Ana içeriğe atla

Sitemiz işleyişi için sadece bu siteye ait çerez kullanmaktadır. Üçüncü parti çerez kesinlikle kullanılmamaktadır.
Daha bilgi edinin.

Hizmet

Hizmetten Öğrendiğim

Zayıflık İyidir

Yayın Tarihi: 11.07.2018

Toplum kazananları tebrik eder. Güçlü, zeki, yetenekli olanlar ve bir fark yaratanlar madalya ve övgüleri toplayan kişilerdir.

Kilisede hizmet ederken, hedefimizin İsa için bir kahraman olmak, büyük bir hizmet yönetmek, bir fark yaratmak, en iyisi olmak olduğunu varsaymamız doğaldır. Çabalarımız umduğumuz sonucu getirmediği zaman hayal kırıklığına uğrayabiliriz. Ya da belki de hizmet etme arzumuz tamamlanmamış kalır. Kudret veya zaman eksikliğinden ya da diğer engellerden ötürü, kapasitemiz sınırlı kalır. Dolayısıyla arzuladıklarımız için yetersiz kalırız. Bunun sonucunda Tanrı’yı sorgulayabiliriz. Neden O’nun için çalışmamızın önünde engellerin olmasına izin verdiğini O’na sorabiliriz.

Tanrı’nın benim için, başarımdan (bu başarı O’nun krallığını ileri taşıyacak olsa bile) çok daha değerli bir hedefi olduğunu öğreniyorum. Fiziksel bir problemin getirdiği zorluklar aracılığıyla, Tanrı’nın benim için belirlediği “daha değerli olan”a tutunmak için iman kazanıyorum (Luk. 10:42). Bu değerli olan da verimli bir hizmetten çok daha iyi bir şeydir.

İnsan kudretinin yeterli bir araç gibi göründüğü yerde, Tanrı’yı iş başında görmek zordur.

 Tanrı’nın benden istediği, O’na her gün güvenmem ve alçakgönüllü olmamdır. Yolumda ilerlemeye, çok daha geniş bir etkiye veya başkalarının gözünde büyüyen bir öneme sahip olmaya fazlaca ilgi duyuyorum. Tanrı benim fiziksel zayıflığım aracılığıyla, kendini yüceltmeye ve insanların bana değil O’na yönelmesine ilgi duyduğunu gösterir. Gerçek şu ki, Tanrı işini bensiz yapabilir. Ama benim bu işte yer almama izin veriyor, öyle ki başkalarının yüreklerinde ve yaşamlarında yaptıklarını görebileyim ve O’na övgüler sunabileyim. Ayrıca, “İnsan kudretinin yeterli bir araç gibi göründüğü yerde, Tanrı’yı iş başında görmek zordur.”1

Normalde bir göreve en uygun kişinin, o alanda özel yeteneğe ve güce sahip olan olmasını bekleriz. Bu gerçek Kutsal Kitap’ta da bulunur (1Ko. 12). Ancak madalyonun bir de öteki yüzü vardır. Zayıflık aslında bizi hizmet etmek için ruhsal bakımdan daha yeterli kılar. Kendi yeteneklerimiz ve becerilerimiz yerine Tanrı’ya güveniriz (2Ko. 4). Daha sonra yürekleri ve durumları değiştirmede, kendi kendimize sağlayamayacağımız değişimde gücünü gösterir. Bu arada kenarda beklerken, dua ve bedenin diğer üyeleri aracılığıyla çalışmasıyla Tanrı’ya güvenmenin önemini öğrenirim. Hizmet edemeyecek haldeyken, yapılması gerekenin yapılacağı konusunda Bedenin Başı’na, İsa Mesih’e güvenmeliyim.

Bir ağaç meyve vermeden önce, çiçek açmalıdır. Tanrı bizleri, hizmetimizin “uykuda” görünen zamanlarında O’nun asmasına bağlı kaldıkça filizlenen çiçeği olarak görmektedir. Tanrı yolunda olmanın çiçeği, Kurtarıcımıza haz veren kokuyu yayar. Tanrı’nın bugün “kendisini hoşnut edeni hem istemem hem de yapmam için” bende çalışıyor olduğu gerçeğini kavramalıyım (Flp. 2:13). İster sağlıklı olayım ister yatakta, Tanrı yaşamımda işine devam etmektedir. Bana ne olursa olsun, her zaman O’nu hoşnut etmek için güç verir. Buyruklarını yerine getirdikçe sevgisinde kalırım, O da sevincimi tamamlar (Yu. 15:9-11).

Ancak öğrendiğim en kıymetli ders, Tanrı’nın sevgisine dair yeni bir anlayıştır. Hizmet edemez haldeyken, Tanrı beni birçok şeyi sıyırıp atmaya çağırır: suçluluk duygusu, hayal kırıklığı, cesaretimin kırılması, sabırsızlık ve kaybedilen fırsatlardan dolayı duyduğum öfke. Bunların yerine sevgisine dayanmamı ister. Bu zamanlarda, “Sevgimi bilmen yeter” der ve gerçekten yeterlidir. Yalnızca Tanrı’nın sunduğu sevgiye odaklandığımda hiçbir şeyi kaçırmış olmam.

Diken

Martha Snell Nicholson

Bir dilenci gibi Tanrı’nın tahtının önüne çıktım

Ve paha biçilemez bir armağan benim olsun diye yalvardım.

Armağanı elinden aldım, ama huzurundan ayrılırken

“Ama Rab bu bir diken ve yüreğimi deldi” diye haykırdım.

“Bu, bana verdiğin tuhaf, acıtan bir armağan.”

“Çocuğum,” dedi, “İyi armağanlar veririm, ama sana en iyisini verdim.”

Onu aldım eve götürdüm ve başta diken çok canımı yaksa da,

Yıllar geçtikçe sonunda onu daha fazla sevmeyi öğrendim.

Tanrı’nın bu lütfu da vermeden bir diken vermeyeceğini öğrendim:

Yüzünü gizlediği peçeyi bir kenara atacak olan işte bu dikendi. 

  • 1Craig C. Hill, Servant of All: Status, Ambition, and the Way of Jesus, (Grand Rapids, Michigan: Eerdmans, 2016), s. 101.
  • Telif Hakları © 2018
  • Rhonda Wiest
  • Tüm Hakları saklıdır. İzin ile kullanıldı.
İlk yayınlama: e-manet Sayı 51 (Temmuz - Eylül 2018), s. 19–20.