Bu makale için birçok kişi bana önerilerde bulundu ve yardım etti. Özgür Uludağ, Rhonda Wiest, Andrew Baldwin ve Derek Malcolm’a katkılarından ötürü teşekkür etmek isterim.
Tarih boyunca dünyanın her yerindeki Mesih imanlıları, birçok konuda aynı düşünmekle beraber, birçok tartışmalı konuda da ayrı düşüncelere ve görüşlere sahip olmuşlardır. Kutsal Kitap’ı çalışan her bir kişi metni okumaktan onu yorumlamaya doğru bir adım atar. Bu adım bizleri teolojiye götürür ve burası hataların gerçekleşebileceği yerdir. Teolojide farklı bakış açılarının olmasının nedeni insan unsurudur. Bunun bir sonucu olarak Kutsal Kitap öğrencileri ruhsal armağanlar, boşanmaya izin verilip verilmediği ya da hangi koşullar için verildiği, gelecekteki olayların nasıl gerçekleşeceği gibi konularda farklı görüşlere sahip olurlar.
e-manet’in bir önceki sayısında Kutsal Yazı yorumlarını desteklemek üzere kullanılan hatalı veya zayıf argümanları incelemiştik.1 Hatalı veya zayıf argümanların kaynağı, yorum biliminde yapılan hatalardan mantık hatalarına kadar uzanır. Kutsal Kitap’ı öğreten bizler, Tanrı’nın Sözü’nü doğru yorumladığımızdan ve öğrettiğimizden emin olmak için büyük çaba sarf etmeliyiz (2Ti. 2:15). Sevgide ve gerçekte kalmak uğruna, kendimizin ve başkalarının tutumunu ve bu tutumların hangi temeller üzerine inşa edildiğini irdeleme sorumluluğumuz mevcuttur.
Farklı bakış açılarını sıkça gördüğümüz güncel konulardan bir tanesi de kadınların kilisede oynadıkları roldür. Tanrısayar kadınlar her hizmeti yerine getirebilir mi? Bazı roller yalnızca tanrısayar erkeklere mi ayrılmıştır? Görüşlerden birini irdelemek maksadıyla, burada, kadınların ihtiyar heyeti yönetiminde ve erkeklere öğretişte bulunmalarını ve Tanrı’nın Sözü’nü vaaz etmelerini savunan argümanlardan bazılarını inceleyeceğiz. Biz de aynı şekilde görüşlerimizi ve görüşümüzün kanıtlarının başkaları tarafından irdelenmesine hazır ve razı olduğumuz belirtmek isteriz.
Tanrı hem adamı hem de kadını kendi suretinde yarattı, ikisini de saygınlık ve anlam ile doldurdu (Yar. 1:26-28; Mez. 8:5-8; 139:13-18). Tanrı’yla ilişki, yetenek, beceri, karakter ve göksel ödüllere sahip olma potansiyeli açısından kadınlar erkeklerle aynı seviyededir. Kadınların kadın ve çocukları yönetmeleri ve onlara hizmette bulunmaları konusunda kilisede genellikle görüş birliği vardır; bu hizmetler gelecekteki kilisenin sağlığı ve büyümesi açısından hayati önem taşır. Konunun netliğinden ötürü bu makalede buna yer verilmeyecek.
Öyleyse kadınların kilisede erkeklere öğretme veya önderlik etme konusunda rolü nedir? Bu konuya değinen ana ayetler 1. Timoteos 2:11-15 ve 1. Korintliler 14:33-35, bir de 1. Korintliler 11:2-16’dır. Bu ayetlerin basitçe anlaşılmasıyla, vaaz vermenin ve kilisedeki birincil önderlik rollerinin nitelikli erkekler tarafından gerçekleştirileceği görülür. 1. Timoteos 2:11’e göre kadınların sakin ve uysal tutumla öğrenmeleri gerekir; sonraki (2:12) ayette kadınların erkeklere hâkim olmamaları ve öğretiş hizmetinde bulunmamaları hususunda tekrar açıklama yapılır. Az önce sıralanan bölümlerde bu yönde açıklamalar yapılmasının nedenlerini yaratılış düzeni (kadın erkeğe yardımcı olmak üzere yaratılmıştır), günaha düşüş gerçeği ve toplantılarda düzene olan ihtiyaç olarak sıralayabiliriz.
Günümüzde bazı kiliseler bu ayetlerin kadınların hizmetini kısıtlamaması gerektiğini savunuyorlar. Kadının, kilise bedenine vaaz vermesine olduğu gibi, pastör olmasına da izin veriyorlar. Bu bakış açısını destekleyen bazı argümanları değerlendireceğiz. Aşağıdaki argümanlar edebi bağlam, Kutsal Kitap teolojisi ve tarih ile birlikte gramer ve söz dizimi açısından değerlendirilecek.
“Kutsal Kitap’ta örnekleri var” argümanı
Bu argüman Kutsal Yazılarda kadın peygamberlere, öğretmenlere ve elçilere örnekler verildiğini, bunun da Tanrı’nın kadınları da erkekleri yönetmeleri için seçtiği anlamına geldiğini söyler. Örneğin Fibi bir diyakondu, muhtemelen Romalılar mektubunu Roma’daki kiliselere okuyan kişiydi; Yunya bir elçiydi (Rom. 16:7). Hanna, Debora, Miryam, Elizabet ve Meryem diğer kadın kahramanlardır ve bunlardan bazıları erkeklerin de önderiydi. Bazı araştırmacılar, Priskilla’nın adının hep eşinden önce anılmasından ötürü (Elç. 18:2,18; 1Ko. 16:19 ve 2Ti. 4:19) kilisesinin önderi ve öğretmeni olduğuna inanır. Ayrıca bazı araştırmacılar, Kutsal Kitap’ta iki kadının evlerinde kilise toplantıları düzenlediğini görmemizden ötürü kadınların ev kiliselerinin önderleri olmasında sakınca olmadığını söylerler (1Ko. 1:11’deki Kloi ve Kol. 4:15’teki Nimfa). Bu argümanın diğer destek noktası, kadınların dirilmiş İsa’yı gören ilk tanıklar olarak seçilmeleridir; bu büyük bir ayrıcalıktır ve Tanrı’nın onların önderlik rolünde bulunmalarına izin verme arzusuna işaret eder. 2
Bu argüman Kutsal Yazıların belirttiklerinden fazlasını varsaymaktadır. Az önce isimlerini sıraladığımız kadınların kilise önderleri olarak işlev gördüğünü belirten açık söylemler yoktur. Fibi’nin kilisedeki rolünü belirtmek için kullanılan (Rom. 16:1-2) Grekçe kelime “hizmetkâr” anlamında yaygın kullanılan bir kelimedir. Kendisi bir diyakones (kilisenin hayır işleri için görevlendirdiği kadın) olabilir; Pavlus’un 1. Timoteos 3:8-13’teki öğretişi de zaten buna izin vermektedir. Pavlus’un Fibi için kullandığı terimse genelde ihtiyar veya öğretmen için kullanılanlardan farklıdır. Romalıların en basit açıklaması Fibi’nin Kenhere’deki kilisenin bir hizmetkârı olmasıdır. Romalılar mektubunu Roma’ya onun getirdiğini ve Roma kiliselerine onun okuduğunu varsaysak dahi (ilk kilisede Kutsal Yazıların okunması önemli bir görev olduğu halde), yine de kendisinin bir vaiz olduğunu kanıtlamaya yeterli değildir. Fibi’nin birçok kişiyi desteklemesi (Rom. 16:2), onun bir hami olarak işlev gördüğünü ima etmektedir.
Kloi ve Nimfa’yı içeren metinlerde de bu kişilerin önderler olduğuna dair kesin bir bulgu yoktur. Büyük ihtimalle bu kişiler evlerini kilisenin toplanması için açmışlardı ve Fibi gibi kilisenin destekçilerindendiler.
Romalılar 16:7’de, “Mesih’in elçilerin arasında tanınmış ve ... hapishane arkadaşlarım Andronikus’la Yunya’ya selam edin” denir. Yunya’nın elçiler arasında anıldığını kanıtladığı iddia edilen gramer tek anlam içermiyor; cümledeki iyelik eki ayırma eki olabilir (yani Andronikus’la beraber o da elçilerden biri olabilir) veya “elçiler arasında” anlamına gelen bir kategoriye dahil olabilir. Bu da kendisinin bir elçi olduğu anlamını vermeden elçiler arasında saygı gördüğü anlamına gelir. Ayrıca “elçi” kelimesi bazı kişiler için “yetkili” (Pavlus gibi) biri değil, kilisenin özellikle “haberci/temsilci” olarak görevlendirdiği kişiyi anlatmak için kullanılır. Filipililer 2:25’teki Epafroditus buna örnektir.
Priskilla’ya kocasından ayrı değinilmemiştir, bu yüzden adının kocasının öncesinde yazılmasından ötürü onun önder olduğunu düşünmek varsayım olacaktır. Farklı nedenlerden ötürü önemli biri olması muhtemeldir. Onun bir öğretmen olduğu ve Apollos’a öğretiş verdiği açıkça anlaşılıyor, ancak bu da kadınların kilisenin her üyesine yetki sahibi olarak öğretiş verdiklerini göstermez; Apollos’a verilen bu dersler büyük ihtimal hususiydi. Sonuç olarak, Kutsal Kitap’ta bulunan bu örnekler açık ve net bir öğretiyi (yani 1Ti. 2:11-15’te yazılanları) geçersiz kılmaya başlı başına yeterli değil.
Kutsal Yazılar birçok kadını iman kahramanı olarak gösterir; onların önemli hizmetleri (örneğin, Debora bir hâkimdi) olmuştur ve buna peygamberlik de dahildir (bkz. 1Ko. 11:2-16). Kadınlar Tanrı’nın planının bir parçasıdır. Kadınlar birçok kişiyi etkileyen önemli hizmetlere sahip olmuştur ve olacaktır. Aynı zamanda, yukarıda alıntılanan örnekler kadınların kilisedeki rolüne dair öğretişin, kadının Tanrı’nın tasarısındaki halini başka bir hale getirmez.
Değişim gidişatı argümanı
Bu argümanı savunanlar, Kutsal Yazılarda değişime yönelik bir gidişat görüldüğünü ve bunun bugüne dek devam ettiğini savunurlar. Eski Antlaşma döneminden başlayarak Yeni Antlaşma’ya doğru ilerleyen gidişata bakıldığında, imanlının yaşamında daha da özgürlüğe gidildiğinin görüldüğünü vurgularlar. Bunu savunan kişiler ek olarak yukarıdaki ayetlerin (1Ti. 2 ve 1Ko. 14) o döneme ve bölgeye özgü olduğunu ve her kiliseye uygun genel ilkeler olmadığını söylerler (aşağıdaki diğer argümanla krş.: “Kültürel görecelilik ve dil bilim argümanları”). Müjde gerçekten de çarpıcı şekilde kültürü ve toplumu değiştirir; örneğin, Yeni Antlaşma öğretişi kölelik hakkındaki düşünceleri değiştirmiştir. Kutsal Kitap bilhassa kölelerin özgür bırakılması çağrısında bulunmaz, fakat Yeni Antlaşma teolojisi kölelerin özgürleştirilmesinin temeli olmuştur. Örneğin, Filimon kitabı net şekilde Pavlus’un Onisimos’un kendi hizmetinde görev almak üzere özgür bırakılmasını beklediğini ima eder. Bu argüman, aynı gidişatın kadınların rolü için de yapılabileceğini söyler. Buna göre, Kutsal Kitap’ı bir kural kitabı olarak değil, müjdenin ve onun özgürleştirici yanının büyük bir hikayesi olarak görmemiz gerekir. İnsanın günaha düşüşü üstünlük ve rekabeti beraberinde getirmiştir; müjdeyse eşitliği ve çeşitliliği getirir, sınıf ve cinsiyet ayrımlarını ortadan kaldırır. Buna göre kadınları önderlikten ayrı tutmak bu gidişatı tersine, günaha düşüşün etkilerinin sürdüğü döneme döndürür.
Bu argüman bazı açılardan doğrudur. Müjdede özgürlük vardır. Yeni Antlaşma teolojisi, insanın Tanrı’nın suretinde yaratıldığı hususundaki Eski Antlaşma gerçeğiyle köleleri özgürleştirme argümanlarını şekillendirmeye yardımcı olmuştur. İnsanın günaha düşüşü, insan ilişkilerinde görülen üstünlük ve rekabetin nedenidir; müjde günahkâr kültürü radikal şekilde değiştirir.
Bununla beraber, kölelikle ilgili de, kölelikten özgürlüğü savunmakla ilgili de kullanılan Kutsal Yazılara bağlı öğretiş, kadınların kilisedeki rolünü savunmaya uygun değildir. Kölelik veya kölelikten özgürlük bir uygulama olarak buyrulmadı, ancak kadınların hizmeti hakkında kesin ilkeler ve buyruklar var. 1. Timoteos 2 ve 1. Korintliler 14. bölümlerin ikisi de imanlıların günahtan özgür olmalarını isteyen lütuf elçisi tarafından yazılmıştır. Başka bir deyişle, özgürlüğü bu kadar açıkça ve kapsayıcı açıdan vaaz etmiş Pavlus’un, kilise düzeninde kadının erkeğe öğretişte bulunmasına kısıtlama getirmesine inanmak zor. Eğer bu çıkarım doğruysa, Pavlus neden özellikle kilise önderlerinin erkek olması gerektiğini vurgulamıştı? Pavlus kilisede önderlik düzeninin temelini yaratılış düzenine dayandırmıştı (1Ti. 2:13-14).
Her ne kadar 1. Korintliler 7:20-24 ayetlerinde listelenen ilkelerin temelinde kölelik hususunda bir “hareket” görüyor olsak da, Kutsal Yazılarda “gidişat” modeli net öğretilmemiştir. Bu model gözleme dayalıdır ve bize göre spekülasyona fazlaca meydan verir. Beraberinde getirdiği sorulardan bir tanesi de özgürlüğün ne kadar ileri gidebileceğidir. Eğer seçimlerimizi ve uygulamalarımızı “daha çok özgürlük” gidişatında temellendirirsek, bu özgürlük nerede sonlanır? Böyle bir Kutsal Kitap yorumlama aracı ve uygulaması Kutsal Yazılarda yasaklanan bazı başka uygulamaların da kabul edilmesine neden olabilir.
Kadının tanınması argümanı
Kadınların “görünmez, korkak, zayıf ve gözden çıkarılabilir” olmamaları için bir kadın öndere ihtiyaçları var. Kadınlar, hizmetlerinin yargılanmasını değil, bereketlenmesini ve onurlandırılmasını hak ediyorlar; kadınların korku dolu olmaya veya aşağılanmaya değil, özgürce konuşmaya, hoş görülmekten ziyade değer görmeye ihtiyaçları var.3 Bu argüman, kilise yönetiminde kadınlara yer verilmediği takdirde kadının tanınmasını, sayılmasını sağlayan ve hizmetinin saygın görüldüğü bir platformun söz konusu olmayacağına inanır.
Evet, kilisede kadınlara ve hizmetlerine değer vermeliyiz. Kilise önderleri kilisede kadınlara muhtaç olduklarını hissettirdiklerinden ve hizmette özgüven aşıladıklarından emin olmalılar. Kadınları onurlandırmalı, kilisede hizmet etmek üzere onlara yetki vermeli ve düşüncelerini dinlemeliler. Kilise kadınların ve çocukların öğrenimlerine önem vermeli. Kilisenin büyümesi ve gelişimi bir bakımdan bu iki gruba bağlı. Kadınlara ve çocuklara öğretişte bulunan ve bu hizmeti yöneten kadınlara hak ettikleri saygı gösterilmeli. Aslında uzun uzadıya konuşulması ve düşünülmesi gereken bir konu bu. Kilise önderlerinin, “Biz 1. Timoteos 2’yi ihlal etmeden kadınların hizmetlerine nasıl daha iyi yer verebiliriz?” “Bizim yapımız veya yanlış önyargılarımız bunu engelliyorsa, ne yapmamız gerek?” gibi soruları gündeme getirmesi ve yanıtlarını hayata geçirmesi gerekir.
Bazı kiliselerde kadın hizmeti kilisenin gelişmesi açısından pek hayati görülmez. Bununla beraber, bazı kilise önderleri bu konuyu ihmal veya suistimal ediyor diye İncil’deki kilise önderliği konusundaki bölümün (1Ti. 2:12) yorumunu ve uygulamasını değiştiremeyiz; yanlışı yanlışla kapatmamalıyız. Ancak suistimali veya ihmali de göz ardı etmemeli, kadın hizmetini hakkıyla ele almalıyız.
Kültürel görecelik argümanları
Bu argüman, kilisede kadınların rolüne dair yazılmış bölümlerin bilhassa sadece bu Yeni Antlaşma topluluklarına özellikle çobana yönelik bir talimat olarak verildiğini ve sadece onların belirli sorunlarını çözmeyi amaçladığını söyler.4 1. Korintliler 14:34-36’nın toplantıda karışıklık yaratan eşler için yazıldığını, bu nedenle kendilerine sessiz olmalarının söylendiğini, 1. Timoteos 2:11’in kadınların kilisede sahip oldukları onurdan bahsettiğini ve bununla artık öğrenme fırsatları olduğunu belirtir. Bazıları Timoteos’un hizmet ettiği Efes’teki kültürel etkilere işaret eder; kadınlara Artemis’e tapınma ritüellerini hatırlatır, onlar da o putperestlikten alıştıkları güce sahip olma büyüsüne yeniden kapılırlar diye kadınların teolojik eğitimden ayrı tutulduklarını söyler. Bu nedenler için kadınlar erkeklere öğretmemeleri buyruluyor.
Bağlam ilkesi tüm mektuplar için geçerlidir; başka bir deyişle, mektupların hepsi belirli kiliselerdeki belirli sorunlara karşı kilise çobanını ilgilendiren buyruklar içerir. Bunu en açık şekilde 1. Korintliler mektubunda görüyoruz. 1. Korintliler karşılıklı davalar (6. bölüm) veya Rab’bin Sofrası’nın nasıl alınacağına dair (11. bölüm) konularla ilgilenir; bunlar açıkça o kilisenin özel sorunlarına değinen kısımlardır. Her ne kadar öğretiş belirli bir bağlama işaret ediyor olsa da bugünün kilise uygulamalarında yönlendiriş için bunlara bakıyoruz. 1. Timoteos 2. bölüm kadınların öğrenmesi gerektiğini söyler, fakat Pavlus’un buna eklediği ikinci şart kadınların öğrendiklerini nasıl kullanabileceklerini açıklar. Bu da kadınların kilisede erkeklere öğretişte bulunmamaları veya kilise bağlamında erkekler üzerinde yetki taşımamaları gerektiğidir.
Ataerkillik argümanı
Bu görüşü öne süren kardeşlerimize göre, eskiden kilisede kadın önderliğin olmamasının sebebi, o dönemin ataerkil yapısından kaynaklanır. Yani bir anlamda dönemin şartları elvermediği için kilisede kadın önderlikten ziyade erkek önderlik şekillenmiştir.5 Günümüzde bunu aşmanın zamanı gelmiştir.
1. Timoteos 2:11-15 ayetlerine göre böyle bir yoruma varmak zordur ve ilgili tüm ayetleri de benzer şekilde başka noktalara götürebilecek tehlikeli bir yaklaşım tarzıdır. Çünkü Pavlus, Timoteos’a yazdığı ve önderlik mektupları arasında olan bu mektupta, erkeğin önderliğiyle ilgili öğretiyi yaratılışa dayandırır. Yetki ve önderlik o dönemin kültürü ve yaşam tarzıyla alakalı değil, Tanrı’nın çok önceden vermiş olduğu hükümle alakalıdır. Bunların yanı sıra İsa Mesih’in yaptığı birçok açıklama ve hizmeti düşünürsek, esasında o dönemin kültürüne ve alışılmış yapısına zıt yaklaşımlar da içeriyordu. Eğer dönemin şartları önderin kadın olmamasını gerektiriyordu deniliyorsa, İsa Mesih’in yaptığı birçok şeyin, dönemin ve bölgenin hâkim kültürüne ters olabilen yaşam tarzının, açıklamaların ve öğretilerin de bu zemin ve yorum ekseninde açıklanması gerekir. Oysa Tanrı’nın sözü ve Mesih’in hizmeti, dönemin yapısını ve şartlarını her zaman zorlamış ve bunlara rağmen gerçeği ilan etmiştir; kültüre göre değişkenlik göstermemiştir ve kimsenin özel yorumu değildir. Dolayısıyla ataerkil toplumdan dolayı kadının önderliğinin engellendiğini söylemek, Kutsal Yazıları zorlamak ve Tanrı’nın verdiği hükmü kültüre dayanarak ortadan kaldırmaya çalışmak anlamına gelir.
Dilbilimsel argüman
Bu argüman da 1. Timoteos 2:12’deki “yetki” ve “öğretiş” kelimelerinin Grekçede yapı tamlaması olduğu için “egemen (hâkim) – tutumla – öğretiş”, “despotça öğretiş” olarak algılanması gerektiğini söyler.6 Başka bir deyişle, bu ayete göre kadınların despot öğretmenler olmamaları gerekir. Kadınların erkeklere iyi tutumla öğretmesine izin verilmiştir.
1. Timoteos 2:12’nin Grekçede yapı tamlaması olduğu ve “despotça öğretiş” olarak yorumlanabileceği iddiası Grekçe gramerine uygun değildir. Grekçede tamlamalar, yazar bir düşünceyi iki terim aracılığıyla iletmek istediğinde kullanılır ve genelde “ve” kelimesiyle ayrılır. Burada Pavlus aslında “öğretiş” anlamına gelen Grekçe kelimeye önde, cümlenin ilk kelimesi olarak yer vermiştir, “egemen olma” bundan altı kelime sonra gelir. Bu iki kelime “ne de…” (olumsuz bağlaç) anlamına gelen Grekçe oude kelimesiyle bağlanmıştır; Pavlus bir tamlamada bulunması beklenen “ve” kelimesini kullanmamıştır. Ayrıca oude kullanımı normalde birbirine benzer kavramları bağlar. Bu durumda yukarıda argümana göre Grekçede “egemen olma” anlamına gelen authentein kelimesi olumsuz anlam taşırken, Grekçede “öğretme” anlamına gelen didasko kelimesi olumlu anlamdadır. Grekçe bu türden bağlaçlı cümle yapısında zıtlığa (bir kelimenin olumlu, diğerinin olumsuz olmasına) izin vermez. Bu nedenle “despot öğretiş” doğru kabul edilen çeviriler veya deyişler arasında yer almaz. Dahası, “egemen olması” olarak çevrilen Grekçe authentein kelimesine Yeni Antlaşma’da sadece burada rastlanır, dolayısıyla burada kelime çalışmasının değeri oldukça sınırlıdır. Bu nedenle, genelde olduğu gibi, bağlamın öncelikli ele alınması gerekir. Buradaki bağlamda okurun bu kelimeyi “despot” olarak algılamasını gerektirecek ve oude kelimesinin “egemen olma” terimine daha olumlu bir vurgu yüklediğini düşündürecek bir kanıt yoktur. Dilbilim açısı dışında da bakıldığında bu argümanın genel olarak iyi olmadığını görürüz; örneğin, Pavlus bunu özellikle vurgulamak isteseydi erkekleri de despot bir tutumla öğretiş vermemeleri konusunda uyarırdı (1Ti. 5:1; 2Ti. 2:22-25). Burada karakter değil, “eylemler” (öğretiş veya yetki ifade etmek) söz konusudur. Bu yüzden bu türden bir talimatın yalnızca kadınlara değinilerek verilmesi makul gelmemektedir.7
Yakın zamanda eklenen bir başka argüman da, 1. Timoteos 2’deki “öğretme” kelimesinin “elçilik geleneklerini iletme” anlamına gelen teknik bir terim olduğu ve vaazlarda olduğu gibi “metinlerin açıklanmasını” içermediğini söyler. Yani bu bakış açısına göre Pavlus “elçisel geleneğin hâkim tutumla iletilmesini” kısıtlamıştır, fakat vaaz verme gibi diğer türden konuşmaları yasaklamamıştır. Bu anlayışa dair bazı sorunlar mevcuttur. Birinci yüzyılda yeni kilise önderleri için yazılan belge Didake’de “öğretiş” kelimesi hem sözel geleneği hem de “açıklamaları” belirtmek üzere kullanılmıştır. Eski Antlaşma’da “öğretiş”in İbranicesi açıklama anlamında da kullanılırdı (krş. Neh. 8:8). Elçilik geleneğini “iletme” anlamına gelen başka ve daha teknik bir terim vardır, bu da 1. Korintliler 15:1-4’te bulunur. Burada “öğretiş” için kullanılan Grekçe kelime Kutsal Yazılarla yakından bağlantılıdır. Halihazırda “iletilmiş bir elçisel gelenek” için kullanılır, bunun sonradan “öğretilmesi”, yani açıklanması gerekmektedir.8
Ayrımcılık argümanı
Galatyalılar 3:28, bizlere özgürlüğe dair genel ilkenin kilisede görüldüğünü gösterir. Söz edilen konum artık kadınlar ile erkeklerin eşit yaşadığını söyler; erkeklerin “ayrıcalıklı konumları” ortadan kaldırılmıştır. Artık tüm ilişkilerimizin temeli böyledir; hiçbir imanlı önderlik rolünden cinsiyeti veya etnik kimliği nedeniyle alıkonulamaz.
Kendi bağlamında bu ayet kurtuluşu ve her insanın imanla aklanma konusunda eşit bir fırsata sahip olduğunu belirtir. Daha açık olmak gerekirse, Galatyalılar 3:28 ayeti 3:26-27’yi netleştirir ve açıklar, her iki ayet kimin Tanrı’nın oğlu olduğunu vurgular; kim olursa olsun Mesih’e imanın herkes için etkin olduğunu anlatır. Başka bir deyişle ayetin vurgusu Mesih aracılığıyla kurtuluşun herkes için geçerli ve eşit olduğudur.
Bu ayeti kilise önderliği veya herhangi başka bir konu için genel ilke olarak kullanmak uygun değildir. Belirli bir konudaki metnin başka konulardaki metinleri yorumlamasına izin verirsek, hızla büyük hatalara düşeriz. Herhangi bir teolojik konuyla alakadar tüm ayetleri ele almamız doğrudur (sistematik teolojinin metodu budur) ama konuyla alakadar olmayan ayetleri kullanmak teolojiyi bozar.
Adalet argümanı
Bu argümana göre kadınların sadece kadın oldukları için kiliseye önderlik etmeleri engellenmemelidir. Kilisede bazı rolleri yalnız erkeklere ayırmak adaletsizliktir.
Bugünlerde adaletin anlamı birçok etki tarafından yön değiştirir ve karışır. Sonuçta Tanrı adaleti tanımlar. Kutsal Kitap’a göre adaleti, toplumumuzda ve ilişkilerimizde Tanrı’ya yaraşır doğru karakteri hayata geçirdiğimizde görürüz. Kutsal Kitap’ın adalet tanımı eşitliğe (haklarda ve fırsatlarda eşitliğe) odaklanmaz (bkz. Mat. 25:14-30). Adaletin temeli, (1) insanın Tanrı’nın benzeyişi olarak yaratılması ve (2) insanların yaptıklarının karşılığı, yani ya ödül ya da cezadır. Kutsal Kitap’ın adalet kavramı, yerine getirilmesi beklenen Kutsal Kitap buyruklarıyla çatışamaz. Tanrı’nın anlattığı adalet kavramı, 1. Timoteos 2’de erkek önderlik düzeniyle ilgili verilen buyruğu yürürlükten kaldırmaz.
Bu makale ile hedefimiz argümanların nasıl değerlendirilebildiği dair bir örnek göstermektir. Bu amaçla, güncel ağırlığı olan bir örnek olarak kadınların erkekler üzerinde egemenlik sahibi olmasını ve kilisede onlara öğretiş vermesini destekleyen bazı argümanları irdeledik.
Sonuç olarak, edebi bağlamı da dikkate aldığımızda, Kutsal Kitap teolojisiyle birlikte gramer ve söz-dizimiyle uyumlu olarak, bu bölümlere dair yorumumuz, kilisede vaaz hizmeti ve yönetimi konusunda erkek önderliğini onayladıkları yönündedir.
Aynı zamanda, bilhassa kadınların hizmetlerinin teşvik edilmesi ve saygı gösterilmesi gerektiği konusundaki bazı noktaların kiliselerimizde anlaşılmasının ve uygulanmasının önemine inanıyoruz. Sonunda erkek olsun kadın olsun, Mesih uğruna yaptıklarımız aslında Mesih’teki kimliğimiz karşısında sönük kalır (Luk. 10:20).
- 1“Davamızı Dürüstçe Görelim: Hatalı Argümanlardan Kaçmanın Yolları”, e-manet, sayı 58 (Nisan-Haziran 2020), s. 14-18.
- 2“The Biblical Basis for Women’s Service in the Church”, CBEinternational http://www2.cbeinternational.org/ CBE_InfoPack/pdf_files/wright_biblical_basis.pdf > (08.06.2020 tarihinde erişildi).
- 3“Women Seminary Professors: A Response to John Piper”, Patheos https://www.patheos.com/blogs/ euangelion/2018/01/women-seminary-professors-response-john-piper/ > (06.06.2020 tarihinde erişildi).
- 4“About that Verb – AUTHENTEO in 1 Tim. 2”, Patheos https://www.patheos.com/blogs/bibleandculture/ 2018/05/12/about-that-verb-authenteo-in-1-tim-2/ > (06.06.2020 tarihinde erişildi).
- 5“Women as Church leaders: An egalitarian view on women preaching and pastoring”, Christianpost https://www.christianpost.com/news/women-as-church-leaders-an-egalitarian-view-on-women-preaching-and-pastoring.html > (06.08.2020 tarihinde erişildi).
- 6Kathy Keller, Jesus, Justice and Gender Roles (Grand Rapids, Michigan: Zondervan 2012), s. 18, 19.
- 7“Interview with Andreas J. Köstenberger on 1 Timothy 2:12”, The Gospel Coalition https://www.thegospelcoalition.org/blogs/justin-taylor/interview-with-andreas-j-kstenberger-on/ >(05.06.2020 tarihinde erişildi).
- 8“Should Women Preach in our Churches?”, The Gospel Coalition https://www.thegospelcoalition.org/blogs/kevin-deyoung/women-preach-churches/ > (05.06.2020 tarihinde erişildi).