Ana içeriğe atla

Sitemiz işleyişi için sadece bu siteye ait çerez kullanmaktadır. Üçüncü parti çerez kesinlikle kullanılmamaktadır.
Daha bilgi edinin.

Tarih

Yeni Katılanlara İmanı Öğretmek

Yayın Tarihi: 25.01.2023

Kilisenize yeni katılmaya başlayanlara Hristiyanlık inancının temel öğretilerini öğretmek için bir müfredat bulunmakta mıdır? Dahası, bu tarz bir eğitim için yeni gelenlerle ilgilenirken sorulan sorulara cevap vermekte zorlandığınızı veya bildiğiniz halde dilinizin dönmediğini ve soruları yanıtlayamadığınızı düşündüğünüz zamanlar olmuş mudur? De Catechizandis Ridibus (Yeni Katılanlara İmanı Öğretmek) üstteki iki soru hakkında kilisede hizmet edenler için eşsiz bir eserdir.1 Eserin yazılış tarihi konusunda uzmanlar İ.S. 399-405 yılları arasındaki farklı tarihleri önermektedirler (ix). Bu tarih aralığı Aziz Augustinus’un İtiraflar kitabını yazımından yalnızca birkaç yıl sonrasına denk gelmektedir ve diğer kilise hizmetkârlarının Augustinus’a ve düşüncelerine verdikleri değeri göstermektedir. Bu noktada şunu vurgulamakta yarar vardır, eser aslen Augustinus’un girişimiyle değil, onun çok sevdiği kardeşi Kartaca diyakonu Deogratias’ın ricası üzerine yazılmıştır. Deogratias yeni gelenlere Hristiyanlık inancının merkezi öğretilerini iyi bir şekilde dile getiremediğini, hatta cevapları uzadıkça kendisini tatsız ve üstünkörü bir konuşma yapıyormuş hissine kapılmış bulduğunu söyler. Bu çerçevede Augustinus’tan kendisine duyduğu sevgiden ötürü yardımcı olacak bir yazı yazmasını ister (4-5).

Yeni Katılanlara İmanı Öğretmek eserinin günümüzde kilisede hizmet eden önder veya öğretmen kardeşlere sağladığı birkaç yararlı fikrin şunlar olduğu kanısındayım.

Bu ricaya binaen Augustinus’un yazdığı kitapçık Hristiyanlık inancı hakkında temel öğretilerin yeni katılanlara nasıl aktarılacağını belirtmekle kalmaz, aynı zamanda Hristiyanlık inancını öğretirken sevginin bütün etkinlikleri şekillendirmesi gereken en güçlü motivasyon olması gerektiğini de etkileyici biçimde gözler önüne serer. Aziz Augustinus’un bir diğer kilise hizmetkârı Deogratias’la kurduğu iletişim modeli ve kilise hizmetkârları ile yeni katılmaya başlayanlar arasında Kutsal Kitap’a dayalı talep ettiği öğretmenlik şekli bu yönden harika örnekler içerir. Yeni Katılanlara İmanı Öğretmek eserinin günümüzde kilisede hizmet eden önder veya öğretmen kardeşlere sağladığı birkaç yararlı fikrin şunlar olduğu kanısındayım: 1) Sevgiden kaynaklanan öğretiş, 2) Kutsal Kitap’ın tarihsel dönemleri ve Mesih merkezli yorum anlayışı ve 3) Belirtileri ve görümleri Kutsal Kitap’ın yetkisine yönlendiren bir araç olarak görmek.

Sevgiden kaynaklanan öğreti

Eserin bağlamını anlatırken belirtildiği üzere, Augustinus yazısına bu metni hangi nedenle kaleme aldığını belirten kısa bir önsözle başlar. Diyakon Deogratias, Augustinus’un yorumlarından anladığımız kadarıyla kiliseye yeni gelenlerle etkileşim halindeyken düşüncelerini ifade etmekte zorlanıyor gibi görünmektedir. Büyük bir hayâl kırıklığı yaşadığı anlaşılmaktadır. Bu bağlamda Augustinus birçok sorumluluğu ve meşgalesi olmasına rağmen onu bir kardeş olarak sever ve zamanını şefkatle ona yardımcı olmaya ayırır. Bu şekilde sevgi göstermeye ve hizmet etmeye kendisinin borçlu ve yükümlü olduğunu belirtir. Augustinus’u bütün uğraşıları arasında bu cevabı yazmaya zorlayan, kardeşine ve kiliseye duyduğu sevgidir. Onların ihtiyaçlarına kayıtsız kalamaz. Dahası, Deogratias’ın kendi cevaplarını tatsız, sıkıcı ve yetersiz bulmasına yönelik tepkisinde ona tepeden bakmaz, tersine birçok zaman kendisinin de cevaplarını tatsız bulduğunu söyler. Konuşmaları öncesinde zihninde kurguladığı birçok noktayı dile getirmekte yetersiz kaldığını vurgular ve bunun nedenlerini açıklar (5-6). Kısacası, Augustinus’un cevabında Deogratias’a kendi yetersizliğini de belirtmesi alçakgönüllülüğünü göstermekle kalmaz, temel Hristiyan doktrinlerinin nasıl anlatılacağı konusunda kendisini yazmaya iten başlıca motivasyonun kardeşini sevgiyle bu açıdan bina etme arzusu olduğunu yansıtır. Augustinus’a göre bu sevgi merkezli anlayış, bir pastör/gözetmen ya da diyakonun yeni gelenlere Hristiyanlığın temel inançlarını öğretirken onlarla olan tüm etkileşimlerini şekillendirmelidir. Augustinus, 1. Timoteos 1:5’e atıf yaparak yeni gelenlere pak bir yürekten doğan sevgiyle talimat verilmesini teşvik eder. Yeni gelenlere ya da kilise üyelerine bu şekilde öğretmelidirler, çünkü bu büyük buyruk yaşamlarımızı şekillendirir (Mat. 22:36-40). Augustinus bize yeni gelenlere Kutsal Kitap ve kilise hakkında sadece bilgi aktarmanın değil, sevgi ve adanmış bir yürek temeli üzerinde öğretmenin esas amaç olduğunu hatırlatır.

 Augustinus’un bu temel vurgusu kiliselerimize düzenli bir şekilde katılmaya yeni başlamış kişilere Kutsal Kitap’ın başlıca öğretilerini açıklarken kendimize zaman zaman şu soruları sormamızı teşvik eder: ‘‘Şu anda motivasyonum nedir?’’, ‘‘Şu anda konuşmamın tonunu (öğretirken benimsenen üslup) ve biçimini (yeni katılan kişiyi tanıyıp anlamakta zorlandıklarını sezerek oraya odaklanmak) ne belirliyor?’’ Eğer yeni gelenler için bir müfredatımız varsa ve sürekli bunu uyguluyorsak, anlatım açısından zamanla mekanikleşme tehlikesiyle karşı karşıya kalabiliriz. Üstteki sorular ve benzerleri bizleri asıl motivasyonumuz olan Mesih’in sevgisine yönlendirir. Pavlus, Müjde’nin elçisel hizmetinin ve imanlı kardeşlerin yaşamlarının asıl itici gücünü açıklarken bu gerçeği güçlü biçimde vurgular: ‘‘Bizi zorlayan, Mesih’in sevgisidir. Yargımız şu: Biri herkes için öldü; öyleyse hepsi öldü. Evet, Mesih herkes için öldü. Öyle ki, yaşayanlar artık kendileri için değil, kendileri uğruna ölüp dirilen Mesih için yaşasınlar.’’ (2Ko. 5:14-15).

Augustinus bize yeni gelenlere Kutsal Kitap ve kilise hakkında sadece bilgi aktarmanın değil, sevgi ve adanmış bir yürek temeli üzerinde öğretmenin esas amaç olduğunu hatırlatır.

Kutsal Kitap’ın tarihsel dönemleri ve Mesih merkezli yorum anlayışı

Augustinus yeni katılanlara Kutsal Kitap’taki kurtuluş tarihinin çerçevesini öğretmek için zamanın sınırlı olduğunun farkındadır. Bu nedenle, Kutsal Kitap hizmetkârların Kutsal Yazılar’ın her bir kitabını ve detaylarını açıklayamayacaklarını kabul eder. Bu nedenle yeni gelenleri Kutsal Kitap’taki başlıca olaylar ve ‘‘içeriğin genel özet taslağı’’ ile bilgilendirmeleri gerektiğini savunur (14). Augustinus her şeyden önce Kutsal Kitap’ın başlıca altı dönemden oluştuğunu belirtir: Adem’den Nuh’a, Nuh’tan İbrahim’e, İbrahim’den Davut’a, Davut’tan Babil sürgününe, Babil sürgününden Mesih’in gelişine ve Mesih’in gelişinden içinde bulunduğumuz çağdaki kiliseye. Bu çerçeve, Mesih’te doruk noktasına ulaşan kurtuluş öykünün tarihsel ilerleyişini incelemek için hâlâ çok yararlı bir taslaktır. Böylece bir pastör Kutsal Kitap’ın bu altı dönemindeki önemli olayları özetleyebilir.

İkinci olarak, Augustinus Kutsal Kitap’ın Mesih merkezli bütünlüğünü güçlü bir şekilde vurgular. Bu yüzden en bilinen cümlelerinden birini yazmıştır: ‘‘Bu nedenle, Eski Antlaşma’da Yeni [Antlaşma] saklıdır ve Yeni Antlaşma’da Eski [Antlaşma] açıklanır’’ (20). Bu cümlenin bağlamında, esas olarak Mesih’in ve Tanrı’nın O’nda duyurduğu sevgi çağrısının iki antlaşmayı birbirinden ayrılamaz biçimde birbirine bağlayan ana konu olduğunu ifade eder. Elbette ki, Kutsal Kitap’ın temel mesajının İsa Mesih’le ilgili olduğu bilgisi Augustinus’un keşfi değil, Kutsal Kitap’ta Rab İsa Mesih’in ve elçilerin başlıca savıdır (Luk. 24:44; Rom. 3:21-23). Yine de, Augustinus’un bu Mesih merkezli mesajın Eski Antlaşma ve Yeni Antlaşma’daki içeriğine yönelik verdiği açıklama kendisine has bir vurgu ve yorumbilimsel bir anlayış içermektedir. Augustinus’a göre Mesih’ten önce, Eski Antlaşma’daki tüm kurtuluş tarihi dönemleri Tanrı’nın sevgisini tatmak için Mesih’in gelişine atıfta bulunur ve insanlığın Tanrı’ya ve komşusuna yönelik sevgisi alevlenebilsin diye Yeni Antlaşma’da Tanrı’nın kurtaran sevgisi Mesih’te açığa çıkarılır. Bu noktada alegorik yorumlarının sık sık Kutsal Kitap’taki –Yakup gibi– bazı karakterler hakkında ilginç çıkarımlar yapmasına neden olduğu aşikârdır (15), ancak tüm Kutsal Kitap’ın tek bir Tanrı-insana, İsa Mesih’e işaret ettiği fikri ve eğitmenlerin Kutsal Yazılar’ın tamamını Mesih merkezli açıklamaları gerektiği çağrısı, günümüz kilisesi için onun önemli bir mirasıdır.

Aziz Augustinus’un Kutsal Kitap’ı altı ana döneme ayırmasının özellikle kurtuluş öyküsünün ilerleyişindeki başlıca kritik noktaları anlamak açısından yararlı bir çerçeve sunduğu kanaatindeyim. Hatta ana dönemleri, İbrahim ile Davut arasına Musa ve İsrail halkının Mısır’dan Çıkış dönemini de ekleyip yedi başlıca dönem olarak da düşünebiliriz. Peki bu dönemlerden nasıl bahsetmeliyiz? Her dönemin Mesih ile ilişkisini nasıl anlamalı ve öğretmeliyiz? Öncelikle hatırlatmak isterim ki bu dönemleri tek tek incelemese de halihazırda elimizde bulunan Carlos Madrigal’in Tanrı’nın Kurtuluş Tasarısı2 kitabı yeni gelenlere Hristiyanlığın temel kavramlarını öz biçimde öğretmek için yararlı bir kaynak niteliğindedir. Eğer kendi materyalimizi oluşturmak için zaman bulamıyorsak kitap hem ana doktrinleri anlatmak hem de içerikle ilgili daha derin sohbetler geliştirmek için güzel bir materyaldir. Sorumuza geri dönersek, Augustinus’un değindiği dönemleri Mesih merkezli anlatmak için ilk olarak Kutsal Kitap’ın tümünün temelde tek öyküyü anlattığını göz önünde bulundurmalıyız. Bu büyük öykünün ana parçaları birçoğumuzun bildiği üzere ‘‘yaratılış, günaha düşüş, kurtuluş ve yeni yaratılış’’ olaylarından oluşmaktadır. Öncelikle anlattığımız dönemin içerisinde bu büyük anlatının hangi olaylarına değindiğini düşünebiliriz ve sonrasında bu ana olayların Mesih’le nasıl bir bağlantısının olduğunu aktarabiliriz.

Eski Antlaşma’da Yeni [Antlaşma] saklıdır ve Yeni Antlaşma’da Eski [Antlaşma] açıklanır.

Ayrıca Augustinus yeni gelenlerin farklı toplum kesimlerinden ve eğitim koşullarından olabileceğinin farkındadır. Bu nedenle, Deogratias’a yeni katılanların durumuna uygun biçimde öğretmesini ve sorular sormasını önerir. Benzer şekilde, bugün de kiliseye yeni gelmeye başlayan kişiler farklı geçmişlerden gelmekte ve Kutsal Yazılar’daki gerçeklerin farklı noktalarını anlamakta zorluk çekebilmektedirler. Hristiyanlık inancının temel ilkeleri öğretilirken bu tarz noktalara karşı hassas olup odaklanmak bu kişilerin Hristiyanlık inancına ilişkin daha derin bir kavrayışa sahip olmalarına yardımcı olacaktır.         

Belirtileri ve görümleri Kutsal Kitap’ın yetkisine yönlendiren bir araç olarak görmek

Augustinus bazı insanların belirtiler, mucizevi olaylar deneyim ettikleri ya da görümler gördükleri için kiliseye başvurduklarını belirtir. Bu bilgi, okurken beni çok etkilemiştir, çünkü Türkiye’deki kilisede bu durumla oldukça sık karşılaşıldığı kanısındayım. Augustinus, Deogratias’a bu tür deneyimlerin verimli bir diyalog ve bu kişileri ‘‘Kutsal Yazılar’ın daha sağlam yoluna ve daha güvenilir peygamberliklerine’’ ilgilerini çekmek için iyi bir araç olabileceğini belirtir (6, 10). Başka bir deyişle, bu tarz deneyimlerin, bunları yaşayan kişileri Tanrı Sözü’nün doğruluğuna yönlendirmek, onlara Mesih’le ilgili bildirilen ve gerçekleşen peygamberliklerin üstünlüğünü işaret etmek ve konuşmada asıl öne çıkması gereken Hristiyanlık inancının en temel duyurusu olan Tanrı’nın Mesih’te sağladığı kurtuluşa dikkat çekmek için kullanılması gerektiğini kasteder. Bu deneyimlerin gerçekliğini inkâr etmez, tersine bu deneyimlerden Kutsal Yazılar’ın yetkisine götürmek üzere düzenlenmiş birer ‘‘ön uyarı’’ olarak bahseder (24).

Türk kilisesinin bu tarz deneyimlerle kiliseye gelenleri bu şekilde bilgilendirmesi yararlıdır, çünkü Orta Doğu bağlamında insanlar bazen İsa’yla ilgili bir rüya gördüklerini söyleyerek kiliseye gelmektedir ve bunun ne anlama geldiğini sormak isterler. Nihayetinde, Augustinus böylesi durumlarda kişileri mucize, rüya ve görümlerin işlevini doğru anlamaya, dahası yetkin ve güvenilir Tanrı Sözü’nün sağlamlığını dayanak almaya çağırır. Amaç tekrar tekrar bu tarz sıra dışı deneyimleri yaşamaya özendirmek değil, Kutsal Yazılar aracılığıyla Tanrı’ya Mesih’te yaklaşmalarına ve günden güne bu güvenilir Söz’le teşvik etmektir. Örneğin, rüyasında İsa ile ilgili bir şeyler gören bir kişinin kiliseye geldiğini düşünelim. Augustinus’un yönlendirişiyle ona vereceğimiz yanıt şu olmalıdır: ‘‘Evet, Mesih sana gerçekten görünmüş olabilir, çünkü O diridir. O’nun sana görünmesinin asıl nedeni Kutsal Kitap’ın tümünün nasıl Mesih’i müjdelediğini öğrenmen ve Tanrı’nın esini ve isteğiyle kaleme alınan Kutsal Kitap aracılığıyla İsa’yı tanıyıp O’nu izlemendir.’’  

Augustinus böylesi durumlarda kişileri mucize, rüya ve görümlerin işlevini doğru anlamaya, dahası yetkin ve güvenilir Tanrı Sözü’nün sağlamlığını dayanak almaya çağırır.

Uygulama Soruları

Yazının son bölümünde aşağıdaki soruları düşünmeye zaman ayırmamızın yararlı olduğu kanısındayım.

  1. Yeni gelenlere ve iman edip vaftiz sürecinde olanlara ayrı ayrı ders müfredatları yapılması gerekli midir? Cevabınız ‘‘evet’’ veya ‘‘hayır’’ ise nedeni nedir? Cevabınız ‘‘evet’’ ise iki farklı dersin içerikleri nasıl olmalıdır?
  2. Sizce Aziz Augustinus’un yeni gelenlere Kutsal Kitap’ı altı tarihsel dönem olarak bölümlendirerek öğretme fikri yararlı mıdır? Cevabınız evet ise her bir dönemi anlatmak için ortalama ne kadar zaman ayrılmalıdır?
  3. Aziz Augustinus’un öne sürdüğü gibi Kutsal Yazılar’ın tümünün Mesih’e ve O’nun yapacaklarına işaret ettiği fikrine katılıyorsanız, kurtuluş tarihinin bu altı döneminin Mesih’le ilişkisini nasıl bir yorumbilimsel anlayış ve yöntemle öğretmeyi tercih edersiniz? Örneğin Kutsal Kitap boyunca gelişen ve kurtuluş öyküsünün zirvesinde Mesih’te nihai amacına ulaşan, ‘‘Tanrı’nın Egemenliği,’’ ‘‘soy,’’ ‘‘antlaşma,’’ ‘‘kurban’’ gibi temalardan yararlanmayı düşünür müsünüz?
  4. Kilisenize rüya, görüm veya mucize sonucu katılmaya başlayanlar var mıdır? Onları Mesih’le ilgili gerçekleri tanımaya ve O’nunla ilişkilerini geliştirmeye nasıl teşvik edersiniz?

Kaynakça:

Augustine, Instructing Beginners in Faith (Hyde Park, New York: New City Press, 2006).

  • 1Augustinus’un döneminde halihazırda iman edenler için vaftiz öncesi katekümen eğitimi verilirdi. Augustinus’un kitabın başlığındaki yeni katılanlar ibaresi bu eğitimden de öncesine odaklanır. Daha iman etmemiş ve kiliseye yeni yeni katılmaya başlamış bir kişi kastedilir ve bu kişiye en temel doktrinlerin nasıl öğretilmesi gerektiği konu edilir (xi-xiv).
  • 2Carlos Madrigal, Tanrı’nın Kurtuluş Tasarısı (İstanbul: Haberci, 2007).
  • Telif Hakları © 2023
  • Yoel Özçelik
  • Tüm Hakları saklıdır. İzin ile kullanıldı.
İlk yayınlama: e-manet Sayı 69 (Ocak - Mart 2023), s. 19–23.