Ana içeriğe atla

Sitemiz işleyişi için sadece bu siteye ait çerez kullanmaktadır. Üçüncü parti çerez kesinlikle kullanılmamaktadır.
Daha bilgi edinin.

Hizmet

Müjdelemede Soru Sormak

Yayın Tarihi: 13.04.2021

Görsel
Gregory Koukl Tactics (10. Yıldönümü basımı) kapağı

Tactics, 10th Anniversary Edition: A Game Plan for Discussing Your Christian Convictions

Gregory Koukl

Grand Rapids, Michigan: Zondervan, 2019

Gregory Koukl La Mirada, Kalifornia’da bulunan Biola Üniversitesi’nde Hristiyan İnanç Savunması alanındaki bir yardımcı profesördür. Sekseni aşkın üniversite kampüsünde konuşma yapmıştır ve “düşünmeye değer Hristiyanlığı” savunan bir radyo sohbet programının sunuculuğunu yapar. Hristiyanları inançları hakkında daha derin düşünme ve klasik Hristiyanlığa dair bir savunma sunma konularında eğiten Stand to Reason (https://www.str.org) İnternet sitesinin kurucusudur.

Müjde’yi paylaşma fırsatı karşımıza çıktığında, Kutsal Yazıların gerçeklerini açıkça ilan etmeyi hedefleriz. Çoğunlukla bizi dinleyenlerin direnciyle karşılaşırız. Mesajımızın altını oyan iddialara yüzleşiriz. İnancımıza yönelik her dirence bir karşılık bulmak zordur. Söz konusu meseleye değinirken sonunda eli boş kalabiliriz. Öyleyse kendimizi, insanların Hristiyanlığa dair gerçekleri ciddiye alacağı şekilde savunmaya nasıl hazırlayabiliriz?

Tactics kitabı, müjdelemede birebir sohbetlerden daha resmi müzakerelere kadar oldukça farklı durumlarda kullanılabilecek bir yol açıklar. Koukl, çatışmaya veya duygusal yüzleşmeye yol açan doğrudan yaklaşım yerine, dolaylı yaklaşımı önerir. Önerdiği yol, soruları hünerli kullanmaktır. Soruları kullandığımız zaman sohbetin kontrolünü kendi elimizde tutarız. Soru soran kişi, sürücü koltuğunda kalır.

Koukl, hasadı toplama konusunda doğal eğilimimizin acele etme olduğunu belirtir. Genellikle bir kişiyi Mesih’e güvenmeye yöneltirken, hasat için toprakta çok hazırlık gerektiğinin farkına varmayız. Toprağın, Müjde’yi almak için hazırlanması gerekir. Bu da zaman gerektirir. Kişinin Mesih’e güvenmeden önce derin düşünüp tartacak, Müjde’nin kendisi için ne anlama geldiğini gözden geçirecek zamana ihtiyacı vardır. Koukl’un amacı bu adanmayı zorlamak değil, yalnızca paylaştığı her kişinin “kulağına kar suyu kaçırmak”tır. Bir başka deyişle, hedefi bu kişiyi, Müjde’ye karşı önyargılarını ya da itirazlarını yiyip bitirecek, aklından çıkmayacak bir soruyla bırakmaktır. “İnsanların daha dikkatli düşünmelerine yardımcı olmak her zaman doğru yönde atılmış bir adımdır.”1 Bu, müjdelemeye yönelik özgüveni bulunmayanlar da dahil olmak üzere, her Hristiyan’ın hedef alabileceği bir amaç.

Soruları Kullanmak

Öncelikle bilgi kazanmak üzere soru sorarız. Karşımızdaki kişi bir iddiada bulunduğunda, “Ne demek istiyorsunuz?” sorusu iyi bir ilk adımdır. Örneğin karşımızdaki, “Siz üç tanrıya inanıyorsunuz” ya da “Hristiyanlık çok kolay” diyebilir. “Tam olarak ne demek istiyorsunuz?” sorusunu sormak kişiyi bu iddiası hakkında düşünmeye yöneltir. Onun bu söylediğiyle ne kast ettiğinin üzerinde düşünmesini istiyoruz. Sonrasında dinleyen bir yaklaşıma sahip olalım; cevabı bizler için önemli. Onun görüşüne dair bir yanlış anlamaya sahip olmamızı ortadan kaldırır ve kurtulmamış bu arkadaşımızın gerçekte neye inandığını öğrenmiş oluruz. Yüreğinin derinlerinde sahip olduğu görüşleri anlama hedefiyle sorular sormayı sürdürelim. Derin bir şekilde dinlemeye zaman ayırmak, aynı zamanda bizim de bir sonraki adımınızın ne olacağına karar verme konusunda bize zaman yaratır.

 Bunun ardından, karşımızdaki kişinin bu iddiasını desteklemesi için sorular soralım. “Bu sonuca nasıl ulaştın?” ya da “Böyle olup bittiğini düşünmeni sağlayan şey nedir?” gibi sorular soralım. Genellikle “İncil değiştirilmiştir” gibi bir itirazla karşılaştığımızda, değiştirilmemiş olduğunu kanıtlamak için hemen atlarız. Bu bizi savunmacı bir konuma yerleştirir. Koukl, “Bunun yerine, araştıran kişinin görüşünü savunmasını sağlayın. Eğer inancınıza karşı bir iddia ortaya atıyorsa, onun bunu savunmasını isteyin.” Unutmayalım ki sohbetin sürücüleri olarak taktikleri Tanrı’nın özellikleri olan sevgi ve gerekçeyi resmeden bir tutumla kullanalım.

Birçok iddia karmaşık düşüncelere dayalıdır; insanlar yalnızca duyduklarını tekrar ederler. Onlara sorular sordukça arkadaşımızı iddiasının temelini irdelemeye yönlenmiş oluyoruz. Bir iddiada bulunmak ile (“İsa çarmıhta ölmedi”) bu iddiaya inanma gerekçesi arasında bir fark vardır. Soru soran arkadaşımızın bir iddiayla tatmin olmasına izin vermeyelim. İddiasını, gerekçelerle desteklemesini isteyelim. Geçerli olmayan gerekçeler sunulduğunda, bunlara sorularla değinin. Onun görüşünü haksız çıkarmak sizin işiniz değildir; kendi görüşünü haklı çıkarmak onun işidir.

Araştıran kişinin görüşünü savunmasını sağlayın. Eğer inancınıza karşı bir iddia ortaya atıyorsa, onun bunu savunmasını isteyin.

Arkadaşımızın inançlarını belirginleştirdikten ve ondan gerekçe talep ettikten sonra yönlendirici sorular sorabiliriz. Böylece onu istediğimiz yöne (imana doğru) dürtebiliriz. Fakat varış noktamızdan emin olmamız gerekir. Amacımız bir noktayı açıklığa kavuşturmak mı? Böyle bir soru sorabiliriz: “İsa’nın çarmıha Romalılar tarafından çivilendiği konusunda hemfikir miyiz?”  Ya da amacımız argümanının bir zayıflığı ortaya çıkarmak olabilir. Bu durumda şöyle bir soru sorabiliriz: “İsa’nın çarmıha gerilişine tanık olmuş arkadaşı Yuhanna, O’nun orada öldüğüne neden inandı? Açıklar mısınız?” Yeni bir bilgi vermek amacıyla bile soru sorabiliriz. Kutsal Kitap’tan örnek göstererek, “Sen de benim gibi, Kutsal Kitap’ın Aramatyalı Yusuf’un İsa’nın bedenini aldığı ve O’nu kendi mezarına yerleştirdiğini söylediğine katılıyor musun?” diye sorabiliriz.

Bu noktada arkadaşımız iddialarının sağlam bir temeli olmadığını fark edebilir. Arzumuz dostumuzun yüreğini kazanmak olduğu için değindiği noktaların zayıf iddialar olduğunu ortaya çıkarırken nazik olmalıyız. Amacımız iddiayı çürütmekten çok kişiyi ikna etmektir.

Bazen karşımızdaki kişinin bu iddiasını derinlemesine araştırdığını fark ederiz. Bizim kendimizi hazırlamadığımız bir konuda çokça gerekçeye sahip olabilir. Boğulsanız bile pes etmeyin. Arkadaşımızın çalışmaya giriştiğini ve hazırlandığını kabullenelim. Bu konuyu çalışacak zamanımız olduktan sonra başka bir görüşme fırsatımız olmasını dileyelim.

Bir iddiayı ele alma taktikleri

Koukl bu süreci Frances Schaeffer’ın yazılarından öğrenmiştir. Öncelikle, arkadaşımızın sunduğu iddiayı soyutup belirginleştirmeliyiz. Sonrasında, “tartışmanın uğruna karşınızdaki kişinin görüşünü kabul edin. Sonrasında bu görüşü bir sınayın. Konuştuğunuz kişinin iddiasının adım adım gidişatına dikkat edin. Gidişatının sizi nereye götüreceğini tespit etmeye çalışın. Eğer olmadık bir noktaya varıyorsanız bunu karşınızdakine belli edin ve kişiyi kendi dünya görüşü rotası konusunda yeniden düşünmeye davet edin.”2 Mesela ateistler “Tanrı yoktur” der. Bu görüşü benimsediğimiz takdirde nereye varırız? İzleyeceğimiz yollardan biri, insanoğlunun beklentisi olan, doğuştan gelen adalet duygusundan geçer. “Eğer Tanrı yoksa, sence kozmik bir yasa koyucu da yok mu?” diye sorabiliriz. “Eğer yoksa, insanların uyması gereken ahlaki bir yasa da yok mu?” diyebiliriz. “Eğer ahlaki bir yasa yoksa, adaletin üstün bir varlık tarafından gerçekleştirilmesini bekleyemeyiz, değil mi?” “Yani, baskı uygulayan diktatör hükümetlerin hesabı verilmeyecek, öyle mi?” “Ayrıca, eğer sevdiklerine (Allah korusun) saldırılır ve öldürülürlerse, katilleri için nihai bir cezanın da olmayacağı doğru, değil mi?” Bu sorular kişiye, öne sürdüğü iddianın sonuçlarını ve içerdiği gerçekleri irdelemeye meydan okur; sıklıkla sonuçların ve gerçeklerin vardığı noktadan hoşlanmazlar ve daha iyi bir alternatif gerçek üzerinde düşünmeye yönlenirler.

Bunun yanı sıra, karşınızdakinin bir başka şeye saldırma yoluyla Hristiyan inancına karşı çıkmasına izin vermeyin. Haçlı Seferleri tarihi birçok Müslümanın zihninde bir engel oluşturmaktadır. İnancın içerdiği doğruların inancın takipçilerinin (bazıları bunu hakkınca yapamaz) yaptıkları tarafından feshedilemeyeceğini belirtmemiz gerekir. Kimsenin bir görüşü, söz konusu görüşten yana olanları genelleme yaparak (“Hristiyanlar ikiyüzlüdür” görüşünde olduğu gibi) kötüleme yoluyla çürütmesine izin vermeyin. İddia sahibi, görüşün başlı başına geçerliliğini tespit etmeye odaklı kalmalı.

İnancımızı destekleyici olgulardan ne kadar detaylıca bahsedersek o kadar ikna edici oluruz.

Kendimizi Hazırlamak

Koukl, bizleri inancımızı destekleyici unsurları öğrenmeye teşvik eder. İnancımızı destekleyici olgulardan ne kadar detaylıca bahsedersek o kadar ikna edici oluruz. Arkadaşımız, “İsa asla Tanrı olduğunu iddia etmedi” dediğinde biz de ona, “O mucizeler gerçekleştirdiği için Tanrı’dır” diyebiliriz.

Ama şöyle bir cevap çok daha ikna edici olacaktır: “Bir insan İsa’nın yaptıklarını yapabilir mi? Kendisi Mecdelli Meryem’den yedi kötü ruh kovdu. Lazar üç gün mezarda kaldıktan sonra, onu ölümden diriltti. Kötürüm bir adamı iyileştirdikten sonra, İsa ona “günahların bağışlandı” dedi. Onu izleyen dini önderler, “Tanrı’dan başka günahları kim bağışlayabilir?” diye düşünmüşlerdi. O zaman onların ne düşündüğünü bilen İsa, “Hangisi daha kolay, felçliye, ‘Günahların bağışlandı’ demek mi, yoksa ‘Kalk, şilteni topla, yürü’ demek mi?” dedi.”

Belirli unsurlarla çok daha ikna edici olabiliriz. “Eğitimde ne kadar çok ter dökersen savaşta o kadar az kan akıtırsın.”3 Anahtarımız hazırlık. Gerçeği doğru açıklayabilmek için Kutsal Kitap’ı bilmeliyiz. Taktikler, bilginin yerini alamaz. 

Oldukça bariz gerekçelerimiz olsa dahi gerekçe sunmamızın her zaman işe yaramadığını unutmayalım. İnsanlar sosyal baskı gibi duygusal nedenlerle de gerçeği reddedebilir. İnancımıza karşı önyargılı olabilirler ya da sadece Tanrı’ya karşı isyan içinde yaşamayı tercih ediyor olabilirler. Fakat İsa, “Koyunlarım sesimi işitir” diyor. O’nun sesine yanıt veren koyunu bulalım.

Koukl Tanrı’nın elçileri olan bizlere iyi bir elçinin erdemlerini şöyle sıralar:

Elçi;

  • Hazırdır. Elçi Mesih’i temsil etme fırsatlarına uyanıktır ve bir meydan okumadan ya da fırsattan geri adım atmaz.
  • Sabırlıdır. Elçi kavga etmez, karşısındaki anlayabilmek için dinler ve kendisiyle aynı fikirde olmayanlarla yumuşak huylulukla, saygıyla konuşur.
  • Makuldür. Elçinin bilgiyle dolu kanaatlara sahiptir (yalnızca hisleri değil); gerekçeler sunar, sorular sorar, pes etmeden cevap arar ve aynı zorluğa ikinci kez takılmayacaktır.
  • Taktikleri iyidir. Elçi her bir kişiye ve duruma uygun hareket eder, kötü düşüncelere hikmetiyle meydan okur, gerçeği anlaşılır ve ilgi çekici ifadelerle açıklar.
  • Açıktır. Elçi sözcüklerini dikkatli seçer, karşısındakinin aşina olmadığı Hristiyanlığa has ifadeler ya da anlamsız sözler kullanarak karşısındakini şaşırtıp üstün gelmeye çalışmaz.
  • Adildir. Elçi başkalarına duyarlı ve anlayışlıdır, karşıt görüşlerin yararlı yönlerini kabul eder.
  • Dürüsttür. Elçi gerçeği dile getirmeye özen gösterir ve başkalarının görüşlerini yanlış aktarmaz, kendi savunmasını abartmaz ya da Müjde’nin gereklerini olduğundan hafif göstermez.
  • Alçakgönüllüdür. Elçi iddialarını dikkatle öne sürer, görüşünün hatalı olabileceğini hep ihtimal dahilinde bulundurur. İddiasını destekleyen kanıtların haricinde kalan noktalara değinmekten kaçınır.
  • İlgi çekicidir. Elçi lütufkârca, kibarca ve iyi bir tutumla hareket eder. Davranışları Mesih’e yaraşırdır.
  • Muhtaçtır. Elçi gayretine Tanrı’nın gücü eklendiği sürece etkili olabildiğini bilir.

  • 1Gregory Koukl, Tactics: A Game Plan for Discussing Your Christian Convictions (Grand Rapids, MI: Zondervan, 2019), s. 110.
  • 2A.g.e., s. 179.
  • 3A.g.e., s. 256.
  • Telif Hakları © 2021
  • Rhonda Wiest
  • Tüm Hakları saklıdır. İzin ile kullanıldı.
İlk yayınlama: e-manet Sayı 62 (Nisan - Haziran 2021), s. 22–25.