Ana içeriğe atla

Sitemiz işleyişi için sadece bu siteye ait çerez kullanmaktadır. Üçüncü parti çerez kesinlikle kullanılmamaktadır.
Daha bilgi edinin.

Kitap

Müjde’yi Duymayanlar Kurtulabilir mi?

Yayın Tarihi: 11.01.2021

Çoğumuz Tanrı’nın sevgisini duyduktan sonra Mesih’e güvenmeye yöneldik. Bu denli sevilmekten zevk duyarız ve Tanrı’nın seçtiklerinden biri olduğumuza seviniriz. Ama Kutsal Kitap’ı öğrenmeye devam ettikçe ilahiyatta ima edilenler doğruluk ve adaletle ilgili algımıza ters gelebilir. Bu konulardan biri de budur: “Müjde’yi duymamış insanlar cehenneme gidecekler mi?” Burada asıl konu Tanrı’nın adaleti ve insanları sevmesidir. Bu makale aslında hem bu konuyu hem de başka zor konuları anlamamızı sağlayabilecek bir metodu açıklar. İzleyeceğimiz metot belirli bazı soruları sormaya dayalıdır. Sorular şöyle:

Tanrı kurtuluş ve yargı konusunda her zaman ve herkese adil, merhametli, lütufkâr ve sevgi dolu davranır.

  1. Konu tam olarak ne?
  2. Kutsal Kitap’tan konu hakkında ne biliyoruz?
  3. Kutsal Kitap’taki bildiklerimizden hangi çıkarımlarda bulunabiliriz? 
  4. Kutsal Kitap’ın açıklama yapmadığı noktada “bilmiyorum” demeliyiz. 

Konu tam olarak nedir? 

Müjde’yi duymamış olanlara ne olacak? İsa’ya güvenme fırsatı olmamış birini Tanrı cehenneme gönderecek mi cidden? İsa’nın onlar için öldüğünü öğrenme fırsatı olmadığı halde onları kurtarmamak adil mi?

Kutsal Kitap’tan konu hakkında ne biliyoruz?

Tanrı sevgidir, adil, iyi, merhametli ve hikmetlidir. Dünyada yaşanan olayları yorumlarken bu sıfatları görsek de görmesek de, böyle algılasak da algılamasak da, Tanrı’nın planı ve yaptıkları hep bu nitelikleri yansıtır. Hiçbir zaman Tanrı hiçbir sıfatını göz ardı etmez. Yani Tanrı kurtuluş ve yargı konusunda her zaman ve herkese adil, merhametli, lütufkâr ve sevgi dolu davranır (Mez. 103; 104; 139 ve 145).

Romalılar 1:18-32’e göre, Tanrı’nın “doğa”da açıkladığı vahiy, Tanrı’yı tanımak konusunda insanların “bahanesi”nin olmamasını sağlamaya yeterlidir. Herkes Tanrı’yı tanır ama O’na teslim olmaz, O’nu yüceltmez, O’na şükretmez. Günahlı insan Tanrı’ya yaklaşmak istemez, Tanrı’nın isteğini yerine getirmeye yanaşmaz. Özerk olmayı, kontrolün kendi elinde olmasını ister. Neyin iyi neyin kötü olduğuna kendisi karar vermek ister. Hem Yahudi olmayanlar (Rom. 1) hem de Yahudiler için geçerlidir bu (Rom. 2).   Romalılar 2. bölüm aslında Pavlus’un argümanına katkıda bulunur: “Herkes günahlı ve Tanrı’nın yargısını hak eder” (2:12-16). Romalılar 1’e göre Yahudi olmayanlar Tanrı’nın bildirdiği vahye doğru karşılığı vermezler (1:19-23), bunun yanı sıra Romalılar 2. bölümde Yahudilerin de kendilerine bildirilen vahye (Eski Antlaşma’ya) doğru karşılık vermedikleri belirtilir (Rom. 2:17-29). Tanrı’nın yargıları “tarafsız, adil ve kişinin yaptıklarına göre”dir, niyetlere göre değil. Kimse zaten doğru olanı yapmaz (Rom. 3:10-20).

Tanrı’ya giden tek gerçek yol İsa’dır. İnsan ancak ve ancak İsa Mesih’e güvenerek kendi günahından kurtulup Tanrı’ya yaklaşabilir (Yu. 14:6; Elç. 4:12). “Tanrı’yı genel olarak tanıyor” veya “Tanrı’yı arıyor” olmak bu kurtuluşa yeterli değil. İlk adım sayılırlar ama nihayetinde insanın İsa’yla ilişkisi olması lazım.

Kutsal Kitap’ta Tanrı Müjde’yi, Tanrı yolunu öğrenmek isteyen kişiye gönderiyor (örn. Elç. 10:9-48). Ayrıca Tanrı dünyanın coğrafyasını ve insanların bulunduğu yerleri (memleketleri) insanların Tanrı’yı aramaları için belirlemiştir (Elç. 17:24-27). Tanrı herkese yakındır (Yer. 23:23-24) ama çoğu kişi O’nu reddeder ve Tanrı’nın yerine kendini koyar (Rom. 1:18-23). Tanrı insanları Müjde’yle kendine “çeker” (Yu. 6:37-45); Kutsal Ruh’un “ikna gücüyle” de çeker (Yu. 16:7-10). Yine de insanlar Kutsal Ruh’a direnebilir (Luk. 7:30; Elç. 7:51).

Herkes kendisine sağlanmış bu kurtuluşa karşılık vermekle sorumludur.

Tanrı’nın günahkârları cehenneme göndermesi adil bir cezadır. Herkes günahkârdır (Rom. 3:23; 5:12-14) ve adil Tanrı tarafından yargılanmayı hak eder (2Se. 1:6-10). Vahiy’de bulunan ilahilerde bile (11:16-18; 15:3-4 ve 16:5-7) Tanrı’nın yargılarının haklı olduğunu belirtilir. Durum farklı olsaydı ve bazılarının düşündüğü gibi Tanrı’nın herkesi affetmesi gerekiyor olsaydı, Tanrı’nın adaleti de hiçe sayılırdı. Açıkçası Tanrı kurtuluş sağlayarak müdahale etmeseydi, herkesi cehenneme gönderseydi, çok adil bir karşılık olurdu. İnsanların Tanrı’nın yargıları karşında verdiği tepkiler kendi yüreklerini açığa çıkarır. Buna dikkat edelim: Yargılanan insanlar, yargıların Tanrı’dan geldiğini bilerek yine de tövbe etmez, kötülük yapmaya devam ederler (Va. 9:20-21 ve 16:9).

Konuyla ilgili hangi çıkarımlarda bulunabiliriz?

 Herkes kendisine sağlanmış bu kurtuluşa karşılık vermekle sorumludur (2Ko. 6:2). İsa Mesih’e iman etmeme sebebi olarak “uzak yerlerde bulunan ve İsa’dan haberi olmayan kişilerdi” cümlesinin bir bahane olarak kullanması veya Tanrı’nın planında bir kusur olarak gösterilmesi küstahlıktır ve günahın ta kendisidir. Özerk insan, kötünün ve iyinin ne olduğuna kendisi karar vermiş olur.

Bizler mutlak yetkili, adil ve bilge Tanrı’nın bu insanlara Müjde’yi ulaştırmak için ne yaptığını tam olarak bilemeyiz. Ama herkesin yüreğinin nasıl olduğunu biliriz (Yer. 17:9). 2. Selanikliler 2:10-12’deki sıraya dikkat edin: Tanrı’ya inanmak, gerçeği kabul etmek istemeyen insanlar söz konusu olduğunda, RAB yargısını “kesinleştirmek” üzere yalanlar ortaya çıkartır, böylece bu insanların kaderi belli olur. Bunun yanı sıra başka bir önemli noktaya dikkat edelim: Belli ayetlerde Tanrı’nın adaleti sorgulanır (2Pe. 3:9; Hez. 18), Tanrı’nın bunlara cevapları da bellidir: İnsanların kendileri sorumludur. Tanrı bu insanların yaptıklarını yargılamakta haklıdır. Bunun ışığında şunu da söyleyebiliriz: Tanrı insanların kurtulmasına fazlasıyla fırsat tanır. Mezmur 19:1-7 ve Romalılar 1:18-23’te açıklandığı gibi, Tanrı kendini insana her gün tanıtır.

Diğer yandan şunu da düşünelim: Tanrı’nın iman etmeyen ve paklanmış olmayan günahkârların cennete girmesine izin vermesi adil ve iyi olur muydu? Cennette caniler ve hırsızlarla birlikte olmak ister misiniz? Suçların, günahların cezalandırılmadığını görmek bize neler hissettiriyor? Mesela bir dolandırıcının cezasız serbest bırakıldığını gördüğümüzde adalet sistemi hakkında ne diyoruz?

Tanrı kimin iman edeceğini görür. Kimin Müjde’ye doğru karşılık vereceğini de görür ve bu insanlara Müjde’yi gönderir. Yani Müjde’yi duyup İsa’ya iman edecek hiç kimse cehennemde olmayacak (Rom. 8:28-30).

Kimse kilisenin eksik müjdelemesinden ötürü cehennemde bulunmayacak. Kimse coğrafi kısıtlılıktan ötürü cehennemde olamaz. Nihai olarak insanın kurtuluşu Tanrı’nın işidir.

Kurtuluş tamamen Tanrı’dan olduğuna göre (2Ko. 5:18) müjdelemenin kime ulaşması gerektiği de O’nun sorumluluğundadır.  Yani iman edecek kim olursa olsun, nerede olursa olsun, Tanrı ona Müjde’yi mutlaka ulaştıracaktır. Melkisedek ile Kornelius buna güzel örneklerdir (Yar. 14 ve Elç. 10); Yunus ve Asurlular da başka açıdan buna örnektir.

Bundan ayrı başka bir görüş, bazı ayetlerin “ölüm”den sonra insanların “ikinci şansı” olacağı yorumuyla ilgilidir (1Pe. 3:19 vd. ve 1Pe. 4:6). Halbuki o ayetlerin bağlamına bakıldığından bundan farklı bir anlama geldiğini görürüz. 1. Petrus 3. bölüm Nuh’un zamanıyla ruhlarla ilgilidir. 1. Petrus 4:6’daysa, yakın zamanda “ölmüş” insanlara kendileri henüz hayattayken Müjde’nin “verilmiş” (fiil geçmiş zamandır) olduğunu görürüz. Yani İsa’nın ölmüş insanlara Müjde’yi duyurması söz konusu değildir. Zaten bu fikir yukarıda yazılan gerçeklere ters düşer.

Kurtuluş tamamen Tanrı’dan olduğuna göre müjdelemenin kime ulaşması gerektiği de O’nun sorumluluğun-dadır.

Sonuç olarak kurtuluş tek şarta bağlıdır: İsa’ya güvenmek. Başka hiçbir yol yeterli gelmez. Hiç kimse kurtuluşu hak etmez, her insan cehennem gazabını hak eder, Tanrı’nın adil yargısını hak eder. Müjdeleme kilisenin sorumluluğu, fakat bireyin kurtuluşundan kilise sorumlu değil. Ölümden sonra insanın İsa’ya iman etme fırsatı yoktur. Demek ki insana sonsuz varış yerini belirlemek için yalnız bu dünyadayken fırsat tanınır.

Kutsal Kitap’ın açıklama yapmadığı noktalarda “bilmiyorum” demeliyiz

Bizim her zaman Tanrı’nın sözüne bakmamız gerekir ama şunu da unutmamak lazım, Tanrı’nın sözü aklımıza gelen her soruyu yanıtlamaz. Bazı konular hakkında, özellikle bizi ciddi ölçüde ilgilendiren bazı konular hakkında tamamen açık bir yönlendiriş yok. Örneğin, bebeklerin ölümden sonraki durumu veya özürlülerin durumu Kutsal Yazılar’da açıkça bildirilmez. Böyle konular söz konusu olduğunda Kutsal Kitap’ın sessiz kalışını kabul edebilir, “teolojiden çıkarım”lar neyse, söyleyebiliriz.

Bebeklerin ve özürlülerin durumu için Kutsal Kitap’ta belli bir söz olmasa da, konuyla alakalı olabilecek bildiğimiz teolojik gerçekler bunlardır:

  1. İsa’nın ölümü ve dirilişi herkesin günahları içindir. İsa bebeklerin ve özürlülerin yerine öldü (1Pe. 3:18; Gal. 3:13-14; 1Ti. 2:5-6; 2Ko. 5:21).
  2. Tanrı hiç kimsenin mahvolmasını istemez; herkesin tövbe etmesini ister (2Pe. 3:9).
  3. Dünyaya gelen herkes Adem’e aittir, yüreği günahkârdır; pırıl pırıl bir insan yoktur (Rom. 3:9-20; 5:12-14).
  4. Tanrı’ya giden tek gerçek yol İsa’dır. İnsan ancak ve ancak İsa Mesih’e güvenerek kendi günahından kurtulup Tanrı’ya yaklaşabilir (Yu. 14:6, Elç. 4:12). Kişinin Müjde’yi anlayıp İsa’ya iman etmesi gereği söz konusu olduğuna göre, “anlama” ve “iman etme” kapasitesinin olduğunun da varsayıldığı anlaşılmaktadır.
  5. Tanrı, seçtiği herkese Müjde’yi bir şekilde ulaştırır (örn. Elç. 10).
  6. Tanrı lütufkâr, merhametli, adil ve kutsal ve de bilgedir.
  7. İnsanların yargılanması kitaplarda yazılanlardan gelir; Rab bize cennete girmenin yaşam kitabına bağlı olduğunu bildirmiştir (Va. 20:11-15).
  8. Ebedi ölüm İsa’ya iman etmemekle birebir ilişkilidir (Va. 20:11-15; Yu. 3:18). Adem’den miras günahlılık ile insanın kendi günahlarından ötürü hak ettiği ebedi ölüm İsa’nın ölümü sayesinde telafi edildi (Rom. 5:12-21). Kutsal Kitap hayatta karşılaşacağımız her durum ve tecrübe için bir açıklama vermiyor. Yine de tam bir yönlendiriş göremediğimiz bir konuda Tanrı’nın karakterine güveniyoruz. Unutmayalım ki Tanrı’nın bizim adalete ve sevgiye dair kendi fikirlerimizi tatmin etmesi gerekmez. Tanrı O’dur, biz Tanrı değiliz. Ama kurtuluşumuz için kendini feda eden Tanrı’nın her zaman doğru ve iyi olanı yaptığına ve yapacağına güvenebiliriz.

  • Telif Hakları © 2021
  • Ken Wiest
  • Tüm Hakları saklıdır. İzin ile kullanıldı.
İlk yayınlama: e-manet Sayı 61 (Ocak - Mart 2021), s. 5–8.