Ana içeriğe atla

Sitemiz işleyişi için sadece bu siteye ait çerez kullanmaktadır. Üçüncü parti çerez kesinlikle kullanılmamaktadır.
Daha bilgi edinin.

Li-derkenar

Yanıldım Sandım, Ama Yanıldım!

Yayın Tarihi: 30.09.2019

Üzücü haber vermekten çekiniriz. Misal, hekimler akrabalarına hastanın hastalığının çok vahim olup hastanın öleceğini bildirse bile, hastanın kendisine bu haberi vermeyebilir.

Birisinin yüzüne, “Yanılıyorsun” demek ayıp kaçar, nezaket kurallarına aykırıdır. Daha nazik bir şekilde, başka insanlara söz konusu kişinin hatalarını anlatsak bile, kendisine pek anlatmayız. Sanki yanılmak başlı başına bir ayıptır.

Kutsal Kitap yaratılışın “amaçsızlığa teslim” edildiğini söyler (Rom. 8:20). Biz de Mesih’in yeniden gelip “zavallı bedenlerimizi” değiştirmesini dört gözle bekliyoruz (Flp. 3:21). Hasarlı dünyada yaşayan hasarlı insanlarız. Gün be gün birlikte yaşadığımız yürek, “Her şeyden daha aldatıcıdır” (Yer. 17:9). Sonuç olarak, yanılmak işten bile değil. Nitekim Yakup, imanlılara hitaben, “hepimiz çok hata yaparız” demiştir (Yak. 3:2).

Ama kendimizi öyle görmeye meyilli değiliz. Tanrı’nın hikmeti, “İnsan izlediği her yolun doğru olduğunu sanır” der. Acayiptir, kardeşin gözündeki çöpü idrak ederiz ama kendi gözümüzdeki mertekten habersiziz.

Öyleyse ilk adım bu konudaki farkındasızlığımızın farkına varmaktır. Rab’bin “gönlüne uygun” insan Davut, bu ilk adımı duayla atmıştır. “Kim yanlışlarını görebilir?” diye dua eden Davut, Rab’be şöyle yalvardı: “Ey Tanrı, yokla beni, tanı yüreğimi, sına beni, öğren kaygılarımı. Bak, seni gücendiren bir yönüm var mı, öncülük et bana sonsuz yaşam yolunda!” (bkz. Mez. 19:12-14; 139:23-24). Tanrı’nın kendisi bize yanlışlarımızı gösterebilir.

Hepimizin bildiği gibi, Tanrı’nın sözü de, ayna gibi, kendi yanlışlarımızı görmemize izin verir, eğer dikkat etmeye razıysak! (Yak. 1:22-25). Tanrı’nın bize hatalarımızı gösteren bir başka aynası daha var: Rab’deki diğer kardeşlerimiz. Atasözlerinden biri, “Dost acı söyler ama doğru söyler” der. Özdeyişler’de de şu satırları okuruz: “Açık bir azar, gizli tutulan sevgiden iyidir. Düşmanın öpücükleri aldatıcıdır, ama dostun seni iyiliğin için yaralar” (Özd. 27:5-6). Derek Kidner’e göre, bu gizli sevgi, herhangi bir eleştiride bulunmayarak varlığını sürdüren, dolayısıyla ahlak açısından yararsız bir sevgidir. “Ama dostun seni iyiliğin için yaralar.” Farkında olmadığımız yanlışlarımız er geç patlak verecektir. Dolayısıyla, uyaran kardeş gerçek dosttur!

Seneler önce, Türkiye’de eğitim verirken, bir kardeşe gereksiz yere eleştirel davrandım. O akşam eğitime katılan birkaç kardeşle birlikte yemek yerken, bir kardeş bana, “Abi filanca kardeşe çok sert davrandın. Yarın onunla konuşmalısın” dedi. O kadar. Ama çok etkilendim. O akşam hemen eleştirmiş olduğum kardeşi aradım, özür diledim. O da çok sevecen şekilde yaptıklarımın sorun olmadığını söyledi. Ertesi gün, kardeşlerle tekrar bir araya geldiğimizde, herkesin önünde önceki gün yanlış yaptığımı söyleyerek herkesten özür diledim.

Övünmek için bunu anlatmıyorum, tabii ki. Yanlış yaptım. Doğru olanı kardeşlerden özür dilediğimde yapmış oldum. Alınmak, Tanrı’nın egemenliğine aykırı bir davranıştır. Zayıf ve muhtaç olduğumuz için yanılabileceğimizi anlamaksa, Tanrı’nın egemenliğinde normaldir.

Bugünlerde, imanlıların aidiyet deneyimlerini daha iyi anlamaya çalışıyorum. Bir kardeş, kilisedeki aidiyet hakkında şöyle söylemişti: “...aynı Tanrı’ya inanıyorsun, aynı Kutsal Kitap’ı okuyorsun ve aynı yere bakarak, aynı şeyleri düşünerek dua ediyorsun. Ve senle birlikte senin iyiliğini düşünen, senin için dua eden, zor durumda kaldığında sana ellerini uzatan ve yanlış olduğunda sana, bu davranışların, bu düşüncenin yanlış olduğunu söyleyen” kardeşler var.

Ait olduğumuz ruhsal aile böyle olmalıdır. Severiz, dua ederiz, yardımlaşırız ve zaman zaman kardeşlerin yardımlarıyla, yanıldığımızı anlarız. İmkânsız, ütopik bir vizyon değil bu; Tanrı’nın tasarısı.

Yoksa yanılıyor muyum? 

  • Telif Hakları © 2019
  • Chuck Faroe
  • Tüm Hakları saklıdır. İzin ile kullanıldı.
İlk yayınlama: e-manet Sayı 55 (Temmuz - Eylül 2019), s. 3–4.