Makaleler: Kitap
Makaleler: Kitap
Kitap makaleleri Kutsal Kitap yorumu, çalışması ve anlayışıyla alakalıdır.
Kitap
Rabbimizin İsminin Tercümesi: Kutsal Kitap ve M.Ö. birinci yüzyılda kullanılan dillere dayalı olarak Hristiyan çevirilerde Rabbimizin adı nasıl yazılır?
İyi bir çeviriyi üretmek bir sanattır. İyi bir çevirmen, bir yazar kadar hünerli olmalıdır ve bu hüner özellikle Kutsal Yazıları İbranice, Aramice ve Grekçeden yerel bir dile çevirirken ortaya çıkar. Türkçede mevcut olan en yaygın iki çeviri olan Kitab-ı Mukaddes ve Kutsal Kitap yanı sıra artık İngilizce Word English Bible’ı temel alan Yorumsuz Türkçe Çevirisi vardır. Bu çeviride çevirmenler burada ilginç bir seçim yapmışlardır: Rabbimizin ismini “İsa” yerine “Yeşua” olarak çevirdiler. Peki, İncillerde Ἰησους (İēsous) olarak yazılan bu isim kendi zamanında nasıl telaffuz ediliyordu? Hangi diller kullanılıyordu? Buna dayalı olarak Rabbimize Türkçede “Yeşua” olarak hitap etmemiz doğru mudur, yoksa değil midir? Bu sonucu da neye dayandırıyoruz? Bu soruların cevaplarını bulmak için üç temel anlayışa başvuruyoruz: İlk olarak Eski Antlaşma’nın Grekçe çevirisi olan Septuaginta’da Ἰησους (İēsous) isminin hangi İbranice ve Aramice isimlerin çevirisi için kullanıldığına bakalım. İkinci olarak Rabbimizin yaşadığı M.Ö. ilk yüzyılda kullanılan dillere ve onların yaygınlıklarına bakacağız. Üçüncü olarak ise uygunlaştırma prensibine dayalı olarak Müjde’yi ve Kutsal Kitap çevirilerinde bu ismi nasıl ele almalıyız diye düşüneceğiz.
Kitap
Siyah Köpek ile Beyaz Köpek: Hristiyanların İki Doğası mı Var?
“Benlik” ve “Ruh” sözcükleri, Pavlus’un mektuplarında tez ve antitez biçiminde sunuluyor (örneğin, Gal. 5:13-26; Rom. 7–8; 1Ko. 3:1-3). Bu da Hristiyanların zıt iki doğaya sahip oldukları yolunda yaygın bir anlayışa yol açtı: “Eski” doğa ve “yeni” doğa, “günahlı” doğa ve “ruhsal” doğa, “benlik” ve “Ruh”. Benlik’le ilgili bu görüş, antropolojiktir; Hristiyan bireyin doğasını anlatır. Bu görüşe göre benlik, “ruhsal doğaya zıt olan ve bizi günaha sürükleyen insan doğamızın psikolojik yanı olarak tanımlanabilir.” “Benlik” ve “Ruh”un ayrı iki doğa olduğu varsayımı, Kutsal Yazılar’ı okumakta kullandığımız “yorum gözlükleri”dir. “Benlik” ve “Ruh”un, karşıt olduğu apaçıksa da, bunların inananda iki (ayrı) doğayı temsil ettiklerini söylemek ne derece geçerlidir? Bunu daha net bir şekilde irdeleyelim.
Kitap
Tanrı’nın Davut ile Antlaşmasının Işığında Tanrı’nın Oğlu Unvanı
İsa Mesih’in bir sürü unvanı vardır. Bunların çoğunluğu anlamada zorluk yaratmaz. Ancak, özellikle yaşadığımız Müslüman ülkede “Tanrı’nın Oğlu” unvanı zorluk yaratmaktadır. Peki, bu unvandan ötürü oluşan gücenmeyi bertaraf etmek mümkün mü? İnancımızı savunurken bu unvanla ilgili yaklaşımız nasıl olmalı? Bunun cevabını kısmen Tanrı’nın Oğlu unvanının kökenlerine bakarak bulabiliriz. Eninde sonunda İsa Mesih ile karşılaşan her insanın, O’nun benzersiz bir şekilde Tanrı’nın Oğlu olduğunu kabul etmesi gerekecek. Bu makalede bulunan açıklamanın bu sürece yardımcı olacağını umuyorum.
Kitap
Tarihsel Bağlamın Tefsirdeki Rolü: Filimon Kitabı
Bağlamın tefsirdeki rolü kısmen Kutsal Kitap yorumcusunun tefsir tanımıyla bağlantılıdır. Tefsiri, bir metnin anlamını keşfetmek için kullanılan yöntem ve uygulamalar olarak tanımlıyorum. Bu tanım ışığında, hem tarihsel hem de edebi bağlamlar bir metnin anlamının belirlenmesinde önemli rol oynar. Tefsirde bu sorunun cevabını ararız: Bu yazar bu kelimeleri (anlambilim) bu diğer kelimelerle (sözdizimi) birlikte kullanarak bu zamanda ve yerde bu insanlara ne demek istemiştir? Bu sorunun cevabını aramak tefsir görevinin büyük bir kısmını kapsar. Bu makalede Filimon kitabını ele alarak bu konu irdelenir.
Kitap
Yaratılış Kitabına Göre Bereket Kavramının Kutsal Kitap Teolojisi Açısından İncelenmesi
Kutsal Kitap’ın ilk bölümünden son bölümüne dek Tanrı’nın insanlığı bereketlediğini (kutsadığını) görürüz (Yar. 1:28; Va. 22:14-15). Kutsal Kitap’taki birkaç benzer konuda da gördüğümüz gibi, Tanrı’nın bereketi (kutsaması) Tanrı’nın insana gösterdiği iyiliği kapsayan bir konudur. Durum her ne kadar böyle olsa da bereket teması, Hristiyanlıktaki kullanılış biçimi bakımından pek de iyi anlaşılmamıştır. Bu makale dizisi Yaratılış kitabına dayalı olarak bereket (kutsama) kavramının kullanımı ve özünü açıklayıp, Hristiyanların bu kavrama nasıl yaklaşmalarına dair bir çalışmadır.
Kitap
Yeni Antlaşma’nın Yorumlanmasında Tarihi ve Edebi Bağlamın Rolü
Kutsal Yazıları çok iyi yorumlayanlar bize bağlamın yorumlamanın “kralı” olduğunu söylerler. Peki bu ne anlama gelir? Bir yazının edebi ve tarihi bağlamını anlamanın bize yorum yaparken hangi yönlerden yardımı olur? Bağlam analizinin ana sorularından biri şudur: “Sözcüklerin yazıldığı zamanda ve yerde yaşayan kişilere yazar (hem insan hem de Tanrı) sözcüklerin karışımıyla ne demek istedi?”
Kitap
Yorum Var
Kutsal Kitap’ı doğru anlayıp, öğretip, uygulamak için yorum bilimi sanatına hakim olmak şarttır. Bu makale dizisinde yorumbilimin temel prensiplerinden birçoğu kısa makaleler olarak toplanmıştır.
Kitap
Yuhanna 1’de Söz (Logos) Kavramı
Yeni Antlaşma’nın tarih boyunca sonu gelmeyen argümanlara neden olan pasajlarından biri Yuhanna 1:1-5’tir. Birçok araştırmacı için, Yuhanna’nın İsa’dan söz ettiği bellidir. Yuhanna O’nun kimliğini, kişiliğini ve Üçlübirlik’teki yerini açıklar. Bu tartışmaların ve teolojik anlaşmazlıkların merkezinde özellikle Yuhanna’nın söz (logos) kelimesini kullanması vardır. Yuhanna neden söz kelimesini kullanmıştı? Neye gönderme yapıyordu? Yuhanna’nın 1:1’de söz kelimesini kullanmasının kökeniyle ilgili bir tartışma vardır. Bazıları Yuhanna’nın Helenistik kullanıma, bazıları İbranice kullanıma gönderme yaptığını, bazıları da Yuhanna’nın niyetinin bu ikisini bir araya getirmek olduğunu öne sürerler. Yuhanna söz kelimesini Grekçe bağlamda mı, yoksa İbranice bağlamda mı kullandı? Yunan felsefesinde ya da Eski Antlaşma’da sözün (ya da sözle eşanlamlı kelimelerin) farklı anlamları vardı. Kanıtların ışığında, Yuhanna’nın, Tanrı’yı Üçlübirliğin Tanrısı ve İsa Mesih’i Üçlübirliğin bir üyesi olarak tanımlarken kendi bağlamını yarattığı öne sürülebilir.