Giriş
İsa’nın doğduğu çağda Akdeniz dünyası büyük ve önemli bir değişim sürecindeydi. Büyük İskender’in ardılları tarihe karışmış, toprakları Romalılar ve Partlar arasında bölünmüştü. Roma, Avgustus liderliğinde cumhuriyetten imparatorluğa geçmişti. Akdeniz havzasında sadece Roma hakimdi. Bölgede bu iki büyük devlet arasında mücadele vardı. Akdeniz’e, Mısır’a hâkim olmak isteyen Partlar ağır bir yenilgi almıştı. Hirodes’in krallığı stratejik öneme sahipti. Bu bölge bir yandan Roma ve Partlar arasında tampon bölge iken bir yandan da Partlar’la ittifak halinde olan Nebatiler’in saldırısı altındaydı. Avgustus için önemli iki cephe vardı: Germenler’in olduğu Tuna cephesi ile Partlar’ın olduğu Fırat cephesi. Bu yüzden bu iki cephe arasında bir yol ağı kuruldu Bitinya’da; Nicomedia’dan geçip Ancyra (Ankara), Caesarea (Kayseri) ve Tarsus üzerinden Anadolu’yu baştanbaşa geçerek Suriye’ye ulaşıyordu. Roma orduları Doğu’da daha fazla etkin olmaya başladı. Bütün bu olayların yanı sıra, Beytlehem’de gerçekleşecek İsa’nın doğumu, insanlığın talihini değiştirecekti.
İncil’de geçen olayların tarihî ve arkeolojik kaynaklar ışığında, tarihteki iz düşümlerini, tarihi tarafsız incelediğimizde, görebiliyor ve okuyabiliyoruz.
Bu çalışma Luka kitabında geçen nüfus sayımını referans alarak, tarihî, arkeolojik kanıtlar eşliğinde hem Avgustus zamanında eyalet ve vergi sisteminde yapılan değişikliklerin uygulanması amacıyla yapılan nüfus sayımının neden Meryem ve Yusuf’un Nasıra’dan Beytlehem’e gitmelerini gerektirdiğini hem de Kutsal Kitap’ın ışığında İsa’nın doğumunu incelemektedir. İncil’de geçen olayların doğruluğu ve İsa’nın tarihselliği, maalesef, hâlâ tartışılmaktadır. İncil’de geçen olayların tarihî ve arkeolojik kaynaklar ışığında, tarihteki iz düşümlerini, tarihi tarafsız incelediğimizde, görebiliyor ve okuyabiliyoruz. Özellikle, Türkçe literatürdeki yetersiz çalışmalar ya da Hristiyanlık tarihine olan tek taraflı bakış açısı, kaynakların tarafsızca değerlendirilmesine müsaade etmemektedir. Bu çalışmanın amacı da Türkçe literatüre katkı sağlamaktır.
A. Nüfus sayımı: Eyalet ve Vergi Sisteminin Değişimi
Cumhuriyet döneminde, Romalı generaller için en büyük sorun emekli askerlerin maaşı ve emekli askerlere verilecek topraktı; vergi toplanması ve askere alımdı. Avgustus’tan önce belirlenmiş bir vergi sistemi yoktu. Fevkalade ve mutad vergiler vardı. Bu vergilerin neye göre ve hangi oranda alınacağı kanunlar tarafından belirlenmemişti. Avgustus’a kadar, Roma’nın Akdeniz havzasındaki fütuhatı tamamen talan ekonomisine bağlı idi. Bu surette fethettikleri bütün memleketin hazinelerini boşalttılar ve Roma’ya getirdiler. Sezar, Roma’ya döndüğünde talan ettiği hazinelerden dolayı Roma’nın en zengin adamı olmuştu. Sezar’ın fethettikleri ülkelerden getirdiği altınlar hazineyi doldurmaya yetmişti ama Sezar hazineyi öylesine israf etmişti ki, hazine boşalmıştı.
Bu talan sistemi yöre halklarını sivil ve askeri idarecilerin insafına bırakmıştı. Bu insafın ne kadar şiddetli olduğunu Cicero’nun eserlerinden okuyoruz.1 Avgustus’a kadar bu adaletsizliği düzeltmek için pek bir şey yapılmamıştır, Avgustus döneminde önemli tedbirler alınmış ve devlet nizamı, o döneme göre, sağlanmıştır.
Roma genelinde yapılacak nüfus sayımının amacı vergi mükelleflerinin, askere alınacakların, Roma’daki her sınıfa mensup kişilerin sayısını belirlemekti.
Avgustus’un2 (İ.Ö. 63- İ.S. 14) uzun bir iç savaştan sonra Sezar’dan boş bir şekilde devraldığı hazinesi, yönetilmesi gereken bir devleti ve ordusu vardı. Bütün bunlar için de paraya ihtiyacı vardı. Avgustus bütün bu sorunları çözmek için, ilk defa vergilendirmeye bir standart getirdi. Herkesin vergi vermesi gerektiğine dair bir kararname çıkardı. Nüfus sayımıyla birlikte belirlenecek vergi mükellefleri ailelerinin toprağına gitmesi ve kaydedilmeleri gerekmekteydi. Roma genelinde yapılacak nüfus sayımının3 amacı vergi mükelleflerinin, askere alınacakların (Yahudiler askerlik hizmetinden muaftı), Roma’daki her sınıfa mensup kişilerin sayısını belirlemekti. Devlet kısımlara ayrılarak yazıldı. Yıllık gelire göre bir toprak vergisi tahsis edildi. Toprak vergisini kapsamayan eyalet halkları için de baş vergisi getirildi; hayvan vergisi, ithalat ihracat vergisi, askeri iaşe vergisi gibi pek çok vergi yükümlülükleri getirildi. Doğu’daki eyaletler de işte bu toprak vergisine tabi tutuldu. Yeni düzenlemeyle artık, Roma’da vergiler genelde iki türlü alınıyordu: İhale yoluyla (%10 aynî vergiyi peşin alarak) publicani4 denilen kişilere satılarak ve aynî olarak alınan vergi. Aynî vergi, genelde, mahsulün 1/10 bazen 1/5 ya da 1/20’sine kadar yükseliyordu. (Genel valilerinin eyaletindeki vergileri alçaltıp çoğaltma yetkisi de vardı.) Roma ele geçirdiği yerlerin 1/3’ünü, kurmaya çalıştığı dünya devleti (imperium Romanum) ya da Roma Barışını (pax Romanum) sürdürmek için devlet arazisi (ager publicus) haline getirirdi. Zamanla, bu vergi sistemi bütün eyaletleri kapsayacak şekilde yaygınlaştırıldı (İmparator Marcus Aurelius’a kadar da aynî vergi olarak kaldı). Bu vergi senelik değildi, devlet tarafından tespit edilmiş belirli yıllarda geçerli idi. Bu kararın uygulanması eyalet valilerindeydi. Avgustus eyalet sistemini de değiştirmişti: Eyaletleri iki sınıfa ayırmıştı, ordunun daimî olarak bulundurulmayacağı eyaletler Senatusa bağlı bırakılmış proconsuller veya propraetorların idaresine bırakıldı; sınırda olup içlerinde askerî kuvvet bulundurmak zorunda olan eyaletler doğrudan İmparator’a bağlanmıştı.
İmparatora bağlı eyaletler praetor’lara özgü bir yetki ile donatılmış olan leatus pro praetore’lerce yönetilmekteydi. Görev süreleri genellikle 36 ayla sınırlıydı. Proconsul yetkisi imparatorun şahsında toplanmıştı. Gerçekte legatus’lar onun temsilcisiydi. Consul veya praetor’luk yapmış kimseler veya senatörler arasından bizzat imparator tarafından seçilirler ve yetkiyi de doğrudan imparatordan alırlardı.5 İmparator’a bağlı eyaletlerin idaresi askerlerin elinde olduğu ve doğrudan imparatordan emir aldıkları için daha disiplinli ve kuralların daha iyi uygulandığı eyaletlerdi. Bu eyaletlerin valileri daha fazla yetki ile donatılmıştı. Askeri ve sivil denetleme ve yargılama yetkileri vardı. Gerektiğinde de imparatora yargılaması için suçluları gönderebilmekteydi. Ayrıca, kralların üzerinde de tam yetkisi vardı. Genel vali bu yetkilerini kullanmak da serbest bırakılmıştı. Çünkü sınır eyaletlerinde imparator için önemli konular şunlardı: Sınır güvenliği, siyasî istikrar ve vergi. Sınır eyaletleri bu temeller üzerine kurulmuştu. Mevcut şartlara göre değişen yetkilerle, sorumlu olanlar da genel valilerdi.6
Suriye de Roma’nın doğusunda Part sınırında olan ve düzenli ordunun bulunduğu, genel vali tarafından idare edilen bir eyaletti. Doğrudan Avgustus’a bağlıydı. İsa’nın doğduğu yılda nüfus sayımını yapan Suriye’nin genel valisi Publius Sulpicius Quirinius’un7 (İ.Ö. 51 - İ.S. 21) ilk görev tarihi İÖ. 7-4 yılları arasındadır. Avgustus’tan sonra Hirodes’in8 (İ.Ö. 72-4) çekindiği ikinci kişi idi. Kirinius’un ilk valilik yılları Hirodes’in son yıllarına tesadüf etmekteydi. Bu dönem Hirodes’in dizanteriden mustarip olduğu ve hemen hemen aklî dengesini kaybettiği yıllardı.9 Bu yüzden de Kirinius, Hirodes’in krallığında istediğini daha da kolay yapabiliyordu. Ayrıca, Hirodes sonrasında da bölgeyi Avgustus’un istediği şekilde yeniden düzenledi. Suriye genel valisi olarak da Avgustus tarafından hem Suriye’de hem de Yahudiye’de vergi kararnamesini uygulamak için, kalabalık maiyeti ile görevlendirildi.10 Nüfus sayımı ve vergilendirme önce Galya ve İspanya11 gibi Roma eyaletlerinde uygulanmıştı İ.Ö. 27 yılında ama Yahudiye’de ilk defa uygulanacaktı. Bu nüfus sayımı İ.Ö. 6 yılında yapılmaya başlanmıştı.
Pek çok tarihçi Luka 2:2’de geçen nüfus sayımının yapılmadığı, bazıları ise Hirodes’in ölümü sonrasında bir nüfus sayımının yapıldığı ve Luka’nın Elçilerin İşleri 5:37’de geçen nüfus sayımının tarihini karıştırdığı ve kronolojik bir hata yaptığı iddia edilir. Kirinius’un iki dönem valilik yaptığının kanıtlanması bu iddiaları tamamen çürütmektedir:12
1828 yılında Roma’da yapılan arkeolojik kazılarda bulunan yazıtlar da Kirinius’un iki defa Suriye valisi olduğunu göstermektedir. 1764 yılında Tivoli’de bulunan yazıt Kirinius’un mezarına aittir (Şekil 1). Apamea şehrinin vergilendirilmesine yönelik belgeler13 ile de Secundus’un mezar taşında Kirinius’un valiliğinde nüfus sayımının İ.Ö. 6 yılında yapıldığını tespit edebiliyoruz (Şekil 2). Ramsey’in I. Dünya Savaşı’ndan kısa bir süre önce Anadolu’da bulduğu anıtta Kirinius’un iki valiliği kastedilir. Mısır’da yapılan arkeolojik çalışmalarda elde edilen papirüsler bize nüfus sayımının14 (İ.S. 100-165) ve Latin Hristiyanlığının babası ve batı teolojisinin kurucusu Tertullian15 (İ.S. 155-220) bu nüfus sayımının kayıtları Roma arşivinde mevcuttur der.16 Tarihî delillerin de ispat ettiği gibi hem Kirinius’un iki dönem valilik yaptığı hem de İsa’nın doğumu esnasında bir nüfus sayımının yapıldığını görüyoruz.
Genel valilinin yaptığı nüfus sayımı Hirodes’in krallığı altındaydı. Nasıl oluyor da umumi vali burada nüfus sayımı yapabiliyor, sorusu önemlidir: Hirodes son yıllarını yaşamaktaydı ve bahsettiğimiz gibi, genel valilerin vassal krallıklar üzerinde yetkisi vardı. Hirodes’in gücünün zayıflamasıyla birlikte, genel vali, Pompey zamanında sınırlara sahip olmak istedi çünkü bu bölgeler vergi geliri yüksek yerlerdi. Daha sonraki süreçte bize göstermiştir ki, Roma’nın burada izlediği strateji başta vergi geliri yüksek bölgeleri, sonra da krallığın tamamını hakimiyeti altına almak olmuştur. Genel valinin eyaletini büyük gösterme gayretinde olduğunu da biliyoruz. Özellikle valiler halktan daha fazla vergi alarak imparatorun yanındaki yerini garantilemeye çalışmıştır. Bunun örneklerini görmekteyiz:
Roma’da vergi kanunlarla sınırlandırılsa da keyfi idare sona ermemiştir. İmparator Tiberius Mısır’dan gelen vergilerin fazla olduğunu görünce genel valiyi azarlamış ve halktan fazla vergi toplamamasını istemiştir. Buna rağmen çoğu genel vali makam ve mansıp için daha fazla vergi toplamış ve böylece imparatorun yanındaki yerini sağlamlaştırmak istemiştir.17
İ.Ö. 6 yılında yapılan nüfus sayımıyla ilgili karışıklığa neden olduğu iddia edilen Elçilerin İşleri 5:37’deki ayet:
Ondan sonra, sayım yapıldığı günlerde ortaya çıkan Celileli Yahuda, pek çok insanı ayartıp peşine taktı. Ama o da öldürüldü ve izleyicilerinin hepsi darmadağın oldu.
Luka’nın bu nüfus sayımının İsa’nın doğumu esnasında olduğunu yazarak tarihî bir yanlışlık yaptığı iddiası, aslında, tarihi incelerken bir bütün olarak ele alınmamasından, Kutsal Kitap’ın gerçeği yansıtmadığını ispatlama çalışmasından kaynaklanmaktadır.18 Tarihte gerçekleşen olayları değerlendirirken günümüz bakış açından değerlendirmek çok yanlış olur. Teknolojinin ve teknik imkânların kısıtlı olduğu o dönemde nüfus sayımının ve vergilendirmenin kısa sürede (normal şartlarda 18 ay süre verilir) yapılmasını bekleyemeyiz. Her olayı olguları çerçevesinde ve kendi zamanına göre değerlendirmek gerekir. Nüfus sayımının başlangıcının Kirinius’un ilk valilik yıllarında İ.Ö. 7-4 ve bitişinin de İ.S. 6-9 yıllarında olması muhtemeldir19 çünkü hem Partlar’la olan sınır mücadelesi hem de Hirodes’in ölümü sonrasında varislerinin taht savaşı ve Yahudiler’in bitmek bilmeyen isyanları nüfus sayımının uzamasına sebebiyet vermiş olabilir. Yahudiye’de nüfus sayımı bu kadar uzun sürerken Suriye’de sorunsuz yapılmıştır. Olgular çerçevesinde ve kendi içinde değerlendirdiğimizde karşımıza daha farklı bir resim çıkmaktadır. Ayrıca Roma’nın İ.S. 70 yılında Kudüs’ü yerle bir ettiğini unutmayalım. Bu sebeple pek çok tarihî belge günümüze ulaşamamıştır.
Suriye’deki Asi Nehri kıyısındaki antik Yunan ve Roma şehri olan Apamea’da yardımcı vali Q. Aemilius Secundus tarafından yapılan nüfus sayımında kaç kişinin sayıldığını bile bilmekteyiz.20 Suriye’de yapılan nüfus sayımı ile Yahudiye’de yapılan nüfus sayımı aynı nüfus sayımı ve aynı tarihtedir. Kirinius’un Yahudiye bölgesine gelmesi, daha Hirodes ölüm döşeğindeyken, Hirodes sonrası düzeni hazırlamaya gelmiş olması muhtemeldir, çünkü Yahudiye’ye gerçekleşen isyanlar ve Nebatilerin baskısı Avgustus’u endişelendirmekteydi. Pompey ve Antony zamanlarında Part destekli darbe teşebbüsleri ve isyanlar bu bölgede hâlâ hafızalardaydı. Bütün bunlar, Roma’nın burada özel bir idare sistemi kurmasına sebebiyet verdi. Bu yüzden, Hirodes kâğıt üzerinde kral olsa da gerçekte Suriye’deki genel valiye bağlı bir kukla kraldı.21
B. İsa’nın Doğum Tarihi ve Doğumu
Luka 2:2’de nüfus sayımı ve İsa’nın doğumundan şu şekilde bahsedilir:
O günlerde Sezar Avgustus bütün Roma dünyasında bir nüfus sayımının yapılması için buyruk çıkardı. Bu ilk sayım, Kirinius’un Suriye valiliği zamanında yapıldı. Herkes yazılmak için kendi kentine gitti. Böylece Yusuf da Davut’un soyundan ve torunlarından olduğu için Celile’nin Nasıra Kenti’nden Yahudiye bölgesine, Davut’un kenti Beytlehem’e gitti. Orada, hamile olan nişanlısı Meryem’le birlikte yazılacaktı. Onlar oradayken, Meryem’in doğurma vakti geldi ve ilk oğlunu doğurdu. Onu kundağa sarıp bir yemliğe yatırdı. Çünkü handa yer yoktu.22
Tarihî ve arkeolojik delillerle de açıklandığı gibi, Yusuf ve Meryem de nüfus sayımına katılmak için Beytlehem’e gitti. Meryem de Yusuf’la birlikte geldi, çünkü Roma eyaleti olan Suriye’de 12 yaşından büyük kadınlar (kararnâme kurallarından biri) da nüfus sayımına dahil oluyor ve vergi mükellefi sayılıyordu. Meryem’in de neden Beytlehem’e gittiği bu şekilde açıklık kazanmış oluyor. Doğuma yakın bir zamanda Meryem için bu yolculuk çok meşakkatli olmuş olsa gerek. Yahudi kayıt sistemine göre insanlar kavim, boy ya da ailelerine ve baba evlerine göre kaydedilirdi. İ.Ö. 721 Asurlular tarafından sürgün edilen 10 oymak geri dönmediği için bu kayıt işlemi kısıtlı bir alanı kapsayacaktı. Bu şekilde herkes için kendi şehrinde kaydedilmek daha da kolaylaşacaktı.23 Burada da ifade edildiği gibi “ilk” (Grekçe: πρώτη, prote) ibaresi önemlidir. Bu ilki, ikincisi ya da devamı olan Elçilerin İşleri 5:37’de ifade edilen nüfus sayımıdır.
İsa’nın hangi yılda doğduğunu Hirodes tarafından inşa ettirilen tapınak üzerinden de hesaplayabiliriz:
Luka 3:23’e göre, İsa 30 yaşında iken, Yuhanna 2:20’de Tapınağın 46 yıldır inşaat halinde olduğunu biliyoruz. Tapınak o dönemde kullanılan Roma takvimine göre A.U.C.24 733 yılında inşa edilmeye başlandı:
733 + 46 = 779
779 - 30 = 749
Böylece İsa’nın doğumu A.U.C. 749 ya da İ.Ö 5’e denk gelir. Tapınak bittiğinde 30’un biraz üstünde olduğunu düşünürsek, kolaylıkla İ.Ö. 6 yılında doğmuş diyebiliriz. İsa’nın doğum tarihi ile nüfus sayımının yapıldığı tarih birbiri ile uyuşmaktadır.
İsa’nın doğum tarihi gibi nerede doğduğunu da biliyoruz. İsa’nın kaç yılında doğacağına dair peygamberlik yoktur ama nerede doğacağına dair peygamberlik vardır. (Bununla birlikte, Eski Ahit’te İsa’ya dair 332 peygamberlik vardır.)25 İsa’nın Beytlehem’de26
doğacağı Eski Ahit’te bildiriliyor:
Ama sen, ey Beytlehem Efrata,
Yahuda boyları arasında önemsiz olduğun halde,
İsrail’i benim adıma yönetecek olan senden çıkacak.
Onun kökeni öncesizliğe, zamanın başlangıcına dayanır. (Mika27
5:2)
Dedin ki, “Seçtiğim adamla antlaşma yaptım,
Kulum Davut’a şöyle ant içtim:
‘Soyunu sonsuza dek sürdüreceğim,
Tahtını kuşaklar boyunca sürekli kılacağım.” (Mez. 89:3-4)
Beytlehem’in önemi:
- Yakup’un eşi Rahel burada gömülmüştü.
- Tanrı “hâkimleri” bu bölgeden çıkardı.
- Boaz Rut’u (Yahudi değildi) Yahudi ailesinin içine burada buyur etti.
- Beytlehem Yahudileri ve Yahudi olmayanları bir araya getirmiştir. Bugün hâlâ Arap Yahudiler bu bölgede yaşar.
Tanrı’nın gözünden tarihi okuyarak, Kutsal Kitap’ta geçen olayların hikmetini daha iyi anlayabiliyoruz. Tanrı kendi vaadini yerine getirmek için herkesi ve her şeyi kullanır. Kutsal Kitap’a inanmayanlar için, tarihî ve arkeolojik deliller ile de Luka’da geçen nüfus sayımını ispatlayabiliyoruz. Ayrıca İsa’nın etrafında gerçekleşen bütün olayların doğru ve tarihî kişilerin gerçek olduğunu düşündüğümüzde bile İsa’nın tarihî bir kişilik olmadığını ileri sürmek tarihe, gerçekliğe aykırıdır.
Sonuç
Roma eyalet ve vergi sisteminde yapılan değişiklikler Suriye’nin ve Yahudiye’nin özel konumunu açıklamaktadır. Aynı zamanda da Luka’da geçen nüfus sayımının tarihi arka planını gözler önüne sermektedir. Zaman içinde yapılan arkeolojik çalışmaların katkısını en iyi görebileceğimiz konu nüfus sayımı konusudur. Pek çok tarihçi Luka’da geçen nüfus sayımının ya uydurma olduğunu ya da Luka’nın Elçilerin İşleri 5:37’deki seçim ile karıştırdığını; nüfus sayımının Suriye genel valisi tarafından değil de Hirodes tarafından yapıldığını ileri sürmüşlerdir. Buna delil olarak da Roma nüfus sayımı kanunlarının, Yahudi nüfus sayımı ve kaydı kanunları ile benzer olduğunu göstermişlerdir. Bu çalışmada ifade ettiğimiz gibi, arkeolojik kazılar ve yeni bulunan tarihî deliller sonrasında Kirinius’un iki dönem genel valilik yaptığı kanıtlanmıştır. Nüfus sayımının Roma’da Avgustus ile başlamadığı, aslında ilk defa Roma’nın krallık zamanında yapıldığı, Roma tarihini içeren antik kaynaklarda mevcuttur.
Bu bilgilerden yola çıkarak şu gerçeği rahatlıkla söyleyebiliriz: Elimizde Kutsal Kitap’ta geçen herhangi bir konuyu destekleyen herhangi bir delil olmaması ne olmayacağı ne de mevcut konunun yanlış olduğu anlamına gelmez. Bu konuda da olduğu gibi bir zamanlar kabul edilmeyen nüfus sayımı, bugün kabul edilmektedir. İnsanlar Kutsal Kitap’ı Tanrı’nın sözü olarak kabul etmeyebilir ama hiç kimse Kutsal Kitap’ın gerçekleri yansıtmadığını, uydurma ya da değiştirilmiş olduğunu söyleyemez. Tanrı’nın işlerini tarihin iz düşümünde okuyabiliriz, eğer okuyamıyorsak bu bizim acizliğimizdir.
Ek 1: Q. Aemilius Secundus’un mezar taşı yazısının temize çekilmesi
Q(uintus) Aemilius Q(uinti) f(ilius) | Pal(atina) Secundus, [in] | castris divi Aug(usti) s[ub] | P(ublio) Sulipi[c]io Quirinio le[gato] | C[a]esaris Syriae honori- | bus decoratus, pr[a]efect. | cohort(is) Aug(ustae) I, pr[a]efect, | cohort(is) II Classicae; idem | iussu Quirini censum egi | Apamenae civitatis mil- | lium homin(um) civium CXVII. | idem missu Quirini adversus | Ituraeos in Libano monte | castellum eorum cepi et ante | militiem praefect(us) fabrum, | delatus a duobus co(n)s(ulibus) ad ae- | rarium et in colonia | quaestor aedil(is) II duumvir it(erum) | ponifex. | ibi positi sunt Q(uintus) Aemilius Q(uinti) f(ilius) Pal(atina) | Secundus f(ilius) et Aemilia Chia lib(erta) | h(oc) m(onumentum) amplius h(ederem) n(on) s(equeter).
Ek 2: P.Mich. inv. 4406a metnin temize çekilmesi
Ἀκο̣υ̣σιλ̣ά̣ω̣ι̣ κ[αὶ ….] ….[ ….] ι σίωι κ̣[α]ὶ̣ Τιμοκ̣ρ̣[ά]τ̣η̣ι̣ καὶ
Διονυσίωι κα̣ὶ̣ ̣ ̣ ρ̣ ̣ ̣ ν̣ω̣ι̣ λαογράφη̣ς̣ Θεαδελφ̣[εία]ς̣
παρὰ Ἁ̣ρθώ̣τ̣ο̣υ̣ τ̣ο̣ῦ̣ Μαρρείους τ̣ῶ̣ν̣ ἀ̣π̣ὸ̣ τ̣ῆ̣ς̣
κώμης δη̣μ̣ο̣σ̣ί̣ω̣ν γεωργῶν̣ ὡς̣ (ἐτῶν) μα̣.
ὑπάρχι μοι ἐ̣ν̣ τ̣ῆ̣ι κώμηι̣ ο̣ἰ̣κία ἐ̣ν ᾗ αὐτ̣ὸ̣ς̣
ἐγὼκατ̣[α]γ̣ί̣ν̣[ο]μ̣α̣ι̣λαογραφούμε̣ν̣οςπ̣ερὶ̣ τὴν
κώμην̣ ̣̣̣[̣̣̣….]̣̣̣̣[̣̣̣̣̣….]̣̣[̣̣̣̣̣….]̣ ς̣ Π̣ε̣τ̣ε̣-
σούχο̣υ̣ ὡ̣ς̣ (ἐ̣τ̣ῶ̣ν̣) λγκ̣αὶἡ̣τ̣ υ̣ ̣τ̣ ̣ ̣ ̣ ̣ ̣ ̣ ̣ ̣
Τα ̣ ̣ ̣ ̣ ̣ ̣[ ̣ ̣ ̣ ̣ ̣]̣ ̣ ̣ ̣
εύτὐχει
κατακεχώ̣ρ[ι]σ̣τ̣[α]ι̣ (ἔτους) κζ Καίσαρος Μ̣ε̣χε̣ὶ̣ρ ̣
- 1Cicero’nun Kilikya valiliği esnasında (İ.Ö. 51-50) Atticum’a mektuplar (Epistulae ad Atticum) ve Dostlara Mektuplar (Epistulae ad Familiares) eserinde Anadolu’nun durumunun içler acısı olduğunu görüyoruz. Kargaşa, savaşlar, devlet memurlarının halka zulmü, rüşvetler, gasplar…
- 2Leonard Schimitz, “Augustus”, Dictionary of Greek and Roman Biography and Mythology, Cilt 1, dü. William Smith (Boston: Little, Brown and Co., 1867), Bkz. C. Suetonius Tranquillus, De Vita Caesarum, dü. J.C. Rolfe, (Londra: Loeb Classical Library 1956).
- 3William Smith, A Dictionary of Greek and Roman Antiquities (New York: Happer & Brothers, Publishers, 1870), s. 228-229. Roma’da nüfus sayımı (Census) en az iki Censores (yüksek rütbeli iki hâkim) tarafından yapılırdı (Şekil 4). Bunlar imparatorun delegeleriydi ve vali nüfus sayımının güvenlik içinde yapıldığından mesuldü. Normal şartlarda 18 ayda görevlerini bitirmeleri gerekirdi. Roma’da, hemen hemen, resmî yapılan her şey törensel bir hava ile yapılır ve festival gibi kutlanırdı. Nüfus sayımının bitimine yakın Censores tarafından tanrıları memnun etmek için kurban kesilirdi, çünkü son sayımdan beri, Romalı vatandaşlar tarafından işlenmiş olan günahlardan dolayı tanrıların gazabı çekilmemeliydi.
- 4William Smith, A Dictionary of Greek and Roman Antiquities (New York: Happer & Brothers, Publishers, 1884), s. 821-822.
- 5Kamil Doğancı, Roma Principatus Dönemi (M.Ö. 27-M.S. 284) Bithynia Eyaleti Valileri (Prosopografik bir inceleme), Doktora Tezi (Ankara: Yayınlanmamış, 2007), s. 61.
- 6Halil Demircioğlu, “Roma Devletinin Eyalet (Provincia) Sistemi Hakkında”, Tarih Araştırmaları Dergisi (Ankara, 1970), s. 443-459.
- 7Paul Lawrence, Kutsal Kitap Atlası, çev. Fatih Bilgere (İstanbul :Yeni Yaşam Yay., 2018), s. 136. Türkçe yazımıyla Kirinyus, iki dönem valilik yapmıştır. İkinci dönem valiliği de İ.S. 6-9 yılları arasındadır.
- 8İbranice הוֹרְדוֹס Hōrdōs, Antik Grekçe Ἡρῴδης Hērṓidēs.
- 9Josephus, Jewish Antiquites, 17:169,170.
- 10Josephus, 18:1,2. Josephus bu nüfus sayımının Herod’un ölümünden sonra gerçekleştiğini yazar ama Kirinus’un valilik yılları ile Josephus’un verdiği tarihler birbirini tutmamaktadır. Josephus’u referans alan tarihçiler yıllarca Luka’da verilen bilginin yanlış olduğunu değerlendirdi. Bu iki kaynaktaki farklılık 200 yıldır tartışılmaktadır. Bununla birlikte hem arkeolojik kazılar hem de yeni çıkan tarihî belgeler bize bu seçimin İ.Ö. 6-4 yıllında yapıldığını göstermektir. Luka’daki metnin doğruluğu tespit edilmiştir. Bkz. Edward Dabrowa, “The Date of the Census of Quirinius and the Chronology of the Governors of the Province of Syria”, Zeitschrift für Papyrologie und Epigraphik, dü. Rudolf Habelt GmbH, Cilt 178 (2011), s. 137-142.
- 11Cass. Dio 53.22.5.
- 12Kirinius’un valilik yaptığını antik kaynaklardan biliyoruz: Cassius Dio, 54.28, Strabo, Geography, Xii, 569, Augustus, Res Gestae, 6, Suetonius, Tiberius, 49, Tacitus, Annals, 3.22-23; 48, Pliny, The Natural History, 5.23.4.
- 13Roher S.Bagnall, W. Graham Claytor, “The Beginnings of the Roman Provincial Census: A New Declaration From 3 BCE”, Greek, Roman, and Byzantine Studies 55 (2015), s. 637- 653. https://grbs.library.duke.edu/article/viewFile/15367/6737 > (18.12.2022 tarihinde erişildi).
- 14 yılda bir yapıldığını ve bölgede İ.Ö. 9-6 yılları arasında bir nüfus sayımının yapıldığını gösteriyor. Mısır valisi tarafından İ.S 104 yılındaki bir bildiride nüfus sayımı esnasında insanların atalarının evine dönmeleri gerektiğini öğreniyoruz (Şekil 3). Bu şekilde Luka’da geçen ifadelerin geçerliliğine arkeolojik keşifler tanıklık etmektedir. İlk büyük inanç savunucularından ve filozof olan İustinos Martyros
Grekçe Ἰουστῖνος ὁ μάρτυς; Justinos ho martis - 15Latince Quintus Septimius Florens Tertullianus.
- 16Joseph P. Free, Archeology and Bible History (Grand Rapids: Michigan: Zondervan Publishing House, 1992), s. 242.
- 17Halil Demircioğlu, a.g.e., s. 455.
- 18Alfred Edersheim, The Life and the Time of Jesus the Messiah (Peabody, Massachusetts: Hendrickson Publishers, 1999), s. 127.
- 19Joseph M. Holden ve Norman Geisler, The Popular Handbook of Archaeology and the Bible (Eugene, Oregon: Harvest House Publishers, 2013), s. 154.
- 20Coen Van Galen, “Roman demography and the lure of numbers”, Raboud Repository of the Radboud University Nijmegen https://repository.ubn.ru.nl/bitstream/handle/2066/198792/198792.pdf >, s. 275-288 (18.12.2022 tarihinde erişildi). Bu sayımda Secundus kendi yazdırdığı yazıtta 117.000 vatandaşın (Latince, hominum civium) sayıldığı yazmaktadır. Aynı yazıtta Kirinius’un onu Lübnan Dağlarındaki Itureanlar’ın kalelerini ele geçirmeye gönderdiği de yazmaktadır. Buradan da anlaşılıyor ki, Hirodes ölüm döşeğinde iken bölge tamamen genel valinin askeri sahası haline gelmiştir (Yazıtlar ؘ–Inscriptiones– Latinae Selectae, 2683).
- 21Bununla ilgili örneklerden bazıları: Hirodes kendisine isyan eden ve darbe yapan oğullarını bile tek başına yargılayamamış, Avgustus’un izniyle Suriye genel valisinin liderliğinde kurulan mahkeme ile yargılamak zorunda kalmıştır. Avgustus, Hirodes’in Nebatiler’e karşı başarısız olmasından dolayı Hirodes’i sık sık azarlamıştır.
- 22Açıklamalı Kutsal Kitap, 2. Baskı (İstanbul: Yeni Yaşam Yayınları, 2017), s. 1479.
- 23Alfred Edersheim, a.g.e., s. 129. Yazar bu nüfus sayımının Suriye valisi tarafında değil Hirodes tarafından yapıldığını ifade etmektedir. Kitabın yazıldığı tarihte şu an elimizdeki deliler olmadığı için mazur görülebilir.
- 24Latince, ab urbe Condita, şehrin kuruluşundan beri ya da anno urbis conditae, şehrin kuruluşundan bu yana geçen yıl içinde. Roma takvimi Roma şehrinin kuruluşundan başlar. Livius’un aynı isimde yazmış olduğu tarih kitabında da bunun detaylarını görmekteyiz; bkz. Edward Grewell, Origines Kalendariae Italicae, Tables of the Roman Calendar, Cilt I, (Oxford, İngiltere: At the University Press, 1854).
- 25Joseph P. Free, a.g.e., s. 242-243.
- 26
İbranice, ekmek evi anlamına gelmektedir. Bayıt: Ev; mecazi anlamı saray, tapınak, konut, soy demektir. Meryem ve Yusuf nüfus sayımı için Nasıra’dan Beytlehem’e geldi. İsa, burada Yahuda’daki küçük Beytlehem köyünde doğdu. Tarihi İ.Ö. ve İ.S. olarak ikiye ayıran bir olay oldu. Doğumu Yeruşalim’in 9 km güneyindeki Kral Davut’un ailesinin vatanı olan Beytlehem’de gerçekleşti. Dönemin şartlarında Nasıra Beytlehem arası ortalama 3 gün sürmektedir. Yeni Antlaşma’da geçen İsa’nın sözleri:
“O büyük olacak, kendisine ‘Yüceler Yücesi’nin Oğlu’ denecek. Rab Tanrı O’na, atası Davut’un tahtını verecek. O da sonsuza dek Yakup’un soyu üzerinde egemenlik sürecek, egemenliğinin sonu gelmeyecektir.” (Luk. 1:32-33)
“İsa, ‘Yaşam ekmeği Ben’im. Bana gelen asla acıkmaz, bana iman eden hiçbir zaman susamaz’ dedi….” “Yaşam ekmeği Ben’im.” (Yu. 6:35,48)
“Yemek sırasında İsa eline ekmek aldı, şükredip ekmeği böldü ve öğrencilerine verdi. ‘Alın, yiyin’ dedi, ‘Bu benim bedenimdir.’” (Mat. 26:26)
- 27Mika’nın peygamberliği İsa’nın doğumundan 700 yıl öncedir.