Ana içeriğe atla

Sitemiz işleyişi için sadece bu siteye ait çerez kullanmaktadır. Üçüncü parti çerez kesinlikle kullanılmamaktadır.
Daha bilgi edinin.

Kitap

Natan Değiliz Ama...

Yayın Tarihi: 13.04.2021

Bir krala günah işlediğini söylemek üzere Tanrı tarafından görevlendirilmek kulağa harika bir “hizmet fırsatı” olarak gelmez! Yetki mevkiinde bulunanlara gerçeği söylemek risk ve gelecekle ilgili belirsizlik getirir. Natan bunu yaşadı; hani, zina yapan Davut’u azarlamak ve tövbe fırsatı sunmak üzere görevlendirilen Natan (2Sa. 12:1-15). Kendisi görevini iyi yaptı ve Davut tövbe etti. Çoğumuz günah işleyen liderlerle yüzleşmeye çağrılmıyoruz. Yine de kilise liderlerinin günahları gazetede manşet haline geliyor bugünlerde.1

Saygı duyduğumuz ve yaptıklarını takip ettiğimiz Hristiyan bir lider günah işlediğinde tepkimiz ne olmalı? Hristiyan liderin günahı ve sonuçlarıyla başa çıkma sorumluluğumuz olmasına karşın bu tür günahlara dair haberler bize ağır gelebilir. Mesih’in izleyicileri olarak nasıl davranmamız gerek? 

Günahı daha iyi anlarsak Müjde’nin nasıl ‘iyi haber’ olduğunu daha iyi kavrarız.

Aslında daha önemli soru şu: Günah teolojimiz nedir? Her gün, çevremizde ve içimizde günahı görüyor, hissediyor, ona karşı çıkıyor ve onunla mücadele ediyoruz. Bazen günahı yeniyoruz, bazen yenik düşüp onun zehirli sonuçlarına katlanmamız gerekiyor. Günahı daha iyi anlarsak Müjde’nin nasıl “iyi haber” olduğunu daha iyi kavrarız. Müjde asıl problemimizin ne olduğunu söyler ve onu çözer. Günah teolojisini anlamamız, bizi sadece ufak tefek değişim sağlayabilen detaylara odaklanmaktan alıkoyar. Ayrıca bu doktrini iyi bilirsek, bizim başkalarının günahlarını ele alırken dengeli olmamızı sağlar. 

Bu makalede, özellikle Hristiyan liderler dâhil olmak üzere, başkalarının günahlarını nasıl ele almamız gerektiğine bakmak istiyorum. Aynı zamanda kendi günahımızı görmezlikten gelmek de istemem. Neden mi? Çünkü bu sorun yalnızca “başkalarında” değil, bende de var! Ve günah beni tam bu tutuma saplanmış bırakarak kör etmek ister!

Günah nedir?

Yaratılış 3’ten günahın aslında insanın iyi ile kötü konusunda karar vermekte özerk olma arzusu anlamına geldiğini anlıyoruz. Teolojik olarak günah “suçluluk” (yani cezaya maruz olma) ve “kirlilik”tir (insan doğasının yozlaşmasıdır). Günahı şu şekilde tanımlayabiliriz: Tanrı’nın isteği olan sözüne itaat etmemek; Tanrı’ya kişisel olarak isyanda olmak (yani sadece “bir kuralı ihlal etmek” değil!). Günah ilişkileri ihlal eder, ilkin insanın Tanrı ile ilişkisini. Bu ihlal ruhsal ölüm olarak nitelendirilir (Ef. 2:1-3). Günah insanın insanla ve insanın doğayla ilişkisini de bozar (krş. Yar. 3:14-19). Günahın sonuçları çok fecidir (Mat. 15:16-20; Rom. 1:24-32; Gal. 5:19-21; Ef. 2:1-3 ve 4:17-19). Kutsal Kitap günahı bu sözcüklerle eşleştirir: utanç, yozlaşma, körlük, şiddet, putataparlık, kibir, şehvet, korku ve inatçı yürek, yani yürek nasırlaşması. Ve tabii ölüm (Rom. 5:12-14)! Günah hem “yasaklanan” bir şey yapmak (cinsel ahlaksızlık, şehvetli bakış) hem de “buyrulan şeyi yapmamak”tır (komşumuzu sevmemek). İlkini, yani yasaklanan şeyi yapıp yapmadığını sınamak kolay (“Yaptım mı?” sorusunu sorarız); ikincisini (“Buyrulan o şeyi yaptım mı?”) daima sınamalıyız ve yaptıkça büyüme söz konusudur (“Bugün komşumu daha da sevdim”). Bütün günahlar kötüdür ve Tanrı’yı üzer, gücendirir; ancak bazı günahlar işleyenin canında veya kilisede yoğun, korkunç ve kalıcı etkiler bırakır.  

Adem’le dayanışmamız yüzünden günahkârız (krş. Yar. 5:1-2). Tanrı bizi haklı olarak “Adem”de “günahkâr” olarak ilan eder (Rom. 5:12-21); ayrıca doğmadan önce bile günahkârız doğamız gereği (Mez. 51:5). Yani biz “günah işlemeden” de günahkârız (doğamız ve konumumuz gereği). Pavlus günahlı doğamızı Romalılar 7:13-25’te iyi açıklar (bkz. ayrıca Yer. 17:9 ve Yar. 6:5). Günahlı doğamız itaat etmek istemez, itaat etme gücü de yok. Günahın kölesiyiz (bkz. Ef. 2:1-3). İnsan Tanrı’ya isyan etmeyi seçer, bize kendini tanıttığı için yani O’nun kendisiyle ilgili vahyinden ötürü O’na şükretmez, O’nu yüceltmez (Rom. 1:18-23). Bunun sonucunda Tanrı dünyayı istediği şekilde yönetmesi için insanı kendi haline “bırakır” (Rom. 1:18’de söz edilen gazabı bu); bu yönetim insanın kararlarında belli olur (Rom. 1:24-32). 

Peki imanlı olan bizler günah işleyebilir miyiz hâlâ? 

Olgunlaştıkça günahımızda ve arzularımızda sayı ve sıklık bakımdan azalma görülmesi gerek.

Mesih aracılığıyla günahın egemenliği kırıldı ve Mesih imanlıları artık doğruluğun kölesi konumundadır ve Kutsal Ruh onlarda konut kurmuştur (Rom. 6:1-7:6; 8:1-11). Günahla mücadelemizi ve tanrısayar hayatı sürdürmek için gereken her şeye sahibiz (2Pe. 1:3,4; Flp. 2:13); Tanrı’nın lütfu bize her şeyi verir, “istek” bile dâhil! Lütuf araçlarını kullanarak yardım alırız: Kutsal Yazıları okuyarak, düşünüp tartarak ve uygulayarak (2Ti. 3:16,17; Yak. 1:22; Rom. 12:2; Flp. 4:8,9), Tanrı’nın sözünü duamızda temel alarak (sağlıklı uygulama için bkz. örn. Yu. 15:7), Kutsal Ruh’un Kutsal Kitap’ı aydınlatarak bizi yönlendirmesiyle (Gal. 5:13-26; Rom. 8:11) ve kiliseye katılıp donatılarak ve hizmet fırsatlarımızı kullanarak (Ef. 4:11-16). Bireyler olarak itaat etmeyi, kötüyü eskiyi “sıyırıp atıp kutsal olanı, iyiyi giyinmeyi”, günahı (alışkanlıklarımızı!) öldürmeyi seçmemiz gerek (2Pe. 1:5-11; Ef. 4:22-24 vd.; Kol. 3:5 vdm). Ama bu sadece “eylemler”le ilgili değil, asıl mesele “yürek” ve onu korumamız gerek (Özd. 4:23; Mat. 15:16-20). Bu koruma aslında yine Tanrı’nın sözünün işleyişine izin vermekle olur (İbr. 4:12,13). Olgunlaştıkça günahımızda ve arzularımızda sayı ve sıklık bakımdan azalma görülmesi gerek.

Oysa Mesih’te olsak da hala günah işlememiz mümkün ve günahımızla uygun şekilde yüzleşmeliyiz (1Yu. 1:5-2:2). Eğer günah bizim için artık bir sorun olmasaydı Yeni Antlaşma’daki buyruklar yazılmazdı! Kutsal Kitap’ta işlediğimiz günahlarla ilgili atmamız gereken adım “tövbe” olarak nitelendirilir. Biz “tövbe ettik” Mesih’e güvendiğimizde; yani İsa’ya güvenmekten bizi alıkoyan herhangi bir şeyle ilgili “fikrimizi değiştirdik”. Bu engellerden bazıları mesela Tanrı, günah, sevap, İsa konusunda toplumun baskısıyla ilgili inançlar veya fikirler olabilir. Ancak tövbe, imanlı olarak kendi günahımızla ilgili güncel “sabit ayar”ımız olmalı. 2. Korintliler 7:2-16’da Pavlus’un sevincini görüyoruz, çünkü Korintliler günahlı bir kardeşe yaptıklarından tövbe ettiler. Buradan ve başka ayetlerden tövbe hakkında dört önemli nokta çıkartabiliriz:

 (1) Günahı açıkça ve dikkatle itiraf etmek (hafife almak, örtbas etmek, mazerete bağlamak değil). Biz bunu yapmalıyız, aynı şekilde başkalarının günahları betimlerken de açık ve net olmalıyız. Kutsal Kitap’ta bu konuda ağır kelimeler kullanılıyorken biz “hafif” kelimeler kullanmayalım. Eğer söz konusu günah korkunç, utanç verici, feci ise biz de kendi itirafımızda veya başkalarının kendi günahlarını itiraf etmeye yardım ederken o kelimeleri kullanalım (1Yu. 1:5-2:2).

(2)  Sonuçlara katlanmak. Günahımız sorunlar doğurur; örneğin ilişkilerimize zarar verir, mesela güven sorunu yaratır. Tövbe, günahımızın sorumluluğunu ve sonuçlarını da kabul etmektir (Örneğin evlilikte güven kaybedilebilir. Tövbe eden eş bunu kabul etmeli ve güveni bir daha kazanmak için uğraşmalı; tabii bu yıllar sürebilir ve bazı durumlarda tekrar kazanılmayabilir). Davut’un yaşadıklarında bunu görürüz.  Davut’un günahtan sonra, özellikle Avşalom’un isyanı sırasında verdiği tepkilerden Tanrı’nın yargısını kabul ettiğini görüyoruz (2Sa. 12:9-23; 15-16. bölümlerde).

(3) Tanzim veya telafi edecek bir şey varsa mümkün olduğunca yerine getirir. Mesela cinsel taciz söz konusu olduğunda mağdurun itibarını geri kazanması mümkün olmayabilir. Ama mahkeme yoluyla kendisine tazminat ödenebilir. Cinsel ahlaksızlık yapan kişi bunu kabul etmeli. Birine herkesin huzurunda iftira attıysak yine herkesin, yani topluluğun huzurunda o kişiye iftira attığımızı itiraf etmeliyiz ve topluluğun huzurunda onun itibarını düzeltmeye çalışmalıyız (2Ko. 7:10-12).

Günahımızı fark eder etmez hemen tövbe etmeliyiz, ertelemek söz konusu olmamalı.

(4) Tövbesinde içten ve kararlı olan kişi söz konusu günahı bir daha işlememek için plan yapar. Biraz aşağıda bu planın bazı parçalarını açıklayacağım. (Pavlus 2Ko. 2:5-11’de böyle kişilerin tövbesine örnek veriyor. Bu kişilerin hatalarının sonuçlarının olması gerektiğinden de ağır olmaması için “tövbe edenin” kiliseye katılmasını sağlamak lazım. Böylelikle “aynı hatayı” yapmayabilirler.)

Günahımızı fark eder etmez hemen tövbe etmeliyiz, ertelemek söz konusu olmamalı. Bekledikçe tövbe daha zor olur.

Yukarıda yazdığım “tövbe ile ilgili” ilk adımlar herkes için geçerli. “Lider” diye başka bir tövbe şekli beklemek söz konusu değil.

Başkalarının günahlarını nasıl ele almalıyız, değerlendirmeliyiz? Günah işleyen kişi özellikle bir lider, pastörümüz, örnek aldığımız biri olursa?

İlkin teolojimize bakmalıyız! O zaman herkesin günah işlediğini, hele de ölene kadar bir şekilde günah işleyeceğini fark ederiz; bu gerçek yeni Hristiyanlar için de geçerli, liderler için de (Rom. 3:9-23; 1Kr. 8:46; Özd. 20:9; Vai. 7:20; Yşa. 53:6). İmanlı insanlar günah işleyebilir yani (1Yu. 1:5-2:2). Belki günah işlemiş kişinin kim veya ne olduğuna odaklandığımız için örneğin bir liderin günahı karşısında şoke olabiliriz, öfkelenebiliriz ama teolojimiz yerindeyse şaşırmayız (‘Böyle bir şey nasıl olur, anlamadım’ demeyiz). Bazı günahlar, özellikle liderlerin günahları ciddi sonuçlar doğurabilir.

Günaha yaklaşımımız iki yönden farklılık gösterir: Bir bize karşı işlenen günahlara yaklaşımımız var, bir de bizi etkileyen ama bize karşı olmayan günahlara yaklaşımımız var. 

Bize karşı işlenen günahları bağışlamalıyız. Söz konusu günahı sıradan bir imanlının veya bir liderin işlemesi fark etmiyor (Ef. 4:32; Kol. 3:12-13). Şuna dikkat edin: Bağışlama günahlar içindir; insani zayıflıklar, kusurlar veya kazaen olan şeyler için anlayış gerekir. Bağışlamamız Mesih’in bizi bağışlamasına dayalı; bağışlama “koşulsuz”dur ve – bu önemli – barışmadan, uzlaşmadan farklıdır. Bağışlama ilişkilerimizin “sabit ayarı” olmalı (Özd. 19:11). Matta 18:21-35’e göre bağışlamayı reddetmek bizi günahlı kişiye veya olaya köleleştirir ve Tanrı tarafından cezalandırılır. Bağışlayan kişiyi nasıl tasvir ederiz? Günah işleyene karşı kin beslemez, onu cezalandırma veya utandırma isteği yoktur, herhangi bir ilişkide aklında tuttuğu günahı bu kardeşe karşı kullanmaz, onu hatırlatmaz, bu günaha odaklanmaz veya ilişkisinde değişiklik yaratmak amacıyla onu bir “kaldıraç” olarak kullanmaz. Günah işleyen kardeşin kendisine herhangi bir “borcu” yoktur. Bağışlamak şunlar değil:  Olayı unutmuş, olayın acısı artık dinmiş, günah işleyenin sorumluluğunu yoksaymış ya da günahı indirgemiş (“Sadece bir hataydı, merak etme”) olmak bağışlamış olmak anlamına gelmiyor. Bağışlamak, o kişiyle arasındaki ilişki hakkındaki düşüncelerinin ve duygularının artık o kişinin günahına dayalı olmamasıyla kendini gösterir. Elbette kişinin uzlaşma için uzun bir zamana ihtiyacı olabilir, o farklı bir konu (ama süreç aynı; birazdan yazacağım); ilişkiyi eski haline getirmek, eski güven seviyesine getirmek zor olabilir (günahın sonucudur bu ve tövbe sürecinde bunlardan bahsettim).

Bu ‘disiplin’ sürecinin asıl amacı kardeşi kazanmak ve kiliseyi pak kılmaktır.

İlişkiyi nasıl onarırız? 

Matta 18:15-20 ve Galatyalılar 6:1’de bu süreç açıklanır. İlkin birebir diyalog, sonra iki veya üç tanık önünde durumu anlatmak. Tanıklar hangi kardeşin algısının daha doğru olduğunu saptar. Sonra kiliseye haber verilir; her bir adımda “tövbe” çağrısı daha sıkı bir şekilde yapılır. Tövbe yoksa “putperest ya da vergi görevlisi say” süreci tamamlanır. Pavlus bu son adımı 1. Korintliler 5:3-5’te “kiliseden dışlama” olarak niteler. Bu “disiplin” sürecinin asıl amacı kardeşi kazanmak ve kiliseyi pak kılmaktır (1Ko. 5:3-5; 2Se. 3:14,15). Kardeş kazanılamazsa hiç olmazsa kilise pak kalır. Bu süreç her zaman kolay değil. Mesela “zaman”lama anlatılmaz bu ayetlerde, konuşmalar da istediğimiz kadar net ve şeffaf olmayabilir. Matta 7:1-5’e göre bu sürece katılmadan önce “gözümüzden merteğimizi” çıkartmamız gerek; bu da Galatyalılar 6:1’de bahsedilen “ruhsallığın” bir belirtisi.  

Peki, bir liderin özellikle bana karşı günah işlememişse ne yapmam gerekiyor? 

Kilisenin (ya da Hristiyan kurumun) izlemesi gereken süreç nedir? Pastör olsun, bir kurumun lideri olsun, liderlikle ilgili prensipleri ve (liderin karakteri, becerileri ve bilgisi bakımından) beklentileri Kutsal Kitap’ta bulunan ilgili tüm ayetlerden öğrenebiliriz (Mar. 10:45; 1Ti. 3:1-10; Tit. 1:5-9; 1Pe. 5:1-4). Aynı şekilde kurum olsun kilise olsun, fark etmez, günahı denetlemekle veya hesap sormakla ilgili ayetler de aynı. Bir liderin günahını ele almak daha zor, çünkü liderin bir şöhreti var. Bunu kabul etmek lazım. Bu süreçte günah teolojimizi hatırlamamız gerek. Galatyalılar 6:1’e göre hem liderin tövbe etmesini sağlamalıyız hem de (mümkünse) onu hizmete yeniden kazandırma sürecini yürütürken günah (kibir mesela) işlememiz olasılık dâhilinde olduğu için kendimize dikkat etmemiz gerek. Hiç kimse, liderler dâhil, tek başına ayakta kalabilmek için yeterli ruhsallığa ya da akla sahip değil; aslında liderin düşüşü bunu hatırlatır bize. İblis hepimizin zaafını bilir ve kilise ile liderin yıkımı için bunları kullanır (1Pe. 5:8; 2Ko. 2:10). Liderlerin ve pastörlerin ayartılma seviyesi ve düşme fırsatları daha çok, ayartının sonuçları ve düşüş daha ağırdır (krş. Yak. 3:1-2; örnek olarak Yar. 39’da Yusuf’u düşünebiliriz). Bu düşünceler lidere mazeret sunmaz; tersine bizim konuya yaklaşımımızda alçakgönüllü olmamız gerektiğini anımsatır.

Disiplin süreci sonuçsuz gibi görünse bile Tanrı herkesin günahını eninde sonunda açığa çıkarır.

1. Timoteos 5:19-21 bize bir başlangıç noktası sunar. Bir olayı ya da karakter kusurunu görmüş üç tanık gerekir. Onların tanıklıkları güvenilirlikleri saptanınca kabul edilmeli. Lidere duyduğumuz saygımızdan ve sevgimizden ötürü tanıkları küçümseme eğilimimize direnmemiz gerekir. O yüzden bir grup (ihtiyar heyeti en iyisi; kilise söz konusu değilse yönetim kurulu olabilir) soruşturmayı yürütmeli; bu grubun liderden bağımsız, Galatyalılar 6:1’deki niteliklere sahip olanlardan oluşması gerekir. Kendi günahından tövbe etmeye yanaşmayan (daha önce bahsettiğimiz dört nitelikten biri bile eksikse, tövbe etmiyor demek) lider kilisenin önünde (kurum ise kurumun destekçilerinin önünde) azarlanır ve hizmetten uzaklaştırılır (en azından bir müddet), çünkü 1. Timoteos 3 ve Titus 1’deki niteliklerden en az biri yoktur onda artık (“ayıplanacak yönü var” şimdi). Kiliseye ve kuruma net ve şeffaf bir açıklama yapılması gerekir (ancak kirli detaylar gerekmeyebilir, günaha maruz kalan kişilerin isimleri gerekmeyebilir). Kilise liderin hizmete dönmesi konusunda hikmetli davranmalı. Bunun zamanlaması günahın ciddiyetine, tövbenin içtenliğine ve tövbe “planı”nın hayata geçirilmesine dayalı; tahminen bu aylar değil, yıllar sürecek bir süreç olabilir. Tövbenin dört niteliğini unutmamalıyız! Eski haline dönmesi imkânsız diyerek peşin hükümlü olmamalıyız; Müjde’nin gerçeklerinin ışığında kazanmaya çalışmaya devam edilmeli.  Bu esnada lidere açık veya gizli olarak hakaret etmemeye dikkat edin (hani Gal. 6:1’den bahsettik!); ancak bundan kaçınırken “hiçbir şey yapmayalım” düşüncesine de kaymamak gerek.  Bir de Pavlus 1. Timoteos 5:24’te ayrı bir gerçeği hatırlatır bize;  bu disiplin süreci sonuçsuz gibi görünse bile Tanrı herkesin günahını eninde sonunda açığa çıkarır.

Bir liderin veya pastörün günaha düşmemesi için ona nasıl yardımcı olabiliriz? Bir lider bütünlüğünden ödün vermemek için nasıl emin adımlar atabilir? 

Aslında hem pastör veya lider hem de hepimiz bütünlüğümüzü korumak için aynı adımları atmalıyız. Bu adımlar sadece cinsel ahlaksızlıkla ilişkili değil. Son yıllarda dünyada kilise veya Hristiyan kurum liderlerinin disipline alınmasıyla sonuçlanan günahları çeşitli: açgözlülük (para, güç konum), evlilik ve ailede kusurlar, sözel ve duygusal istismar. İlk “koruma adımı” şu: Farklı seviyelerde hem olası günahlara somut engeller oluşturmak hem de ilişkisel hesap vermeye, denetlenmeye açık olmak (bkz. Özd. 1:7; 4:23; 27:17). Somut engeller oluşturmak basit: Hizmeti “takım” olarak gerçekleştirmek, ofisteki kapıyı her zaman açık tutmak, grup halinde seyahat etmek gibi şeyler. Hesap vermeye, denetlenmeye razı olmak süreklilik göstermeli, başka liderlerle yapılmalı (dikkat edin, çoğul!), dürüst, şeffaf ve derin, eylem gerektiriyorsa yetkili kişilerle olmalı. Özellikle liderin eski hale getirilmesi söz konusu ise bu hesap verme, denetlenme işini başka insanlar planlamalı. Planı lider yaparsa planın aksaklıklarını, yani karşısındakini “nasıl atlatabileceğini” bilir. Bütün bunları yaparken belki en basit “koruma yolu”nu unutuyoruz ama unutmamalıyız:  Liderlerin en büyük ihtiyacı samimi dostlardır.  Önünde dürüst ve şeffaf olabileceği, ondan dürüst ve tam bir değerlendirme bekleyebileceği bir dost. Bu kusursuz bir çözüm mü ve bütün günahları engeller mi? Hayır ama günah teolojimiz ışığında uygun bir adımdır. Bu denetleme yapmamak aslında ciddi bir hata ve bu konuda hata yapıldığı anlaşılınca durumun değiştirilmesi gerekir. Denetlemeyi yapmayan ya da eksik yapanlar da suçlu bulunabilir.2

Tabii ki kilisemizdeki veya görev aldığımız kurumdaki liderimiz için dua etmek büyük bir ihtiyaç ve yeteri kadar edilmiyor. Liderlerimizin İblis’in baş hedefi olduklarını unutmayın. Onların bütünlüğü, yetkinliği ve korunması günlük dualarımızdan biri olmalı. Kendi korunmamız ve bütünlüğümüz için de dua etmeliyiz (krş. Mat. 6:13). Günah işlemiş bir lider için dua ettiğimizde onun ailesi, kilisesi ve toplumdakiler bu duruma tanık olmuş imanlı olmayanlar için de dua edelim. Bu feci olayda Tanrı kendisini yüceltsin diye de dua edelim.3

Bir liderin günahı hem hizmetini hem de kilisesini büyük ölçüde etkiler. Peki, bizim ne düşünmemiz, neye inanmamız doğru?

Belki size şaşırtıcı gelecek ama lider hakkında neler ve ne ölçüde düşünüyorsak aynı konuda ve ölçüde kendimizi yoklayalım.   

Bir an bile kalkanımızı indirmek ya da ‘yaşlandım, artık kendimi bırakabilirim’ diye düşünme lüksümüz de yok.

Tanrı bu günahı ve sonucundaki yargıyı kiliseyi temizlemek için kullanabilir. Tanrı Eski Antlaşma’da İsrail’i yargılayarak pak kıldı (Hez. 20:36-38); Elç. 5:1-11 de buna bir örnek. Bazen bu yargı diğer ulusların gözü önünde de oldu ve bu utanç aslında yargının bir parçası, arındırıcı unsuru (Hez. 39:23). Bir liderin günahı özellikle kilise ve imanlılar için düşünüp tartma, kendini yoklama fırsatı sağlar. 1. Timoteos 5:19 ve devamı aslında bize önemli bir prensip aktarır: Kilise olarak (kurum olarak da!) böyle olayın utanç içinde örtbas edilmesi değil, kilisenin (kurumun ve kurumun destekçilerinin) önünde şeffaflıkla ve net bir şekilde konuşulması gerek. Bunun hem lidere hem de kiliseye yararı var. İnsanlar yukarıda yazılanları uygulayabilir, lider de azarlama içeren bu uygulamalardan fayda görebilir. Açıklık her zaman herkes için yararlı ve daha güzel (bkz. Mez. 32).

Tanrı’nın liderleri dâhil hiç kimse ağır günah işlemekten muaf değil (bkz. 1Ko. 10:12). Hepimiz ruhsal savaşımızda mücadele etmeye devam etmeliyiz (2Ti. 2:1; Ef. 6:10). Bir an bile kalkanımızı indirmek ya da “yaşlandım, artık kendimi bırakabilirim” diye düşünme lüksümüz de yok. Şeytan sabırlı, doğal benliğin ve dünyanın çekiciliği de daima önümüzde. Liderler ve bizler Tanrı’nın sözünü okuyarak, Kutsal Ruh’un yüreğimizi yoklamasına ve sözün etki etmesine izin vererek (İbr. 4:12; Mez. 139:23-24; Özd. 4:23) günaha karşı bir siper koyarız, Tanrı’nın yolunu gittikçe daha çok severiz.  

Ayartmaya karşı direnmek için farklı yollar var ve duruma bağlı olarak doğru olanı seçmemiz gerek. Bazı ayartmalara direnmeliyiz (Yak. 4:7), bazılarından kaçmalıyız; mesela gençlik arzularından kaçmalıyız (1Ko. 6:18 ve 2Ti. 2:22). Ayrıca bizim “bakış açımızı” iyice korumamız gerek bu konuda. Yusuf’u ele alalım. Kendisi karşı karşıya kaldığı ayartmayı farklı şekillerde yorumlayabildi. Mesela Yusuf, “Potifar’ın karısı beni istiyor, kimse öğrenemez, zaten evin reisi benim ve sonuçları bile örtbas edebilirim” diye düşünebilirdi. Oysa Yusuf bu ayartıyı “Tanrı’ya ve efendisine bir suç” olarak algıladı ve kaçtı. Bakış açısı ile özdenetim el ele gider. Bakış açımız Tanrı’nın sözüyle biçimlendirilir. 

Tanrı bizi görür (Özd. 5:21). Bu hem bize teşvik hem de kendi yüreğimizi korumak adına bir uyarı (1Ti. 4:12-16). Biz başka “ateş duvarları”nı aklımıza getirmeliyiz: Başkaları günahımızı görür, utanç duyarız; kilisemiz, ailemiz, hizmetimiz ve tanıklığımız zarara uğrar. Günah hiçbir zaman sonuçlarına değmez; “bir anlık zevk” uzun vadeli zarar ve kayıpla kıyaslanamaz. Her bir imanlı, liderler dâhil, Hristiyan hayatını Kutsal Ruh’un gücüyle sürdürür (Rom. 8; Gal. 5:22-26). Armağanlar, karizma veya başarı verimli bir hizmeti veya tanrısayar bir hayatı garanti edemez. Bunu fark etmeyip ister doğal ister ruhsal kendi armağanlara güvenen liderler Şeytan’ın ayartmalarının ana hedefleri olurlar.  

Kilise veya kurum, bir liderinin günaha düşüşünün etkilerini azaltmak için tedbirler alabilir. Bizim liderleri idealize etmememiz, onları “heykel kaidesi”ne yerleştirmememiz lazım. Kilise veya kurum tek bir kişi, onun adı veya şöhreti üzerine kurulmamalı. Bizim liderleri putlaştırma eğilimimiz aslında Müjde’ye terstir (1Ko. 1-4). Hem kilise açısından hem de lider açısından lidere hakkından fazlasını vermememiz iyidir; bu hem lideri alçakgönüllü kılar hem de onun hizmetini Müjde’nin ışığında doğru yerde konumlandırabiliriz.

Bir lider günah işlediğinde onun eski hizmetinin boş olduğunu düşünmek yanlış olabilir.

Kurumun yöneticilerinden bazıları pastörler olsa iyi olur (tersi de olabilir; kilisenin ihtiyar heyetinde kurumun liderleri olabilir). Neden? İkisi de hizmetkâr, ikisi de hizmetin, ayartıların, en iyi denetlemenin ne anlama geldiğini bilir. Bir de maalesef ikisi de kaçamak nedir bilir ve özellikle o konuda şeffaf ve dürüst tavırlarla ve sorularla birbirine yardım edebilir.

Bir lider günah işlediğinde onun eski hizmetinin boş olduğunu düşünmek yanlış olabilir. Yani onun eski vaazları, yazdığı kitapları veya verdiği öğütleri, Tanrı’nın sözüne uygun oldukları takdirde, “artık değeri kalmadı, sıfır” veya “çöpe atalım” diye düşünmek yanlış.4 Ağır bir günah işleyen (ve tövbe eden) Davut’un yazdığı mezmurları atmıyoruz Kutsal Kitap’tan mesela. Tanrı’nın her zaman toprak kaplar kullandığını fark ediyoruz (2Ko. 4:7). Ayrıca bir liderin günahıyla bütün liderleri güvenilir olmamakla karalamayın. Müjde’nin gerçeği Mesih’e ve Mesih’in yaptıklarına bağlı. Liderlerin günahlarıyla uğraşırken mantığınızı kaybetmeyin. 

İnsanlar günah işlemiş liderlerle yüzleştiklerinde liderler tövbe etsinler diye dua edelim. Davut’un 2. Samuel 12’de anlatılan durumu bize teşvik verir. Davut’un günahın sonuçlarına katlanması gerekiyordu, hatta kendisi krallıktan bile uzaklaştı bir müddet. Bir lider tövbe ederse onun lider konumuna tekrar gelmesi iyice değerlendirilmeli. Eski hizmetine kavuşturmak istenen liderin hala 1. Timoteos 3 ve Titus 1’deki liderlik vasıflarına uygun olup olmadığına karar vermeli. Birçok durumda, tövbe eden liderlerin hızla hizmete dönmesi sağlanır, çünkü başarı, armağanlar veya liderin para toplama yetenekleri yüksektir. Bu ayartmaya karşı direnilmeli. 

Günah ve ayartma Yaratılış 3’ten beri insan tecrübesinde yer alır. Günah hem “perde arkasında” hem de bazen “tam sahne”de olacaktır. Bu gerçeklik “yeni yer ile yeni gök” gelene kadar devam edecek  (Va. 21:1-22:6). Bunu görmezlikten gelemeyiz. Yani ister kendi hayatımız için olsun ister başkalarının hayatı için olsun, günahı Kutsal Kitap’a uygun şekilde değerlendirmemiz gerek. Ve başkalarına yardım etmemiz gerek. Biz belki “Natan rolünü” üstlenmeyeceğiz; yine de cesurca ve sadakatle başkalarının günahlarını ele almamız gerek.

  • 1Ben bu makaleyi yazmadan evvel Ravi Zacharias’ın günahları ortaya çıkmıştı. Ravi’nın hizmetine bağlı olan ya da hizmetinden etkilenen kişiler tabii ki şoke oldu. İnsanlar bu tür durumlarda çoğunlukla şu soruları sorar: “Nasıl oldu da böyle bir adamı kullandı RAB? Hizmetinin değeri artık bitti mi? Kendisi kurtuldu mu ya da kurtuluşu kaybetmiş mi acaba?” Ben burada bu soruları cevaplamayacağım; belki şu makalenin konuyla ilgilenenlere yardımı olur: Ken Wiest, “‘Yaptıklarına Göre Yargılanmak’ mı? ‘İmanla Kurtulmak’ mı? Yoksa Her İkisi mi?”, e-manet, Sayı 22 (Ekim-Aralık 2010), s.8-11. Makale o olayla ilgili değil ama benzeri bir olayı değerlendirmeye ve onun tekrar yaşanmamasına yararı olmasını diliyorum. Olayı derinlemesine değerlendiren birkaç kişi oldu. Örneğin, önceden RZİM UK olarak bilinen The Oxford Center for Christian Apologetics itirafı iyiydi: “Statement from the Board of Zacharias Trust”, The Oxford Center for Christian Apologetics  https://theocca.org/news/ > (31.03.2021 tarihinde erişildi). Başka kişilerin değerlendirmeleri için şunlara bkz.: Russell Moore, Enraged by Ravi (Part 1): The wreckage of Ravi Zacharias”, RussellMoore.com, 15.02.2021,  https://www.russellmoore.com/2021/02/15/enraged-by-ravi-part-1-the-wreckage-of-ravi-zacharias/ > (27.02.2021 tarihinde erişildi); Russell Moore, “Enraged by Ravi (Part 2): What if you were converted or discipled under a ministry like Ravi’s”, RussellMoore.com, 16.02.2021, https://www.russellmoore.com/2021/02/16/enraged-by-ravi-part-2-what-if-you-were-converted-or-discipled-under-a-ministry-like-ravis/ > (27.02.2021 tarihinde erişildi); Douglas Groothius, “Enraged by Ravi (Part 1): The wreckage of Ravi Zacharias”, DouglasGroothius.com, 19.02.2021,  https://douglasgroothuis.com/2021/02/19/apologetics-after-the-two-deaths-of-ravi-zacharias/ > (27.02.2021 tarihinde erişildi); Randy Alcorn, “Randy Alcorn’s Blog: Ravi Zacharias”, Eternal Perspectives Ministries,  https://www.epm.org/blog/tag/ravi%20zacharias/ > (27.02.2021 tarihinde erişildi); Craig Keener, “Some Biblical Reflections on the Ravi Zacharias Scandal”, Bible Background: Research and Commentary from Dr. Craig Keener, 23.02.2021,  https://craigkeener.com/some-biblical-reflections-on-the-ravi-zacharias-scandal/ > (27.02.2021 tarihinde erişildi). Sam Allberry’nin Twitter hesabında da birkaç kişinin görüşü var:  https://twitter.com/SamAllberry > (27.02.2021 tarihinde erişildi).
  • 2Bunun bir örneği için bkz. “Statement from the Board of Zacharias Trust”, The Oxford Center for Christian Apologetics  https://theocca.org/news/ > (31.03.2021 tarihinde erişildi).
  • 3Dr. Bob Kellemen, “7 People We Can Pray for When a Christian Leader Falls”, RPM Ministries, 15.02.2021,  https://rpmministries.org/2021/02/7-people-we-can-pray-for-when-a-christian-leader-falls/ > (27.02.2021 tarihinde erişildi).
  • 4Bu konuda yukarıda koyduğum linklerde birbirinden farklı düşüncelerin yer aldığını biliyorum. Kurumlar ve kiliseler bu konuda farklı düşünebilir, kilisedekileri korumak veya kurum veya kilisenin ilerdeki hizmetini korumak adına vaazları, kitapları vs ortadan kaldırabilirler; ben onların kararına karşı değilim. Benim vurgulamak istediğim nokta şu: Bir insanın günahı, ne kadar feci olursa olsun, daha önceki hizmetini değersizleştiremez. Bu da söz konusu günahı küçümsüyorum anlamına da gelmesin. Yapmak istediğim şey gerçeği veya Müjde’yi korumak. Çünkü söz konusu hizmetin ve Müjde’nin başarısı ve etkisi asla ve asla herhangi bir kişiye ait değil, Tanrı’ya ait. İnsanlar değil, Tanrı büyüme sağlar, başarı sağlar (1Ko. 3:5-17; 12:4-11). Liderlerin hizmeti, karizmatik ve başarılı bile olsalar, sonunda biter, kötü veya iyi şekilde. Ama hizmet ve müjde başarıyla sürer (2Ti. 2:9).
  • Telif Hakları © 2021
  • Ken Wiest
  • Tüm Hakları saklıdır. İzin ile kullanıldı.
İlk yayınlama: e-manet Sayı 62 (Nisan - Haziran 2021), s. 11–18.