Bu sayfa yazdırılamaz.
Li-derkenar
Anlayacak ve Anlatacak Kadar Sabırlı Olmak
Anlatmak ve anlamak (yani iletişim) sandığımız kadar kolay iş değildir. Sık sık çıkan anlaşmazlıklar (ve Türkçe’ye giren “anlatamadım galiba,” “dinleyen kim?,” “ne laf anlamaz insansın be!” gibi sözler) bunun kanıtıdır sanırım. Anlamak ve anlatmak konusunda kendimize daha sıkı antrenman yaptırmak için iki önerim var ki, ilk bakışta birbiriyle çelişken görünecektir: hem daha az hem de daha çok konuşmalıyız. Anlatayım…
Düşünce
Dünya Görüşü: Yaratıcılığın Tanrısal Yanı
İman yaşantımızda, hizmetimizde ve bütün eylemlerimizde bir farklılık yaratacaktır. Bu Tanrı’nın bedeninin zenginliğini ve renkliliğini yansıtacaktır. Yaratıcılık, özgünlük ve bireyselleşme açısından çok ciddi bir önem taşımaktadır.
Kitap
Eski Antlaşma İmanlıları ile Yeni Antlaşma İmanlıları: Kurtuluş Eski Antlaşma’da Aynı mıdır?
İki Antlaşma arasındaki ilişkileri inceleme konusu, teologların adanmışlığının ve yöntemlerinin önemli bir ölçütüdür. Bu alanda önemli birkaç konu var: Eski Antlaşma’nın Yeni Antlaşma’da kullanılması, her iki antlaşmadaki kurtuluş meselesi ve Yeni Antlaşma imanlılarının Eski Antlaşma karşısındaki duruşu.
Tarih
Melanchthon’un Aklanma Doktrini
“Wittenberg Reformu’nun ikinci direği” olarak da bilinen Philipp Melanchton (1497-1560) çoğu zaman Luther’in gölgesinde kalsa da Reform’a çok katkısı olmuştur. Melanchthon’un etkisi o kadar büyüktür ki Schröder şöyle yazar: “Wittenberg Reformu’nun Avrupa’da yayılmasına Luther’in teolojik yazılarının mı yoksa Melanchthon’un teolojik yazılarının mı daha fazla katkıda bulunduğunu söylemek zordur.” Araştırmalarda, “uysallık, teolojik derinlikten yoksunluk, papalığa yakınlık, doktrinsel tartışmalarda uyumluluk ve Luther’in pozisyonundan uzaklık” ile suçlandığı için sıklıkla olumsuz tasvir edilen bu adam, bu makalede daha yakından incelemek istediğim kişidir. Daha doğrusu onun aklanma doktrinini inceleme amacındayım. Çünkü “Martin Luther’in Wittenberg Reformu’ndaki en yakın çalışma arkadaşı, günah çıkarma yazılarının çoğunun yazarı, çeşitli dini tartışmalarda bir lider, kilise organizatörü ve evrensel bir bilim adamı” olarak Reform’un en önemli isimlerinden biriydi.
Hizmet
Vaaz Verirken Yaptığım 10 Hata
Martin Lloyd Jones’un söylediği ünlü bir sözü vardır: Hristiyan Kilise’nin en acil ihtiyacı gerçek vaazlar verilmesidir. Kilise’nin en büyük ve en acil ihtiyacı bu olduğuna göre, dünyadaki en büyük ihtiyacı da budur. Kutsal Kitap’a dayalı gerçek vaaz, Tanrı’nın sözünün sadık bir şekilde ele alınmasını gerektirir. Söz’e sadık vaizler, Mark Dever’in de belirttiği gibi, “pasajın ana noktasını vaazlarının ana noktası” haline getirenlerdir. Gerçek vaizlik zahmetli bir iştir ve vaizlerin sanatlarında öğrenmelerine ve büyümelerine devam etmelerini gerektirir. Vaizlikteki gelişimin bir parçası da hata yapmak ve hataları düzeltmektir. Bu makalede bu hataların bazıları açıklanıp nasıl üstesinden gelinebilir diye düşünülür.
Kaynak
Da Vinci Şifresi’ni Çözmek
2004 yılın başlarında Türkiye’de en çok satan kitap, Dan Brown’in DaVinci Şifresi adlı romanıdır. Aynı kitap, ilk yayımlandığı Amerika’da kesintisiz olarak 54 haftadır en çok satan üç kitap arasında bulunmaktadır. Tabii, cinayet, cinsellik ve feminizm gibi konuları Hristiyanlık’ın yüzyıllarca süren vicdansız bir komplo olduğu mesajı içinde işleyen sürükleyici gerilim türündeki bir romanın sansasyon yaratması şaşırtıcı değildir. Eserin Amerika’daki asıl yayımcısı olan Doubleday’in böyle bir sansasyonu hem beklediği, hem de teşvik ettiği açıktır. Çünkü romanı piyasaya sürmeden önce Doubleday, tanıtım amacıyla kitabın 10.000 tanesini medyaya bedava olarak dağıttı. Bu, Dan Brown’in daha önce yazdığı herhangi bir romanın bütün satışlarını aşan bir rakamdır. Bir Hristiyan olarak ne diyebilirim? Sapık inanç yok satar!