David Powlison, Christian Counseling and Educational Foundation’ın (Hristiyan Danışmanlık ve Eğitim Kurumu) fakülte üyesi ve The Gospel Coalition’un (Müjde Koalisyonu) konsey üyesidir. David otuz yıldan fazladır danışmanlık vermektedir. Kitaplarının arasında Speaking Truth in Love; Seeing with New Eyes; Power Encounters: Reclaiming Spiritual Warfare ve The Biblical Counseling Movement: History and Context yer almaktadır.
Kimsin sen? Bir insana kimliğini ne kazandırır? Hangi temel üzerine benlik algını kuruyorsun? Cevabın, doğru ya da yanlış olsun, yaşamını belirler.
Kim olduğumuzu tanımlamanın yanlış yolları, doğal olarak yüreklerimizden kaynaklanmaktadır ve çevremizi sarmalayan dünya sayısız sahte kimlik vaaz eder ve model oluşturur. Ama İsa kim olduğumuzu öğrenmemiz için sezgi karşıtı ve kültür karşıtı bir yol haritası çizer ve önümüzde yürür. Gerçek kimliğin, Tanrı’nın bir armağanıdır, şaşırtıcı bir keşiftir ve devamında adanmış bir seçimdir.
İnsanın yanlış kimlik kazanma yolları nelerdir? Belki de özgeçmişinde listelenen roller ve başarılarla bir benlik oluşturuyorsun. Kendini soyun ya da etnik kökenin, iş geçmişin veya gittiğin okullarla, medeni durumun veya ailedeki statünle tanımlıyor olabilirsin. Belki de kim olduğunu siyasi eğilimlerinle ya da cinsel isteklerinin objeleriyle tanımlıyor olabilirsin. Belki de kendinin Myers-Briggs kategorisinde veya psikiyatrik bir teşhisle özetlendiğini düşünüyor olabilirsin. Benlik bilincin paraya (ya da yoksunluğuna), başarılarına (ya da başarısızlıklarına), başkalarının onayına (ya da reddetmelerine), kendine duyduğun öz saygıya (ya da nefrete) dayanıyor olabilir. Belki de günahlarının seni tanımladığını düşünüyorsundur: öfkeli bir adam, bir bağımlı, kaygılı, hep başkalarını memnun etmek isteyen bir insan. Belki de dertlerin seni tanımlıyordur: engelli olmak, kanser, boşanma. Hristiyan kimliğin bile Tanrı’ya ait olmayan bir şeylere seni demirliyor olabilir: Kutsal Kitap bilgisi, armağanlı olmak ya da ait olduğun kilise mezhebi.
Her durumda, kimlik bilincin seni gerçekten tanımlayan Tanrı’dan seni ayrı düşürmektedir.
Tanrı’nın bireyi ölçme şekli, içgüdüsel fikirlerimize ve stratejilerimize karşıt yönde ilerlemektedir. Aşağıda sizi bu konuya hazırlamak için altı temel gerçeklik sunulmaktadır:
- Tanrı kim olduğunuzu söylüyorsa gerçek kimliğimiz odur. Hiçbir zaman kendi içinize dönüp bakarak ya da başkalarının söylediklerini dinleyerek kim olduğunuzu keşfedemeyeceksiniz. İlk sözü Rab söyler, çünkü sizi O yarattı. Her gün söyler, çünkü O’nun önünde yaşıyorsunuz. Son sözü söyler, çünkü son ‘kapsamlı yaşam değerlendirmesi’ O yönetecek.
- Gerçek kimliğiniz sizi ayrılmaz şekilde Tanrı’ya bağlar. Şimdiye dek Tanrı’yla ilgili öğrendiğiniz her şey – O’nun kimliği – kim olduğunuzla ilgili bir şeylerle belirgin bir şekilde birleşir. Örneğin, “Babanız ihtiyaçlarınızı bilir”, her zaman bağımlı bir çocuk olduğunuz anlamına gelmektedir. “İsa Mesih Rabbinizdir”, her zaman bir kul olduğunuz anlamına gelmektedir.
- Tanrı’nın kim olduğu aynı zamanda yaşamda çeşitli rolleriniz geliştikçe çekirdek, öz kimliğinizi ifade etmenizle uyuşmaktadır. Örneğin, Kutsal Kitap Tanrı’nın size olan şefkatinin bir babanın çocukları için duyduğu şefkate benzediğini söylemektedir (Mez. 103:13). Esasında her zaman bağımlı bir çocuk olacaksınız ama Tanrı’nın benzeyişinde geliştikçe babacıl bir şekilde başkalarıyla ilgilenebilecek yetiye gitgide ulaşacaksınız.
- İçgüdüsel kimlik benliğiniz çarpıktır. Tanrı bilgisini bastırma eyleminde (Rom. 1:18-23), günaha düşmüş bir yürek, gerçek benlik bilgisini çarpıtmaktadır. Tanrı’yı her unuttuğumuzda, kim olduğumuzu da unuturuz.
- Gerçek ve sağlam bir kimlik, Mesih’in lütfunun karmaşık bir armağanıdır. Merhametli bir eylemde yeni bir kimlik verir. Daha sonra Mesih’in Ruhu bir yaşam boyunca bunu canlı bir gerçeklik olarak oluşturur. O’nu yüz yüze gördüğünüzde, gerçekten kim olduğunu bileceksiniz ve kendinizin de kim olduğunu tamamen bileceksiniz (1Ko. 13:12).
- Yeni ve gerçek kimliğiniz sizi ortak bir çağrıda Tanrı’nın diğer çocuklarına bağlar. Bireyci bir çağrı değildir. Mesih’in yaşayan bedeninde bir üyesinizdir.
Şimdi birkaç detay daha düşünün. Göz gezdirmeyin. Bunlara sadece birer bilgi gözüyle bakarsanız asla bu gerçekler tarafından kavranamazsınız.
- Yaşamın kendisi başta olmak üzere, bütün iyi armağanlar Tanrı’dan gelir. Asla bağımsız olmayacaksınız. Rab yaşamlarımızı fiziksel olarak sürdürür. Ve Tanrı’nın ağzından çıkan her söz yaşam verir. Ve nihai olarak İsa Mesih yaşam ekmeğidir. İman bu esaslı kimliği bilir ve benimser: “Ben ona bağımlıyım.”
- Yaratılan varlıklar olarak bağımlılığımız günahlarla ve acılarla şiddetlenmekte, karmaşık hale gelmekte ve yoğunlaşmaktadır. Kendimizi gerçekten de tanımak, yardıma ihtiyacımız olduğunu bilmektir. İman bu esaslı kimliği bilir ve benimser: “Ben zayıf ve biçareyim.”
- Rab dikbaşlılara merhametlidir. Günahkârı, unutkanı ve körü kurtarır. İman bu esaslı kimliği bilir ve benimser: “Ben günahkârım ama bağışlandım.”
- Tanrı Babamız’dır. Bizi Mesih’te evlat edinir ve Ruh’un gücüyle bize bir çocuk yüreği verir. Her gün ebeveynliğe ihtiyacımız vardır. Şefkatli bir ilgiye, sabırla eğitilmeye ve yapıcı terbiyeye ihtiyacımız vardır. İman bu esaslı kimliği bilir ve benimser: “Ben Tanrı’nın çocuğuyum.”
- Rab sığınağımızdır. Yaşamlarımız çeşitli sıkıntılarla, tehditlerle ve hayalkırıklıklarıyla çevrilidir. Karşılaştığımız şeylerin karşısında durabilecek kadar güçlü değilizdir. Tanrı’nın varlığı tek güvenli yerdir. İman bu esaslı kimliği bilir ve benimser: “Ben bir sığınmacıyım.”
- Rab çobanımızdır. Yaşamını koyunları için feda etti. Dışarıda gezinirken ve içeri girerken bizi gözetir. Kayırılmaya ve devamlı gözetilmeye ihtiyacımız var. İman bu esaslı kimliği bilir ve benimser: “O’nun sürüsünde bir koyunum.”
- Mesih Rabbimiz ve Efendimiz’dir. Bizi bir bedel karşılığında satın aldı; O’na aidiz. Bize ne yapacağımızı ve nasıl yapacağımızı söyleyecek birine ihtiyacımız var. İman bu esaslı kimliği bilir ve benimser: “Ben bir kulum, yaşamımla ilgili yapılmış bir sözleşmem var.”
- Rab halkıyla evlidir. Karısını, Mesih’in bedenini sabırla besler ve neşelendirir. Sadık, iyi, koruyucu ve cömert biri tarafından kocalık yapılmasına ihtiyaç duyuyoruz. İman bu esaslı kimliği bilir ve benimser: “İsa’ya teslim oluyorum.”
- Tanrı her insanın yüreğini araştırır. O’nun gözleri önünde yaşarız. İman bu esaslı kimliği bilir ve benimser: “Ben Tanrı’dan korkan bir insanım.”
- Tanrımız iyi, kudretli ve görkemlidir. Güvenimize, saygımıza, memnuniyetimize ve minnettarlığımıza layıktır. İman bu esaslı kimliği bilir ve benimser: “Ben tapınan biriyim.”
Devam edebiliriz! Düzen gözle görülür derecede açıktır. Bir insanın kimliğinin her bir esaslı boyutu, Rab’bin önünde bir tür alçakgönüllülük, ihtiyaç, teslimiyet ve bağımlılık biçimini ifade eder. Kültürümüz ve yüreklerimiz şunu iddia etmelidir ki erkeksilik bağımsız, kendine güvenen, gururlu, güçlü, iddialı, kararlı, sert aklı, görüşleri savunan ve duygusuz biri olmak anlamına gelmektedir. Ama İsa doğru adamdır ve zayıflıktan, alçalmaktan ve teslimiyetten korkmaz. Çaresiz ve tehlike altında bir çocuk olarak doğdu. Bağımlı, zavallı, dertli, evsiz, teslim etmiş haldeydi; kendisine yapması için emanet edilmiş bir işi olan itaatkâr bir kul. Sade bir insan oldu ve acı çekerek öldü. Ruhunu Tanrı’nın ellerine teslim etti, imanla Ruh’un kudretine O’nu diriltmesi için dayandı. Mezmurlar’da ifade edilen her duyguyu hissetti.
Ancak İsa güçlüdür de. Lider, öğretmen ve Rab’dir. Kararlı bir yetkiyle konuşur. Zayıf olana yardım eder. Günahkârı bağışlar. Bahşedecek merhameti vardır. Cesaret ve açıklıkla insanların düşmanlıklarıyla yüzleşir. Bir amaç için yaşar. Kayıp koyunlarını aramaya çıkar. Tanrı’nın yaptığı şeyleri yapar.
Bu iki şey İsa’nın yaşamında nasıl bir araya gelir de uyum sağlar ve bizim yaşamlarımızda da nasıl bir araya gelir? İşte düzen şudur: Bir insan olarak esaslı kimlik Tanrı gibi hareket etme çağrısına yol açar. Zayıflık kudrete yol açar. Hizmet etmek efendi olmaya yol açar. Ölümler dirilişlere yol açar. Asla aksi halde işlemez. Esaslı kimliğiniz yumuşak huylu ve alçakgönüllü ise – İsa’nınki gibi – çağrınız da O’nun amaçlı, hikmetli, cesur sevgisi benzeyişinde dönüşür. Tanrı gibi olursunuz.
Sıralama önemlidir. Size devamlı cömertçe merhamet edilmesi sonucu, başkalarına karşı cömert ve merhametli olursunuz. Rab’de sığınak bularak başkalarını nasıl koruyacağınızı öğrenirsiniz. Babanız’ın iyi babalık görmüş bir çocuğu olarak yaşayarak, iyi bir babaya dönüşürsünüz. İyi efendisi olan bir kul olarak yaşayarak, efendi bir lidere dönüşürsünüz. İyi eğitim almış bir öğrenci olarak yaşayarak, bilge bir öğretmene dönüşürsünüz. Mesih’in size iyi kocalık etmesiyle, bir kadına nasıl sevgiyle kocalık edeceğinizi öğrenirsiniz. Çobanınız tarafından iyi otlatılmış bir koyun olarak yetişerek, kayıran bir pastöre dönüşürsünüz. Harika Öğütçünüz tarafından çok iyi öğütler alarak, şaşırtıcı şekilde iyi bir danışmana dönüşürsünüz.
Elbette, yaşamın büyük bir kısmında, başkalarına bağlı olduğumuz rollerde işlev görürüz ve onurlu bir bağlılık ve teslimiyet içinde yaşarız. “Rab’be bağlı olduğunuz gibi her insan yöneticiye de bağlı olun” (1Pe. 2:13). Bir alandaki lider, başka alanlarda başka kişilerin altındadır. Kilisenizin pastörü kiliseyi yöneten yetkililere bağlıdır. Çocuklarının babası olan kişi, kendi anne babasına saygı gösterir. Esaslı kimliğiniz Mesih’te olduğu zaman, ister sizi bir lider olmaya ister bir kul gibi hizmet etmeye çağırsın, meyve verirsiniz.
Son olarak, şimdiki bütün çağrılarınızın bir gün sona ereceğini düşünün. Yaşlandığınızda, kırılgan ve çaresiz olduğunuzda, bir başkasının sorumluluğu ve idaresi altına gireceksiniz. Ama gerçek kimliğiniz solmaz. Hâlâ Mesih’te olacaksınız. Ve O göründüğünde, siz de O’nda görkem içinde görüneceksiniz (Kol. 3:4).