Bu sayfa yazdırılamaz.
Li-derkenar
İlişkinizi Kesin: Kilise Disiplini Ruhsallaştırılmış Küskünlük mü?
Bir zamanlar disiplin altına alınarak kiliseden uzaklaştırılan bir kişinin Hristiyan olmayan akrabası bu durumu anlatmak üzere (mealen) şöyle demişti: “Beğenilmeyen şeyler yaptığı için kilisedeki insanlar ona küs oldular.” Bizim inancımızda küsmek var mı?
Düşünce
İnanmadan Önce Ait Olmak mı?
“Ait olmak inanmaktan önce gelir.” Yaklaşık yirmi yıldır Hristiyan çevrelerde bu ifadenin dilden dile dolaştığını duyuyorum; bu ifade, meraklıların Mesih’i kucaklamadan önce kendilerini kilisenin bir parçası gibi hissetme arzusundan kaynaklanıyor. Dördüncü Lozan Kongresi’ndeki1 bir oturumda, Z olarak adlandırılan kuşağa müjde ile ulaşma stratejileri üzerine yapılan bir sunumda bu söz gündeme geldi: “İnanmadan önce ait olduklarını hissetmeleri gerek!” Ama müjdelemek için bu yaklaşım gerçekten makul müdür? Gelin bunu beraber araştıralım…
Kitap
Kimlik
Kimlik sorusu gerçekten de bir var oluş sorusudur. “Ben kimim?”, tehlikelerle ve başarısızlıkla dolu yalnız bir sorudur. Aynı zamanda, vaat ve ödül içeren mutluluk verici bir sorudur. Hayal gücümüzle uydurabileceğimizden çok daha büyük bir amaç taşıyan bir kimlik mi arzuluyoruz, yoksa kontrolü ele alma opsiyonu sunulduğunda öncelikli olarak kontrol bizdeymiş gibi hissetmeye mi ilgi duyuyoruz?
Tarih
“İlk İlahi” Bizi Bir Şarkıyla İmanlılar Cemaatine Katıyor
Bir asır önce, Mısır'daki antik kalıntılarında kazma yapan arkeologlar yırtık pırtık bir papirüs parçasını ortaya çıkardılar. Üzerinde İ.S. 200'lü yılların ortalarına tarihlenen bir ilahinin kalıntıları vardı; sözleri ve müzik notaları ile! Onlarca yıl boyunca Oxford Üniversitesi'nde iklim kontrollü bir kasada saklandı. Ta ki John Dickson onunla karşılaşana kadar....
Hizmet
Kutsal Kitap’ı Sadakatle Okumak
minim birçok Hristiyan, bu yazının başlığını görür görmez, içten içe bir rahatsızlık hissedecektir. Nitekim “Kutsal Kitap”, “okumak” ve “sadakat” sözcükleri birleştiğinde, birçok Hristiyan’ın kendini eksik gördüğü bir konu ortaya çıkıyor. Aslında eğer okuryazarsak, okumak o kadar da zor değildir. Gün içinde onlarca, yüzlerce, belki de binlerce sözcük okuyoruz. Ancak Kutsal Kitap’ı okumak zor olabiliyor. Kutsal Kitap’ı sadakatle okumak ise daha da zor olabiliyor. Bu yazıda, Kutsal Kitap’ı okumada sadakat üzerinde düşünmek ve faydalı olabileceğini umduğum bazı pratik noktaları ortaya koymak istiyorum.
Kaynak
Onların Kayası Bizim Kayamız Gibi Değildir: Bir Dinler Teolojisi
“Çünkü bizim Kayamız (Tanrımız) onların kayasına benzemez.” Daniel Strange, kitabının başlığını Yasanın Tekrarı 32:31’deki bu ilandan almıştır. Burada Tanrı İsrail halkının yönelmeye ayartıldığı tanrıların aciz olduğunu bildirir. Bu tanrılar bizim Tanrımız gibi değildir. Diğer “tanrıların”, diğer dinlerin yolundan gidenlerle ilgilendiğimizde nasıl hissediyoruz? Cevaplayamayacağımız sorulardan korkuyor muyuz? Onların hatalı olduğu noktalara meydan okuyarak kendi yolumuzun doğru olduğunu göstermeyi dört gözle mi bekliyoruz? Strange’in kitabı, imanlıların diğer dinlerle nasıl etkileşimde bulunması gerektiği konusunu işler. “Bunlar neden var?”, “Onlara yaklaşımımız nasıl olmalı?”, “Mesih’in eşsizliğini onlara karşı savunabilir miyiz?” gibi soruları yanıtlar. Strange bizlere inancımızı nasıl etkin savunabileceğimizi ve Kutsal Kitap’ın gerçeğine dair nasıl daha derin bir güvene sahip olabileceğimizi öğretir.