Bir asır önce, Mısır'daki antik kalıntılarında kazma yapan arkeologlar yırtık pırtık bir papirüs parçasını ortaya çıkardılar. Üzerinde İ.S. 200'lü yılların ortalarına tarihlenen bir ilahinin kalıntıları vardı; sözleri ve müzik notaları ile! Onlarca yıl boyunca Oxford Üniversitesi'nde iklim kontrollü bir kasada saklandı. Ta ki John Dickson onunla karşılaşana kadar.1
Bu Roma zulmünün gölgesi altındaki ilk imanlıların Üçlübirlik olan Tanrı'ya nasıl ibadet ettiklerini duyma ve hatta onlarla birlikte şarkı söyleme fırsatı sunan bir ilahidir.
John, Avustralyalı bir müzisyen ve teologdur. John parçayı gördüğünde onun önemini anladı. Bu antik bir kalıntıdan çok daha fazlasıydı. Okuyabileceğimiz sözleri ve yorumlayabileceğimiz müzik notaları olan, bize Roma zulmünün gölgesi altındaki ilk imanlıların Üçlübirlik olan Tanrı'ya nasıl ibadet ettiklerini duyma ve hatta onlarla birlikte şarkı söyleme fırsatı sunan bir ilahiydi.
Doğru Teoloji, Doğru İbadet
İlk dönemde bulunan kiliseler Yunanca "doğru görüş" anlamına gelen "ortodoksi" kelimesini almış ve "doğru inanç" anlamına gelecek şekilde yeniden düzenlemiştir. Kilise babaları için doğru inanç, doğru ibadetle olan bağlantısı nedeniyle önemliydi. İlk Hristiyanlar teolojiyi ve doksolojiyi2 ayrı alanlar olarak görmüyorlardı. Tanrı hakkında inandıkları Tanrı'ya ibadet etme yöntemlerini şekillendiriyor, Tanrı'ya ibadet etme şekilleri de Tanrı hakkında inandıklarını pekiştiriyordu.
Hristiyanların inançları nedeniyle hala avlanıp taciz edildiği bir döneme ait olan bu ilahi, Üçlü Birlik olan Tanrı’yı açıkça ve güvenle ilan etmektedir:
Herkes sessiz olsun, parlayan yıldızların sesi çıkmasın,
Tüm akan nehirler durup sussun
Baba, Oğul ve Kutsal Ruh'a ilahimizi söylerken,
Tüm güçler cevap olarak haykırırken:
Amin, Amin, kudret, övgü ve şan sonsuza dek
Tüm iyi armağanları veren tek Tanrı'ya.
Amin. Amin.
İlk İlahi’nin yazılıdığı yüzyıl İznik Konseyi'nden önceki yüzyıldır.
"Bu yüzyıl İznik Konseyi'nden önceki yüzyıldır," diye hatırlatıyor John bana. "Bu, İsa'nın tam tanrılığını inkâr eden sapkın Arius'tan önceydi. Arius'un da fikirlerini yaymaya çalışmak için ilahiler yazdığını biliyoruz. Arius ve 'ilk ilahi' ile aynı bölgeden -Roma Mısırı’ndan- geliyordu. Acaba ortodoks teolojiyi yansıtan bu söylenen parçanın etkisine karşı koymaya mı çalışmıştı? İlahinin Üçlübirlik olan Tanrı’yı yansıtan dili gerçekten heyecan verici!"
Şarkıyı ilk duyduğumda beni etkileyen şey Üçlübirlik’i beyan eden sözleriydi. Tüm övgülere layık olan tek gerçek Tanrı’ya tüm yaratılış görkeminin huşu içinde hareketsiz kalırken söyleniyorlar. Dorothy Sayers'in bir zamanlar ifade ettiği gibi,3 bu şarkı yalnızca "güzel ifadelerden" ya da "rahatlatıcı duygulardan" değil, dogmanın dramından söz ediyordu; dünyayı yaratan aynı Tanrı'nın dünyaya girdiğini, ölümden geçtiğini ve yeniden dirildiğini görkemle ilan eden sözlerden doğmuş bir övgü ilahisidir.
Eski İmanlılarla Birlikte İlahi Söylüyoruz
“İlk İlahi” yalnızca ilk kilisenin teolojiye bağlılıklarına dair bir şeyler ortaya koymakla kalmaz, aynı zamanda karanlık dönemlerde hangi gerçeğin merkezi olduğunu da hatırlatır. John onların duyduğu güvenden bir şeyler öğrenebileceğimizi düşünüyor:
Bu neşeli ve kendinden emin olan ilahi, kilisenin yoğun zulüm gördüğü bir dönemde, MS 200'lerin ortalarından sonlarına doğru yazılmıştır. Bu dönem İmparator Decius ve Valerian dönemidir; Kilise'nin Romalı Fabian, Antakyalı Babylas, Kudüslü İskender ve Kartacalı Cyprian gibi teoloji büyüklerini kaybettiği dönemdir! İskenderiyeli episkopos Dionysius'un mektubunu okuduğumuzda (Eusebius Ecc. Hist. 6.40-41) -ilk ilahinin yazıldığı bölge- bu korkunç dönemde kadın ve erkek birçok yerel şehide -Julian, Makar, Heron, Ater, Apollonia, Quinta, Dionysia ve diğerlerine- ait tümüyle çağdaş bir anlatım edinmiş oluyoruz. Gelin görün ki dönemin Kilisesi buna bir karşılık vermeyi düşünmüyordu; "tüm iyi armağanları veren tek Tanrı’ya" övüyordu!
Bu kadim ilahiyi söylemek imanlılar topluluğuna katılmaktır; sesimizi kilisenin ilk yüzyıllarındaki Hristiyanlarla birlikte yükseltmektir. Bize "kendi müziğinizi yapın" ve "kendi özel şarkınızı söyleyin" dendiği bir çağda, bu proje bize kökümüzü hatırlatıyor; 1.800 yıl önce Tanrı'ya şanını haykıran, Müjde’nin güzelliğine ve görkemine uyanmış cesur bir imanlılar korosuna ait olduğumuzu hatırlatıyor. Ortodoksinin, yani gerçek öğretiye bağlı olmanın heyecanını hissetmek için bundan daha iyi bir yol var mı?
Bu kadim ilahiyi söylemek tüm zamanların azizler topluluğuna katılmaktır.
İnancımız dün başlamadı. İbadetimiz trendler ya da hevesler üzerine inşa edilmemiştir; Üçlübirlik olan Tanrı'nın değişmeyen gerçeğinden kaynaklanır. Kiliselerde -ister küçük şapellerde olsun ister büyük salonlarda olsun- toplandığımızda yalnız değiliz. Meleklerle birlikte her zaman ve her mekânda Baba, Oğul ve Kutsal Ruh'u öven bir kalabalığa katılıyoruz.
Kilise için bir Şarkı
İlk dönemdeki kiliseler muhtemelen tanıdık bir melodiye bu cesur Hristiyan teolojisini aşılamıştır. Tanrı’nın halkı için karanlık olan bir dönemde Mesih'in üstünlüğünü ilan eder. Kaliteli tapınma müziği de işte tam bunu yapar. Sadece kulağa hoş gelmekle kalmaz, gerçeğe ışık tutar.
Şimdi, bu proje sayesinde, iman atalarımızla ve annelerimizle seslerimizi yeniden birleştirebilir ve bu gerçeği yeniden beyan edebiliriz.
Bu şarkının yeniden canlandığını ve dünyayla paylaşıldığını görmekten memnunum; eski olduğu için değil, gerçeği içerip açıkça ifade ettiği için. Çünkü bu şarkıyı söylerken kim olduğumuzu, neye inandığımızı ve neden ibadet ettiğimizi hatırlıyoruz. Çünkü bu şarkı bizi her çağı aşan ve bizi Tanrı'nın tüm halkıyla birleştiren Müjde öyküsüne bağlıyor.
- 1John Dickson’ın katkısıyla “İlk İlahi” keşfedilmiş, ilahinin eski sözlerine ve ruhuna sadık kalınarak çağdaş versiyonu hazırlanmıştır. https://www.youtube.com/watch?v=qTyJu9lyVkI linkinden dinleyebilirsiniz (16.09.2025 tarihinde erişildi).
- 2Çev. notu: ibadette övgü ifade eden sözü veya şükür duasını tanımlayan teknik bir Hristiyan terimi.
- 3Dorothy Sayers, The Whimsical Christian: 18 Essays (Springfield, Ohio: Collier Books, 1987), s. 27-28.