Ana içeriğe atla

Sitemiz işleyişi için sadece bu siteye ait çerez kullanmaktadır. Üçüncü parti çerez kesinlikle kullanılmamaktadır.
Daha bilgi edinin.

Kitap

Yaratılış Kitabına Göre Bereket Kavramının Kutsal Kitap Teolojisi Açısından İncelenmesi

2. Bölüm

Yayın Tarihi: 11.01.2021

4. İnsanın Bereket ve Lanet Aracılığı

Yaratılış kitabındaki bereketlerin çoğu doğrudan Tanrı’nın ağzından telaffuz edilmiştir. İnsanların bereketi telaffuz etmesi gibi durumlarda ise Yaratılış bunları yeterli etkiye sahip olarak gösterir, çünkü bereketi ya sözlü olarak ya da gelecekteki sağlayışıyla onaylayan Tanrı’dır. Bereketin bu tür değişkenlerinin farkında olmak önemli, çünkü bereketler, sunuldukları ayetleri şamanistik anlamda değerlendiren yorumlarla hiçe sayılıp yok edilebilirler.1 Yaratılış kitabındaki her tür “sihir” Tanrı’nın etkin gücünün ortaya çıkmasıdır. İnsanlar yalnızca Tanrı’nın iradesi ile uyum içinde olduklarında bereketin ya da lanetin etkin bir aracısı olabilirler.2 Bu durum özellikle Avram’ın ilk bereketlenmesinde belirgin görülür: “Seni kutsayanları kutsayacak, seni lanetleyeni lanetleyeceğim” (Yar. 12:3). İnsanlar Avram’ı lanetleyemeyecekler, dahası Avram’a karşı koymaları halinde lanetleneceklerdi, çünkü RAB onlara karşı olacaktı.3 Melkisedek ve Avimelek olayları (sırasıyla Yar. 14. ve 20. bölümler) bereketleme eyleminin olumlu ve olumsuz yanlarını resmetmektedir.4

Tanrı’nın yerine bereketi veya laneti yürürlüğe koyan ilk kişi aslında Nuh’tur; Kenan gerçekten de lanetlenmiştir (Yar. 10:15-18 ile 15:16’yı karşılaştırın), dahası RAB ile Sam bir bereket ilişkisiyle birbirine bağlanmıştır (9:25-26 ile 12:1-3’ü karşılaştırın). Bundan yıllar sonra yaşayan İbrahim’in İshak’ı resmi bir şekilde bereketlemesine ihtiyaç duyulmaz, çünkü Tanrı İshak’ın zaten bereketlendiğini bildirmişti. Oysa İshak bereketi kendisinden sonraki kuşağa iletme gayretine girdi ve bir dizi dolambaçlı olay aracılığıyla Tanrı’nın seçilmiş oğlu Yakup’u gerçekten de bereketledi ve bereket konuşmasını öyle bir ifadeyle dile getirdi ki bereketinde Tanrı’nın rolünü vurguladı (27:27-29; 28:1-4). Yakup da en nihayetinde oğullarını bereketledi ve her bir oğlunu onların kişiliğine “uygun biçimde kutsadı” (49:28). Tüm bunlar doğrultusunda, bereket ister doğrudan Tanrı’nın ağzından çıkmış olsun ister bir insan aracılığıyla verilmiş olsun, sadece etkin olan ve daima etkin kalacak olan Tanrı’nın bereketidir. 

5. Bereketin Yaratılış Kitabı’nda Yerine Gelmesi

Eğer gerçek tüm bereketin mutlak kaynağının Tanrı olduğu doğru ise ve Tanrı’nın belli bir bereketi almamış kişiyi henüz bereketlememiş olduğu doğru ise, Tanrı’nın bereketlemesinin Yaratılış kitabında sık sık gerçekleşmesini beklemek doğaldır; bereket sözleri bu kitabın her yerine saçılmış haldedir. Öyleyse Tanrı’nın bereketi Yaratılış kitabında gerçekleşmiş midir? Eğer gerçekleşmişse, nasıl gerçekleşmiştir? Bereket insan eyleminden bağımsız halde etkin midir, yoksa insanlar bereketi alabilmek için bir işbirliği yürütmek zorunda mıdır? Yaratılış kitabındaki yanıt biraz çelişkili gibi gelebilir ama sadece ataların yaşamlarıyla bize sunulandan öğrenebildiğimiz kadarıyla görünen budur.

“Tanrı’nın bereketi daima istenen sonucu yaratır ama Tanrı’nın bereketinin etkin hale gelmesi için genellikle insanın itaati gerekir.”

Tanrı’nın bereketi daima istenen sonucu yaratır ama Tanrı’nın bereketinin etkin hale gelmesi için genellikle insanın itaati gerekir. Adem ile Havva, Tanrı’nın bereketini reddetti ve lanet altında acı çekti. Fakat Adem ile Havva’nın kendileri lanetlenmedi, hatta bazı bereketler bile aldılar (3. ve 4. bölümler). Buna bağlı olarak, Yaratılış kitabındaki asli karakterler, sürekli olarak yanlış arzuları, korkuları, hırsları, gururları ve buna benzer daha pek çok şeyleri bulunan kusurlu insanlar olarak gösterilmektedir. Her biri diğerlerinin aldığı laneti hak ediyordu ama aynı zamanda her biri Tanrı’ya imanla karşılık vermişti. Nuh, Tanrı ile yürüdü, ancak sarhoş olduğu bir anda sapkın yürekli Kenan’ın ve onun soyunun meydana çıkmasına sebep olacak olayın girişiminde bulundu. İbrahim ise kutsandı ve İbrahim korku içinde başıboş dolandığında bile Tanrı onun soyunu korudu.

Yakup, İbrahim’in bereketini babasından miras aldığı için (özellikle de babasını aldattığı olaydan ayrı bir zamanda aldığı için; bkz. Yar. 28:1-5) en ilginç örnek olabilir. Bu olaydan kısa süre sonra bereket bir görüm aracılığıyla RAB tarafından onaylanır, üstelik İbrahim’in Tanrısı henüz Yakup’un Tanrısı olmamışken! Gerçekten de Yakup’un beyanlarına bakıldığında, Kenan’a dönüşüne, özellikle de Beytel deneyimine dek, Yakup’un İbrahim’in Tanrısına adanmış olduğu ya da O’nun kendi Tanrısı olduğunu kabul ettiği pek görülmüyor (28:20-22; 31–32 ve 35. bölümler). Yine de Tanrı onu bereketledi ve o bereketlendi. Bereketin gözle görünen belirtileri mevcuttu, hatta dışarıdan gözlemleyenler bunu görebiliyordu (30:27) ama itaat edip güven duyan bir ilişkinin güzelliğinden yoksundu. Bu doğrultuda, Yakup’un Beytel’e kadar olan yaşamı şöyle özetlenebilir: “RAB Yakup ile birlikteydi ama Yakup henüz RAB’le birlikte değildi.”

Sonraki nesildeyse Yusuf’un içinde bulunduğu şartlar durumun tam da tersini gösteriyordu. RAB pek çok zorluklar arasında Yusuf’la birlikteydi (39:2,21,23) ve Yusuf da RAB’le birlikteydi, Tanrı ile doğru yürüme gayretindeydi (39:9-10; 40:8). Dahası RAB kölelik ve hapis gibi çok çetin durumlardayken onu başarılı kıldı; onu bereketlediğini apaçık gösteren konumlara yükseltmeden önce bile bu başarıları ona sağladı.

İşte Yaratılış kitabının teması bereket vaatlerinin bir kısmının gerçekleşmesiyle bu kritik noktada doruğa ulaşır ve ne Tanrı’nın ne de kitabı kaleme alan Musa’nın aklından çıkmayan, muazzam bereketlerin, kitabın sonuna yaklaşmışken özünde anlamsız göründüğünü ima eder. Yaratılış kitabının son bölümlerinde, bazı bereket vaatleri zaman içinde yerine gelmiş olsa da, bunların özellikle henüz tam anlamıyla gerçekleşmemiş bereket vaatlerinin unutulmadığını göstermek adına tasarlandığı anlaşılmaktadır.5 RAB’bin nefes kesici bereketlerinin gerçekleşmesinin ilk adımları atılmıştı: İbrahim’in soyuna toprak (48:21-22; 50:24) ve muazzam sayıda torun (47:27; 48:15-20) verilecekti! Diğer taraftan, bu bereketler hâlâ uzak bir gelecekteydi, sadece iman gözleriyle görülebiliyorlardı (krş. İbr. 11:13,20-22). İbrahim, İshak ve Yakup toprakların bir kısmını almışlardı ama bunlar aslında Tanrı’nın yaklaşmakta olan bereketlerinin tamamen gerçekleşmesine yönelik bir teminattı.6 İbrahim’in ailesi artık onlarca kişiydi (46:5-27) ama soyun “yıldızlar kadar” oluşu hâlâ çok uzak görünmekteydi. En umut verici gelişme tüm yeryüzünün bereketlenmeye başlamasıydı ve lanetin etkileri İbrahim aracılığıyla Yusuf’un şahsında yatıştırılmış oluyordu: “Bütün ülkelerden insanlar da buğday satın almak için Mısır'a, Yusuf'a geliyordu. Çünkü kıtlık bütün dünyayı sarmıştı ve şiddetliydi” (41:57; krş. 12:2-3).

Yaratılış kitabının son bölümleri ve son ayetleri, tamamen bereketlen-menin sırrını sanki bir ok işaretiyle gösterir, hatta ‘başlangıcın’ da öncesine işaret ediyor gibidir.

Böylece Yaratılış kitabının en nihai mesajı, Yakup’un ve Yusuf’un ölüm döşeklerinde açıklanır, çünkü artık bu kocamış adamlar bereketin tam olarak gerçekleşmesine bulanık olmayan ruhsal gözlerle bakmaktadırlar. Hepsinde de öte, Tanrı’nın rehberlik eden varlığının, halkı ile birlikte olmayı sürdürmesini ve daha önce vaat ettiği gibi onları bereketlemesini beklemişlerdir (48:15-16; 49:25; 50:24-25). Yaratılış kitabının son bölümleri ve son ayetleri, tamamen bereketlenmenin sırrını sanki bir ok işaretiyle gösterir, hatta “başlangıcın” da öncesine işaret ediyor gibidir.

En uzağa erişen bereketler Yaratılış kitabının anlatısında bütünüyle gerçekleşmezken – ve aslında tamamının Yaratılış kitabında gerçekleşmesi mümkün değilken – Tablo 2’de7 de görüldüğü gibi, birbirine daha az bağlı bereketler ya büyük ölçüde ya da tamamen yerine gelmiştir. Örneğin, Adem’in ve Nuh’un yeryüzündeki soylarının çoğalışı, “Adem’in soyu” ve “Nuh’un oğullarının soyu” ifadeleri kullanılarak Tanrı’nın yaptığı yaratılışının gelişmekte olmasıyla ve tufan sonrasındaki bereketlerle gösterilmiştir. Aslında dört “kısa soydan” her biri, bereketlerin gerçekleşmesinin kayıtları olarak anlaşılabilir. İbrahim pek çok ulusun atası olarak gösterildiğinden ve Saray’ın soyundan krallar çıkacağı belirtildiğinden dolayı, öteki bereketler İsmail’in ve Esav’ın soylarında gerçekleşmiştir. Bu sırada İsmail’e düşen bereketin de onun kendi “soyunda” yerine geldiği görülmektedir. Bereketlerden etkilenen ikincil soylarda gerçekleşen bereketlere bakarsak, Saray’ın kendi oğul bereketine ileri bir yaşta kavuştuğunu, Firavun’un ise Yakup tarafından sonucu hemen görülmek üzere bereketlendiğini görürüz. Dahası bir keresinde, Rebeka’nın soyu kelimenin tam anlamıyla “düşmanlarının kentlerini mülk edin[mişti]” ve bu, kendisine verilen bereketin taşıdığı derin anlamların da ötesinde bir durumdu (krş. 24:60; 34:25-29). Böylece ister büyük ister küçük olsun, RAB’bin bereketlerinin güvenilirliği tüm Yaratılış kitabı boyunca sergilenmiştir.

 

Tablo 2 – Yaratılış Kitabındaki Bereket Vaatleri ve Yerine Gelişleri

BereketKayırmaYerine Gelişi (Kısmen veya tamamen)
Verimli olun ve çoğalın; yeryüzünü doldurun (Adem, Nuh, Yakup)1:28; 9:1,7; 35:115:1–6:8; 10:1–11:9;8 47:27
Yeryüzünü denetiminize alın ve canlılara egemen olun1:284:2, 17-229
Her bitki ve meyve size yiyecek olacak1:29: (krş. 9:3; 27:28)4:2; 6:21; 14:18; 25:34; 43:2
Her hareket eden canlı size yiyecek olacak9:318:7-8; 43:16,31-34
Övgüler olsun Sam'ın Tanrısı RAB'be9:2611:10–12:3
Avram büyük bir ulus olacak12:2; 22:1714:13-16;10 46:8-27; 47:27
Avram Tanrı tarafından bereketlendi12:214:13-24; 24:1,35-36
Avram bereket kaynağı olacak12:214:19-20 (krş. 20:7,17-18; 48:20)
Avram’ı bereketleyenler bereketlenecek; onu aşağılayanlar lanetlenecek12:312:15-20; 14:19-20; 20 (krş. 39:5; 47:13-26)
Yeryüzünün tüm halkları Avram’da11 , İshak’ta ve Yakup’ta kutsanmıştır12:3; 18:18; 22:18; 26:4; 28:1433:11; 41:57
Sara bir oğulla bereketlendi17:1621:1-7
Sara ulusların anası olacak17:1636
Halkların kralları Sara’nın soyundan çıkacak17:16 (krş. 49:10)36:31-39; 45:8
İsmail verimli olacak, soyu çoğalacak, on iki beyin atası olacak ve soyu büyük bir ulus olacak17:2025:12-18 (krş. 28:9; 36:3-4)
İbrahim’in ve Rebeka’nın soyu düşmanlarının kentlerini mülk edinecek22:17; 24:6030:43–31:16; 34:25-29; 45:8
Rebeka binlerce, on binlerce kişinin anası olacak24:6036; 46:8-27
İshak’ın Tanrı tarafından bereketlenmesi26:326:12,28-29
Toprakları İbrahim, İshak, Yakup ve onların torunları alacak26:3-4; 28:4; 35:12; 48:433:19; 48:22; 49:29-32;12 50:13
İshak ve Yakup çoğalacak26:4, 24; 28:3; 48:4; (35:11; 48:15-19)46:8-27; 47:27
Esav zengin topraklardan uzak yaşayacak27:3936:6-43
Esav kılıçla yaşayacak ama kardeşine her zaman hizmet etmeyecek27:4033:1-17
Yakup kralların atası olacak35:11 (krş. 49:10)36:31; 45:8
Firavun’un bereketlenmesi (Yakup tarafından)47:7,1047:13-2613

Tanrı’nın asli bereket vaatlerinin temel doğası, bu bereketlerin tam olarak gerçekleşmesinin anlatılmasının ötesinde bir uzatmalı zaman çizelgesi olmasını gerektirir; okurlar sadece bu bereketlerin yerine gelmesini sadece anlık bakışlar halinde edinir (özellikle de 41:57 ve 47:27’de). Ancak bu bereket temaları genellikle apaçık bir şekilde Yaratılış kitabında atalara verilmiş bereketlere gönderme yaparak Yasa Kitabı (Pentatuk) boyunca devam edecek, Yeşu kitabı boyunca da görülmeyi sürdürecek ve tüm Eski Antlaşma boyunca adını yazmış olacaktır.

Konumuzu bir adım daha ileriye taşıyalım; atalara verilen bereketlerin gerçekleşmesi, en nihayetinde asıl yaratılış bereketlerinin yerine gelmesidir. Atalara verilen bereketler ile “insanlık için asıl tanrısal niyet” arasında bağlantı kuran Clines’ın anlatmak istediği de budur.14 Yaratılış 35:11-12’de de açıklandığı gibi, böyle bir ilkel ulus amacını tüm yaratılış için çığır açacak nihai amacından ayırmak mümkün değildir: Bu amaç “verimli olmak ve çoğalmak” ve yeryüzünü Her Şeye Gücü Yeten Tanrı’ya ait insanlar ile doldurmaktır.15

“Atalara verilen bereketlerin gerçekleşmesi, en nihayetinde asıl yaratılış bereketlerinin yerine gelmesidir.

6. RAB’bi Bereketlemek

Yaratılış kitabındaki özel bir bereket türü olan RAB’bi bereketleme fikrini de kısaca incelememiz gerekiyor. Yaratılış kitabında üç kez insanların RAB’bi bereketlediğini görürüz, bunlardan birinin aynı anlatı ile iki kez tekrar edildiğini okuruz (9:26; 14:20; 24:27,48)16 . Her üç olay da hem bir şükran hem de bir ilişki ifadesi olarak görülebilir ve bunlardan ilk örneğin ilişki yanı daha ağır basarken diğer örneklerdeki minnettarlık içeren övgüler daha güçlü dile getirilir.

Bir örnek vermek gerekirse, Nuh, Tanrı’nın Kenan’a yönelik lanetini iletir iletmez Sam üzerine Tanrı’nın bereketini ilan eder (9:24-27). Ancak Nuh, Sam’ı bereketin merkezine oturtmak yerine RAB’bi bereketleyerek RAB’bi Sam’ın bereketlenmesinin kaynağı ve asıl özü olarak tanır ve RAB’bin bereketini yine RAB’be övgü olarak sunar. Nuh’un bereketinin anlamı “Övgüler olsun Sam'ın Tanrısı olan RAB'be” vurgusuyladır, böylece Tanrı’nın anlaşmaya bağlılığının Sam’ın soyuna olduğu kadar Sam’ın soyunun RAB’be bağlılığını da dile getirir.17 Candlish şu sözleriyle bu bereketin anlamını ortaya çıkartır:

Geleceği gören baba, büyük saygıya erişmiş oğullarının büyük lütuf bulmuş torunlarını izlemektedir, sadakatle yaşlanmış gözlerini bir an bile ayırmaz, baktığı yer evlatlarının ve torunlarının zenginliği ya da mutlu halleri değildir, o büyük ve kutsal isme bakmaktadır, soyunun refahı o ismin onuruyla ayrılmaz bir bütündür… Yehova, Sam’ın Tanrısı, bereketli olan; Tanrısı Yehova olana ne mutlu!18

Böylece Nuh tarafından yapılan bu kutsama hem bir övgü ilanıdır hem de ilişkinin dile getirilmesidir.19

Daha sonra hem Melkisedek hem de İbrahim’in uşağı, RAB’bi İbrahim’e sadık kaldığından ötürü bereketledi (14:20; 24:27). Her ikisi de RAB’bin İbrahim’e yönelik gözle görülebilir sadakatine duydukları minnettarlığı ifade ediyorlardı ama ayrıca eylemlerin de RAB ile İbrahim arasındaki anlaşma ilişkisinden kaynaklandığını bildiriyorlardı. Aslında İbrahim’in uşağı, bereketleme sözünü ilişkiye dayalı ifadelerle dile getirdi ve İbrahim’e yönelik “sevgisini ve sadakatini esirgemeyen” RAB’bi bereketledi. Bu nedenle RAB’bi bereketlemek düşüncesini, “YHWH’yi bereketlemek, O’na yönelik bir hamt haykırışıdır ve Tanrı’nın kendi halkına yönelik hem geçmişte hem günümüzde ortaya çıkan sadakatinden doğar” sözleriyle açıklığa kavuşturan Towner kesinlikle haklıdır.20

Yaratılış kitabı, Tanrı ile yürüyen herkese hitap eder ve her bir insanı bereket veya lanet gerçeği temelinde yaşamaya davet ederek her bir insan için bereketin vaadini ve lanetin yıkımını anlatır.

7. Sonuç

Tanrı’nın insanları bereketlemesinin ve insanların Tanrı’yı bereketlemesinin doğası hakkındaki pratik sonuçlara gelecek olursak, Murtonen’in “tüm Eski Antlaşma’nın doruğu” dediği Eyüp 1:21 (1Sa. 3:18 ile birlikte) bize rehber olabilir: “RAB verdi, RAB aldı, RAB'bin adına övgüler olsun!”21 Gözle görülebilecek tüm bereketlerini kaybetmiş biri olan Eyüp ayağa kalkıp Tanrı’ya tapındı, çünkü Eyüp için Tanrı’nın bizzat kendisi, her şeyine yeten bir armağandı; böylece Eyüp her şeye rağmen, Tanrı’yı minnet dolu bir yürekle onurlandırıp bereketledi! İster eski çağlarda olsun ister modern çağlarda, tanrısal ilişki bereketine erişmiş herkesin gözünde bereketin belirtisinin, RAB tarafından bereketlenmiş olmanın özgüveni karşısında lafı bile edilmez. Yaratılış kitabının mesajı, ne İbrahim ve İshak gibi gönenç içinde bereketlenmiş insanlar hakkında bir mesajdır ne de esasen Yakup ve Yusuf gibi baskı altında yaşamış insanlar hakkında bir sözdür. Aksine Yaratılış kitabı, Tanrı ile yürüyen herkese hitap eder ve her bir insanı bereket veya lanet gerçeği temelinde yaşamaya davet ederek her bir insan için bereketin vaadini ve lanetin yıkımını anlatır. Yaratılış kitabı, yeryüzündeki tüm ailelere İbrahim’in soyu aracılığıyla dokunan geniş bir bereket vaadi yelpazesi sergileyerek, Tanrı’nın insanlığa bereketini yine insan aracılığıyla sunduğunu gösterir. Yaratılış kitabı nihai sonuçları sunmaz belki ama Tanrı’nın sözünü ettiği her bereketi gerçekleştireceğine dair sayısız güvence vererek ileriyi işaret eder. Özetle Yaratılış kitabı, okurun RAB’be tapınan bir yürekle karşılık vermesinin, RAB’bi saygı dolu ve içten bir şükranla bereketlemesi olduğunu anlatır.

  • 1Buna bağlı olarak W. Sibley Towner şu sözlerle karşı çıkar: “Benzer bir görüşe göre, bir bereket sözü verildiğinde kutsayan tarafından kutsanana iyi bir güç veya dunamis yayılmış olur. Belki ‘ilk çağ psikolojisi’ bereket verme eylemini bu şekilde anlamıştı, ancak Kutsal Kitap’ı kaleme alanların ve kilise geleneğinin bu derece bir ‘ilkelliğe’ sahip olduğunu düşünemeyiz” (“‘Blessed be YHWH’ and ‘Blessed art Thou, YHWH’: The Modulation of a Biblical Formula,” Catholic Biblical Quarterly, Sayı 30 [1968], s. 387).
  • 2Bu durum Hâkimler 17–18 boyunca acı bir şekilde sergilenir; temel fikir, Mika’nın annesinin son derece etkisiz bir şekilde oğlunu hem lanetleme hem de bereketleme çabasının anlatıldığı Hakimler 17:2’ye büyük özenle yerleştirilmiştir.
  • 3Bunlardan hiçbiri bereketin bir “sihir” olarak görülebileceği anlamına gelmez, aksine Yaratılış kitabında Tanrı’nın gücü dışında işe yarayan bir “sihir” bereketinin söz konusu olmadığı anlamına gelir. Bu doğrultuda Ferguson şu yorumda bulunmuştur: “Seçilmiş olanları hedef almış bir lanet berekete dönüşecektir ya da o laneti gönderene geri bile dönecektir.” Paul Ferguson, “Cursed, Accursed,” Evangelical Dictionary of Biblical Theology, Editör Walter Elwell (Grand Rapids, Michigan: Baker, 1996), s. 139. Yaratılış kitabında asıl bereketin kaynağı daima Tanrı’dır.
  • 4Lavan bereketlenmiş Yakup’a yetiştiğinde de bundan farksız bir olay gerçekleşmişti ama Yakup’a iyi ya da kötü bir şey söylememe konusunda Tanrı tarafından uyarılmıştı (31:24,29; krş. 27:29).
  • 5Aslında Musa bu temaları Pentatuk boyunca genişleterek ele alır ve okuyucuya daima görünenin ötesine bakması için ısrar eder. Clines’ın yazdığı gibi, “Pentatuk’taki ana konu, atalara verilen vaadin ya da bereketin kısmen gerçekleşmesidir; elbette bu durum, gerçekleşmemiş bir kısmın olduğunu da göstermiş olur. Vaat ya da bereket, ilk adımı insanın atmasının daima felakete götürdüğü bir dünyada, hem tanrısal ilk adımdır hem de Tanrı’nın insanlık için başlıca niyetlerinin doğrulanmasıdır.” The Theme of the Pentateuch, 2. baskı (Sheffield, İngiltere: Sheffield Academic Press, 2001), s. 30; metindeki vurgu, eserin özgün halinde de bu şekildedir.
  • 6Andreas J. Köstenberger ve Peter T. O’Brien, Salvation to the Ends of the Earth, New Studies in Biblical Theology Cilt 11 (Downer’s Grove, Illinois: InterVarsity Press, 2001), s. 32.
  • 7Yaratılış kitabında, her ne kadar birbirini izleyen bereketler daha az olsa da, lanetlerin gerçekleşmesinin tüm noktaları da benzer şekilde görülebilir, tek istisna 49:7’dir; 49:7 kitabın neredeyse en sonunda yer almaktadır.
  • 8Claus Westermann, Creation, çev. John J. Scullion (Philadelphia: Fortress, 1974) s. 24, 120.
  • 9A.g.e., s. 25.
  • 10Avram’ın taraftarları, ordusu ve sayılarla ölçülebilen kudreti olduğu görülmektedir. Leon R. Kass’ın yazdıklarına bakınız; Leon R. Kass, The Beginning of Wisdom: Reading Genesis (New York: Free Press, 2003), s. 303.
  • 11Pavlus, bu vaat ile (Kutsal Ruh’un imanlının içinde ikamet edip imanlıyı güçlendirmesi aracılığıyla kanıtlanmış) Yahudi olmayan diğer ulusların imana kabul edilişini ilişkilendirerek, bu vaadin müjdenin özünü içerdiğini beyan etmiştir (Gal. 3:7-14). Böylece Tanrı ile yakın, samimi bir ilişki, bereket için anahtar niteliğindedir. Aslında Galatyalılar mektubunun bu kısmı, Yaratılış kitabındaki bereket teolojisinin zarif bir uzantısıdır (krş. Ef. 1:3-6; 1Pe. 4:14).
  • 12Gordon Wenham, “Family in the Pentateuch”, Family in the Bible, dü. Richard S. Hess ve M. Daniel Carroll R. (Grand Rapids. Michigan: Baker Academic, 2003), s. 29.
  • 13Bruce K. Waltke ve Cathi J. Fredricks, Genesis (Grand Rapids, Michigan: Zondervan, 2001), s. 592.
  • 14Clines, The Theme of the Pentateuch, s. 30.
  • 15Bu özgün amaç, İsa’nın göğe alınmadan önce verdiği, bütün dünyanın dört bucağına gitme ve insanları O’nu izlemeye çağırma emrinden farklı değildir.
  • 16Çevirmen notu: İbranice ברך (brk) sözcüğü birçok İngilizce çevride “bereketlemek” ifadesinin karşılığı “bless” sözcüğü ile çevrilir. Yeni çeviri Kutsal Kitap’ta “övgüler olsun” ifadesiyle çevrilir. Eski çeviri Kitab-ı Mukaddes’de ise “mubarek” kelimesiyle çevrilir.
  • 17C. F. Keil ve F. Delitzsch şunları yazar: “Nuh’un bereketi ve laneti, tüm diğer peygamberlik sözlerinde olduğu gibi, uluslar ve aileler nazarında bir bütün olarak yerine gelir ama her birey için karşı konulamaz bir kader, değişmez bir alınyazısı olarak öngörülmez; aksine, bu peygamberlik sözleri kişisel karar serbestliği için bir alan bırakır ve lanetlenmiş milletteki bireylerin tövbe fırsatının önünü kesmediği gibi, kefarete karşılık kurtuluş yolunu da kapamayarak o ailenin bireylerinin lütuf konumundan uzak düşme,  ve aslında bereketi kaybetme olasılığına karşı da bereketi güvence altına alır.” (Commentary on the Old Testament, tercüme James Martin, Gözden Geçirilmiş Basım, 10. Cilt. [Peabody, Massachusetts: Hendrickson], 1. Cilt, s. 101).
  • 18Robert S. Candlish, The Book of Genesis (Edinburgh: Black, 1868), s. 163-164.
  • 19Mesih’in soyağacını netleştiren ilk ilahi bildiridir bu: Kenan lanetlenmişti ama Sam bereketlenecekti. Rab bir sonraki kuşakta, bereketinin sınırlarını daha da netleştirdiğinde, hiçbir ulusu bu bereketin kapsamı dışında bırakmamış olması ne büyük bir ferahlık (Yaratılış 12:2-3)!
  • 20Towner, “Blessed be YHWH,” s. 390. Ayrıca, “Bir İsrailli geleneklere uygun bir kutsamayla bereket verdiğinde, buradaki niyet YHWH’nin ‘gücünü’ kendisine geri iletmek değil, ama daha çok Tanrı’nın lütufkâr işleriyle sevinç duymak ve bu işlerini dünyaya ilan etmektir.” A.g.e. s. 387.
  • 21A. Murtonen, “The Use and Meaning of the Words Lebårek and Beråkåh in the Old Testament,” Vetus Testamentum, Cilt 9, Sayı 1 (1959), s. 169.

Kaynak: “A Biblical Theology of Blessing in Genesis”, Themelios Cilt 42, Sayı 1 (2017), s. 69-73. İzin ile kullanıldı.

İlk yayınlama: e-manet Sayı 61 (Ocak - Mart 2021), s. 9–15.