İsa, “Ben iyi çobanım” dedi (Yu. 10:11, 14). Mektupların yazarları da İsa’nın koyunların Büyük Çobanı (İbr. 13:20) ve Baş Çoban (1Pe. 5:4) olduğunu yazdılar. Çoban dediğimizde yaptığı iş olarak ‘güden kişi’ aklımıza gelir. Elç. 20:28’den kilise liderinin görevlerinden birinin koyunları gütmek olduğunu anlarız: “Rab’bin kendi kanı pahasına sahip olduğu kiliseyi gütmek üzere atandınız.”
Tanrı halkının çobanı olmak ne anlama gelir? Timothy Laniak, çalışmaları hakkında bilgi edinmek için Orta Doğulu çobanlarla zaman geçirdi. Kilise çobanlığını anlamamıza yardım eden izlenimler paylaştı.1 Çobanın gözü koyunundadır. Koyununu korur, güder ve besler. Sürünün durumu ve gelişimi önemli ölçüde çobanın becerisine ve kayırmasına bağlıdır. Çoban dinlenmenin ve beslemenin dengesinin önemini bilir. Otlak bulmak için sürüyü yeni yerlere götürür. Koyunlar ürkektir ve kendilerini koruyamazlar, bu nedenle çoban onları vahşi hayvanlardan korumalı ve güvende tutmalıdır. Etkili bir çoban olmak yaratıcılık, beceri ve cesaret ister. İyi çoban kendini veya ne kadar başarılı göründüğünü değil, koyunlarını kayırmasını önemser.
Çobanlık, pastörlük, gözetmenlik tanımını şöyle yapabiliriz: Tanrı Sözü’nün ve duanın bir pastörün varlığı aracılığıyla hizmeti. Bu hizmet Ruh tarafından güçlendirilir ve kişinin içinde bulunduğu durumun ihtiyaçlarına uygun bilgece ve yararlı yollarla sunulur. Pastör, kendi zayıflığının da bilincinde olarak, halkı uğruna zorlukları çekmeye gönüllü adanmış bir aracıdır.
Söz ve Dua Hizmeti
Pastörün gözetmenliğindeki Söz paylaşımının ve duanın önemini ne kadar vurgulasak azdır. Bunlar hizmetin temelidir. Eski Antlaşma hizmetkârları, kâhinler ve peygamberler Söz’ün hizmetkârlarıydı. Hem kâhinler hem de peygamberlerden Tanrı’nın sözünü Tanrı halkına iletmeleri beklenmekteydi ki Tanrı’nın halkı belli başlı durumlarda doğru davranabilsinler (Yas. 18:14-20; Yer. 23:27-29; Mal. 2:6-7). Duruma göre bu söz bir teşvik sözü veya uyarı sözü olurdu. Tanrı halkının iman ve anlayışta gelişmesine yardımcı bir söz de olabilirdi. Kimi zaman da onlara izledikleri yolun yıkıma götüreceğini gösterirdi (örn., Mez. 139:23-24; Mik. 3:8; Yer. 1:10; Mez. 19:7-11; 119).
Peygamber Samuel, Tanrı halkı için dua etmeyi bırakmasının kendi açısından günah olacağını söylemişti (1Sa. 12:23). Elçiler, dulların yiyecek ihtiyaçlarını karşılamakla meşgul olmaktan duaya öncelik vermelerini gerektiğini fark etmişlerdi (Elç. 6:4; sıralamada duaya Söz’ü paylaşma hizmetinden önce yer verilmesi dikkat çekicidir). Pavlus’un hizmeti Tanrı’nın Sözü’nü paylaşmaya odaklıydı ve diğerlerini de aynı odağa sahip olmaları konusunda eğitiyordu (2Ti. 4:1-8; bkz. 2:15; 3:16-17; krş. Elç. 20:17-32). Pavlus topluluğu için düzenli dua ederek örnek olmuştu. Duaları imanlıların gelişimi ve olgunluğu ve Müjde’yi anlamaları üzerine odaklıydı: Baba Tanrı ile Oğul Tanrı İsa Mesih’in eylemi ve karakteri (krş. örn., Ef. 1:15-22; 3:14-21; Flp. 1:9-11; Kol. 1:9-12).
Söz ve uygulamalı anlamıyla ilgili doğru bir görüşe sahip olunduğu halde bunu hikmetli ve yararlı kullanamamak da olasıdır. Söz’ü paylaşma hizmetini “önderlik” hizmeti kılan unsur, Söz ile duanın söz konusu kişiye ve duruma uygun kullanılmasıdır. Sözü yıkıcı değil yapıcı, dışlamayan ama uyaran ve başkalarına yardım etmeye odaklı, doğru ve hikmetli kullanmalıyız. Pastör yalnızca Kutsal Kitap ve Kutsal Kitap’a dayalı teoloji konularında derin ve anlaşılır bilgiye sahip olmakla kalmamalı, Söz’ün insanların yüreklerinde etkin olmasını sağlayan bir yaklaşım kullanmalıdır. Kimi zaman Kutsal Yazıları okumak yeterlidir. Kimi zaman kısa açıklamalar gerekir. Kimi zaman ise gerçekleri tekrar tekrar yinelemek gerekli olabilir. Uygun olanı ne zaman ve nasıl ileteceğini bilmek, çobanı koyunları için etkili ve yararlı kılar. Pastör profesör değildir! “Konuları” öğreten değil, insanları eğitendir!2
Dua bir anlamda, hizmette yer alanların önündeki dur levhasıdır; kendi koşturmasını, planlarını durdurur, hizmetin Rab’be ait olduğunu hatırlatır, O’na yönlendirir. Dua, başkalarının ihtiyaçları ve değişimi için asıl Sağlayan’a yönelmemizi sağlar. İnsanlarla birlikte dua etmek önemlidir, çünkü Kutsal Yazıları yüreklere çiviler ve insanların pastör aracılığıyla Tanrı’nın yüreğini görmelerini sağlar. Ancak çobanın kutsalların ihtiyaçları için yalnız ettiği ve gizli tuttuğu dua, sıklıkla yerine getirmesi gereken değerli bir ayrıcalık ve çobana has bir sorumluluktur. Önderin başkalarının ihtiyaçlarına etkili hizmet etme yetisi “yalnız ve gizlice” ettiği dualarından kaynaklanır. Pastör, koyunlarının Mesih’teki iman yaşamlarında daha derin ve daha zengin gelişme görme arzusuyla hizmet eder. Hedefi insanların ihtiyatlı, bilgece ve sevgi dolu kararlar vermelerine yardım etmek, Tanrı’ya her şeyi teslim ettiği gibi Tanrı’nın onlara vermiş olduklarına da kâhyalık etmektir.
Pastör hizmet ederken uzman gibi davranmaktan ziyade bir kul gibi davranmalıdır. “Bu kudretin (Tanrı Sözü’nü paylaşmanın) yanlış kullanımı, Kutsal Kitap bilgisi daha az olanlara yönelik ataerkil bir tavır sergileme riskini artırabilir. Kutsal Ruh’un temsilcileri olarak teselli etmeye gelenlerin, Söz’ü paylaşırken istemeden yıkıcı ve etki yaratmayan bir üstünlük tutumda olmaktan kaçınmak için kendi motivasyonlarını irdelemeleri, çobanlık hizmetini nasıl uyguladığını gözlemlemeleri ve insan ilişkilerini daha da iyileştirmeyi sağlayacak becerileri geliştirmeye gayret göstermeleri iyi olur.”3
Pastörün Varlığı
Sıklıkla pastörün yaptıklarına ve söylediklerine (hizmet işlevlerine) odaklanırız. Bunlar oldukça önemlidir; ancak insanları gelişime asıl teşvik eden, kendisinin ve başkalarının ruhsal gelişimine adanmış, Tanrı yoluna yürüyen bir önderin varlığıdır. Bir önderin varlığının özellikle anlamlı olduğu zamanlar vardır. İhtiyaç içindeki (kederli, zulüm gören, hastalıkla uğraşan veya bir kayıptan ötürü acı çeken) bir insana Tanrı’yı temsil etmek güçlü bir etki yaratır. Bu etki çoğunlukla dinleyerek elde edilir. Etkin, empatik bir dinleme, kulak değil kalp meselesidir. Pastör ne diyeceğini ister bilsin ister bilmesin, dinlemek bağ kurar ve kişiye değer verdiğini ve acılarına saygı duyduğunu gösterir. Çobanın dinleme becerisinin olması ve dinlemeye, koyunlarının yükünü taşımaya, kişinin gerçek acısını ve bu acıya eşlik eden diğer tüm duyguları kabul etmeye istekli olması hayatidir. Hikmetli bir çoban hemen yanıt vermez ya da acılı koyununu hemen Romalılar 8:28 gibi ayetlere başvurmaya yönlendirmez. Bunlar çobanın ilgilenme yönteminin bir parçası olabilir ama ziyareti sonlandırmak gerektiğini hissettiği anda değil, kişiye yararlı olacağı anda yapılmalıdır.
Etkili gözetmenlik yetenekten çok fazlasını, istek ve dikkat gerektirir. Örneğin, kişinin canında işin Tanrı’ya düşen kısmını gerçekleştirmesi için Tanrı’yı beklemeye sabredebiliyor muyuz? Durum veya olayları tüm açıklığıyla göremediğimizde, sonuçlar hemen ortaya çıkmadığında ve insanları sevmek zorlaştığında nasıl tepki veriyoruz? Kendimizi güçlü hissettiğimiz noktaya gelmek adına hizmeti “kestirme yollardan” mı yürüteceğiz? Söz’ü paylaşmak ile pastörlük birlikte ilerlemelidir; etkili pastörlük yapamayan kişi, Söz’ü etkili öğretemez.
Değişimin Gücü
Kutsal Kitap’a göre, insanlarda değişim Kutsal Ruh’un eylemi aracılığıyla gerçekleşir. 1. Korintliler 3:5-17’de bunun nasıl gerçekleştiği açıklanır (bkz. Kol. 1:24-29). Tanrı her hizmet için farklı karakterlere, rollere ve armağanlara sahip kişiler kullanır. Örneğin, biri eker diğeri sular; kimi öğretir, kimi yardım eder, kimi Tanrı’nın vaatlerine iman yoluyla güvenmeyi teşvik eder. Ama dönüşüm Tanrı’nın sorumluluğundadır. Buna iman eden pastör, gözetmenliğinde şu iki unsuru dikkate alır: önderlik işini sürdürebilmesi için şevkle Tanrı’ya dua etmeli ve sürünün Tanrı’ya ait olduğunun farkında olmalıdır. Kâhyalığını ciddiye alır ama Tanrı’nın değişimdeki rolünü kendi kendisi üstlenmeye kalkmaz. Tanrı’nın yapabileceklerini Tanrı’ya bırakır, bazı şeyleri uzun süre beklemekten veya değişimi henüz göremediğinden ötürü üzülmesi doğaldır ancak hayal kırıklığına uğramaz.
Önderler olarak insanlarla Söz’ü paylaşmalı, onlara öğütler vermeli, uygun olduğunda ne yapmaları gerektiğini onlara söylemeli, lütuf göstermeli, düşünceli ve iyi niyetli olmalı ve yetkimizi yapıcı kullanmalıyız. Eninde sonunda, insanları değiştiren sadece İsa’dır. Bunu yapması için O’nu beklemeliyiz. “Sabırsızlık bize denemelerden daha çok zarar verir… Sabırsızlık sevgiye zarar verir, bizi gördüklerimize göre yaşamaya yöneltir ve umut ettiklerimizi ancak kendimizin gerçekleştirebileceğine inandırarak Tanrı’nın rolünü gasp etmemize yol açar.”4
Hizmetin Getirdiği Acılar
Pastörlük gözetmenliği, acı çekmeye razı zayıf kaplarla, insanla yapılır. Pavlus bu konuyu hassasiyetle ve teolojik titizlikle ele alır (bkz. 2Ko. 2:14-7:1 ve 12:7-10). Zayıflıklara, zulümlere ve zorluklara dayanan kırılgan bedenle (Mesih’in ölümü gibi) hizmet ederiz. Tanrı’nın gücüyle (dirilmiş Mesih’in yaşamıyla) ayağa kalkmaya, Müjde için çalışmaya devam etmeye ve kiliseye pastörlük yapmaya elverişli hale geliriz. Yüklere, zayıflıklara, denenmelere ve zulümlere sabır ve sevinçle katlanırız. Acı – hizmetin fiziksel, psikolojik ve duygusal ağırlığı – aslında Tanrı’nın gücünün göründüğü ve hizmetin gerçekleştiği sahnedir. Kilise üyeleri pastörlerini örnek alarak öğrenir. Bu dünyada yaşarken gerçekte neyin önemli olduğunu, imanla denenmelere nasıl katlanmak gerektiğini ve Kutsal Yazılar’ı gündelik yaşamlarına nasıl uygulayacaklarını öğrenirler. Pastörlük yapmak isteyen herkes, bu hizmete girmeden önce yaşamlarına, bedenlerine ve ailelerine neye mal olacağını tartıp göze almaya razı hale gelmeli.
Pastör Gözetmenlik Hizmetini Paylaşır
Pastörlük, birbirimize hizmet etmenin bir parçasıdır, bir bireyin imtiyazı değildir (Ef. 4:11-16). Pastör veya öğretmen diğerlerini hizmet etmek ve kiliseyi geliştirmek üzere donatır. Bu bağlam içinde, kiliseyi geliştirme işi herkesin payına düşeni yapmasıyla gerçekleşir. Her biri sevgiyle kardeşlerine gerçeği söyler ve onları sahte öğretiye karşı korur. Pastörlük gözetmenliği diğerlerine Tanrı vergisi yaradılışlarının ve kurtuluşla ilgili çağrılarının yerine gelmesine yardım eder. Gözetmenlik hizmetinin paylaştırılması neden önemlidir? Yitro’nun Mısır’dan Çıkış 18’de Musa’ya dediği gibi, “tek adam” hizmeti o kişinin yıkımını getirir. Buna ek olarak, insanları çobanlarından ve bedenden hak ettiklerinden mahrum bırakır. Gözetmenlik hizmetinin paylaştırılması hem topluluk hem de pastör için iyidir. Gözetme armağanı olan kutsallar aracılığıyla acı çeken üyeleri tazelemek, kilisede iyi çobanlık için hayatidir.
Kutsal Kitap’ta Gözetmenlik
Kutsal Kitap bir çobanın göreviyle ilgili bizlere ne söyler? Mezmurlar 23’e göre, Tanrı’nın kendisi koyunlarının ihtiyaçlarını karşılar; hem yiyecek hem de korunma açısından. Koyunlarının isteklerini bilir, onları tehlikeli yerlerden koruyarak geçirir ve onları en iyi otlakta besler. Çoban çağrısı alan kişi sürüsünü Tanrı’nın güttüğü gibi gütmelidir. Yasa’nın Tekrarı 17 ve 18 gibi bölümlerde, kâhinlerin ve peygamberlerin hizmetiyle ilgili gerekli kriterler ele alınır. Yeremya 23 ve Hezekiel 34 gibi bölümlerde iyi çoban (veya peygamber), kötü çobanla (veya peygamberle) karşılaştırılır. Bu bölümlerde gözetmenlikle ilgili aynı temanın işlendiği görülür. Çobanın kendi kişisel kazancı uğruna diğerlerini kayırması kötülüktür. Günahı azarlamaya isteksiz bir pastör, topluluğunu yıkıma götürecektir. Günah işleyen çoban topluluğunu da günah işlemeye teşvik edecek ve hepsi Tanrı’nın gazabını tadacaktır.
İsa’yı “Baş Çobanımız” olarak örnek alırız. Elçileri ve halkı için ihtiyaç anlarında daima kayırdı. Çarmıha gerilmeden önce ve sonra Petrus’la ilgilendi. Öğrencilerini yıkıcı şüphelerinden ötürü azarladı. Çarmıhtayken annesiyle ilgilendi. Yuhanna 13:1’de İsa “sonuna kadar”, diğer deyişle “tümüyle” seven olarak tanımlanır. Bir çobanın en büyük sorumluluğu sevgi göstermede örnek teşkil etmesi değil, Tanrı’nın ona çobanlık etmesi için verdiği sürüyü gerçekten sevmesidir. Bu sevgi, önderin Söz ve dua hizmetini sürdürmesini ve topluluğuyla birlikte olmaya isteklendirmesini sağlayacak bir sevgi olmalıdır. İsa, Yuhanna 10’da söz ettiği gibi İyi Çoban olarak sürüsüyle arasında yakın bir ilişki sürdürdüğüne işaret etti; O onları tanır, onlar da O’nu tanır ve ardından giderler. İsa çobanlığını, yalnızca para için hizmet eden ve sürüsünü gerçekten önemsemeyen çobanla karşılaştırır. Bağlamda, koyunlarını gözetmeyen veya sadece para için çalışan kişiler Yahudi önderlerdir. Bu nedenle İsa’nın kıyaslaması, Tanrı’nın seçilmiş önderlerinin Ferisiler gibi değil, İsa gibi olmaları gerektiğini anlamamızı sağlar. Pavlus 1. Selanikliler 2:1-12’de Selaniklilerin Müjde’den etkilemelerinin büyük payının gözetilmek olduğunu gösterir (1:5 ayeti ile 2:1 ayeti arasında bağlantı vardır). Bu paragrafın çoğunda müjdecinin hizmeti ve motivasyonları anlatılır; Müjde’yi tebliğ ederken de Pavlus bir anne ve baba gibi onları kayırmıştır. Pavlus onlar için yaşamını feda etmiş, onlara gelişmeyi öğütlemiş ve buna teşvik etmiştir.
Elçilerin İşleri 20:17-34, Pavlus’un kilise kurma hizmetinin mükemmel bir anlatımıdır. Pavlus kapı kapı ve alenen hizmet etti. Diğer deyişle, Söz’ü duyurmak ve dua etmek için her fırsatı kullandı. Pavlus Tanrı’nın Sözü’nü tümüyle duyurdu; yani, Müjde’yi ihtiyaca uygun duyurdu ve yararlı öğretiyi onlara iletti. Göz yaşı döktü ve alçakgönüllülük gösterdi. İhtiyaç duyduklarında insanların yanındaydı ve kendini onlardan üstün görmedi. Acı çekmeye razı geldi (hizmet bağlamında, pastör başkalarının acılarına ortak olur). Koloseliler 1:24-29’da anlatılanlar, Pavlus’un Elçilerin İşleri 20’deki hizmet tanımlamasını tasdikler. Pavlus Söz’ü paylaşma hizmeti kapsamlıydı, acı çekmeye istekliydi ve hizmet etmek için Ruh’un kudretine ihtiyacı olduğunu kabul etmişti. Koloseliler’de Pavlus hizmet tanımına eklemede bulunur; hizmetin hedefinin olgunluk (hem ruhsal hem duygusal olgunluk) olduğunu söyler. Bizlere, Mesih’in önünde gözetmenliğimizle ilgili hesap vereceğimizi anımsatır. 1. Timoteos 4, 5 ve Titus 2’de, gözetmenliğin çeşitli boyutları ele alınır. Bunların içinde insanları hatalarından ötürü azarlamak ve kilisede herkese uygun roller öğretmek yer alır. İnsanları hizmetleri için eğiten ve hazırlayan bir kilise, gözetme yükünü paylaştırmış olur. Böyle bir kilise, üyelerin her birine bedenin Tanrı’nın amaçladığı üyeleri olarak gelişmeleri için gerek duydukları teşviki sağlar.
Pastör diğerlerine örnek olmalıdır. Diğerlerini Mesih’i takip etmeye yönlendiren kişi odur (1Ko. 4:16; 11:1; Flp. 3:17). Tanrı’nın Sözü’nün nasıl uygulamaya geçirileceğini gösterir. İtaat etmede başarısız olunduğunda neler yapılabileceğini açıklar. Başkalarını kayıran bir pastör olarak, kendi zayıflığı ve mücadeleleri konusunda dürüst olmalıdır. Aynı zamanda, Hristiyan yaşamını sürdürürken yardımcımız olarak Tanrı’nın lütfuna ve Kutsal Ruh’a işaret eder. Önderin gözetmenliğinin amacı ruhsal olgunluğu geliştirmektir; yani, topluluk üyelerinin Tanrı’yı ve başkalarını sevmesini, Kutsal Yazıları doğru uygulamaya yönelten hikmeti geliştirmelerini, Tanrı’ya ve Sözü’ne daima güvenen bir imanı canlı tutmalarını sağlamaktır (1Ti. 1:5).
Sonuç olarak, Söz’ü duyurmak önemlidir ama pastörlük kürsüde bitmez. Pastörün yüreğinden, koyunları için niyet ettiklerine ve ilişkilerine kadar uzanır. Pastörlük hizmetine çağrılanların çağrılarına sadık kalmaya, değişim için Tanrı’ya güvenmeye, koyunları Tanrı’nın istediği gibi olsun diye onlar uğruna acı çekmeye istekli olmaları esastır.
- 1Timothy Laniak, Shepherds After My Own Heart (Downers Grove, Illinois: InterVarsity, 2006).
- 2Bu deyim ve aşağıda yer alan görüşleri arkadaşım Steve Waterhouse’a borçluyum.
- 3Stephen Greggo, “Counseling Care and Evangelical Pastoral Leadership: Implications for Seminary Education,” Trinity Journal, Cilt 35, Sayı 2 (Sonbahar 2014), s. 290.
- 4Zack Eswine, Sensing Jesus (Wheaton, Illinois: Crossway, 2013), s. 273. Eswine’nin bu kitabı, “insan üstü” çaba sarf etmek zihniyeti ardına saklanmayan hakiki bir “insan”ın insansal ölçülerle hizmeti geliştirmeye gösterdiği gayreti anlatan muazzam bir kaynaktır.