Ruh’un izinde yürümek ne demek?
İhsan: Yeni Antlaşma’da imanlılara verilen buyruklardan biri de Kutsal Ruh’un yönetiminde yaşamaktır (Gal. 5:16). Bu buyruğu yerine getirebilmek için buyruğun anlamını tam olarak bilmek gerektiği açıktır. Ayetlerin Grekçesinde “yönetiminde yaşayın” ifadesi “yürüyün” (peripateite) sözcüğüyle anlatılmıştır. Bir başka ayette de (Gal. 5:25) Ruh’un izinde yürümekten söz edilirken yine Grekçede “adım atmak, yürümek” anlamındaki bir başka sözcük olan stoizömen kullanılmıştır. Peki Ruh’un izinde nasıl yürünür?
Hristiyanlar Tanrı’ya benzemeyi arzular. Davranış ve karakter özellikleri açısından O’nun niteliklerini yansıtmak isterler. Bu onları ilginç bir yolculuğa çıkartır. Tanrı’nın sağladığı özgürlük ve sevgi ile karşılaşınca O’nun yolunda yürümek kolaydır ama yürümeye devam ettikçe her insan kendinde O’na yakışmayan yönleri fark eder. Buna günah deniyor. O yolda yürürken imanlıyı yoldan saptırmaya, yan yollar aramaya yönelten şeyler İncil’de “benliğin işleri” olarak ifade edilen özelliklerdir (Gal. 5:19-21). Yolda yürümeye devam edebilmek için bizi uzaklaştıran bu şeyleri, günahları fark edip tövbe etmek, yani yola geri dönmek gerekir. Yaşayınız Mesih’in Müjdesine layık olmaya başladıkça (Flp. 1:27) yaşamınızda Kutsal Ruh’un ürünü daha çok gözükecek (Gal. 5:22-23) ve Tanrı’nın Baba olarak kimliğini yaşamınızda daha derinden deneyimleyeceksiniz (Rom. 8:14-16).
Kutsal Ruh’u Hissetmek Mümkün Mü?
İhsan: Bu sorunun tek bir yanıtı var: Evet. Kutsal Ruh’un kişisel bir varlık olduğunu biliyoruz. Bu Kişi, Kutsal Ruh, imanlıların yaşamlarında bir Yardımcı olacağına ve içlerinde yer alacağına (Yu. 14:17) ve İsa’ya tanıklık edeceğine (Yu. 15:26) göre imanlıların O’nu hissetmesi beklenir. Ancak önemli olan Kutsal Kitap’ta Kutsal Ruh’a ilişkin söylenen gerçeklerdir. Kimi imanlılar bu gerçekleri hissetmezler. Eğer Ruh’u hissetmiyorsanız en önemli konu hisleriniz değil, gerçeklerdir. Hislerinize değil, gerçeklere dayanarak yaşamını sürdürürseniz siz de bu gerçekleri deneyimlemeye başlayacaksınız.
Her insanın birbirinden farklı yaradılışa sahip olması, kişilik özellikleri, tövbe ettiği ya da etmediği günahlar onların duygu dünyasını etkiler. Bir bacağınız uyuşmuşsa yürümekte zorluk çekersiniz; çünkü ayaklarınız zemini olduğu gibi hissetmez. Yerin düz ve sağlam olduğu gerçeğine güvenerek yürümeye devam etmelisiniz. Doğru şekilde yürüdükçe hisleriniz de gerçeği doğru şekilde algılayacaktır.
Kutsal Ruh’la Nasıl Dolu Olabilirim?
İhsan: Kutsal Kitap’taki buyruklardan biri de Kutsal Ruh’la dolu olmaktır (Ef. 5:18). Bunu nasıl yapabiliriz? Bir başkasının bizim için bu konuda dua etmesinin etkisi sınırlı olacaktır. Bunu öncelikle imanlının kendisi istemelidir. Tanrı’yı hoşnut eden şeylerin ne olduğunu fark ederek bunların yaşamında gerçekleşmesini arzulamalıdır (Ef. 5:10). Yanlışlarından dönen, tövbe dolu bir hayat, Ruh’la dolu yaşamın ilk adımıdır. Paydaşlık da ikinci adımdır. Paydaşlığı hem Kutsal Kitap okuyup dua ederek Tanrı’yla hem de bu alınan teşvikleri, mezmurları, öğütleri topluluktaki diğer kişilerle paylaşarak kardeşlerle geliştirmek gerekir. Tapınan bir hayat Ruh’la dolu olmanın anahtarıdır.
Ken: Bazı bilginlere göre Ef. 5:18’in buyruğunun pasif olması ve bağlamın daha çok “topluluğa dair” olması önemlidir. 5:18’in vurgusu kilise içinde itaat, olgunluk ve bilgeliktir; bu durumda Kutsal Ruh’la ilgili öteki buyrukların yerine gelmesi önemlidir (Gal. 5:16; Ef. 4:30; 1Se. 5:19). Vurgu daha çok Tanrı’nın yapacakları üzerinedir, imanlının üzerine düşenler daha az vurgulanır. Dolu olmanın sonuçları, tapınan ve şükreden bir hayattır (Ef. 5:19-21).
Kutsal Ruh’a sövmek ne demek? Biz bunu yapabilir miyiz? Kutsal Ruh’u kaybedebilir miyiz?
Ken: Kutsal Ruh’a sövme kavramı Müjdeler’de görülmektedir: Matta 12:22-37 ve Markos 3:22-30. Ayrıca Luka da bu ifadeyi kullanır. Ancak Luka’nın bağlamı farklıdır ve aşağıda bununla ilgili ayrı bir tartışma ve inceleme ortaya konulmuştur.
Hem Matta’da hem de Markos’ta bağlam şudur: İsa kör ve dilsiz bir adamdan cin kovmuştur. Bu mucizeden haberdar olan Ferisiler ve din bilginleri, İsa’nın cinleri kovma gücünün Şeytan’dan geldiğini iddia ederler.
Yanıt olarak İsa düşüncelerindeki birçok hataya değinir. Eğer Şeytan kendi cinlerini kovuyorsa, krallığı yenilginin eşiğindedir. Şeytan o kadar aptal değildir. İkincisi, başka insanlar cinleri kovmaktadır. Mantık olarak bu, cinlerden kurtulmanın mümkün ve iyi olduğu anlamına gelmelidir, yoksa alternatif bütün cinlerden kurtarma eylemleri şeytani eylemlerdir.
İsa ayrıca yaptığı şeyin Ruh tarafından yönlendirildiğini ve bu nedenle Tanrı’nın krallığının gelmiş olduğunun bir belirtisi olduğunu iddia etmektedir.
Bu bağlamda İsa, Kutsal Ruh’a sövmenin bağışlanmaz bir günah olduğu ifadesinde bulunur. En basit açıklaması da şudur ki, İsa’nın güçlü mucizelerinin (burada cinleri kovması) Ruh tarafından yönlendirilmediğini, Şeytan’ın gücüyle yapıldığını iddia eden kişi Ruh’a sövmüş olur. Bu kişinin İsa’nın eylemini ve dolasıyla O’nu inatla ve kararlı bir şekilde reddetmesi bağışlanamaz.
Luka’nın bağlamı (12:8-12) farklıdır. İsa burada izleyicilerine Mesih’le birlikte olduklarını iddia edecekleri fırsatlardan bahsetmektedir. İsa, Ruh’un onlara gerekli anlarda ne söylemeleri gerektiğini öğreteceği vaadini de ekler (bkz. benzer bağlam, Mat. 10:20). Bağlam, Mesih’in onlarla ilgileneceği vaadini (6-7. ayetler) ve insandan değil Tanrı’dan korkmaları gerektiği uyarısını (4-5. ayetler) içerir. Burada İsa Ruh’a sövmeyi, alenen O’nu inkâr etmekle bağlar (ayrıca bakınız Mat. 10:32, 33). İsa’ya herkesin önünde tanıklık etmeyi sağlayacak fırsatlar ciddiye alınmalıdır. Tanrı, sonuç için O’na güvenmemizi söyler.
Ruh’a sövme günahı, en başta İsa’nın yeryüzündeki hizmeti sırasındaki gücünün Şeytan’dan geliyor olduğu iddiasıyla tanımlanmaktadır. Buna ek olarak Luka’nın bu sözleri kullanışını kabul etmeliyiz: Mesih’i alenen kabul etmeyi çok ciddi bir mesele olarak görmeliyiz.
Kutsal Ruh imanlılara kurtuluşta verilen bir armağandır. Ruh, kurtuluşumuzun son ve nihai tamamlanışı için bir ‘teminattır.’ Bizde yaşaması ve bizi mühürlemesi kaybedilemez (bu serinin birinci kısmına bakınız). Kutsal Kitap, bir imanlının Ruh armağanını yitirmesine neden olan herhangi bir günah belirtmez. Kimileri, “Beni huzurundan atma, Kutsal Ruhu’nu benden alma” diyen Mezmur 51:11’in anlamını sorgulayabilir. Bu ayet, Ruh’un Pentikost’ta gelişinden önceki işleyiş şeklini yansıtmaktadır. Yeni Antlaşma döneminin imanlılarında gördüğü işlevi tanımlamaz (Yu. 14:17; Rom. 8:9).
Ruh’u kederlendirmemiz ne anlama gelir?
Ken: Kutsal Yazılarda bir ayette Ruh’u kederlendirmekten söz edilir. Ef. 4:30’da şöyle yazar: “Tanrı’nın Kutsal Ruhu’nu kederlendirmeyin. Kurtuluş günü için o Ruh’la mühürlendiniz.” Bu bağlamda özellikle dilden kaynaklanan günahlar söz konusudur. Yani sık sık önemsemediğimiz kötü sözlerimiz cidden Kutsal Ruh’u üzebilir.
Ruh’un yönetiminde dua etmek ne demek?
Ken: Bu kavram Yahuda 20, Efesliler 6:18-20 ve Romalılar 8:26-27’de bulunur. Duanın önemi ve gücü Efesliler 6’da bulunur; ruhsal savaşın bir parçası, bu tek “devamlılık” gösteren davranıştır.
Romalılar 8’de dua konusunda ne kadar zayıf olduğumuzu tasvir edilir. Biz ne için, nasıl dua etmemiz gerektiğini bilmiyoruz ama Ruh yerimize Tanrı’ya yalvarır. Bu ayetin gramerine ve sözlerine göre Kutsal Ruh’un dualarını duymuyoruz, fark etmiyoruz. Bu bizim “imanla” kabul ettiğimiz gerçeklerden biridir.
Kutsal Ruh’un yönetiminde dua etmenin en belirgin noktası şudur: Kutsal Ruh’un yazmaya yönlendirdiği Kutsal Kitap ayetlerini, teolojisini ele alarak dua etmek, yalvarmak, O’nu övmek Kutsal Ruh’un yönetiminde dua etmek anlamına gelir.
Dua ile ilgili buyrukları ve Ruh’la ilgili ayetleri birlikte ele alırsak şöyle bir izlenim çıkar: Canımızda, yüreğimizde Kutsal Kitap’a uygun herhangi bir istek uyanırsa, dua ile o isteği ifade ettiğimizde Ruh’un yönlendirişiyle dua ettiğimizi söyleyebiliriz.
Ruh’a tapınmamız mümkün mü?
Ken: Madem Kutsal Ruh kendisi Tanrı’dır, en basit cevap “evet”tir.
Ama bu serinin ilk yazısında şöyle bir cümle vardı: Kutsal Ruh Üçlübirliğin “utangaç” üyesidir. O’nun işlerinden biri, zevklerinden biri İsa’yı yüceltmektir. İsa da Babası’nı onurlandırır. O zaman dua ve övgü konusunda şöyle diyebiliriz: Baba’ya dua ederiz, Oğul’un adıyla, Ruh’un yardımıyla dua ederiz.
Övgülerimizin odak noktası Ruh’un ve Oğul’un odak noktası olsun: O da Baba Tanrı’dır.
Bu Kutsal Ruh’la ilgili yazdığımız üç makalenin sonuncusudur. Üç makalede Kutsal Ruh bilimine ihtiyacımız her şey sunduğumuzu söyleyemeyiz. Fakat bazı basit soruların cevaplarını vererek imanlılara bu konuda biraz yardım ettiğimizi, Hristiyan hayatımız için Kutsal Ruh’un önemini algılamaya yardımımız dokunduğunu umut ediyoruz.