Ana içeriğe atla

Sitemiz işleyişi için sadece bu siteye ait çerez kullanmaktadır. Üçüncü parti çerez kesinlikle kullanılmamaktadır.
Daha bilgi edinin.

Hizmet

Evli mi, Bekâr mı?

Yayın Tarihi: 04.01.2017

İsa Mesih’i içtenlikle seven ve izlemek isteyen herkes, O’na hizmet etmeyi arzular. Bazı kardeşler hizmetin önünde evliliği, bazıları da bekârlığı engel olarak görürler. Bazı bekârlar, “Ah evli olsaydım, karımla birlikte ne kadar güzel hizmet ederdim” der ve sorarlar, “Bekâr halimle, tek başıma ne yapabilirim ki!” Bazı evlilerse, “Ah bekâr olsaydım, ne çok zamanım olurdu! Başım bağlı olmasaydı Rab’be ne güzel hizmet ederdim” derler.

Ne var ki, böyle bir engel gerçekte yoktur; bu sadece bizim zihnimizde var olan bir sorundur. Aslına bakılırsa, hizmetimiz için genellikle hiçbir engel yoktur. Çünkü Tanrı bizleri nasıl bir yaşama çağırdıysa, hangi hizmeti verdiyse, bunun için gerekli donanımı da sağlamıştır. 2. Petrus 1:3’e göre, Tanrı yolunda yaşamak ve yürümek için gereken her şey bize verilmiştir.

Öncelikle “bekâr” derken, evli olmayan kişileri kastediyorum. Bu kişiler hiç evlenmemiş olabilir; eşini kaybetmiş de olabilir, eşinden ayrılmış da olabilir. Evli olmayanların Tanrı’ya genellikle sordukları en büyük sorulardan biri şudur: “Ben evlenecek miyim, ya Rab? Eğer evleneceksem, kiminle evleneceğim?” Bu soruyla aylarını ve yıllarını tüketen, Rab’be çok değerli hizmetler sunabileceği halde kendi kendini zincirleyen birçok imanlı tanıdım.

Ben şu anki bekâr halimle, Tanrı’ya nasıl etkili bir şekilde hizmet edebilirim?

Peki, bu sorunun Kutsal Kitap’a göre cevabı nedir? Kutsal Kitap’a göre, bu yanlış bir sorudur! Doğru soru şu olmalıdır: “Ben şu anki bekâr halimle, Tanrı’ya nasıl etkili bir şekilde hizmet edebilirim?” Bizim yaşam amacımız evlilik değildir, Tanrı’ya hizmet etmektir. Tanrı’yı tanımadığımız günlerde, bu dünyada çok başka yaşam amaçlarımız, çok değişik heveslerimiz, peşinde koştuğumuz farklı farklı hedeflerimiz vardı. Oysa İsa Mesih’e ait olduktan sonra, yaşam amacımız da kökten değişmiştir.

Elçi Pavlus, bizim Tanrı’nın huzurundaki gerçek durumumuzdan şöyle söz eder: “Mesih’le birlikte çarmıha gerildim. Artık ben yaşamıyorum, Mesih bende yaşıyor. Şimdi bedende sürdürdüğüm yaşamı, beni seven ve benim için kendini feda eden Tanrı Oğlu’na imanla sürdürüyorum.” (Galatyalılar 2:20)

Bekâr kardeşler evlenmek isteyebilirler. Evlilik yapmadan kendilerini eksik hissedebilirler. Bu nedenle dua ederek kendilerine imanlı bir eş arayışına girebilirler. Bu tümüyle normal ve doğru bir arzudur, ama bu arzu hayatımızdaki en büyük arzu olmamalı, toptan yaşam amacımıza dönüşmemelidir. Tanrı’nın izni ve sağlayışı olmadan bekârlıktan kurtulmak isteyenler, kendilerine çok acı çektirdiler. İmansızlarla evlilik yaparak hayatlarını kendilerine zehir edenler ve hatta Mesih’e imanlarını dahi kaybedenler oldu. Mesih’in öğrencisi olan bizlerin, aslında artık yaşamadığımızı, Mesih’in bizde yaşadığını aklımızda bulundurmak, yaşam amacımızı da göz önünde bulundurmamızı sağlayacaktır.

Tanrı’ya bekâr olarak hizmetle ilgili belki de en açık ayetler 1. Korintliler’de geçiyor:

Kaygısız olmanızı istiyorum. Evli olmayan erkek, Rab’bi nasıl hoşnut edeceğini düşünerek Rab’bin işleri için kaygılanır. Evli erkekse karısını nasıl hoşnut edeceğini düşünerek dünya işleri için kaygılanır. Böylece ilgisi bölünür. Evli olmayan kadın ya da kız hem bedence hem ruhça kutsal olmak amacıyla Rab’bin işleri için kaygılanır. Evli kadınsa kocasını nasıl hoşnut edeceğini düşünerek dünya işleri için kaygılanır. Bunu sizin iyiliğiniz için söylüyorum, özgürlüğünüzü kısıtlamak için değil. İlginizi dağıtmadan, Rab’be adanmış olarak, O’na yaraşır biçimde yaşamanızı istiyorum. (1Ko. 7:32-35) 

Bu ayetlere göre, evli olmayan erkeğin ya da kadının büyük bir avantajı var. Bu avantaj öncelikle Rab’bin işleri için kaygılanmaktır. Evli olmayanlar bütün zamanlarını ve ilgilerini Tanrı’yı yüceltmeye ve O’na hizmet etmeye adayabilirler, çünkü hoşnut etmek zorunda oldukları bir eşleri yoktur. Hepimiz biliyoruz ki, bazı eşleri hoşnut etmek bayağı zor olabilir! Evli bir imanlının, “Ben eşime hizmet etmek istemiyorum. Eşimin ihtiyaçlarını düşünmek, onu hoşnut etmek zorunda değilim” gibi bir şey söyleme şansı yoktur. Evli bir imanlının, “Valla, Tanrı’ya hizmet etmek o kadar çok zamanımı alıyor ki karıma ve çocuğuma zaman kalmıyor” deme şansı da yoktur. Evli bir imanlı, eğer Tanrı’yı seviyorum diyorsa, eşini kendi bedeni gibi sevmeli ve saymalıdır. Aynı şekilde çocuklu bir imanlının, çocukları da çok büyük bir önceliktir ve ruhsal hizmetten daha önde gelmelidir.   

Yukarıdaki ayetlerin evliliği yasakladığını ya da bekârlığı daha makbul saydığını söylersek, çok ileri gideriz. Aslında bu ayetler, son derece somut ve gerçek bir duruma dikkat çekiyor.

Bunu sizin iyiliğiniz için söylüyorum, özgürlüğünüzü kısıtlamak için değil. İlginizi dağıtmadan, Rab’be adanmış olarak, O’na yaraşır biçimde yaşamanızı istiyorum. (1Ko. 7:35) 

Evli ya da bekâr olmak birbirinden daha üstün ve makbul durumlar değildir. Her iki durumun da büyük avantajları ve sorumlulukları vardır.

Evli ya da bekâr olmak birbirinden daha üstün ve makbul durumlar değildir. Her iki durumun da büyük avantajları ve sorumlulukları vardır. Başka bir deyişle, evli olanlar da olmayanlar da avantajlıdır. Fakat asıl sorunumuz, bu avantajın farkında olup olmadığımızdır. Eğer bekârsak, avantajımız var ve bunu Tanrı için kullanalım. Eğer evliysek, avantajımız var ve bunu Tanrı için kullanalım. 

Bununla birlikte, diyeceksiniz ki, sanki Elçi Pavlus bekârlığın daha iyi olduğunu söyler gibi görünüyor. Acaba gerçekten bu daha mı iyi? Bekârlık sahiden sultanlık mı? Aslında ne ilginçtir ki, ben böyle düşünen hiçbir bekârla karşılaşmadım. Bunu düşünenler genellikle evli çiftlerdir! Birçok evli çift, bir bekâr olarak benim hayatımın ne kadar rahat ve gamsız olduğuyla ilgili tatlı imalarda bulunmuştur. Tabii ki gerçek böyle değildir. Rabbimiz İsa Mesih, her birimize taşımamız gereken bir çarmıh vermiştir. Hepimiz bunu sadakatle taşıyalım ama başkalarının çarmıhlarıyla karşılaştırıp onların hayatlarının daha tatlı olduğu yanılgısına düşmeyelim.

Karın varsa, boşanmayı isteme. Karın yoksa, kendine eş arama. (1Ko. 7:27) 

Kutsal Kitap’ta imanlıların uymakta zorluk çektiği bir ayet varsa, o da budur. Özellikle ikinci kısmı!

Yine başka bir ayette, Elçi Pavlus şöyle diyor: “Herkesin benim gibi olmasını dilerdim.” (1Ko. 7:7a) 

Acaba bunu hangi anlamda söylüyor? Tabii ki, metnin bağlamına baktığımızda, bu sözlerin bekâr olmak anlamında söylendiğini görebiliriz! Ne var ki Elçi, hemen ardından şöyle devam etmektedir:

Ama herkesin Tanrı’dan aldığı ruhsal bir armağanı vardır; kiminin şöyle, kiminin böyle. (1Ko. 7:7b)

Bu ayet bizim bu konuya bakışımızı kökten değiştiriyor. Çoğumuzun külfet saydığı ve kurtulmak istediği bir durumun aslında bir armağan olduğunu öğreniyoruz. Bekârlık da evlilik de Tanrı’dan gelen bir armağandır… Eğer evliysek, Tanrı bize eşimizi ve çocuklarımızı armağan etmiştir. Eğer bekârsak, o zaman Tanrı bize yine müthiş bir armağan vermiştir. Bu armağan, ilgimiz bölünmeden Rab’bin işlerini yapma armağanıdır.

Acaba durumumuzun ruhsal bir armağan olduğunu fark edip her armağan için olduğu gibi bunun için de Tanrı’ya teşekkür ettik mi? Bu yaklaşım gerek evliliğimizde gerekse bekârlığımızda çok şeyi değiştirebilir. Birçok konuda sızlanma, şikayet ve umutsuzluk son bulabilir. Düşünün, bekârsanız, bu Tanrı’dan gelen bir armağan olabilir. Belki bir süre, belki de hayat boyu size verilen çok değerli bir armağan var. Belki siz her zaman böyle hissetmiyorsunuz ama Tanrı bunu sizin için uygun görmüş ve vermiştir. Biz sadece şu anda içinde bulunduğumuz duruma bakarak sızlanırız, oysa Tanrı hem bizi, hem geleceği, hem koşulları hem de tuzakları bizden çok daha iyi görmektedir. O’nun hayatımızla ilgili kararına ve seçimine güven duyuyor muyuz? O zaman bize verdiği armağan için O’na şükredelim.

  • Telif Hakları © 2017
  • Levent Kınran
  • Tüm Hakları saklıdır. İzin ile kullanıldı.
İlk yayınlama: e-manet Sayı 45 (Ocak - Mart 2017), s. 20–22.