Ana içeriğe atla

Sitemiz işleyişi için sadece bu siteye ait çerez kullanmaktadır. Üçüncü parti çerez kesinlikle kullanılmamaktadır.
Daha bilgi edinin.

Kitap

Eski Antlaşma İmanlıları ile Yeni Antlaşma İmanlıları

Kurtuluş Eski Antlaşma’da Aynı mıdır?

Yayın Tarihi: 12.04.2015

İki Antlaşma arasındaki ilişkileri inceleme konusu, teologların adanmışlığının ve yöntemlerinin önemli bir ölçütüdür. Bu alanda önemli birkaç konu var: Eski Antlaşma’nın Yeni Antlaşma’da kullanılması, her iki antlaşmadaki kurtuluş meselesi ve Yeni Antlaşma imanlılarının Eski Antlaşma karşısındaki duruşu.

Yeni Antlaşma’ya (İncil) göre insan, İsa’ya iman yoluyla lütufla kurtulur. İsa, kimliği (Tanrı insan), ölümü, dirilişi ve yükselişi sayesinde günahlının kurtarıcısı olmuştur. İsa’nın Kutsal Ruh’u göndermesi, çarmıhta temel atmış olan tarihte nesnel kurtuluş işinin son parçasıydı. İnsanın, Mesih’in çarmıhta tamamladığı kurtuluşu hayatında etkin kılması için Mesih’e güvenmesi yeterlidir.

İnsanın, Mesih’in çarmıhta tamamladığı kurtuluşu hayatında etkin kılması için Mesih’e güvenmesi yeterlidir.

Peki, İsrail’in Mesih’ten önceki durumu neydi? Yahudiler aynı kurtuluşa sahip miydi? Kurtuluşları aynı şekilde mi gerçekleşti? Neden sunu ve adak sunmak zorundaydılar? İnsanlar Eski Antlaşma zamanında Yasa’nın gereklerini yaparak mı, kurtuldular ve sadece Yeni Antlaşma zamanında mı lütufla kurtuldular? Bu makale bu soruların bir kısmına kısa cevaplar vermeyi amaçlamaktadır. Bu sorulara cevap verirken en doğal önerme, Yeni Antlaşma imanlısının, Eski Antlaşma imanlıları hakkında ne düşündüğünü sormaktır. Umudum şu ki, Eski ile Yeni arasındaki ilişkileri anlamak, Yeni Antlaşma imanlısına Eski Antlaşma’yı okumak, anlamak, hayatına doğru bir şekilde uygulamak için daha büyük bir istek verecektir.

Eski Antlaşma’nın bizzat kendi hakkında yaptığı tanıtım, bizim Eski Antlaşma’ya bakış açımızda ve Eski Antlaşma’nın Yeni Antlaşma ile bağlantılı olarak doğru kabul ettiğimiz noktalarda birinci önceliğe sahip olmalıdır. Birinci ve muhtemelen en önemli açıklama Tevrat kelimesidir. Tevrat, “kanun, şeriat” kavramından çok daha geniş bir anlama sahiptir. Tevrat için daha iyi tanımlama, “talimat, öğretiş” olabilir; yani Tanrı’yla antlaşmaya dayanan ilişki içindeki halkın nasıl davranması gerektiğini gösterir. Buna örnek olarak Yasa’nın Tekrarı 4:5-8 ayetleri gösterilebilir. Ingalls, uzunca araştırmasında şu sonuca varır: “Tevrat, Tanrı’yla bir pazarlık aracı değildir, bir ilişki belgesidir. Tanrı’nın İbrahim’e vaat ettiği bereketlerin nasıl gerçekleşeceğini anlatan bir ‘talimatlar’ kitabıdır.”1 Kutsal Yasa, Tanrı’yla Mısır’dan çıkış aracılığıyla antlaşma ve kurtuluş ilişki içersinde olan halka verilmiştir. Yasa bu ilişkiyi tanımlar.2

Kurtuluş Eski ve Yeni Antlaşma’da Aynı mıdır?

Ryrie’nin buna güzel bir cevabı var: “Kurtuluşun temeli her çağda Mesih’in ölümüdür; kurtuluş için gerekli olan şart her çağda imandır; imanın her çağdaki objesi Tanrı’dır. İmanın içeriği, farklı teoloji dönemlerinde farklılıklar gösterebilir.”3

Kurtuluş Eski Antlaşma’da geniş bir kavramdır. Düşmandan, sıkıntıdan, doğal afetlerden ya da ölümden kurtuluşu, ayrıca ruhsal kurtuluşu kapsar. Ross şöyle der: “Sonuç olarak, tüm Eski Antlaşma boyunca İsrail’in arzuladığı ya da keyfini çıkardığı kurtuluş, Tanrı’nın halkı olarak bu dünyadaki hayatla ilgili antlaşmanın bereketleri ve vaatleriyle ilgilidir.” Bu durum, bireysel günahtan kurtulmanın gerekli olduğunu inkâr etmek anlamına gelmez; bireysel günah kavramı Eski Antlaşma’da da vardır ve açık şekilde anlatılır; fakat ana konu antlaşmaya dayanan hayattır; yani Tanrı’nın kendi halkını vaat edilmiş topraklarda bereketlemesidir.4 Düşmandan veya doğal afetlerden kurtuluş, İsrail’in antlaşmaya dayanan hayatının bir parçasıdır. Eski Antlaşma’da gelecek hayat, diriliş ya da cennet konusu çok seyrek işleniyor. Eski Antlaşma imanlısının ümidi, vaat edilmiş topraklarda bereketli bir hayat sürmektir (bkz. Lev. 26:1-13; Yas. 28:1-14). Gelecek hayat ve yenilenme kavramı Eski Antlaşma’da da vardır.Bunlardan “yenilenme”, örneğin, “yüreğin sünnet edilmesi” gibi benzetmelerle işlenir. Ne var ki Eski Antlaşma’nın odaklandığı konu başkadır. 

Kurtuluşun temeli her zaman, hem Eski hem de Yeni Antlaşma’da Mesih’in ölümüdür

Kurtuluşun temeli her zaman, hem Eski hem de Yeni Antlaşma’da Mesih’in ölümüdür (bkz. Rom. 3:21-26). Ancak bu, Eski Antlaşma imanlısının Mesih’e güvendiği (iman ettiği) anlamına gelmez. Aşamalı vahiy bu şartı henüz açıklamış değildir. Ne var ki, Mesih’in ölümü, Tanrı’nın günahları bağışlaması için tek objektif (nesnel) temeldir.   

Kurtuluş için gerekli olan şart, her zaman imandır. Olmak zorundadır; insan, Eski Antlaşma döneminden Yeni Antlaşma dönemine gelene kadar değişmemiştir. Günah hâlâ Tanrı ile insan arasındaki ilişkiyi bozan etkendir; Tanrı’yı hoşnut etmenin önündeki engeldir. İnsan Tanrı’nın kanununu yerine getiremez ve bu yüzden kendini kurtaramaz. (bkz. Rom. 7:13-25; 8:5-9). İman, hem Eski Antlaşma’da hem de Yeni Antlaşma’da aynıdır: Tanrı’nın güvenilir karakterine ve vaatlerine güvenmektir. Yeni Antlaşma imanlısı için bu vaatler Mesih’in kendisine ve kurtuluşta sağladıklarına odaklanmıştır (bkz. 1Ko. 1:30); Eski Antlaşma imanlısı için ise bu vaatler antlaşmanın bereketleriyle ilgilidir. İman bir itaat adımıdır; ilk adım, antlaşmayla ilgili vahiylere ait ek itaatlere yol açar (bkz. Rom. 1:5). 

Yeni Antlaşma imanlısı için imanın içeriği Mesih’in kendisidir. Eski Antlaşma imanlısının kurtulması için Mesihsel bir vaade imanın varlığından söz etmek güçtür. Eski Antlaşma’da imanın objesi çok geneldi; Tanrı’yla olan ilişkileri açıklayan temel prensiplere dayanırdı (örn. Sunu sistemi).

Sununun Eski Antlaşma’daki İşlevi Nedir?

Whitcomb Eski Antlaşma döneminde sunulan sunuları “geçici, sınırlı, dışsal ve hukuki sayar; yani bu sunular ebedi, sınırsız, içsel ve kurtarış gücüne sahip değildir.”5 Sunu sistemi sayesinde İsrailliler toplu ve bireysel olarak, günahları affedilmiş bir şekilde İsrail’in kutsal Kralı’nın (Tanrı’nın) huzuruna çıkma fırsatına ve imkânına sahip olurlardı. 

Sunuların birkaç işlevi Feinberg6 tarafından açıklanır. Yeni Antlaşma imanlısı tarafından pek fark edilmeyen, fakat Eski Antlaşma imanlısının devamlı aklında olan şey, sunuların teokratik ve devlet yönetimindeki işlevidir. İsrail halkı Tanrı’yla antlaşma ilişkisi içinde olan bir ulustu. Bireysel günahlar hem ulusu hem de bireyin ulusla ilişkisini etkilerdi (Yşu. 7’de sözü edilen Akan’ın günahı ya da 1Kr. 12 – 14. bölümlerinde anlatılan kralların günahları buna örnektir). Bireyin toplum tarafından tekrar kabul edilip teokratik düzenin bereketlerine yeniden kavuşması için gerekli fidyeyi sağlayan bir sunu sunulurdu.

Sunular, özellikle günah ve suç sunuları, günahlının Tanrı’yla olan ilişkisini düzelten araçlardı.

Sunular, Mesih’in tam ve kusursuz sunusuna işaret eden simgesel (tipolojik) bir öneme sahipti. İbraniler kitabı, Mesih’in sunusuyla Eski Antlaşma sunuları arasındaki sürekliliği ve süreksizliği (bağlantıyı ve bağlantısızlığı) gayet iyi anlatır (8 – 10. bölümler). Eski Antlaşma sunuları ebedi ve nesnel bir etkiye sahip olmamakla birlikte, gerçekte Mesih’in sunusuna benzer etkilere sahipti, mesela Tanrı’nın gazabını yatıştırması ve Tanrı’yla barıştırma, sununun en önemli etkilerindendir. Kutsal olan Tanrı’yla insan arasındaki ilişkinin tamiri için sununun böyle bir etkiye sahip olduğunu düşünmekten başka bir açıklama yoktur.

Sunu sunmak, Eski Antlaşma imanlısının ibadet faaliyetlerinin önemli bir kısmıydı. Kurtulmuş  olan, kurtarıcısı ve kralı olan Tanrı’ya yaklaşmak isteyen bir kimse, bunu antlaşma gereğine göre yapmak zorundaydı. İsrail ordugâhındaki düzen ve Tapınma Çadırı’ndaki bölmeler, Eski Antlaşma imanlısına açıkça şunu hatırlatıyordu: Tanrı’ya yaklaşmak için kâhinlik ve sunu sisteminin aracılığına muhtacım. Üç büyük bayram sırasındaki tapınma, çok sayıda sunu sunulan özel zamanlardı (Yas. 16; Lev. 23).

Sunuların kurtuluşla ilgili özelliği de var. Eski Antlaşma’nın ilk döneminin kurtuluş (yani kişinin doğru sayılması) düzeninde sunu yer almakla birlikte, temel işlevi “kutsal kılınma” döneminde görülür. Sunular, özellikle günah ve suç sunuları, günahlının Tanrı’yla olan ilişkisini düzelten araçlardı. Yakmalık, tahıl ve esenlik sunuları, daha çok bireyin takdis edilmesi içindi ve antlaşmaya sadık bir hayatın parçasıydı. Yukarıda sözü edilen kurtuluş, Tanrı’ya ve sunu aracılığıyla bireyin Tanrı’yla ilişkisini devam ettirmeye imanla ilgilidir. Sunu kurtuluş sağlamıyordu; tıpkı Yeni Antlaşma’da iyi amellerin (hayırlı işlerin) kurtuluş sağlamaması gibi. Kurtaran Tanrı’dır. Sunuyu sunan kişi, Tanrı’nın sunuyla ilgili olarak söylediklerinin doğru olduğuna güvenir.

Feinberg bu durumu şöyle özetler: “… sunu, Tanrı’yla uyum içinde kalmanın tek yeterli aracıydı. Tanrı’nın kendi takdiriyle belirlediği dönemde uygun bir araçtı.”7 Averbeck de benzer ifadeler kullanmıştır: “O sunular, İsrail halkı ile Tanrı arasındaki antlaşmayla ilgiliydi. Konu ruhsal kurtuluş değildi. Bu nedenle Eski Antlaşma’daki hayvan sunusu ile Yeni Antlaşma’daki Mesih’in sunusu, belirlendikleri amaca uygun olarak etkindir (ve tamamen farklı seviyelerde).”8

İmanlının Eski Antlaşma’yla ilgili rolü

Fruchtenbaum, Kutsal Yasa’nın amaçlarını şöyle sıralar: Kutsal Yasa Tanrı’nın kutsallığını, ölçütlerini ve karakterini gözler önüne serer; Kutsal Yasa, İsraillileri diğer halklardan ayırır (arınmayla ilgili kurallara uyarak), halkın Tanrı’yla olan antlaşma ilişkisini açıklar, bireysel ve toplumsal tapınmayı düzenler. Günaha gelince, Kutsal Yasa günahın artmasına yol açar, günahı açıklar ve insanın kendini kurtaramayacağını açıkça ortaya koyar.9

Romalılar 6 – 8; Galatyalılar 2:11 – 4:7; 5:2-5,13-25 ve 2. Korintliler 3:4-11 gibi bölüm ve ayetler, Yeni Antlaşma imanlısının artık Kutsal Yasa’nın hükmü altında olmadığını gösterir. Peki, bu ne demektir? Bazıları Kutsal Yasa’nın üçlü yönüne dikkat çeker; yani imanlı artık toplumsal ve törensel yasaların altında değildir, fakat Tanrı’nın belirlediği ahlaksal yasanın altındadır. Ne var ki bu tez bir incelemeye tabi tutulduğunda çöker. Böyle bir görüş ifade edilir ama savunulmaz, ayrıca Eski Antlaşma’da bulunan bireysel yasalar arasında çok keskin ayrımlara yol açar. Aynı şekilde On Buyruk’un hâlâ geçerli olduğunu ama öteki yasaların geçerli olmadığını ileri süren görüşler de pek tutarlı değildir. Eski Antlaşma’da bu konuda kesin ayrımlar yapılmaz. Kaldı ki, bu ayrımları yapabilecek niteliklere sahip olan kim? Ahlâki olmayan kanun mu var? Yakup 2:10, Kutsal Yasa’yı açıkça bütüncül bir sistem olarak savunur.10

Yeni Antlaşma imanlı-sının artık hiçbir şekilde Kutsal Yasa’nın yetkisi altında olmadığı anlaşılıyor

Romalılar ve Galatyalılar mektuplarının dili keskin ve açıktır. Aşamalı vahiyden ve yeni bir antlaşmadan söz edildiği zaman Romalılar 6 – 8; Galatyalılar 2:11 – 4:7; 2. Korintliler 3:2-11 ve İbraniler 7. bölüm gibi bölüm ve ayetlerden, Yeni Antlaşma imanlısının artık hiçbir şekilde Kutsal Yasa’nın yetkisi altında olmadığı anlaşılıyor. Aslında İbraniler 7. bölüme göre, eğer kâhinlik düzeni sürseydi, İsa’nın kâhinliği (çarmıhtaki sunusu dahil) etkili olamazdı.11 Buradaki anahtar sözcük “otorite, yetki”dir. Eski Antlaşma döneminde Kutsal Yasa’yı ihlal eden bir Eski Antlaşma imanlısı, mesela durum yasasını açıklayan Mısır’dan Çıkış 21-23’te belirtilen suçu işlediğinde cezasıyla karşı karşıya kalırdı. Ancak Yeni Antlaşma imanlısı, Mesih’le olan Yeni Antlaşma ilişkisinden dolayı böyle bir cezayla karşı karşıya kalmaz. Dorsey bunu gayet güzel özetler:  “… Yasal olarak Sina’da yapılan antlaşmanın 613 şartından hiçbiri Yeni Antlaşma imanlısını bağlamaz, ahlaki kurallar da buna dahildir. Ne var ki vahiysel ve pedagojik anlamda 613 şartının hepsi bağlayıcıdır, törensel ve toplumsal yasalar da dahildir buna.”12

Bunların hiçbiri, imanlının yasadan bağımsız olarak yaşayabileceğini ima etmez; yasanın imanlı için yararsız olduğunu da söylemez. Kutsal Yasa Tanrı’nın sözü olarak kalır ve imanlı 2. Timoteos 3:16-17’deki tüm gereklilikleri yerine getirir. Aslında Pavlus bu ayetleri yazarken Eski Antlaşma’yı düşünerek yazdı. Yeni Antlaşma, Mesih’le özdeşleşmiş olarak ve imanlıda yaşayan Kutsal Ruh’un imanlıyı, Mesih’i örnek alarak ve O’nun öğretişine göre yaşayarak Tanrı’yı hoşnut eden bir hayata yönlendirdiğini vurgular (bkz. Mat. 5:17-20; Gal. 6:2; Rom. 8:4).13

Eski Antlaşma’yı, Yeni Antlaşma İmanlısı olarak Yorumlamak

Herhangi bir metni uygun şekilde yorumlamak için ihtiyaç duyulan normal yorumbilimin ötesinde, yani tarihsel, gramere bağlayan, teolojik yorumbilimin ötesinde, Eski Antlaşma’ya normal bir yaklaşımda ele alınması gereken son derece önemli birkaç nokta vardır. Bunlardan biri, “İbrahim’in soyu”, “seçilmiş halk” ve “Yahudi” gibi sözcüklerin kullanımıdır. Feinberg bu sözcüklerin olası kullanım amaçlarını açıklar: Etnik veya biyolojik anlamda, siyasi anlamda (1. anlama yakın), ruhsal bir anlamda ve simgesel bir anlamda. “Bütün bu anlamlar her iki Antlaşma’da etkindir, hiçbir anlam (özellikle ruhsal) ötekilerden daha önemli değildir, hiçbir anlam ötekilerin anlamını ve imasını yok saymaz.”14

Özetle, Eski Antlaşma’nın yorumlanması, peygamberliklerin yerine gelmesinin çok ötesinde bir uğraştır. Eski Antlaşma analojik ve tipolojik metinler içerir. Eski Antlaşma, bazen Yeni Antlaşma’daki savları desteklemede, bazen de Yeni Antlaşma’daki örnekleri tasvir etmede kullanılır. Yeni Antlaşma, Eski Antlaşma şartlarını onaylayabilir, değiştirebilir, bir kenara koyabilir veya tamamen ihmal edebilir. Yeni Antlaşma imanlısı için antlaşma hayatı Yeni Antlaşma’da tanımlanmıştır. Bu antlaşmaya Tanrı huzurunda sadakat borcumuz var; Kutsal Kitap imanlıları olarak Eski Antlaşma’dan aldığımız bilgilerle sevinir ve Tanrımız hakkında aydınlanırız.15

Halkına verdiği vahiy için Tanrı’ya şükürler olsun.

  • 1Alan D. Ingalls, “Law and Liberty:  What’s a Christian to Do?” (Yayımlanmamış ders notları, Eski Antlaşma Yorumu, Baptist Bible Seminary, Aralık 2002) , s.4.
  • 2A.g.e., s. 7.
  • 3Charles C. Ryrie, Dispensationalism (Chicago, Illinois: Moody, 1995), s. 115.
  • 4Allen P. Ross, “The Biblical Method of Salvation:  Discontinuity”, Continuity and Discontinuity, ed. John S. Feinberg (Westchester, Illinois:  Crossway, 1988), s.163. İsrail için ‘bu dünya’ vaat edilmiş toprakları kast eder. Antlaşma vaatleri, hem İbrahim’le yapılan antlaşmada hem de Sina Dağı’nda yapılan antlaşmada sıralanan ‘vaatlerdir (bkz. Yas. 28-30).
  • 5John C. Whitcomb, “Christ’s Atonement and Animal Sacrifices in Israel,” Grace Theological Journal 6/2 (Sonbahar 1985),  s. 209.
  • 6John S. Feinberg, “Salvation in the Old Testament”, Tradition and Testament, ed. John S. ve Paul D. Feinberg (Chicago, Illinois: Moody, 1981), s. 59-75.
  • 7A.g.e.,,” 71.  Özgün kaynak  Hobart Freeman, “The Problem of Efficacy of Old Testament Sacrifices,” Bulletin of Evangelical Theological Society 5 (1962), s. 73.
  • 8Richard  E. Averbeck, “An Exegetical Study of Lev 1:4 with a Discussion of the Nature of Old Testament Atonment,” (yayımlanmamış ilahiyat yüksek lisansı tezi, Winona Lake, Indiana:   Grace Theological Seminary, 1977), s. 68.
  • 9Arnold Fruchtenbaum, Israeology (Tustin, California:  Ariel Ministries, 1989), s. 589.
  • 10A.g.e.,, s. 641-42.
  • 11A.g.e.,, s.  645.
  • 12David A. Dorsey, “The Law of Moses and the Chrisitan:  A Compromise,” Journal of the Theological Society  34/3  (Eylül 1991), 324-25. Bu ‘vahiysel ve pedagojik’ bağlayıcılığı açıklar: “Tanrıbilimsel gerçekleri belirlemek, yanlış anlaşmaları düzeltmek, yanlış davranışları ifşa edip düzeltmek ve Hristiyanların praktik, kişisel doğruluk konusunda eğitilmesi konusunda yararlı.” A.g.e., s. 331.
  • 13Bu makalenin inancı şudur: Yeni Antlaşma’nın aracı ve Mesih olarak İsa’nın kendi öğretişinde getirdiği yeni vahiy ve çarmıhta yaptığı hizmetin ışığında Eski Antlaşma’yı doğru yorumlayabilme yetkisi var.  Dahası, İsa’nın kimliği ve yaptıkları mektupların aracılığıyla kilisede çeşitli durumlarda anlatılır ve uygulanır. Hiçbir mektup imanlının karşılaşacağı her durum için tam bir vahiy vermez. Pavlus ve diğer yazarlar şöyle bir vahiy verir: İmanlı Kutsal Ruh’a göre yaşadığı sürece, Yeni Antlaşma’nın değinmediği durumları ve sorunları ahlaki çıkarımlarda bulunarak ve Kutsal Ruh’un yönlendirişiyle çözebilir.
  • 14John S. Feinberg, “Systems of Discontinuity,” Continuity and Discontinuity, ed. John S. Feinberg  (Westchester, Illinois:  Crossway, 1988), s. 73.
  • 15Ingalls, “Law or Liberty,” s. 9,10.
  • Telif Hakları © 2015
  • Ken Wiest
  • Tüm Hakları saklıdır. İzin ile kullanıldı.
İlk yayınlama: e-manet Sayı 38 (Ocak - Mart 2015), s. 9–13.