Giriş
Depremzede olmayı kimse istemez normal olarak! Aynı zamanda binanın depreme dayanacak kadar sağlam yapılması hem masraflı hem de zahmetli bir iş olduğundan herkes bu zahmet ve masrafa katlanmaya razı olmaz. Ama eğer biri sağlam bir bina inşa etmeye niyetliyse dikkat etmesi gereken ilk husus, sapasağlam bir temel atmak olmalıdır. Bunun gibi, ruhsal hizmetimizin güvenilir olabilmesi için de sapasağlam bir temel üstüne kurulması gerekir. Etkili ve güvenilir ruhsal hizmetin temeli de, Tanrı Sözü’nü doğru kullanmaktır. Nitekim Pavlus Timoteos’a, “Kendini Tanrı’ya makbul, gerçeğin bildirisini doğru kullanan, alnı ak bir işçi olarak sunmaya gayret et” demiştir (2Ti. 2:15). Günümüzün kilisesinde büyük ilgi gören ruhsal danışmanlık hizmeti de bu önemli kurala istisna değildir.
Kutsal Kitap, danışmanlık hizmetine kaçınılmaz bir temel oluşturur. Ama bu temeli atmak için, Kutsal Yazılar’ı doğru yorumlama ve geçerli bir yöntemle sistematik teoloji geliştirme “zahmet”lerine katlanmamız gerekmektedir. Bu makalede Kutsal Kitap’a dayalı teolojinin etkili ruhsal danışmanlığa sağladığı bazı temel kavramlara bakacağız.
Kutsal Kitap, danışmanlık hizmetine kaçınılmaz bir temel oluşturur.
Sistematik Teolojinin Konuları ve Danışmanlık
Kutsal Kitap, Tanrı’nın insanlara esinleme yoluyla sağladığı yanılmaz, hata içermez, yetkili vahyidir (Yas. 4:2; Mez. 19:7-11; Mat. 5:17-20; Yu. 10:35; 2Ti. 3:16-17; 2Pe. 1:19-21). Kutsal Yazılar Tanrı’yı tanıtan, hayatı anlatan ve insan olmanın gerçek boyutlarını açıklayan tanrısal kaynak olarak hayatın tüm yönlerine hitap eder. Peki, Kutsal Kitap öğretisi ruhsal danışmanlık anlayışımızı nasıl biçimlendirebilir?
- Kutsal Kitap, Tanrı tarafından esinlenmiş tek bilgi kaynağımızdır. Böyle olduğuna göre, Kutsal Kitap’ın öğrettiği ve bildirdiği her şey tamamen doğrudur. Bu yanılmaz, doğru bilgiler arasında, insanlar ve onların problemleri de işlenmektedir. Kutsal Kitap’ı doğru yorumlarsak danışmanlığımız için hiç yanıltmayan bir rehbere sahip oluruz.
- Bu vahiy bize çelişmeyen önermeler olarak iletilmiştir. Bu bağlamda önerme, ya gerçek ya da yanlış olan dilsel ifadeler anlamına gelir. Vahiy bir açıklama olduğuna göre, Kutsal Kitap öğretisinin bir yönü, bu önermelerin anlaşılır olmasıdır. Böylece Kutsal Kitap’ın mesajından sadece uzmanlar değil, düşünen herkes yararlanabilir. Kaldı ki, hayatımızı değiştiren tanrısal gerçekleri danışmanlık yaptığımız kişilere bilgi olarak öğretmemiz mümkündür.
- Tanrı, gerçeği doğa aracılığıyla (doğal vahiy ile) ifşa ettiğine göre, psikoloji dahil olmak üzere, bütün bilim dallarında araştırma yaparak gerçeği bulabiliriz. Bununla birlikte, danışmanlığımızın vahyin sağladığı yanılmaz temel üstünde kurulduğundan emin olmak için, bilimin varsayımları ve yaklaşımlarını teolojik süzgeçten geçirmeliyiz. Başka bir deyişle, psikoloji ve psikiyatrinin yöntemlerini danışmanlık hizmetimizde kullanmadan önce, bunların Kutsal Kitap’ın açıkladığı dünya görüşüne aykırı olup olmadığına dikkat etmeliyiz. (Bu yazının son bölümünde, psikoloji ve psikiyatrinin varsayımları ve yaklaşımlarını teolojik bir süzgeçten geçirme sürecini örneklemeye çalışacağız.)
- Bilgi kaynağımız vahiy yoluyla sağlandığı için, danışmanlık yaparken doğruluk anlayışımızı insanlar değil, Tanrı tanımlamaktadır. İnsanlar, kendilerini “doğru” saymak için kendilerince bir takım kurallar belirler. Bu tür insani standartlara meydan vermeyerek Tanrı’nın belirlediği standartları benimsemek, ruhsal danışmanlığın gerçek anlamda verimli olmasını sağlar.1
Ruhsal danışmanlık temelimizi oluşturan bir başka unsur da Tanrı öğretisidir.
Ruhsal danışmanlık temelimizi oluşturan bir başka unsur da Tanrı öğretisidir. Kutsal Kitap açıkladığı için Tanrı’nın karakteri (Yar. 1–2; Çık. 15:11; Eyü. 38–42; Mez. 139 ve 145; Yşa. 40; Rom. 11:33-36) ve planları (Yar. 12:1-3; Yas. 28–30; 2Sa. 7; Yşa. 9 ve 11; Yer. 31:31-34; Dan. 2, 7 ve 9; Zek. 12-14; Ef. 2:11-22) hakkında bilgiye sahibiz. Kutsal Yazılar’da açıklanmamış konular, zaten Tanrı’yı hoşnut eden yollarda yürümemizle ilgili bir öneme sahip olmayan konulardır (bkz. Yas. 29:29). Peki, Kutsal Kitap’ın Tanrı öğretisi ruhsal danışmanlığa hangi temel kavramlar sağlar?
- Mutlak gerçeklik Tanrı’nın kendisidir. O zaman insan aklı, duygusu ve iradesi dahil olmak üzere, her şeyin ölçütü Tanrı olmalıdır. Ruhsal danışmanlık yaparken yüz yüze geldiğimiz düşüncelerin, duyguların ve seçimlerin doğruluğuna, bunları Tanrı’nın Kutsal Yazılar’da açıkladıklarıyla karşılaştırarak karar veririz.
- İnsanın varlığı, anlamlılığı ve yararlılığı Tanrı’ya bağlıdır. Tanrı’dan bağımsız olarak hayatın anlamına veya değerine erişmeye çalışmak putperestliktir ve bizi başarısızlığa ve utanca uğratır.2 Sevilmeye, tapınılmaya ve hizmet edilmeye layık tek varlık Tanrı’nın kendisidir. İnsan Tanrı’nın benzeyişine göre yaratıldığına göre, ruhsal danışmanlık yapanlar insan doğasını kendi başına araştırmaktan çok, benzeyişine göre yaratıldıkları Tanrı’nın doğasını incelemelidir. Bu yolla kardeşlerin Tanrı’nın görünümü olan Mesih’e benzemelerine katkıda bulunmaya hazır olurlar (Yar. 1:26 ve devamı; Kol. 1:15).
- Tanrı insanlığı kendi bilgece amacı için, yani insanın yeryüzünün tümüne egemen olması için yaratmıştır (Yar. 1:26). Tanrı’nın planına katılmamak, Tanrı’dan bağımsız davranmak demektir. Bu açıdan, danışmanın başlıca amaçlarından biri, danışmanlık alan kişinin hayatının anlamını ve amacını Tanrı’nın amacına bağlı şekilde O’na teslim etmesine yardım etmektir.3
Sistematik teolojinin insan öğretisi, insan ve onun doğasını irdelemektedir. İnsan öğretisi sık sık günah öğretisiyle (günahın dünyaya girişi, insan ve ilişkiler üzerindeki olumsuz etkileri vs.) birlikte işlenir (bkz. Yar. 1–11; özellikle 1:26-28 ve 3:14-19; Mez. 8; Rom. 1:18-3:20; 5:12-14; 7:13-25; Yak.1:13-18). Bu iki doktrin alanı insanların sorunlarının teşhis edilmesine yardımcı olur. İnsanların “problem” olarak değerlendirdikleri durumlar, Kutsal Kitap’ın insan ve günah öğretilerinin doğrultusunda anlaşıldıkça, aşağıdaki kavramlar ruhsal danışman için birer temel inanç haline gelmektedir:
İnsan ve günah doktrin alanları insanların sorunlarının teşhis edilmesine yardımcı olur.
- Danışmanlık alan kişi hem kurban hem de faildir. Fail olması, kurban olmasından daha önemlidir ve genellikle kişinin değiştirebileceği tek alandır. Bu yüzden danışman, danışmanlık alan kişiyi düşüncelerinden, kararlarından, duygularından ve davranışlarından sorumlu tutmalıdır.
- Problemler, kararlarımızda ve doğruyu veya yanlışı seçerken bağımsız olma arzumuzdan kaynaklanmaktadır.
- Akıl ve irade kadar, duygularımız da günahın etkisiyle yozlaşmıştır. Danışmanın, hizmet ettiği kişinin duygularını haklı çıkarması doğru olmayabilir. Tanrı-insan ilişkisi danışmanlığın temelini oluşturur; duygularsa, o ilişkinin ne durumda olduğunun önemli bir göstergesidir.
- Tanrı’nın Aden bahçesinde yaptığı yargılama (Yar. 3) oldukça önemlidir; insanlığa verilen vaat, Tanrı’yla yürüyenle Tanrı’ya isyan eden iki soyun arasındaki düşmanlık, evlilik bağlamında çekilecek zorluk ve emeklerimizde harcamak zorunda kalacağımız ter ile çaba. Günaha düşmüş dünyada gerçeklik budur. Kurtuluş, hayatın bu yönlerini tümüyle ortadan kaldırmaz. Bilgeliğin ne olduğunu anlamamıza yardım eden Vaiz kitabındaki Vaiz’e göre bilgelik, günahın etkin, ömrümüzün sınırlı, ilişkilerin sorunlu olacağını kavrayarak tanrısal bir armağan ve kâhyalık olan yorucu emeğe katlanarak hayatın tadını gerçekçi bir şekilde çıkarmaktır.
- Yapımızın üç öğeli (can-ruh-beden) veya iki öğeli (can-beden) olduğunu vurgulayan kimi görüşlere karşın insan, nereden bakarsak bakalım köklü bir birlik içindedir. Bu yüzden insanların iç hayatında olup bitenler fiziksel durumlarını etkileyebilir. İnsanların kendilerinden geçmelerinin, gördükleri karabasanların, yaşadıkları kaygı ve stresin nedeni, düşünsel ve duygusal tepkilerin günahlı eğilimlerle yoğrulmuş olmasına dayandırılabilir.
- Kutsal Yazılar’da düşünceye dair bir öncelik belirtilir. Hizmet ettiğimiz imanlının “Mesih’in düşüncesine sahip” olmakta ilerlemesini desteklemeliyiz (1Ko. 2:16’da geçen “Mesih’in düşüncesi” sözü, bulunduğu bağlamda Kutsal Yazılar’a gerektiği gibi boyun eğmek anlamını taşımaktadır)4 . Bununla birlikte Kutsal Kitap’a göre yapılan ruhsal danışmanlık, Kutsal Kitap’a uygun kararlar vermek üzere vicdanın eğitilmesi ve davranışların yönlendirilmesinde, insanların duygularının önemli bir rol oynadığını kabul eder. Danışman, hizmet ettiği kişinin hem düşüncelerinin hem de duygularının “doğru” olmasını sağlamak için çaba sarf etmelidir.
- Yürek, insanın merkezi olduğu için, danışmanlık işinin odak noktasıdır. Saucey’nin söylediği gibi, “…yürek, insan yaşantısının merkezi veya odak noktasıdır; güdüler, arzular, ahlâki kararlar ve davranışlarının kaynağıdır. Yürek, asıl kişinin yansımasıdır.”5
- Günahın özü insanın bağımsız olma arzusudur. Günahlı insan, Tanrı’ya ve O’nun sözüne başvurmadan veya bunlara boyun eğmeksizin, neyin doğru ve neyin yanlış olduğuna kendince karar verir. Günah her şeyi çarpıtır. Bu çarpıtma öncelikle “acıyı (özellikle kopuk ilişkiler, yabancılaşma ve yalnızlıktan kaynaklanan acıyı) yok etmeye yöneliktir.”6 Anlamamız gereken şey şu ki, insanlığın problemlerinin temelinde putperestlik yatar. En büyük put ise insanın kendisidir: İnsanlar Tanrı’ya değil, kendi ürettikleri “çareler”e güvenir. İnsan “kurtuluş”u (problemlerinden kurtulmayı) benimsediği puttan bekler; ama put (her zaman yaptığı gibi) hayalkırıklığına uğratınca utanç ve kızgınlığa boğulur. İnsanlar servet, kudret, nüfuz veya ilişkilere bel bağlayarak kurtuluş beklememelidir. İmanlı kişi, başka hiçbir şeye değil, yalnızca Mesih’e bel bağlar.
- İnsanlar günahı yenmeye çalışırken bile ben-merkezciliğe ve bencilliğe kapılabilirler. Oysa ayartıları yenme motivasyonumuz kendimizi göstermek değil, Tanrı’yı hoşnut etmek ve komşumuzu sevmek olmalıdır.7
Kurtuluşun geçmiş, şimdiki ve gelecek boyutları, Mesih’in tekrar gelişi ve diriliş bedenine sahip olacağımıza dair ümitler ve benzeri gerçekler ruhsal danışmanlığın kaçınılmaz dayanaklarıdır.
Kutsal Kitap’ın kurtuluşla ve son günlerde yaşanacak olaylarla ilgili öğretileri, danışmanlık alan kişinin uğraştığı problemlere çözümler sağlar. Bu bağlamda kurtuluşun geçmiş, şimdiki ve gelecek boyutları (örnek olarak bkz. 2Pe. 1:3-11), Mesih’in tekrar gelişi ve diriliş bedenine sahip olacağımıza dair ümitler (bkz. 1Ko. 15:42-58) vb. gerçekler ruhsal danışmanlığın kaçınılmaz dayanaklarıdır. Kurtuluş ve son günlere dair öğretileri temel alan, etkili danışmanlığın temel taşlarını oluşturan unsurlar şunlardır:
- Bu dünyada hiçbir şey kusursuz olmayacaktır. Sadece cennette, diriliş bedenimize kavuştuktan sonra kusursuz sevinç ve esenlik ortamı içinde acı ve kederden özgür olacağız (Rom. 8:18-25; 1Ko. 15:35-58). Buna göre, rahatlık veya acıdan ve problemlerden arınmış bir yaşantı, Kutsal Kitap doğrultusunda yapılan danışmanlığın amaçları değildir. Bu bağlamda Deckard, “Acının giderilmesi ön planda tutulursa bu vurgu Kutsal Ruh’un işleyişiyle çatışabilir... Tanrı’nın insanlığı nihai olarak ve eksiksizce iyileştirmesi cennette beklemektedir; günaha düşüş yüzünden yeryüzündeki hayatımızda gerçekleşmez… Vurgulanması gereken amaç, diğer kişilerle aramızdaki sorunları çözmekten çok, Tanrı’yı ve o kişileri sevebilecek kadar olgunlukta büyümemizdir” diyor.8 Yalnızca kurtulmuş olan kişi, Tanrı’yı ve komşusunu sevme buyruklarını gerçek anlamda yerine getirebilir (Mat. 22:34-40).
- Mesih’in ölümünden başka hiçbir şey günahı yenemez (1Yu. 1:7; 2:1-2; Rom. 3:21-31). Mesih’in ölümü her imanlıya uygulanan hukuki (Tanrı’nın hesabındaki) bir gerçekliktir. İmanlı, Mesih’in benzeyişine göre yenilenmiştir; sahip olduğu tüm nimetleri Mesih’le olan ilişkisine borçludur (Ef. 4:22-24; Kol. 3:10; 1Ko. 1:30). Danışmanlığın önemli bir amacı, danışmanlıktan yararlanan kişinin gerçeği çarpıtan düşüncelerini ve çarpık düşüncelerinden kaynaklanan zararlı duygularla seçimlerini su yüzüne çıkarmaktır. Danışman bunu Mesih’in ölümü, dirilişi ve Mesih’le ilgili gerçekleri vurgulayarak yapar; çarpıtılmış gerçekleri ve bu çarpıklığa dayalı olarak alınmış kararlarla oluşan duyguları temel alan bir danışmanlığı reddeder. Tek çare, geçmişte yolculuk yapmaya dayalı böyle terapilerde değil, Mesih’in çarmıhında ve O’nun bizim için sürdürmekte olduğu hizmetindedir (İbr. 7:25). Danışmanlıkta Kutsal Kitap’a dayanarak gerçekleri konuşmak ve kararlar vermek önemlidir. Tüm bunlarla birlikte, imanlının çarmıhın önemini kavraması, acılarla baş etmesine yardımcı olur. Deckard, çarmıhtan öğrendiğimiz bazı değerleri şöyle sıralar:
- Acı çekmek amaçsız değildir; Tanrı’nın isteğine uygun olarak acı çekmek O’nu yüceltir.
- Acılar içindeyken Tanrı’ya boyun eğmeyi sürdürmek, imanlı için o acıların hedefini ve anlamını belirler.
- Acı çekmek, neyin acı çekmeye değer olduğunu açıklar; yani, uğruna acı çektiğimiz Üçlübirlik Tanrı’nın şanlı değerini ilan eder!9
- Tanrı’yı hoşnut eden meyveleri üreten Kutsal Ruh’tur. İmanlının Kutsal Ruh’un gücüyle ve yönetimi altında yaşamayı öğrenmesi ruhsal danışmanlığın önemli bir amacıdır (Gal. 5:13-26; Ef. 5:15-20).
- Kutsal Kitap bize düşen sorumlulukları belirtmektedir. İncil bu sorumlulukları basitçe “Tanrı’yı sev” ve “komşunu sev” olarak tanımlar ve bunların ikincisini ünlü “birbiriniz” buyruklarıyla açıklar. İmanlı bu sorumlulukları Mesih’in kanıyla gerçekleşen yeni antlaşmada Kutsal Ruh’un kudretiyle yerine getirebilir.
Kutsal Kitap'ın kilise öğretisi doğrultusunda kilisenin doğası ve amaçlarını kavramak danışmanlık için yararlı sonuçlar getirir.
Kutsal Kitap’ın kilise öğretisi doğrultusunda kilisenin doğası ve amaçlarını kavramakla, danışmanlık için yararlı olan şu önemli sonuçlara varırız (bkz. Ef. 2:11–3:21; Elç. 2:42-47; 1Pe. 2:4-10; 1Ko. 12:12-26):
- Farklılıklarımız birliğimize asla zarar veremez. Farklılıklarımızdan korkmaktansa, onlarla övünmeliyiz, çünkü farklı üyelerin tek bedende birleştirilmesi Tanrı’nın bilgeliğini sergilemektedir (Rom. 12:3-8; Ef. 3:10).
- Birbirimize karşı sorumluyuz. Dünyanın “kederler denizi” ortasında hiçbirimiz bir ada değiliz! (bkz. Gal. 6:1-10; İbr. 10:24-25 ve Yeni Antlaşma’daki bütün “birbiriniz” ayetleri.) Kimsenin problemler seline karşı tek başına dayanması beklenmez; Mesih’teki kardeşlerimizin yüklerini taşımaya çağrılmışızdır. Bu yüzden “süperstar” psikolog aramaktansa, kilisenin armağanlara sahip birçok ruhsal danışman barındırdığını hatırlamak daha iyi olacaktır. Danışmanlığın doğru ortamı kilisedir, çünkü danışmanlık, eninde sonunda Kutsal Yazılar’ı kardeşlere sunan bir hizmettir.
- Olgunluğun ne olduğunu Kutsal Kitap tanımlar. Ruhsal danışmanlığın bir başka hedefi, Mesih’in bedenindeki üyelerin birlik içinde işlemesinin meydana getirdiği olgunluktur. Bu olgunluk süreci, Kutsal Yazılar’ın kilise içinde öğretilmesine bağlıdır (Ef. 4:11-16; Kol. 1:24-29). Öyleyse bireylerin olgunluğa erişmesi imanlılar topluluğuna sağlıklı katılımlarıyla ilişkilidir.
- İmanlı, bireysel olarak kendi ruhsal sorumluluklarını yerine getirmekle yükümlüdür; başkalarının işlediği günahlardan veya sürdürdüğü kutsal yaşamlarından sorumlu değildir; ancak tabii ki, Tanrı yolunda yürümeye çalışan bir kardeşe destek olur ve beden içinde yüreklendirici bir ortam sağlamaya çalışır (Gal. 6:1-5; İbr. 10:19-25). Tanrı, birbirimize kilise bağlamında hizmet ederek büyümemizi sağlar (1Ko. 12:12-26; Ef. 4:11-16; Rom. 12:3-8).
- Kiliseyi geliştirmek suretiyle imanlılar, Tanrı’nın bu döneme ait amacına katılmaktadır. Tanrı’nın bizi dünyadayken kilise bağlamında hizmet etmeye çağırmış olması, hayatımızı ve emeğimizi önemli kılar (Ef. 4:11-16; Mat. 28:19-20).
Bu yazıya bir benzetmeyle başlamıştık: Depremzede olmak istemeyen kişi oturacağı binayı yaparken, sapasağlam temel atmaya özen gösterir demiştik. Bu benzetmeden yola çıkarak, Tanrı katında sağlam bir danışmanlık hizmeti geliştirmek isteyen kişinin, Tanrı Sözü’nü esas alması gerektiğini vurguladık. Bu makalede, Kutsal Kitap ve ona bağlı sistematik teolojiye dayanan bazı ilkeler, danışmanlığın “temel taşları” olarak önerilmiştir. Okuyucunun bunları yararlı bulacağı ümit edilir, fakat dikkat edilmesi gereken iki husus vardır: 1) Temel, binanın kendisi değil, sadece onun başlangıç noktasıdır! Sözünü ettiğimiz ilkeleri duayla derin derin düşünerek hizmetinizdeki somut durumlara uygulamanız gerekli olacaktır. 2) Bu makalede ileri sürülen ilkeler, teolojinin danışmanlıktaki rolü hakkında yol gösterici örneklerdir. Kutsal Kitap ve teoloji bilginizi geliştirirken, Kutsal Kitap’a dayalı bir danışmanlık anlayışını biçimlendiren yeni ilkeler keşfederek bunlarla bir birikim oluşturmalısınız.
Danışmanlık temelimizi atarken, sağlam taşları seçmek kadar, sağlam olmayan (yani, Kutsal Kitap’a uyumlu olmayan) malzemeleri ayıklamak gerekir. Bu bağlamda, seküler psikolojinin Kutsal Kitap ve teoloji süzgecinden geçirilerek nasıl değerlendirilebileceğini örneklemek istiyoruz.
Danışmanlık temelimizi atarken, sağlam taşları seçmek kadar, sağlam olmayan malzemeleri ayıklamak gerekir.
Seküler Psikolojiyi Teoloji Süzgecinden Geçirmek
Az önce, danışmanlık girişimini binaya benzeterek “güvenilir temel” kavramının ne olduğunu işledik. Şimdi mecazı değiştirelim. Danışmanlık bir yolculuk olarak düşünülürse, bu girişimi sürdürmek için kullanılan tanımlar, yöntemler, amaçlar vb. bir yol haritasına benzetilebilir. Önerdiğimiz danışmanlık yol haritası, Kutsal Kitap’a bağlı sistematik teolojidir; seküler psikoloji anlayışıyla yapılan danışmanlık çalışmalarındaysa, Kutsal Kitap rehber olarak kullanılmaz.
“Seküler” kelimesi, dini inançları önemsemeyerek bu dünyayı esas alan düşünceyi kastetmektedir. Seküler tıp dünyasında psikoloji “insanların bilişsel, davranışsal ve duygusal boyutları” olarak tanımlanmaktadır. İlk bakışta bu tanım bir sakınca içermiyor gibi görünebilir. Ama bu tanımı teolojik süzgeçten geçirdiğimizde önemli bir eksiği olduğunu fark ederiz: Seküler varsayımlardan yola çıkan bu tanım, Tanrı’yı yok sayarak insan ile başlayıp insan ile sonuçlanır. Jeffrey Boyd10 bu eksiği gidererek psikoloji kavramını Kutsal Kitap’a uygun olarak şöyle tanımlamaktadır: “Tanrı-insan ilişkisinin bilişsel, davranışsal ve duygusal boyutları.”11 Psikoloji tanımını böyle değiştirince de, danışmanlığın boyutlarını belirleyen unsur yalnızca (geçmiş olsun veya güncel olsun) insan-insan ilişkisi değil, Tanrı-insan ilişkisi olarak karşımıza çıkıyor. Tüm bunların ışığında, Boyd’un belirleyici bir danışmanlık varsayımı vardır: Kişilerin Tanrı’ya nasıl davrandıklarını ele almadıkça, onların insani problemlerini çözmek mümkün değildir.
Seküler psikolojiyi esas alan danışmanlığın varsayımları ve tanımları farklı olduğu gibi, hem sorun ve çözüm anlayışı hem de tedavinin amaçları farklıdır. Seküler alanda yapılan terapinin başlıca amaçlarından biri, bireylerin doyuma kavuşmasıdır. Kutsal Kitap doğrultusunda düşünen danışman içinse danışmanlığın nihai amacı, hem Tanrı’ya hem de O’nun benzeyişinde yaratılan insanlara sevgide hizmet ederek onların Rab’bi yücelten kişiler olmasını sağlamaktır.
Böylece, Boyd danışmanlığı daha geniş bir çerçevede işler: Tanrı ile insan arasındaki ilişki deneyim değil, antlaşma üzerine kurulmuştur. Antlaşmaya dayalı bir ilişkinin üst ve alt ortakları vardır. Antlaşmaya dayalı düzende, sorumluluk ve hesap verme ön plandadır. Bu durumda insanlar arasındaki ilişkiler, kişilerin kendi istek ve “ihtiyaçları”na bağlı değildir; Tanrı’nın kendisi ön planda olunca, O’nun buyruklarına boyun eğmek ilişkilerin anahtarıdır. Aksine davrandığımızda yani Tanrı sözüne boyun eğmediğimizde, dünya sisteminin düzenlediği yok edici duygular ve ilişkiler tuzağına düşeriz.
Kişilerin Tanrı’ya nasıl davrandıklarını ele almadıkça, onların insani problemlerini çözmek mümkün değildir.
Yine, danışmanlığın amacını ele alacak olursak, danışmanlıkla ilgili kitaplarda kişilerin “bütünlüğe kavuşması”nın önemi üzerinde durulduğunu görürüz. Kimi danışmanlara göre zekâ, refah veya sağlık konularında herhangi eksik veya sorun olduğunda bunu gidermek için mücadele etmek gerekir, çünkü “bütünlüğümüz”ü zedeleyen unsurlar böyle eksikler veya sorunlardır. Oysa Kutsal Kitap’ın ilan ettiği mesaj bu dünyaya ait birçok değeri ve beklentiyi altüst eder! Tanrı’nın zorluklarda da etkin olduğunu anımsayarak zayıflıklarımızla övünebiliriz; çünkü zayıflıklarımız yoluyla Mesih’in gücü açıkça sergilenir (bkz. 2Ko. 1:3-11; 4:7-18; 12:9-11). Danışmanlık alan imanlı kardeşlerimize, hastalık dahil olmak üzere, zayıflıkların bizi ruhsal yönde geliştirebileceğini açıklamalıyız. Zayıflıklar gözlerimizi ümitle cennete dikmemize neden olur; dahası, hastalığı ümit ve iman ile karşıladığımızı gören kişilere bir tanıklık vermeye zemin hazırlar!12
Danışmanlıkta amaçlanan sonuçlar “doyum” ve “bütünlük” olduğuna göre, danışmanlık sürecinde sorulan sorular da bunu yansıtacaktır. Boyd, seküler psikolojinin amacını şöyle özetler: “Seküler psikolojinin amacı, bağımsızlığı teşvik ederek bireyin potansiyelini ve gelişimini en üst düzeye ulaştırmak ve kişinin saklı arzularını gerçekleştirmesini özendirmektir. Bu yüzdendir ki, seküler terapist ‘Bu durum hakkında Tanrı ne diyor?’ değil, ‘Bu durum hakkında kendinizi nasıl hissediyorsunuz?’ sorusunu sorar.”13 Oysa bağımsızlığı teşvik eden bu soruyu yukarıda geliştirdiğimiz teolojik süzgeçten geçirirsek, “günahın özünün insanın bağımsız olma arzusu” olduğunu ve “Tanrı’dan bağımsız olarak hayatın anlamına veya değerine erişmeye çalışmanın putperestlik olup bizi başarısızlığa ve utanca uğratacağını” hatırlarız!
Kaldı ki sormamız gereken soru, (kişisel doyuma kavuşmak için) “Komşum ihtiyaçlarımı karşıladı mı?” değil, (Tanrı’yı yüceltmek için) “Komşuma adil ve doğru bir şekilde davrandım mı?” olmalıdır. Kendimizi inkâr edip çarmıhımızı yüklendiğimizde “bütünlüğümüz” belki de zedelenecek. Ama İsa, bunu yapmayan kişi hakkında “öğrencim olamaz” (Luk. 14:26) diyor. Seküler psikoterapinin esas problemi, “yeni yaradılış”ın değil, “eski yaradılış”ın hayata bakış açısını desteklemesidir.
Sonuç
Boyd, psikiyatri ve psikolojiyi sekülerleşmenin başlıca “sözcüleri” olarak görür. Boyd’e göre, bu durum özellikle insanların kendilerini seküler bir bakış açısından görmelerinde mevcuttur.14 Seküler bakış açısı günah, Tanrı’nın insandan hesap sorması, tanrısal yargı ve tanrısal kurtuluş vb. gerçekleri yok sayar. Gayet tabii, psikoloji alanından faydalı olacak yöntemleri ruhsal danışmanlığa uyarlamaya çalışırken, seküler psikolojinin Kutsal Kitap’a aykırı olan telkinlerini kabul edemeyiz.
Bir danışman doğru noktadan yola çıkmazsa, kaçınılmaz olarak problemleri yanlış tanımlayacak ve dolayısıyla çözümleri yanlış algılayacak, tedavileri yanlış uygulayarak danışmanlığında da yanılacaktır.
Ruhsal danışmanlık “yolculuğunu” yaparken kaçınılmaz olarak bize yol gösteren, danışmanlık “yol haritamız”ı oluşturacak tanımlar, yöntemler ve amaçlarımız olacaktır. Bir haritanın değeri, gerçekliği yansıttığı orandadır (bu hükmün geçerliliğini kavramak için, bir Ankara haritasına bakarak Bursa’da yol bulmanın nasıl bir deneyim olacağını düşünün!) Sonuç olarak, Kutsal Kitap’a aykırı bir danışmanlık yol haritası gerçekliği yansıtamaz. Bu bağlamda, David Powlison danışmanlıkla ilgili şu tespitte bulunur: Bir danışman doğru noktadan yola çıkmazsa, kaçınılmaz olarak “problemleri yanlış tanımlayacak ve dolayısıyla çözümleri yanlış algılayacak, tedavileri yanlış uygulayarak danışmanlığında da yanılacaktır.”15
Samuel Johnson insanların görüşlerini düşünme yoluyla değil, “bulaşma yolu”yla edinmeleri ihtimalinden söz eder. Hristiyanlar’ın bile benimsediği bütün danışmanlık yöntemlerinin Kutsal Kitap’a dayalı teolojik çalışmalarla geliştirilmiş olduğunu sanmamalıyız. Üniversitelerimiz, okuduğumuz kitap ve gazeteler, toplum ve kilisedeki eş ve dostlarımızın katıldığı terapi seansları, bir yere kadar seküler psikolojinin varsayımlarıyla etkilenmiştir. Biz de, kısmen de olsa, bu alanlardan etkilenerek ruhsal danışmanlık anlayışımıza seküler psikolojinin Kutsal Kitap’a aykırı bazı varsayımlarını eklemiş olabiliriz.
Kaldı ki, ruhsal danışmanlık hizmetimizi sapasağlam bir temel üstüne kurmak ve gerçekliği yansıtan bir danışmanlık yol haritasından yararlanmak niyetindeysek, bizi yıllarca süren, ciddi bir çalışma bekliyor demektir! Bu makalede vurguladığımız gibi, danışmanlık hizmetimizi Kutsal Kitap ve sağlam teoloji doğrultusunda biçimlendirecek olan ilkeleri biriktirerek uygulamamız gerekecek. Ancak hem psikolojinin bulgularının Kutsal Kitap’a her zaman aykırı olduğunu düşünmemeliyiz, hem de psikolojinin ileri sürdüğü tüm uygulamaları eleştirel bir süzgeçten geçirmeden kabul edebileceğimiz yanılgısına düşmemeliyiz. Seküler psikolojinin Kutsal Kitap’a aykırı varsayımlarını ve yöntemlerini ayıklamaya özen göstermeliyiz.
- 1Mark Deckard, yayımlanmamış danışmanlık notları, s. 114.
- 2A.g.e., s. 5.
- 3A.g.e., s. 7-8.
- 4A.g.e., s. 114.
- 5Robert Saucey, “Theology of Human Nature,” Christian Perspectives on Being Human (Grand Rapids, MI: Baker, 1993), s. 35. Saucy şu önemli noktaya da değinir: “Duygular, yüreğin deneyimleri algılayışına ve değerlendirmesine göre temellenir” (a.g.e., s. 43).
- 6Nancy S. Duvall, “On Being Human,” in Christian Perspectives on Being Human (Grand Rapids, MI: Baker, 1993), s. 166.
- 7Dr. Mark Deckard, yayımlanmamış notlar, s. 24.
- 8A.g.e., s. 16.
- 9A.g.e., s. 110.
- 10Yale Tıp Fakültesi’ne bağlı Waterbury Sağlık Merkezi’nin Psikiyatri ve Etik Bölümü’nün başkanı olup psikoloji ve ruhsal danışmanlık konularını Kutsal Kitap ve teoloji açısından irdeleyen birçok makale yazmıştır.
- 11Jeffrey Boyd, “Biblical Psychology: A Creative Way to Apply the Whole Bible to Understanding Human Psychology,” Trinity Journal 21/8 (İlk bahar 2000), s. 3.
- 12Jeffrey Boyd, “A Biblical Theology of Chronic Illness,” Trinity Journal, 24/2 (Fall 2003). Boyd’un makalesinin odak noktası, hastaların iyileşmesi için değil, bizzat hastalar için dua etmektir. Boyd, kendi eşi yıpratıcı bir hastalığa mustaripken 18 yıl boyunca onunla dua ederek hizmet etmiştir.
- 13A.g.e., s. 231.
- 14Jeffrey Boyd, “An Insider’s Effort to Blow Up Psychiatry,” Trinity Journal, 17/2 (Son bahar 1996), s. 228.
- 15David Powlison, “What Is Wrong With the Therapeutic Approach to Counseling?” https://www.9marks.org/article/what-wrong-therapeutic-approach-counseling/ > (24.11.2024 tarihinde erişildi).