Yaşlıca bir amca kara kara düşünüyor…
“Haberler hep mi kötü olur? Ne günlere kaldık! Her taraf kargaşa, anarşi … iğrenç ahlaksızlık, gaddarlık… Düşmanlarımız habire bize saldırıyor, bizi mağlup ediyor… Sağlam, dürüst bir yönetim yok… Bırak sağlam, dürüst olanı, hiç yönetim yok, herkes dilediğini yapıyor! Halk olarak sanki zifiri karanlıkta geziyoruz, düşüyoruz, yaralanıyoruz, neden tökezlediğimizi fark edemiyoruz. Sonumuz ne olacak bu karanlık kuşakta?”
Bu yaşlı amca Hâkimler’in döneminde yaşayan bir Yahudi’dir. İleri yaşı itibarıyla, geçmişte Tanrı yoluna daha çok yaraşır bir kuşak hatırlıyor. Ama artık öyle insan kalmamış. Tanrı’ya yaraşır insan yok, düzen yok, ahlak yok, ibadet yok, Rab’bi seven insan artık sanki hiç yok!
Hâkimler kitabında defalarca tekrarlanan bir cümle var: “O dönemde İsrail'de kral yoktu. Herkes dilediğini yapıyordu” (Hâk. 21:25). Anlaşılan İsrail halkına bir çoban lazımdı, onları Rab’bin sadakat ve kutsallık yollarında güdecek iyi bir kral lazımdı! Ama yoktu.
“Suçum ne ki, bu karanlık kuşak içinde yaşamaya mahkûm oldum?” diye mırıldanıp duruyordu bu amca.
Ama bu karanlık kuşakta, Beytlehem Kenti’nde bir adam vardı ki, sanki o zifiri karanlıkta parıl parıl parlayan ışık gibiydi. Adı Boaz’dı. Rut kitabının Hâkimler dönemine rastladığını hatırladığımızda, Boaz gibi bir insanın varlığı bizi hem şaşırtır, hem içimizi ferahlatır. Böyle güzel, Rab’bi seven, dört dörtlük bir imanlı nereden çıktı bu karanlık kuşakta?
Her taraf küfür ve tanrısızlıkla doluyken Boaz’ın ağzı sanki sürekli kutsamalarla doluydu:
Beytlehem’den gelen Boaz orakçılara, “RAB sizinle olsun” diye seslendi. Onlar da, “RAB seni kutsasın’ karşılığını verdiler.” (Rut 2:4)
Boaz Rut’la ilk tanıştığında ona, “RAB yaptıklarının karşılığını versin. Kanatları altına sığınmak için kendisine geldiğin İsrail'in Tanrısı RAB seni cömertçe ödüllendirsin” demişti (Rut 2:12).
Boaz, Rut’un Rab’bin Yasası doğrultusunda kendisiyle evlenmek istediğini anlayınca da ona, “RAB seni kutsasın, kızım… Bu son iyiliğin, ilkinden de büyük. Çünkü yoksul olsun, zengin olsun, gençlerin peşinden gitmedin” dedi (Rut 3:10).
Rut kitabını son günlerde okumadıysanız okumanızı tavsiye ederim; karanlık zamanlarda Rab’bi seven, O’nu yücelten güzel insanların olabileceğini hatırlatan mis gibi bir kitaptır çünkü.
Rut kitabını okursanız, Boaz’ın üstelik cömert, sevecen, Rab’den korkan ve Yasası’nı titizlikle yerine getiren biri olduğunu da göreceksiniz. Ama bu küçük yazıda asıl sormak istediğim soru şu ki, böyle karanlık kuşakta bu sevgi, sadakat ve iyilikle dolu, Rab’bi seven insan nereden çıktı?
Bunun yanıtı ilginç bir yerden çıkar: İsa’nın soyağacından! Matta 1:5’te şu sözleri okumaktayız: “Salmon, Rahav’dan doğan Boaz’ın babasıydı…” Bu soyağaçlarının üslubunda, daha kolay ezberlensin diye veya başka sebeplerden dolayı, bazen birkaç kuşak atlanır. Burada da büyük ihtimalle böyle oldu. Ne de olsa burada kullanılan “baba” kelimesi, bizim “ata” kelimemizde olduğu gibi, büyükbaba veya onun babası veya daha eski nesilde yaşayan akrabamızı kastedebiliyor. Boaz Rahav’ın torunu veya torun çocuğuydu.
“Ee” mi diyorsunuz? Rahav Yahudi olmayan bir fahişeydi? Rahav’ın torunu veya torun çocuğu olmanın marifeti neymiş o zaman?
Rahav fahişe olmaktan çok Kutsal Kitap’ta bir iman kahramanı olarak anılır (bkz. Yak. 2:25; İbr. 11:31). Antlaşma halkı vaat edilen topraklara girdiğinde, Rahav yok olmaya mahkûm Eriha’da putperestlik, fahişelik içinde yaşayan biri olarak, diri bir imanla diri olan Tanrı’yla tanıştı. Paklandı. Antlaşma halkının bir üyesi oldu. Onlardan biriyle evlendi. Değişti. Sadakat abidesi oldu. Çocukları, torunları ondan kim bilir ne öyküler, Rab’bi yücelten ne sözler işitmiştir!
Gel zaman git zaman, birkaç nesil içinde Tanrı halkı bozulmuş, vefasızlaşmıştır hâkimler dönemine gelindiğinde.
Ama Rahav’ın soyundan sadakat abidesi başka biri vardı: Boaz. Rut’la evlenince aynı soydan Davut geldi, aynı soydan da Mesih geldi!
Karanlıkta yaşayan halk, Büyük bir ışık gördü. Ölümün gölgelediği diyarda yaşayanlara ışık doğdu. (Mat. 4:16)
Karanlık kuşakta yaşayanlar bile imanla yine ışık gibi parlar!