This page cannot be printed.
Li-derkenar
Alınganlık: İyi Haber, Kötü Haber
Konumuz alınganlıktır. Sözlüğe göre, alıngan kişi “söylenen sözlerden, yapılan hareketlerden aleyhine pay çıkarıp gücenen, her sözü kendi üzerine alıp incinen, kırılan” kişidir. Ama zaten hepimiz alınganlığın ne olduğunu biliriz sanırım! Alınganlık nispeten yaygın bir davranıştır. Bir arkadaş selam vermezse veya arayıp sormazsa, huzurumuzda saygısızlık veya eleştiri gibi kaçan bir söz söylerse, alınmak işten bile değil. Ama alınganlık hakkında kötü haberim var. Alınganlık zararlıdır. Alınganlık sağlığa zararlıdır. Uzmanlara göre, alınganlık bel ve boyun ağrılarına yol açabilir. Alıngan düşüncelere kapılmak duygularımızı ve psikolojimizi yıpratır. Hatta bu konuyu araştıran birçok kişi aşırı alınganlığın kendisini bir hastalık sayar.
Düşünce
Yirminci Yüzyıl Teolojisinde Üçlübirlik’le İlgili Önemli Bir Konu Gözden Kaçırıldı
Kilise tarihinde kilise babalarımız en önemli inanç bildirgelerinden (en önemli inanç bildirgesi ifadesi tartışılabilir) birini –İznik İnanç Bildirgesi’ni– savunduklarında Kutsal Kitap’a ve geleneksel imana dayanan Üçlübirlik doktrininin ve kilisenin tehlikede olduğuna inanıyorlardı.
Kitap
Beş Sola: Reform Hareketi’nin Temeli
Reform Hareketi’nin kesinlikle sosyal ve ekonomik boyutları vardı ama bu hareketin kalbinde Kutsal Kitap’a dayalı ve teolojik konular yer alıyordu. Şu iki kilit soru ana temaları özetler: Günahkârlar kutsal Tanrı önünde nasıl doğru sayılabilir? Günahkârların kutsal Tanrı önünde doğru sayıldıklarını hangi yetkiyle bilebiliriz?
Tarih
“İlk İlahi” Bizi Bir Şarkıyla İmanlılar Cemaatine Katıyor
Bir asır önce, Mısır'daki antik kalıntılarında kazma yapan arkeologlar yırtık pırtık bir papirüs parçasını ortaya çıkardılar. Üzerinde İ.S. 200'lü yılların ortalarına tarihlenen bir ilahinin kalıntıları vardı; sözleri ve müzik notaları ile! Onlarca yıl boyunca Oxford Üniversitesi'nde iklim kontrollü bir kasada saklandı. Ta ki John Dickson onunla karşılaşana kadar....
Hizmet
Kutsal Kitap’ı Sadakatle Okumak
minim birçok Hristiyan, bu yazının başlığını görür görmez, içten içe bir rahatsızlık hissedecektir. Nitekim “Kutsal Kitap”, “okumak” ve “sadakat” sözcükleri birleştiğinde, birçok Hristiyan’ın kendini eksik gördüğü bir konu ortaya çıkıyor. Aslında eğer okuryazarsak, okumak o kadar da zor değildir. Gün içinde onlarca, yüzlerce, belki de binlerce sözcük okuyoruz. Ancak Kutsal Kitap’ı okumak zor olabiliyor. Kutsal Kitap’ı sadakatle okumak ise daha da zor olabiliyor. Bu yazıda, Kutsal Kitap’ı okumada sadakat üzerinde düşünmek ve faydalı olabileceğini umduğum bazı pratik noktaları ortaya koymak istiyorum.
Kaynak
Kardeşim, Kimliğin Nerede?
Kimsin sen? Bir insana kimliğini ne kazandırır? Hangi temel üzerine benlik algını kuruyorsun? Cevabın, doğru ya da yanlış olsun, yaşamını belirler. Kim olduğumuzu tanımlamanın yanlış yolları, doğal olarak yüreklerimizden kaynaklanmaktadır ve çevremizi sarmalayan dünya sayısız sahte kimlik vaaz eder ve model oluşturur. Ama İsa kim olduğumuzu öğrenmemiz için sezgi karşıtı ve kültür karşıtı bir yol haritası çizer ve önümüzde yürür. Gerçek kimliğin, Tanrı’nın bir armağanıdır, şaşırtıcı bir keşiftir ve devamında adanmış bir seçimdir.