Ana içeriğe atla

Sitemiz işleyişi için sadece bu siteye ait çerez kullanmaktadır. Üçüncü parti çerez kesinlikle kullanılmamaktadır.
Daha bilgi edinin.

Li-derkenar

Orayı Temizleyemedim

Yayın Tarihi: 01.10.2013

Eskimoların karlar için, bedevilerin kumlar için çok geniş bir sözcük dağarcığı olduğu söylenir. Hani, bir toplumda neye önem verilirse veya neler ön plandaysa, onları anlatan kelimeler çok olur.

Türkiye’deki kültürü de daha iyi anlamaya çalışan bir yabancı olarak kendime Türkçede hangi konuların zengin bir kelime hazinesi var diye sorduğumda ilk aklıma gelen şeyler, akrabalık, saygınlık ve de temizlik oldu.

Mutlaka daha başka ve daha doğru cevaplar vardır. Ama eğri oturalım doğru konuşalım, Türkiye’de temizlik hiç de yabana atılacak bir konu değildir.

Temiz, temizlik, nezafet, pakizelik, tertemiz, bakımlı, gıcır gıcır, pırıl pırıl, pak, paklık, arı, arılık, arındırılmış, saf, saflık, saffet, hijyenik, tahir, nezih, necip, lekesiz, günlük temizlik, küçük temizlik, büyük temizlik, dip bucak temizlik, dip temel temizlik, halı çırpmak, toz almak, yerleri süpürmek, camları silmek vs...

Türkiye’de temizlik hiç de yabana atılacak bir konu değildir.

Amatör sözlükçü olarak Türkçedeki temizlik konusunu kavramak için düşünmek, taşınmak, sözlükleri parçalamak bana uygun gelen bir yöntemdir.

Ama yine de konudan kendimi uzak hissediyorum. Ecnebi bir erkek olarak Türkiye’deki temizlik konusunu anlamak için sözlükten daha değerli bir kaynağa başvurdum: “Kadınlar Kulübü” sitesine... Orada şöyle bir sohbete rastladım:

“Kızlar gittiğiniz yerlerde evin temizliğini nasıl anlarsınız özellikle ev sahibinin titiz mi pasaklı mı olduğunu, neye dikkat ederek anlarsınız cevaplarınızı çook merak ediyorum” diye soran hanıma şu cevap geldi: “Penceresinden, kapı kolundan, sehpa ayaklarından, karşıdan oturunca farkedilen koltukların altındaki tozlardan, buzdolabının ve fırının kenarından aklıma gelenler bunlar görünen yerler temiz ama bu saydıklarımın içinden bir yer yağlı kirliyse titiz değildir...”.1

Böyle bir temizlik, titizlik karşısında hem hayran kalırım hem de kendimden (dağınığın tekiyim, ne yalan söyleyeyim) utanırım.

Geçenlerde evimizde bir kutlama yapılacaktı. Bütün kardeşler de gelecekti. Bir abla, çoook sağolsun, önceki gün geldi ve temizliğe yardım etti. Müthiş bir temizlik yaptı! Ama buzdolabını yerinden çekip arkasını temizlemeye fırsat vermediğimiz için üzüldü. “İşimi tam yapamadım diye düşünüyorum” dedi.

Tabii ki bu değerli ablaya izin verseydik orayı da temizlerdi. Peki ama ne yaparsanız yapın temizleyemediğiniz bir yer olsa, kendinizi nasıl hissedersiniz?

Eski Antlaşma’da, bilindiği gibi, Rab Yahudilere son derece sıkı temizlik kuralları verdi. Kirlenme ve arınma şartları açıkça belirtildi. Levililer kitabını okuduğumuzda, kirlenmenin sanki bin bir yolu karşımıza çıkar. Kurban kesmek, yıkanmak, giysileri yıkamak ve akşama kadar kirli sayılmak işten bile değildi.

Kutsal Tanrı antlaşma halkına şunu öğretiyordu: “Kutsalla bayağı olanı, kirliyle temizi birbirinden ayırt etmelisiniz” (Lev. 10:10). Bu düzenle yalnızca fiziksel kirlenme değil, manevi kirlenmenin de söz konusu olduğu, varlığımızın günahla kirlenmiş olduğu anlaşılmıştır.

Nitekim halk, sonunda şöyle bir acı itirafta bulunmak zorunda kaldı: “Hepimiz murdar olanlara benzedik, Bütün doğru işlerimiz kirli âdet bezi gibi...” (Yşa. 64:6). İsa aynı gerçeği ortaya koydu: “Bizi kirleten kendi yüreğimizdir!” (bkz. Mat. 15:17-20).

Yine Kadınlar Kulübü’nden bir ses: “Geçen hafta yaptım dolapların arkası, içi, koltuk arkaları, camlar, mutfak dolapları vs. Şimdi bıraksanız yine yapcam ama yapmak istediğimden değil, rahat edemediğimden. Yoksa hiç halim yok yapmaya, ama huzursuz oluom.”2

Her yeri temizleyemezsek bir türlü rahat edemeyiz. Ama günahla, dünyayla kirlenmiş, içimizdeki o yeri temizleyemezsek, ne yaparız?

Kutsal Kitap’ın cevabı bir ilahinin sözleriyle verilir: “Arınmak için geldin mi İsa’ya? Yıkandın mı O’nun kanında?”

Bizi kendi kanıyla pak kılan Rab’be bin şükür!

  • Telif Hakları © 2013
  • Chuck Faroe
  • Tüm Hakları saklıdır. İzin ile kullanıldı.
İlk yayınlama: e-manet Sayı 33 (Ekim - Aralık 2013), s. 3–4.