Ana içeriğe atla

Sitemiz işleyişi için sadece bu siteye ait çerez kullanmaktadır. Üçüncü parti çerez kesinlikle kullanılmamaktadır.
Daha bilgi edinin.

Li-derkenar

İsa’ya benzer olmak için daha mı karamsar olalım?

Yayın Tarihi: 19.01.2022

Görsel
Zülfü Livaneli - Kaynak: https://www.armanayse.com/zulfu-livaneli-2/
Zülfü Livaneli
Kaynak: https://www.armanayse.com/zulfu-livaneli-2/

Hayal ettiğimiz ilişkiler nasıl? Kardeşlerden neler bekleriz?

Bir soru daha: İnsanlar ve ilişkiler neden bizi bu kadar sık hayal kırıklığına uğratır?

Zülfü Livaneli’nin seneler önce okuduğum “İnsancıklar” başlıklı bir yazısı hep aklımın bir köşesinde kaldı, unutamadım. Yakın bir dostu Livaneli’ye, “Senin en büyük hatan insanlara fazla güvenmen” der. Livaneli bu konuşma esnasında yaşadıklarını şöyle aktarır:

İnsanoğluna güvenmeyi öğreten onca kitabın gelmiş geçmiş büyük yazarları, şairleri üşüşüyordu kafama.

Homeros’tan Cervantes’e, Yunus Emre’den Şeyh Galib’e uzanan yüzlerce yazar; “Hadi cevap ver şu inançsıza” diyordu. “İnsanoğlunun yüreği iyidir. Her insan içinde bir cevher taşır!”

Ben de bunları söylüyordum.

Acı acı gülüyordu.

“O kadar büyütme” diyordu “İnsan dediğin öyle ideallerden falan oluşmaz. Hırs, başarı arzusu, para kazanma hırsı, cinsel tutku, kıskançlık, başkalarını ezme duygusu... İşte insan budur. Ve amacına kavuşmak için de her türlü aşağılık numarayı çevirir.”

“Buna inanırsam yaşamam güçleşir” diye cevaplıyordum onu. “Neye inanıp, neye güvenerek yaşayacağız o zaman? Bu dünyada dostluk yok mu? Sevgi, fedakârlık duygusu, merhamet, dayanışma bir hayal mi sence?”1

Homeros, Cervantes, Yunus Emre ve Şeyh Galib şöyle dursun, Rab İsa Mesih içimizdeki cevher, yürek hakkında ne diyor? İsa diyor ki, “İnsanı kirleten, insanın içinden çıkandır. Çünkü kötü düşünceler, fuhuş, hırsızlık, cinayet, zina, açgözlülük, kötülük, hile, sefahat, kıskançlık, iftira, kibir ve akılsızlık içten, insanın yüreğinden kaynaklanır (Markos 7:21-23; vurgu eklenmiştir).

İsa, Livaneli’nin arkadaşı gibi, insan konusunda çok mu karamsar?

İsa’nın şu sözünden yola çıkarak mealen, alınganlık, rekabet, kırılmalar, küsmeler, bozuşmalar, şiddetli (ve ılımlı) geçimsizlikler, dedikodular, vefasızlıklar, bencillikler vs. içimizden, yüreklerimizden kaynaklanarak ilişkilerimizi kirletir diyebiliriz herhalde.

Yukarıda Livaneli “cevher” kelimesini insandaki iyi huylu tabiatı kastetmek için kullanmıştır. Aynı zamanda cevher değişmezliği çağrıştırır. Sözgelimi elmas aşırı sert, neredeyse kırılmazdır. Oysa bizim cevherimizi günah kırmıştır. Tanrı’ya benzer olarak yaratıldık. Ama Tanrı’ya isyan ederek günahkâr olduk. Bu iki “büyük patlama”nın yankıları hayatlarımızda sürekli duyulur. Böylece insanlar şaşılacak şekilde hem adeta tanrısal iyilikleri hem de şeytani kötülükleri sergileyebiliyor.

Tabii ki, Mesih’te olduğumuz için artık doğal insanlar değiliz, yeni yaratık olduk. Günaha köle değiliz. Tanrı katında aklandık ve kutsal kılındık. Somut durumlarda da günbegün fiilen kutsallaştırılıyoruz. Mesih tekrar geldiğinde de yüceliğe kavuşacağız: Mesih’inki gibi ölmez, yorulmaz, günah işlemez ruhsal bedenlerimiz olacaktır.

Teolojik olarak durum net ve sevindiricidir. Günlük hayatta yaşanan durumlarsa daha girifttir! Mesih tekrar gelinceye dek, “zavallı” bedenlerimizde yaşarken, hâlen, ne yazık ki, günah işleyebiliriz. O zaman kardeşlere karşı nasıl beklentiler beslemeliyiz?

Kardeşiniz günah işlerse, onu azarlayın; tövbe ederse, bağışlayın. Günde yedi kez size karşı günah işler ve yedi kez size gelip, ‘Tövbe ediyorum’ derse, onu bağışlayın.

Livaneli anılan yazısında, yıllarca ilişkilerde hayal kırıklığına uğradığını itiraf ederek şöyle diyor: “Eski dostlarımın çoğundan ağır darbeler yedim.” Ama Livaneli yine de insanların –“insancıkların”– özlerinde iyi olmadığına inanmaya bir türlü razı olamamış. Diyor ki, “İnsanlara güvenmeyip, kuşkulu, kapalı, acılaşmış birisi olarak yaşamaktansa, yüreğimi açıp üst üste kazık yemeyi tercih ediyorum.”

Livaneli ilişkisel bir hayalperesttir, desek yeridir!

Peki, “karamsar” Rabbimiz İsa, halkının ilişkileri hakkında nasıl beklentiler besler? İsa’nın şu buyruğu bize bu konuda bir fikir verebilir: “Kardeşiniz günah işlerse, onu azarlayın; tövbe ederse, bağışlayın. Günde yedi kez size karşı günah işler ve yedi kez size gelip, ‘Tövbe ediyorum’ derse, onu bağışlayın” (Luka 17:3-4).

Böyle bir beklenti hoşumuza gitmeyebilir. İsa’nın buyurduğu davranışlar kültürümüze aykırı olabilir, bize imkânsız gelebilir. Ama İsa burada karamsar değil, gerçekçidir.

Kilisede ilişkisel hayalperestlik yerini gerçekçi kutsallığa bırakmalıdır. Aksi takdirde efendimiz İsa’yı gerektiği gibi ne yüceltiriz ne de dünyaya gösteririz.

Kutsal Ruh’un kudretine inandığım için, bu konuda karamsar değil, iyimserim!

  • Telif Hakları © 2022
  • Chuck Faroe
  • Tüm Hakları saklıdır. İzin ile kullanıldı.
İlk yayınlama: e-manet Sayı 65 (Ocak - Mart 2022), s. 3–4.