Ana içeriğe atla

Sitemiz işleyişi için sadece bu siteye ait çerez kullanmaktadır. Üçüncü parti çerez kesinlikle kullanılmamaktadır.
Daha bilgi edinin.

Makaleler

Makaleler

Hizmet

Kutsal Kitap’ı Sadakatle Okumak

minim birçok Hristiyan, bu yazının başlığını görür görmez, içten içe bir rahatsızlık hissedecektir. Nitekim “Kutsal Kitap”, “okumak” ve “sadakat” sözcükleri birleştiğinde, birçok Hristiyan’ın kendini eksik gördüğü bir konu ortaya çıkıyor. Aslında eğer okuryazarsak, okumak o kadar da zor değildir. Gün içinde onlarca, yüzlerce, belki de binlerce sözcük okuyoruz. Ancak Kutsal Kitap’ı okumak zor olabiliyor. Kutsal Kitap’ı sadakatle okumak ise daha da zor olabiliyor. Bu yazıda, Kutsal Kitap’ı okumada sadakat üzerinde düşünmek ve faydalı olabileceğini umduğum bazı pratik noktaları ortaya koymak istiyorum.

Konular: Ruhsal Yaşam

Tarih

“İlk İlahi” Bizi Bir Şarkıyla İmanlılar Cemaatine Katıyor

Bir asır önce, Mısır'daki antik kalıntılarında kazma yapan arkeologlar yırtık pırtık bir papirüs parçasını ortaya çıkardılar. Üzerinde İ.S. 200'lü yılların ortalarına tarihlenen bir ilahinin kalıntıları vardı; sözleri ve müzik notaları ile! Onlarca yıl boyunca Oxford Üniversitesi'nde iklim kontrollü bir kasada saklandı. Ta ki John Dickson onunla karşılaşana kadar....

Konular: Hristiyan İlahiyatı, İnanç Savunması, Kilise Tarihi

Kitap

“Bir Şey Olmaz” Demeyin: Özdeyişler’de İhtiyatlı Olmak Kavramı

İnsanın kendi kendine aptal demesi aptallık değil mi? Aslında, tam tersine, insanın kendisi hakkında “Aptal değilim ki!” demesi aptallık olabilir. En azından, hiç “Aptal mıyım?” diye sormamak aptallık olabilir. Beni kendime bu soruyu sormaya iten, Kutsal Kitap’taki Özdeyişler kitabıdır. Özdeyişler kitabına göre bizi tanımlayan temel sorulardan biri, aptal olup olmadığımızdır.

Konular: Dünya Görüşü, Ruhsal Yaşam

Düşünce

Umut

Umut görünmez, ona dokunamayız, ancak onunla yaşayabiliriz. Umudun kendisi, geçip gitmeyen sonsuza dek kalıcı olan Tanrı’nın kendisindedir. Çünkü o ezelden ebede aynıdır ve kalıcıdır.

Konular: Ruhsal Yaşam

Düşünce

Teolojik Yöntem: Teoloji Üretmenin Gerçekten Bir Yöntemi Var

Kutsal Kitap’ı okuyan her kişi bir teologdur; asıl soru iyi ya da kötü teolog olup olmadığımızdır. Kutsal Yazıları inceleyerek oluşturduğumuz düşünce ve inançların doğru olduğundan nasıl emin olabiliriz? Teoloji üretmek, bir pasajın basit yorumundan pasajı diğer metinlerle ilişkilendirmeye geçtiğimizde başlar. Biz bu sürece “teolojik yöntem” diyoruz. Teologlar bunu iyi yapabilmemiz için aşağıda inceleyeceğimiz adımları belirlemişlerdir. Teolojiyi iyi oluşturmanın önemli olmasının iki nedeni vardır. Makalemizde bu nedenleri ve nedenlerin arkasındaki gerçekleri araştırmaktayız.

Konular: Hristiyan İlahiyatı, Yorum Bilimi

Kitap

Tarihsel Bağlamın Tefsirdeki Rolü: Filimon Kitabı

Bağlamın tefsirdeki rolü kısmen Kutsal Kitap yorumcusunun tefsir tanımıyla bağlantılıdır. Tefsiri, bir metnin anlamını keşfetmek için kullanılan yöntem ve uygulamalar olarak tanımlıyorum. Bu tanım ışığında, hem tarihsel hem de edebi bağlamlar bir metnin anlamının belirlenmesinde önemli rol oynar. Tefsirde bu sorunun cevabını ararız: Bu yazar bu kelimeleri (anlambilim) bu diğer kelimelerle (sözdizimi) birlikte kullanarak bu zamanda ve yerde bu insanlara ne demek istemiştir? Bu sorunun cevabını aramak tefsir görevinin büyük bir kısmını kapsar. Bu makalede Filimon kitabını ele alarak bu konu irdelenir.

Konular: Hristiyan İlahiyatı, Yeni Antlaşma, Yorum Bilimi

Tarih

Augustinus’ta Özgür İrade

Antik çağlarda bile özgür irade gibi bir konu üzerinde tartışan düşünürler vardı. Ancak Augustinus özgür irade hakkında yazan ilk düşünürdür. Özgür irade üzerine ilk yazılarından biri 388-395 yılları arasında yazdığı “De libero arbitrio”dur. Ayrıca Confessiones (İtiraflar) ve Tanrı Devleti adlı eserlerinde de bu konudan bahseder. Özgür irade hakkındaki tartışmalar günümüzde de devam etmektedir (bu konuda hiçbir zaman bugünkü kadar canlı tartışmalar olmamıştır). Bu makalede, “İnsan ne kadar özgürdür?” sorusu Augustinus’un cevabı doğrultusunda ele alınacaktır. İlk olarak, Augustinus’un özgür irade anlayışını, kendi yazdığı “De libero arbitrio” adlı eserine dayanarak sunacağım.

Konular: Dünya Görüşü, Hristiyan İlahiyatı, Kilise Tarihi

Kitap

Markos 16 ve Yuhanna 8 Hakkında Ne Diyelim? Kutsal Kitap Güvenilir Mi?

Metin eleştirisi, anlaşılması zor da olsa, Kutsal Kitap’a güven duymamızın önemli bir parçasıdır. Markos 16:9-20 ve Yuhanna 7:53-8:11’in orijinal el yazmalarının bir parçası olarak kabul edilmediğini okuyan birinin aklına şu soru gelebilir: “Kutsal Kitap güvenilir mi?” Metin eleştirisi, Kutsal Yazıların güvenilirliğini belirlemek için dayandığımız bilimdir. Akademisyenler metin eleştirisi sürecini yürüterek hem dış hem de iç kanıtları kullanır, böylelikle eski bir belgenin orijinal metnini belirler. Metin eleştirisi neden gerekli? Çünkü eski metinlerle uğraşan biri kaçınılmaz olarak “el yazmaları”, yani kopyalanmış metinlerle uğraşıyor demektir. Dini ya da siyasi olsun, hiçbir eski metnin orijinali kalmamıştır. Dolayısıyla kopyalamadan bahsettiğimizde, kopya yapanların insani zayıflıkları ve hataları devreye girer.

Konular: Yeni Antlaşma, Yorum Bilimi

Düşünce

İnanmadan Önce Ait Olmak mı?

“Ait olmak inanmaktan önce gelir.” Yaklaşık yirmi yıldır Hristiyan çevrelerde bu ifadenin dilden dile dolaştığını duyuyorum; bu ifade, meraklıların Mesih’i kucaklamadan önce kendilerini kilisenin bir parçası gibi hissetme arzusundan kaynaklanıyor. Dördüncü Lozan Kongresi’ndeki1 bir oturumda, Z olarak adlandırılan kuşağa müjde ile ulaşma stratejileri üzerine yapılan bir sunumda bu söz gündeme geldi: “İnanmadan önce ait olduklarını hissetmeleri gerek!” Ama müjdelemek için bu yaklaşım gerçekten makul müdür? Gelin bunu beraber araştıralım…

Konular: Kilise’de Hizmet, Müjdeleme, Ruhsal Yaşam

Hizmet

Vaaz Verirken Yaptığım 10 Hata

Martin Lloyd Jones’un söylediği ünlü bir sözü vardır: Hristiyan Kilise’nin en acil ihtiyacı gerçek vaazlar verilmesidir. Kilise’nin en büyük ve en acil ihtiyacı bu olduğuna göre, dünyadaki en büyük ihtiyacı da budur. Kutsal Kitap’a dayalı gerçek vaaz, Tanrı’nın sözünün sadık bir şekilde ele alınmasını gerektirir. Söz’e sadık vaizler, Mark Dever’in de belirttiği gibi, “pasajın ana noktasını vaazlarının ana noktası” haline getirenlerdir. Gerçek vaizlik zahmetli bir iştir ve vaizlerin sanatlarında öğrenmelerine ve büyümelerine devam etmelerini gerektirir. Vaizlikteki gelişimin bir parçası da hata yapmak ve hataları düzeltmektir. Bu makalede bu hataların bazıları açıklanıp nasıl üstesinden gelinebilir diye düşünülür.

Konular: Kilise’de Hizmet, Ruhsal Yaşam, Yorum Bilimi