Derler ki, bir toplumda ne önemliyse oranın dilinde o konuyu anlatan söz dağarcığı geniş olur. Eskimoların karı anlatan 50 kelimesi varmış. Arapçada develeri anlatan 100 kelime varmış. Ne hikmetse, benim memleketim olan Amerika’da, francala ekmekle yapılan tek çeşit sandviç için 13 ayrı kelime var!
Türkiye’ye gelince, ilişkilerle ilgili sözleri toplamaya çalışsak, kalınca bir lügat oluştururuz sanırım. Türkçe öğrenmeye çalışırken, niye yalan söyleyeyim, akrabalık terminolojisini pek sökemedim: dayı, amca, teyze, hala, yenge, enişte, dünür, baldız, görümce, elti, kayın vs.!
Türkçede “ş” harfi ayrıcalıklıdır, çünkü kelimeleri ilişkisel yapar: Haberleşmek, konuşmak, buluşmak, görüşmek, tartışmak, barışmak, savaşmak, vedalaşmak vs. Ne yazık ki, ilişkisellik önemli olduğu kadar sorunlu olabiliyor ve bunu dile getirmek için kullandığımız terimlerimiz de az değil: Bozuşmak, darılmak, alınmak, çekememek, küsmek, ilişki kesmek, arası açılmak, anlaşmazlık, geçimsizlik, kırgınlık, küskünlük vs.
Toplumsal nabzı yoklamak için bazen İnternet’teki ekşisözlük sitesine başvururum. Son baktığımda, ekşisözlük’te 2002’den başlayarak bugünlere dek eklenmeye devam eden “özel hayattan insan silmek” deyimini işleyen 205 web sayfası vardı! Bu madde bu kaynağın herhalde en eski ve en zengin maddelerinden biridir. Sonuç olarak, ilişkileri bitirmek, yüreklerimizi iyice meşgul eden bir konudur.
Bir zamanlar disiplin altına alınarak kiliseden uzaklaştırılan bir kişinin Hristiyan olmayan akrabası bu durumu anlatmak üzere (mealen) şöyle demişti: “Beğenilmeyen şeyler yaptığı için kilisedeki insanlar ona küs oldular.”
Bizim inancımızda küsmek var mı?
Pavlus, Selanik kilisesine, kendilerine gönderdiği mektupta sözlerine uymayan kişiler hakkında şu talimatta bulundu: “ilişkinizi kesin.” O zaman elçi Pavlus burada, “Yanlış şeyleri yapan kardeşlere küsmek serbest” mi demiş oldu? Aslında, bunun cevabı “hayır”. Bu buyruk, bağlamı içinde şöyledir: “Eğer bu mektuptaki sözlerimize uymayan olursa onu mimleyin. Yaptıklarından utanması için onunla ilişkinizi kesin. Yine de onu düşman saymayın, bir kardeş olarak uyarın” (2Se. 3:14-14).
Bu anlamda ilişki kesmek yapıcı bir davranıştır. Amaç, günah işleyen kardeşi kazanmaktır. Böylece bu uygulama düşmanlık içermez, kardeşlik sevgisinin prensipli bir yansımasıdır. Böyle bir uygulama her zaman işe yaramayabilir ama gerektiren şartlar altında uygulanması gerekir.
Sürüyü zarardan korumak lâzım. Dışardaki insanlar karşısında Rab ve ev halkının iyi tanıklığını korumak lâzım. Günah işleyen kardeşi görmezden gelmemek de lâzım. Çünkü kilisede her şey serbest değil.
Evet, kilisede her şey serbest değil. Disiplin adına ruhsallaştırılmış küskünlük de serbest değil! İmanlı olduğumuz halde, yüreklerimizin dünyada aşina olduğu alınmak, bozuşmak, küsmek refleksi herhangi bir anda nüksedebilir.
Buna izin vermemeliyiz. Çünkü bizim inancımızda küsmek yok!