordu? Bunu daha iyi bilmeliyim.

İnanamıyorum! Aynı tuzağa yeniden düştüm.

Geri dönüş olmadığını ne zaman öğreneceğim?

Bu ayrıca size dinlerken vücut dilinizi ya da yüz ifadenizi farkında olmanızı da hatırlatır. Kelimeleri kullanmamanıza rağmen, istemeden “sıkıldım” ya da “tam olarak anlayamıyorum” mesajı veren hareketleriniz olabilir. İletişime açık ve kabul eder bir duruş edinmeyi öğrenin.

Dinlenecek bir başka şey ise acıdır. Öfke, gözyaşları, karışıklık, özürler, hatta iç çekmelerle iletilenler bile konuşmacının dile getirdiği şeyden daha fazlasının olabileceğini gösterir. İyi dinleme, bir kişinin duygularına ket vurmamayı veya durumlarıyla ilgili hissetmeleri gerekeni söylememeyi gerektirir. Şifa görmek için acıyı yeniden yaşamaları ve onlara bunun için bir süre ve bir mekân sağlanması gereklidir. Bu noktadan sonra artık görüp dinlediklerinize karşılık verebilirsiniz. Cevaplarınızın gerçekle beraber saygınlık içerdiğinden emin olun.

Yaşama Yolculuğun vurguladığı bir başka ilke ise tenkide açık olmaktır. Hikâyenizden yola çıkarak, sadece grubunuzla birlikte, yaşamınızdaki hasara bakarak yeniden yapılanma sürecine başlayabilirsiniz. Bu zaman alır ve çoğu insanın kaçındığı bir şey, başkalarının tenkidine açık olmayı gerektirir. “Tenkide açık olduğumuzda, Tanrı bizim gücümüz olur.  Yıkımın sorumlusu olan O değil, kötülüktür. Ancak, Tanrı kötülüğün zarar vermek üzere yaptığı her şeyi iyiye çevirebilir. Eğer O’na izin verirsek, yaşamımızdaki hırpalanmış yerlere can verir.” (s. 48) Diğerlerinin acılarıyla ilgilenmeden önce kendi acınızı ele almanız gerekir. Elbette burada tenkide açıklık konusunda bir denge olması şarttır. İncindiği konularda çoğu insan ya herkesin kendisini incitmesine izin vermeyi sürdürür ya da herkesi uzaklaştırır. Ancak, “sağlıklı bir sınır çok kapılı ve pencereli bir duvardır. İyi şeylere izin vermeyi ve bizi engelleyen şeylerden uzak durmayı seçebiliriz.” (s. 49)

Tenkide açık olmanın ilk adımı onunla yüzleşmektir. Gerçeği söylemek için duygularımızı belirlememiz ve onlarla yüzleşmeye istekli olmamız gerekir. Bu duyguların bazıları korku, endişe ve inkâr içerir. “Çocukken savunmasızdık. Şimdi yetişkinler olarak ne diyeceğimizi ve bunu kiminle paylaşacağımızı seçme gücümüz var. Başımıza gelenlerin detaylarını güvenli bir ortamda paylaştığımız zaman şifa başlar.” (s. 50) Sıra kendi hikâyelerimize gelince çoğunlukla gerçeği önemsememek, bastırmak ve inkâr etmek öğretilmişti bize. Gerçeğin detaylarda gizli olduğunu unutmamak önemlidir. Gerçeği anlatırken inandığımız yalanların daha çok farkında oluruz.

Bütünlük edinmek için duygularımızı hissetmemiz gerekir.

Bütünlük edinmek için duygularımızı hissetmemiz gerekir. “Duygusal olarak sağlıklı insanlar içten gülebilir, rahatça ağlayabilir.”(s. 51) Yaşamımız boyunca bazıları oldukça yıkıcı olabilen çok sayıda kayıp biriktirdik. “Kimse kayıptan kaçamaz; bu yaşama özgüdür, istisnası yoktur. Kayıplar zamanla canlarımızda birikir ve bizi ezer.” (s. 52)  Kayıplarımıza üzüntü duymamız ve ardından Tanrı’nın elinden şifayı kabul etmemiz önemlidir. Tanrı bunlarla derinden ilgilenir, şifasını ve tesellisini dökmek için yaralanmış yerlere ilgilenmek ister. Sürecin bu noktasında kendinize şifa bulmak için süre vermeniz önemlidir. Bu bir gecede olmaz.

Hikâyenizi gözden geçirmenin bir parçası da bilinçli olarak çocukluğunuz hakkında düşünmeyi içerir. Çocukken temel ihtiyaçlarınız karşılandı mı? “Ana isteklerin ve ihtiyaçların karşılanmaması, kişinin hayatını olması gerektiği gibi sürdürmesini engeller. Çocukların sevgiye ve korunmaya ihtiyacı vardır.” (s. 72) Bir çocuk zarar görür ya da ihmal edilirse, buna sebep olan kişi onun sevdiği ve bağlı olduğu biri olduğundan onu suçlayamaz. Ne yazık ki bu, çocuğun bir durumla ilgili çocuksu düşüncesini kötülüğün söylediği yalanlarla birleştirmesiyle sonuçlanabilir. Çocuk bu mesajlarla uyuşan düşünceler geliştirir, bu düşünceler de kendi yaşamıyla ilgili bazı antlar vermesine yol açar.

Mesajlar önceden kestirilen kategorilere ayrılma eğilimi gösterir:

        “Ben sevilmiyorum.”

        “Ben değersizim.”

        “Gereken niteliklere sahip değilim.”

Sonra mesajlar çoğunlukla şöyle antlara dönüşür:

        “Ben tek başımayım; kendi başımın çaresine bakacağım.”

        “İyi bir çocuk olmam gerek; sorun yaratmayacağım.”

Ama  çıkış noktası var! Anlaşmalar ya da antlar Rab’bin kudreti aracılığıyla bozulup reddedilebilir. Bu nedenle, belki de artık iyi ve olgun gözle yaralarımıza bakma zamanı gelmiştir. Anılarımıza iyilik, şefkat dolu gözle bakabildiğimizde, “Ben çocuktum, daha iyisini bilmem gerekmiyordu” gibi bir gerçeği görürüz. (s. 74)

Çocukken tepkinizi kontrol edemezsiniz; neyi yaşamanız gerekiyorsa onu yaparsınız. Bir çocuğun yaşamını sürdürme yönteminde utanılacak bir şey olmadığını anlamamız gerekir. Çocukluğumuza ait yaşam sürdürme tekniklerini yetişkinliğe taşıdığımızda ve bunları yaşamımızı yönetmek için kullandığımızda sorunlar başlar. Tanrı’yı denklemden çıkarmak için bu tekniklere bel bağlarız ve böylece kendi acımızla yüzleşmemize gerek duymayız. Ancak, yetişkinler olarak yaşama bakış açımızı değiştirmekten sorumluyuz. Bu yüzden Tanrı’nın sözü aracılığıyla yaşamanın nasıl olduğunu öğrenmemiz ve uygulamamız gerekir. Yaşama Yolculuk süreci, hangi anlaşma ve antların Tanrı’nın Kendisiyle ve bizimle ilgili söylediği gerçeklerle zıt olduğunu görmek için hikâyenize yeniden göz atmanız gerektiğini öğretir.

Yaşama Yolculuk sürecinin ikinci kısmı, çocukluğunuzdaki tecrübelerinizin bugünkü kimliğinizi nasıl şekillendirdiğini fark etmekle ilgilidir. Diğer insanlarla ilişki kurma yönteminize bakarak bunları değerlendirmeyi öğrenirsiniz. İnsanlarla nasıl ilişki kurduğunuza bakarak neyi hor gördüğünüzü keşfedebilirsiniz. Hor görmek yaşamımızdaki utançla bağlantılıdır. Utanç bizim çocuklukta yaşadığımız şeylerden gelir. Çocukluğumuzda olumsuz ne yaşamışsak, onu küçük görme tutumu ile kamufle etmeye çalışırız. Tanrı’nın lütfu olmadan utancımızı ve kimliğimizi örtmeye çalışıyoruzdur. “Küçük görme, yüreğinizi kapatmaya ve özlemlerinizi öldürmeye çalışır. Küçük gören bir düşünce yapısının bir başka yolu, ferahlama ve intikam kategorilerinde düşünmektir.” (s.123) Ferahlama, bir duygu, düşünce ya da inancı hissetmekten kaçınma yolunu bulmaya çalışmaktır. Nerede ferahlamaya ihtiyacınız olduğunu anlamak için kaçındığınız şeyi düşünün. Diğer yandan intikam, size bunları hissettirdiği için kime zarar vereceğinizi bulmaktır. İçinizdeki acının suçlusu kim? Tanrı mı? Kendiniz mi? Aile üyeleriniz mi? Eşiniz ya da arkadaşlarınız mı?

Kendimizin sonuna gelip ve kendi kırıklığımızı gördükten sonra Tanrı “başımızı yukarı kaldırabilir” (Mez. 3:3), üzüntümüzde bize sarılabilir.

Süreçteki son adım onarmadır. Nereden geldiğinizi ve şimdi yaşamla bağlantınızı neyin şekillendirdiğini anladığınız anda size Tanrı’nın olmanızı istediği kişiye dönüşmeniz için araçlar verilir. Bu bir şeyi daha fazla tutarlılıkla yerine getirmek için daha iyi davranmayı ya da daha gayretle mücadele etmeyi öğrenme meselesi değildir. Bu yolculuktan kaynaklanan kırıklık ve acı sizi nasıl “olacağınızı” öğreneceğiniz yere getirmelidir: ilişkide olmak; birlikte olmak; kendimizle olmak ve Tanrı’yla olmak. Kendimizin sonuna gelip ve kendi kırıklığımızı gördükten sonra Tanrı “başımızı yukarı kaldırabilir” (Mez. 3:3), üzüntümüzde bize sarılabilir. Utanç içindeyken O’nun sevgisini yaşayabiliriz. Ardından kendimize ve başkalarına zarar veren seçimlerimizden tövbe edebilir, Baba’ya doğru giden yola yürüyebiliriz. “Kendinizin ne kadar farkında olmasanız da, Babanız’ın gözünde saygınlığınızı hiç kaybetmediniz. Boş yaşam tarzınızdan kurtarıldınız. O’nsuz harap haldesiniz. Bu gerçeği kabul etmek sizi kurtarır.” (s. 191)

Bu yolculuğa başlayıp devam etmek yaşamda daha fazla hayal kırıklıkları getirebilir. Şifa sürecinde daha fazla acı bile olabilir. Ama acı buna değerdir, çünkü bu acı aracılığıyla şifa gelir. Önemli olan şey hikâyenizde Tanrı’yı bulmaktır. Geçmiş yaşamınıza tekrar baktığınızda, Tanrı’yı nerede görüyorsunuz? Yusuf birçok adaletsizlik yaşadı (Yar. 37; 39-40), ancak yaşamının sonunda geriye bakıp Tanrı’nın elinin orada olduğunu görebildi (Yar. 50:20). Yusuf gibi bizim de geçmiş ve şimdiki hikâyemizde Tanrı’nın nerede olduğunu görüp keşfetmemiz önemlidir. Bu zor zamanlarda Tanrı’nın size yardım etmeleri için yaşamınıza dahil ettiği insanlar kimlerdir? Bugünkü kimliğinizi şekillendirmek için Tanrı olayları nasıl kullanmıştır? Tanrı’nın hikâyenizi nasıl kurtarmaya olduğunu göstermesini isteyin Kutsal Ruh’tan.

 Sonuç olarak, onarma ve kurtuluş üzerine bazı anahtar noktalar şöyledir:

  1. “Onarma ve kurtuluş, bize karşı günah işlemiş olan kişilerle onarılmış ilişkiye değil, Tanrı’yla onarılmış ilişkimize bağlıdır…”
  2. “Kurtuluş, bizim odağımızı Tanrı’nın kurtarış planına karşı işlenen kötülükten döndürme sürecidir; Tanrı’ya, O’nun yaşamımız için planladıklarına odaklanmamız gerekir…”
  3. “Kurtuluş bizim ihtiyaçlarımızı karşılamak ve uğrumuza adaletiyle etkin olmak amacıyla Tanrı’nın kudretine imandan kaynaklanmıştır. … İmanımız katlandığımız birçok zorluk aracılığıyla tekrar tekrar denenecektir….”
  4. “Bağışlama lütuf ve cesur sevginin eylemidir… Bu, Kutsal Ruh’un etkin olmasını gerektiren değerli bir armağandır.” (s. 219)

Yaşama Yolculuğa başlayıp Tanrı’nın sizi yaşadığınız acıdan kurtardığını görmek ister misiniz?

  • Telif Hakları © 2014
  • Sarah Wibberley
  • Tüm Hakları saklıdır. İzin ile kullanıldı.
İlk yayınlama: e-manet Sayı 35 (Nisan - Haziran 2014), s. 21–24.