Ana içeriğe atla

Sitemiz işleyişi için sadece bu siteye ait çerez kullanmaktadır. Üçüncü parti çerez kesinlikle kullanılmamaktadır.
Daha bilgi edinin.

Li-derkenar

Alınganlık: İyi Haber, Kötü Haber

Yayın Tarihi: 04.10.2016

Alınmayın. Sözüm meclisten dışarı. (Umarım!)

Evet, konumuz alınganlıktır. Sözlüğe göre, alıngan kişi “söylenen sözlerden, yapılan hareketlerden aleyhine pay çıkarıp gücenen, her sözü kendi üzerine alıp incinen, kırılan” kişidir. Ama zaten hepimiz alınganlığın ne olduğunu biliriz sanırım! Alınganlık nispeten yaygın bir davranıştır. Bir arkadaş selam vermezse veya arayıp sormazsa, huzurumuzda saygısızlık veya eleştiri gibi kaçan bir söz söylerse, alınmak işten bile değil.

Ama alınganlık hakkında kötü haberim var. Alınganlık zararlıdır. Alınganlık sağlığa zararlıdır. Uzmanlara göre, alınganlık bel ve boyun ağrılarına yol açabilir. Alıngan düşüncelere kapılmak duygularımızı ve psikolojimizi yıpratır. Hatta bu konuyu araştıran birçok kişi aşırı alınganlığın kendisini bir hastalık sayar.

Alınganlık ilişkilere de zararlıdır. İnternet’teki Ekşi Sözlük sitesinde biri şöyle bir yorumda bulunmuş:

hayatta geçinilmesi en zor insan grubu... hele ki; ifade güçlüğü çeken biriyseniz işiniz daha da zorlaşır. boş bakışlarınızdan bile kötü bir anlam çıkarabilirler. rejimdeyim dersiniz, bana şişmansın mı demek istiyorsun derler.. bu tiplerin en kötü olanı da, anında tepki vermeyip günler, hatta aylar sonra ağzından baklayı çıkaranlarıdır. “sen bana 3 ay önce böyle böyle demiştin” diyebilirler... en iyisi alıngan insanlardan uzak durmaktır...

Sonuç olarak alınmak kendimize ve çevreye rahatsızlık ve zarar veren bir davranıştır. Ama...

Ama biz Hıristiyanlar için alınganlık hakkında iyi haberim var. Kutsal Kitap’ı taradım ve ne alıngan kelimesi ne de alınganlık kelimesi buldum! Alınganlık kelimesinin kullanıldığı ayet olmadığına göre, Kutsal Kitap’ta alıngan olmamızı yasaklayan buyruk da yoktur herhalde. Yani kendini beğenmiş bir takım entel ve uzmanımsı kişiler, “Yok efendim, hayır efendim, alınmak çok zararlıdır, amanın alınmayınız!” derse desin, alınmak kelimesi Kutsal Kitap’ta yoktur bile. Bütün bu uzman bozuntuları kendi yanlışlarına baksın ve burunlarını işimize sokmasın, bizim vicdanımız rahat; öyle bir buyruk olmadığına göre...

Aslında, bu açıdan alınganlık hakkında kötü haberim var. Bu kelime Kutsal Kitap’ta bulunmayabilir ama kavram olarak hiç eksik değildir. Alınmak çok ben-merkezci bir davranıştır. Alınganlıkta her şeyden önce kendimizi düşünüp bana yeterince saygı mı gösteriliyor, hakkımda başkaları olumsuz düşünceler mi besliyor diye sorup duran bir ruh hali söz konusudur. Oysa Kutsal Kitap, kendimizi değil, başkalarını saymamızı emreder: “Her biriniz alçakgönüllülükle öbürünü kendinden üstün saysın” (Flp. 2:3). Ayrıca, Kutsal Kitap’a göre, alınmak hikmetsiz bir davranıştır: “Ahmak sinirlendiğini hemen belli eder, ama ihtiyatlı olan aşağılanmaya aldırmaz” (Özd. 12:16). Esasında alınganlıktan uzak bir halk olmalıyız. Nitekim Tanrı’nın Sözü şöyle buyurur:

Öyleyse, Tanrı’nın kutsal ve sevgili seçilmişleri olarak yürekten sevecenliği, iyiliği, alçakgönüllülüğü, sabrı, yumuşaklığı giyinin. Birbirinize hoşgörülü davranın. Birinizin ötekinden bir şikâyeti varsa, Rab’bin sizi bağışladığı gibi, siz de birbirinizi bağışlayın. Bunların hepsinin üzerine yetkin birliğin bağı olan sevgiyi giyinin.  (Kol. 3:12-14)

Alınganlık nispeten yaygındır. Alınmak bizim için de, niye yalan söyleyelim, o kadar zor değildir. Ama imanlı olarak artık alınmamalıyız. Alındığımızda alçakgönüllülük, sevgi ve hikmete aykırı davranmış oluyoruz. Eyvah! Çaresiz mi kaldık?

Rahat olun, çünkü alınganlık hakkında iyi haberim var. İyi haber, yani, Müjde! Müjde sayesinde değişip dönüştürülüyoruz. Müjde sayesinde bizi günaha sürükleyen eski yaratılışımızın artık etkisiz hale getirildiğini biliyoruz. Nitekim Kutsal Kitap, “Artık günaha kölelik etmeyelim diye, günahlı varlığımızın ortadan kaldırılması için eski yaradılışımızın Mesih’le birlikte çarmıha gerildiğini biliriz” (Rom. 6:6).

Alınmamalıyız. Artık alınmak zorunda değiliz.

O zaman alınmayın!

  • Telif Hakları © 2016
  • Chuck Faroe
  • Tüm Hakları saklıdır. İzin ile kullanıldı.
İlk yayınlama: e-manet Sayı 44 (Ekim - Aralık 2016), s. 3–4.